Diyarbakır’ın suyundan mı, toprağından mı, yoksa siyasi ikliminde mi desek bilmem, ama Diyarbakır’a yolu uğrayan Türk büyükleri afsunlanmışları oynuyor.

Uzun bir süreden beri Kürdistanlı değişik çevrelerin KUDÇG çatısı altında birlik arayışları sürüyordu.

Kuzey Kürdistan siyasal güçleri ve aydınları kendilerini adamdan saymıyor. Kendilerini adamdan saymayanların başkalarından muhatap alınmasını istemek ve bir beklenti içine girmek gülünç olur.

Katile katil demek adetendir, ahlakidir. Türk denilen ucube toplum katiller sürüsüdür. Coğrafyamıza ayak bastıklarından bugüne yerli halkları asıp kesiyorlar.

Hava bulutlu. Her yer kapkaranlık. Karanlıkta yol almak zor. Dahası pusulayı şaşırmamak elde değil.

 Beklenen ateşkes  PKK tarafından tek taraflı olarak ilan edildi. Peki neyi çözecek? Bir şeyi çözeceği yok. Daha evel de PKK tarafından defalarca tek taraflı ateşkes ilan edilmişti.

„Ya çeketini çıkar dövüşelim, ya da elini ver barışalım” Rus atasözü çok şey ifade eder.

 Diyarbakır’da devlet yine yaptığını yaptı. İlgili-ilgisiz herkese bir kez daha mesajını tercümeye mahal vermeksizin açık ve net olarak iletti.

 22 Ocak 1946 tarihinde Muhabad Kürd Cumhuriyeti ilan edildi. 16 Aralık 1947 tarihinde de yıkıldı.

Kürdlerin bu saaten sonra umutsuzluk ekmeleri ne zamanı, ne de yeridir. Çok kısa bir zaman da Kürd Milleti Bağımsız Devlet olarak dünya sahnesinde yerini alacaktır.