TC DEVLETININ YETISTIRDIGI EN BÜYÜK ISBIRLIKCI
Hasan H . YILDIRIM
Hakli olanlarin haksizlar kadar cesaretle konusmadigi müddetce Kürdistan halki ve politik gücleri,daha cok TC´nin „emir erleri“nin hakaretine ugrayacaktir.Adam yönetigi örgütü „düsürülmüsler evi“ne cevirmis.Bunlar herkesin dilinde. Sagir sultan bile biliyor.Sener yazdi.Cürükkaya yazdi.Eskiden PKK´li olupta bugün tavir alanlarin hepsi anlatiyor.Simdi TC´nin „emir erleri“ kalkmis „Kürdistan kerxanedir“ diyorlar.Namuslu mazlum Kürdistan halkini ve politik güclerini „namusuz“lukla itham ediyorlar.
TC´nin „emir erleri“,hem suclu,hem güclü edasiyla Kürt ulusuna ait ne kadar deger yargisi varsa hepsini kirletmeyi kendilerine görev kilmislar.Cünkü varlik nedenleri budur . Bunun icin varoldular.Bunun icin TC devleti tarafindan varedildiler.Bu,artik görülmelidir. A.Öcalan´in basindan beri TC devletinin KUKM´ni tasviye etmek icin yetistirdigi bir kontra oldugu kabullenilmelidir.Kürdistan halki bu konuda bilgilendirilmelidir. Kürdistan politik gücleri, bu konuda ortak bir anlayisa ulasmalidir.Ertelenmez ulusal bir görev olarak,kendi boyutumuzda bu yaklasimin seslendireni olacagiz....
20.yüzyilin son ceyreginde Kürdistan´da yasananlar,dahasi Kürdistan halkina dayatilan kirli bir savasin icraatcisi A.Öcalan ve „Apoculuk“ hakkinda cok sey söylendi ve yazildi.Daha da baska seyler söylenebilir ve yazilabilir.Bu konuda herkesin elinin altinda o kadar cok veri var ki. A.Öcalan ve “Apocu“lugun bir fotografinida biz vermeye calisacagiz.
Isim babaligini TC devletinin yaptigi “Apoculuk“,teori ve pratigiyle Kürdistan halkina karsi kirli bir savas dayatti.Kullandigi ulusalci-devrimci kavramlar ve silah kullanmasi Kürdistan halkinin kurtulus özlemi ile bulustu.Sürecte sempatisi maddi ve manevi destege dönüstü. “Apocu“ hareket,bu destegi Kürdistan halkina karsi kullandi ve sömürgeci sistemin kendisine üstlendirdigi KUKM´ni tasviye etmeye calisti.Kürdistan halki,agir bir bedel ödeyecegi kurt kapani ile karsi karsiya geldi.Icine sürüklenen ölüm-kalim savasinin ihaneti kendisine dayatildi.Geriye dönüsü olmayan bir yola sevkedildi.Gerci sömürgeci sistemle tüm köprüleri atti,ama sistemin Kürdistan´daki resmi “Kürtcü“ partisi “Apocu“ hareketin kapanina kisilmaktan´da kendini kurtaramadi.Tüm degerlerini bu kirli savasta tüketmekle karsi karsiya kaldi.Kandirilmisligin,yenilginin ve ihanetin psikolojik depresyonu ile karsi karsiya geldi. Bu,su an KUKM´nin en büyük acmazi olarak her yurtsever Kürdistanlinin önünde asilmasi gereken bir görev olarak durmaktadir.Bu nasil asilir sorunu tüm Kürdistanli siyasal cevrelerin bas sorunudur.Yasanan ve derinleserek süren tasviyenin önü nasil alinir? Varolan ulusal-devrimci potansiyel nasil örgütlenecek? Düsmana karsi savas düzenine nasil konumlandirilacak? Bunun yol ve yöntemi nedir sorunu cözüm bekleyen bir sorundur.Dahasi bunun öncüleri kimler olacak sorunu hayati önemdedir.Buna cevap arayacagiz.Fakat bundan önce sürecin ve PKK´nin derli toplu bir degerlendirilmesini yapma zorunlulugu vardir.Bu birilerini rahatsiz etsede,kabak tadi veresede yapilmasi zorunludur.
Gelinen asamada her siyasal cevre,“Apoculuk“ hakkinda bazi tespitlere ulasmistir. Fakat bu cevrelerin cogu tersten bir yaklasim icinde olduklari aciktir.“Apocu“lugun varolus nedeni hakkinda herkesce ortaklasa anlastiklari bir sonuca ulasilmis degildir.Oysa bu konuda ortak bir sonuca ulasma mümkündür.Cünkü elde yeterli derecede veri mevcuttur.Bunlar yanilsama, yalandan ayiklanip “Apoculuk“hakkinda ortak bir noktaya ulasilabilinir.Bu nokta “Apocu“lugun sömürgeci sistemin Kürdistan´daki düzen partisi oldugudur.Lejyoner bir örgütlenme oldugudur. Kendisine KUKM´ni tasviye etme misyonu yüklendigidir.Bu,o kadar acik ki,bundan anlasmamak,farkli sonuclar cikarmak art niyet tasimasa bir siyasi körlüge isaret eder.
Sömürgeci sistem,Kürdistan halkini eskisi gibi inkar ve imha politikasi ile denetim altinda tutma kaygisi yasadigi andan itibaren “Apocu“lugu olusturdu,palazlandirdi ve sokaga saldi.Kendisine karsi sözde acik bir muhalefete itti.Ulusal ve devrimci bir söylem olustiruldu. Ve buna silahlar eslik etti.Bu,Kürt ulusunun kurtulus özlemi ile cakisinca Kürdistan halki “Apocu“lar etrafinda kümelenmeye basladi.“Apocu“ hareket,söylem ve eylemiyle Kürdistan halki nezdinde KUKM´ni veren,sömürgeci sistem nezdinde de “bölücü terörist“ sifatini aldi.Oysa bu bir yanilsamaydi.Cünkü “Apocu“ hareket,sömürgeci sistemin Kürdistan´daki resmi “Kürtcü“ partisiydi. Sistemin Kürdistan´a tayin ettigi MHP´sen “Kürtcü“ partisiydi. MHP ile Kürdistan´da “Apocu“larin yaptiklari yapilamazdi.Bu ancak “Apocu“ teori ve pratigi ile yapilabilinirdi.Bu nedenle “Apoculuk“ varedildi ve bir misyon bicildi.Bu da KUKM´ni tasviye etme misyonu iddi.Cikis noktasi ile geldigi yer arasindaki denklem cözüldügünde “Apoculuk“ gercekligide böylelikle anlasilmis olacaktir.
“Kimilerindeki bilerek aldatma,kimilerindeki yanilsama,kendi gereksinmelerine göre degistirilmis dünyayi herkes icin dünyalarin en iyisi olarak,bütün devrimci istemlerin gerceklesmesi ve bütün devrimci catismalarin ortadan kalkmasi olarak gösteriyor.“ (K.Marks Fransa´da sinif savasimlari.sf.147).
K.Marks,Fransiz anarsi partisini böyle tanimliyordu.“Apocu“lugun yaptigi bir yerde 1840´lardaki Fransiz Anarsist Partisinin yaptiginin bir benzeridir.Dogru ve yanlis birlikte dile getirildi.Kürdistan halki “icin“ cok is yapti,ama yapilan is yarardan cok zarar verdi.Öyle bir tezat yasandi ki,dalkavukculari bile cok zaman düsünür duruma düsürdü.Bir dünya vadediyordu.Bu dünyada devrim,kurtulus,bagimsizlik,demokrasi,sosyalizm vs. vardi.Fakat yanibasinda bunlari yadsiyan yaklasim ve yönelimlerde vardi.Bu dünyada herkese yer vardi.Kürdistan halki vardi.Ortadogu halklari vardi.Bunlarin devrimci federasyonlasmalari vardi.Dünya halklari vardi.Fakat bu dünyada Humeyniler,Saddamlar,Hafiz Esatlar, Demireller,Türkeslerede yer vardi.Bir secim arifesinde SHP vardi.Secim sonrasi DYP-SHP koalisyon hükümeti vardi.Dahasi MGK vardi.Hergün sorun cözülüyordu.Hergün sorunu cözecek birileri bulunuyordu.Bu cografyamizdaki gerici,fasist yönetimleride asan bir yelpazeyede sicratiliyordu.Bir bakiyordun sorunun cözücüsü Ingiltere,birgün sonra AB,birgün sonra ABD olabiliyordu.Herhangi bir güc bir gün düsman iken bir sonraki gün Kürdistan sorununu cözen oluyordu.Bunun tam tersi “cözüm“ bicimleride daima yedekte tutuluyordu. Politika dün dündür,bugün bugündür anlayisi geregi yapiliyordu.
Bunun kilifida bulunmustu.Adina “taktik“ denilmisti.Bazen dalkavukcularin kafasina uymasada bunada care bulunmustu.“A.Öcalan´in bir bildigi vardir“ ile kilifina uyduruluyordu. Kuskusuz A.Öcalan´in “bir bildigi vardi.“ Ama bu “bildik“ devrim icin,halk icin devrimci dönüsümler degildi.Dahasi KUKM´nin dinamiklerini nasil tasviye ederimdi. Dalkavukcularin söylenenleri anlamamalari,söylenenleri neye yorumlamalari gerektigi caresizligi yasadigi durumlarda A.Öcalan hemen devreye girer “siz bizi anlayamasiniz“ der ve dalkavukculara geri zekaliklari teslim edilirdi.Dalkavukcularda söylenenlere “derin anlamlar“ yükleyerek hicliklerini kabullenirlerdi.Bu,A.Öcalan,PKK ve dalkavukcularin gercekligiydi. PKK´nin teori ve pratigi bir bütünselik icinde ele alinip incelendiginde bir yanilsama,bir kandirmaca,ya herkesin yerini alacagi,ya da hic kimsenin yer alamayacagi bir yalan dünya görürsünüz. A.Öcalan´in ikide bir tekrarladigi “siz bizi anlayamasiniz“,dalkavukcularin “derin anlamlar“ yükledigi A.Öcalan ve partisinin gercekligi burada saklidir.
Bu gerceklik Kürt ulus “kökünü kazimakti.“ A.Öcalan,bunun geregini “büyük ve muazam“ yapti.PKK,bunu her zaman “kursuna adres sorulmaz“ esliginde pariltili sözlerle gizlemeye calisti.Bazen maske kullanma gereginide duymadi.“Biz savasiyoruz“ sopasi kullanilarak herkese söylem ve eylemlerini yediriyordu.Hic kimse bunu sorgulama geregini duymuyordu. Aslinda hersey zamaninda sorgulanmaliydi.Isler niye böyle oluyor sorusuna cevap aramaliydi. Eger bu yapilsaydi dogruya ulasmanin imkani vardi.Ondan sonrasi varolus nedenine uygun davranilmaydi.Fakat devrimci hareketler bu iradeyi gösteremedi.Sorun böyle olunca gündemi devamli olarak PKK´nin celisik ikili yaklasimi doldurdu.Herkeste bunu tartisir durumda kaldi.Bu da PKK´ye daima bir üstünlük saglamasina yol acti.
Buna birde “anlasilamamak“ gizi yüklenilmisti.Oysa anlasilan sey aydinlik anlasilamayan sey karanlikti. Cünkü “bizi öyle kolay anlayamasiniz“in oynadigi misyon karanliga tekabül ediyordu.Dahasi “anlasilamamak“ birilerinin ona yükledigi “derin anlamlar“lada anlasilir kilinmiyordu.Konusulan bir dil vardi.Acik ve anlasilir degildi.Bu bir politika iddi.Kurgu öyle kurulmustu.Her türlü kirilganlikta buradan kaynaklaniyordu.Ortalikta somutluk yoktu.Hersey soyut kavramlarla izah ediliyordu.“Taktiktir.“ “A.Öcalan´in bildigi birsey vardir.“ gibi caresizlik yüklü bir yaklasim marifet biliniyordu.Mesele böyle olunca karanlik bir tablo ortaya cikiyordu.Bu karanlik ortamda KUKM dinamikleri tasviye ediliyordu.PKK,bunu planli-programli yaparken,birileride bilincli-bilincsiz olarak “derin anlamlar“ veriyordu. Bunun bilincli-bilincsiz yapilmasi pek önemli degildi.Cünkü sonucta PKK yedegine düsülüyordu.Dahasi yedeklendikleri sömürgeci sistemin kendisi oluyordu.
Herkesce bilinen bir gercek vardir.Nitelik gökten zembile inmez.Her nitelik sonun bir önceli vardir.Nicelik birikim nitelik sonu hazirlar.Diyaletigin bir yasasidir.Birileri istedi diye bu yok olmaz.Fakat bazi kendini bilmezler,Kürdistan tarihini bir kalem darbesiyle yok sayip tarihi kendileriyle baslatilar.Oysa her gelisme üstünde gelistigi bir gecmisi vardir.Her yeni gelisme ileriye yönelik bir nefestir.Hic bir yeni olusum gesmisi inkar temelinde mersuiyet kazanmaz. Kendi öncelerini begenip begenmeme bir yerde dogaldir,ama öncelin inkari,tarihi kendinle baslatma anlayisi eger bir sigligi ifade etmiyorsa,kuskusuz bu yaklasimda bir gizli emelin iz dösümü vardir.Ki “Apocu“lugun ortaya cikmasi,KUKM´nin gecmisin inkari ve tarihi kendileriyle baslatmalari bu gizli emelin sonucuydu.
Bu,Kürdistanli politik güclerce görüldü,desifre edildi.Buna dikkat cekildi.Fakat sömürgeci sistem destekli PKK yükselisi ile hersey savasin tozu dumani arasinda kaybolup gitti. Sömürgeci sisten kaynakli “Apocu“lugun teori ve pratigine olumluluklar yükleyen genis bir yelpaze olustu.Bu genis yelpazede yer alanlar,kuskusuz ayni kotada degirlendirilemez. Fakat hepsinin ortak noktasi “Apocu“lugun kullandigi ulusal ve devrimci kavram ve silahin sessine teslim olmalari,altindaki gizi görmelerini engeledi.Dahasi TC´nin Kürdistan´daki düzen partisine hicte hak etmedigi misyon bicildi.Buna karsin “acaba“ yüklü yaklasimlarda vardi.
PKK´ye ihtiyatli yaklasanlar vardi.PKK´nin kullandigi ulusal ve devrimci kavramlara ve silaha olumluluklar yükleyen,ama günü gününe uymayan “taktik“ adi altinda sergilenen yaklasim ve yaptirimlara bir anlam veremeyen cevrelerde oldu.Bu cevrelerde destek ve elestiri yanyana sürdü.Bazen biri,bazen digeri ön plana cikti.Fakat en olumsuzlari Kemaliszmi asamayan,dahasi kendilerini anti-KUKM ile üretenlerin PKK dalkavukculuguna soyunmalariydi.Bu bir yerde tezat gibi görülebilir.Fakat isin gercegi bu degildi.Bu cevreler sömürgeci sistem kaynakli “ ortak“ literatörü kullanan ve KUKM´ne “emperyalist kiskirtma sonucu dogan Kürt milliyetciligi“ diyen sosyal-soven sol´du.Bu cevreler PKK´ye bilincli yaklastilar ve desteklediler.Bir taraftan PKK eliyle KUKM potansiyeli tasviye politikasi desteklenirken,öte yandan PKK´nin kanatlari altinda ve onun gücüde arkalanarak Kürdistanli yurtsever ve devrimci hareketlere saldirdilar. Uzun bir süre kendilerini burada üretiler. PKK´nin birer propaganda servisine dönüstüler .Isimleri Ekimdi,Acildi,Kivilcimciydi,Dev-Soldu,MLKP´di.TDKP´di,TKP-ML vs.iddi.Bu gücler PKK´ye yaklasimlariyla bazi cikarlar elde etselerde siyasal olarak kaybettiler. Kuskusuz tüm bu gücler ayni kotada ele alinamaz.Bu güclerin PKK´ya yaklasimlari bilincli-bilincsiz olmasi bir tecih miydi sorusu tartisilacak bir sorun olarak her hareketin özelinde ele almak gerekir.Fakat bu güclerin tercihi ne olursa olsun PKK´ye sunduklari destekle sisteme sonsuz hizmete bulunmalarinin yanisira halklarimiza sonsuz zararlar verdikleride bilinen bir gercektir.
PKK,sömürgeci sistem tarafindan kendisine üslendirilen “Kürt ulus kökünü kazima“ misyonunu gizlemek icin spekülatif bir dil kullandi.Bu spekülatif dil bir yanda herseyin mezkezinde olduklari reklami yüklüyken,diger yanda kendi disindaki herkeside “özel savas örgütleri“ yaklasimi yüklüydü.Bu anlayis kaba ve hoyratca her zaman sergilendi.Yanisira bazende kendini sirin göstermek icin etrafini saran dalkavuklasan siyasi hareketlere mavi boncukta dagitmayi ihmal etmedi.Bu bir yönetme bicimiydi.PKK,bu yaklasimla Türk sol hareketlerin tam destegini alirken,onlarda aldiklari bir aferin karsiliginda tipki PKK gibi Kürdistanli yurtsever ve devrimci hareketlere karsi kaba,hayasiz ve terbiyesizce saldirdilar.
Kürdistan halki ve politik gücleri iki odakla karsi karsiyaydi.Birincisi sistemin Kürdistan´daki “Kürtcü“ partisi PKK;ikincisi PKK´yi “M-L´den en cok etkilenen Kürt ulusal hareketi“, A.Öcalan´i “Kürt ulusal önderi“ ilan eden sömürgeci sistemin “ortak“ literatörü kullanan sosyal-soven Türk sol hareketleri iddi.Bu dalkavukcular grühu PKK´ye bi misyon yüklerlerken,diger yanda Kürdistanli politik gücleride “hain“,“ihanetci“,“icazetci“ vs.ilan ettiler.Bunu anlamak zor olmasa gerek.“Ortakci“ ezen ulus solunun PKK hayranligi KUKM´ne duyduklari iyi niyeten ileri gelmiyordu.Sergilenen yaklasim,enternasyonalizm hic degildi.Sergilenen PKK hayranligi ve Kürdislanli politik güclere karsi ise kin,nefret ve düsmanlikti.Bu konuda ilgili cevrelerin yazdiklari belgelidir.Bunlar arsivlenmis,yeniden okuma ve degerlendirmeye sunulmustur.Bu konuda hic kimsenin kivirtma sansida yoktur.
Fakat bu cevreler bir acayiptir.A.Öcalan,yüzündeki maskeyi cekip aldiginda bu cevreler obsayida düstü.Burada da devrimci bir yaklasim sahibi olamadilar.Kendilerini bir gözden gecirmeleri gereken bu cevreler,kendi öngörüsüzlüklerine gühah kecisi buldular.“Biz demistik“ ile baslayan “Kürt milliyetciliginin sonu buraya varacak“ gibi seviyesiz bir yaklasim sergilediler.Ki bu yaklasim bir önceki yaklasimlari kadar isabetsiz ve yanlisti. Cünkü “Apocu“lugun “Kürt milliyetciligi“ diye bir dertlerinin olmadigi gibi,dahasi KUKM´ni tasviye etme misyonu vardi.“Apocu“lugun teori ve pratigide bunun ispatidir.Yasananlar acik ve nettir.
1970´li yillar Kürdistan´inda güncel,diri,dinamik ulusal ve devrimci potansiyel sömürgeci sistemin gözünde kacmiyordu.Sistemin inkar ve imha politikasi tek basina yükselen KUKM´ni engelemeye yetmiyordu.Baska yol ve yöntemlere bas vurmasi gerekiyordu.Bu gecikmedi.Ulusal ve devrimci argüman yüklü bir yaklasimla mevcut potansiyeli dagitacak bir kontra örgütlülüge gidildi.Devreye “Apocu“luk sokuldu.Sistem tüm imkanlarini kendilerine sundu.“Paraysa para,kadinsa kadin,imkansa imkan,entekletüel birikimse o“(A.Öcalan) sunuldu.Bir tarih baslatildi.Planli-programli,koordinatli sürece yayili bir tasviye süreci baslatildi.Sistem karsiti tüm degerlere saldiri foryasi baslatildi.Kürdistan tarihi yok sayildi. Kürt tarihi kontra A.Öcalan´in sokaga salinma gününe indirgendi.Varolan Kürdistanli yurtsever ve devrimci politik güclere karsi cirkince bir iftira kampanyasi baslatildi.Ortada “düsürülmüs bir ulus ve halk“ vardi ve A.Öcalan,“bunlari kurtarmaya calisiyordu.“ Onun “öncesi yoktu“ ve gelecek onsuz “olmazdi.“ Kurgu böyle olusturuldu.
Bu karsi-devrimci yaklasimla ise koyulan A.Öcalan,herkese saldirmaya basladi.Hem kendi disinda,hemde kendi icindeki devrimci gücler ya tasviye edildi,ya da susturuldu.Tek egemen güc olarak ortada kaldi.
Kürdistan´da artik “Düzen partisi kazanmisti,güclüydü ve simdi ne oldugunu göstermesi gerekiyordu.“ (K.Marks).Gecikmedi.“Yeni sürec“,“baris süreci“ adi altinda KUKM tasviyesi derinlestilmeliydi.Artik ulusal ve devrimci kavramlarada gerek yoktu.Maske cekilip firlatildi. A.Öcalan ve partisi kendi gercek kimligi ile ortaya cikti.Tüm ulusal ve devrimci degerlere cepheden saldiriya gecti.Gecmisin üstüne bir sünger cekildi.Gecmiste hep “yanlis seyler savunmuslar ve yanlis seyler yapmislar.“ Artik “dogru seyler söylemenin ve yapmanin zamani gelmis“mis(!). Ciplak kral böyle buyurdu.Dalkavukcular kollari sivadi. Teorisi yapilmaya calisildi ve pratik adimlar atilmaya baslandi.
“Sömürge teorisi,bagimsizlik,federasyon,özerklik,ayrilma,UKTH,silahli mücadele, devrim, kurtulus,sosyalizm“ vs. hepsi “yanlisti.“ Bu “yanlis“larin yerini “dogru“lar almaliydi(!). Bunlarda “Atatürk milliyetciligi,ne mutlu Türk´üm diyene,TC vatandasi olmak bir onurdur,Türkiye uluslasmasi bir gercektir,ortak vatan,demokratik cumhuriyet,lider ülke, Kafkaslara,Balkanlara,Ortadoguya acilma“ vs. iddi.“Artik PKK TC karsiti degil,TC´yi tamamlayan,güclendiren,lider ülke yapan bir güc olmali“ydi.Ve bunun geregi yapilmaya calisilmaktadir.
“Savas“ dediler,“baris“ dediler.Nicin savas,nicin baris,kime karsi savas,kiminle baris vs. hoyratca bir saldirganlik altinda gercek anlamlarina kavusturulmak istenmeden tasviye derinlestirilmeye calisilmaktadir.Kime neydi? “Savasanlar onlardi,barismak isteyenlerde onlardi.Baskalarinada ne oluyordu?“ Mantik budur.Ama unutulan bir gercek vardir.Dünya sadece onlarin etrafinda dönmüyor.Korkulari burada basliyordu.Kendilerine üstlendirilen KUKM´ni tasviye görevi basarilmadan gercek yüzlerinin aciga cikma korkulariydi.Bu,bir süre ölerek,öldürerek kotarilmaya calisildi.Simdi de “baris“ adi altinda korunmaya calisilmaktadir. Bu nedenle daha hala bazi ulusal ve devrimci kavramlar kullanilmaktadir.Cünkü oynanan oyun maskesiz olmuyor.Ki kontra A.Öcalan sokaga salinmasindan bugüne bu tezat yasandi. Sahe önünde ve perde arkasindaki tezat daima atbasi birlikte götürülmeye calisildi. Bu,PKK´ye daima güc kazandirdi.
A.Öcalan´in mantigi kendi icinde tutarlidir.Bir misyon üslendirilmisti.Bu KUKM´ni tasviye etme misyonuydu.“Apocu“lugun teori ve pratigi buna uygun olusturuldu.Ve geregi yapildi ve yapilmaya calisilmaktadir.Fakat Kürdistanli politik gücler, PKK karsisinda mevcut yaklasimlariyla bir tutarlilik gösteremediler.A.Öcalan,basindan beri kendisine üslendirilen görevi olabilirlilik icinde yerine getirdi.Kürdistan´daki güncel,diri,dinamik ulusal ve devrimci potansiyeli tasviye etmek,“Kürt ulus kökünü kazimak“ icin “büyük ve muazzam“ oynadi. Gelinen asamada görevini basariyla yaptigi edesiyla TC ile birlikte varolus nedeninin gerekcelerini ortaya koymus bulunmaktadir.Daha hala anlayamayanlara “siz yine anladiginiz gibi bizi degerlermeye devam edin“ demeyide ihmal etmiyor.Bu bile kavranilmis degildir. Daha hala A.Öcalan´in su veya bu dedigi “yanlis“ veya “dogru“ gibi bir yaklasim sergilenilerek iradesizlik sergilenmeye devam ediliyor.Kimse A.Öcalan ve partisinin gercek kimligini ifade etmiyor.Bundan kaciniliyor.Gerekceler sayiliyor.Sayilan gerekceler ne olursa olsun sergilenen iradesizlik A.Öcalan´in isine yariyor.
A.Öcalan,kendisine üslendirilen görevi basari ile yapmanin rahatligiyla ciktigi Ankara´ya dönüs yapti.Inkar yüklü gecmisin bir degerlendirmesinide yapmayi ihmal etmedi.Gecmis bir kalemle inkar edildi.“Dogmatiktik“,“yüzeyseldik“,“kavrayamadik“ vs. seklinde izah edildi. “Apocu“luk tarihi dün dündür,bugün bugündür anlayisi daima politika edindi.Sokaga salindiginda nasil herseyi kendisiyle baslatiysa,Ankara´ya dönüsüylede “yeni bir sürec“ baslatti.Gecmis “cocukluk“larina yorumlandi.Kuskusuz öyledirler.Her zaman TC´nin cocuklari oldular ve olmayada devam edecekler.Dün farkli yol ve yöntemle üslendirilen görev “cocukluk“ ruh haliyle yerine getirilirken,bugünde ayni “cocukluk“ ruh haliyle “yeni dönem“ görevi yerine getirilmeye calisilmaktadir.Bu sürec bittiginde de TC´nin cocugu ortaya cikip “ biz kavrayamadik“ diyecek ve baslatilacak “yeni bir sürec“in lejyoner askeri olmaya devam edecektir.Bu gelisim A.Öcalan ve partisinin varolus nedenine uygundur.
Kendisi varolus nedenini söyle izah etmektedir.
“Yasayan nesiller olarak cagdas görevlerimize sahip cikmak – aslinda yapmak istedigimiz buydu.Fakat su paradoksa bakin ki,sekli bir hukuk cercevesinde cumhuriyete karsi en büyük sucla yargilaniyoruz.Bu bir talihsizliktir.Özümüzün ifadesi degildir.“
(A.Öcalan.Imrali savunmasinda).
Bu alinti tekrara tekrar okunmalidir.A.Öcalan ve partisinin gercekliginin yalin bir dile ifade edilmesidir.Bu gerceklik iyi okunmali ve kavranilmalidir.A.Öcalan´in hitap ettigi TC devletidir.Bir uyari var.“Bana üslendirilen bir rol var.Ben bunun geregini yaptim.Bu biliniyor. Fakat su an cumhuriyete karsi en büyük sucla yargilaniyorum.Bu bir talihsizlik.Özümüzün ifadesi degildir“ demektedir.Herkes kendi kendisine bir soru sormalidir.Bunun cevabini bikmadan,usanmadan arayip bulmalidir.A.Öcalan´in “özünün ifadesi“ nedir,bunu aciga cikarmalidir.30 yildir halkimiza dayatilan A.Öcalan´in “özü“nü herkes görmek ve aciga cikarmak zorundadir.Sömürgeci sistem tarihinin “en büyük isbirlikcisi“ni iyi taniyor.PKK Baskanlik Konseyi,kontra seflerini iyi taniyor.Fakat her ne hikmetse Kürdistanli politik gücler bu gercekligi ifade etmekten kaciniyor.Bununda sorgulanmasi gerekir.
PKK ne diyordu? “Biz özgürlük hareketiyiz“,“Biz insanlik hareketiyiz.“ Bunlari ele alin,degerlendirin.Bu söylenenlerin ici bos oldugu görülecektir.Ama birileri bu “boslugu“ doldurma görevini kendine is bildi.Ortalikta yakan,yikan,tahrip eden,tüm deger yargilari ayaklar altina alan bir kontra örgüt var.Yakilan,yikilan,tahrip edilen tabiati,kültürü,ekonomisi, insaniyla Kürdistandi.Ödenen agir bir bedeldi.Fakat buna karsin bir hedef yoktur.Buna gerekte duymuyorlardi.Söylem soyuttu.“Özgürlük hareketiyiz“,“insanlik hareketiyiz“ bunun ifadesiydi.PKK´yi gözü kapali desteklemeyi kendilerine is edinenler bu soyut tespitlerin altini doldurmaya calistilar.Hayal alemlerini zorlayarak payeler bictiler.PKK adina niyetlerini teorilestirdiler.Ama yanildilar.Dag fare dogurdu.
PKK,bu yaklasimi bilincli seslendiriyordu.Varolus nedeni belliydi.Kuskusuz bunu aciklayamazdi.Biz buyuz diyemezlerdi.Yanisira Kürt ulusuna bir hedefte gösteremezlerdi. Peki geriye ne kaliyordu? Soyut konusmak ve üslendikleri misyona uygun hareket etmek.. PKK,kendisine üslendirilen misyona uygun hareket ederken,PKK dalkavukcularinada PKK´yi “M-L´den en cok etkilenen ulusal hareket“,A.Öcalan´a “Kürt ulusal önderi“ demek kaliyordu. Bu ugursuz rol Türkiye devrimci haretinin büyük bir kesimi tarafindan oynandi.Bunu bilincli yapanlar vardi.Bunlar,sistemin “solculari“ydi.Bilincsiz yapanlarida vardi.Bunlar devrimci damarlardi.Ama bir foryaydi ve onlarda buna kapilip gidiyordu.Fakat desteklenen sömürgeci sistemin Kürdistan´daki resmi “Kürtcü“ partisi “Apocu“luktu.Bu,sömürgeci sisteme hizmet, ama halklarimiza zarar veren bir yaklasim ve yaptirimdi.Bu dün savasin tozu dumani icinde görülmedi,ama bunu bugün herkes görmek zorundadir.Eger devrim diye bir iddialari varsa bunu görmek zorundadirlar.Kendilerine yönelmek zorundadirlar.Kendi gerceklikleriyle yüzlesmek zorundadirlar.
PKK´nin varolus nedeni dogru kavranilmadigi icin yapilan tahliller ve buna bagli politikalar gercegi ifade etmiyordu.Dahasi PKK´nin birbirini tutmayan teori ve pratigine bakarak niye bu dogru veya yanlis yapildi demeninde bir anlami yoktur.Cünkü PKK ne yaptigini cok iyi biliyordu.Planli-programli olarak KUKM´ni tasviye etmeye calisiyordu. Bunu yaparken kimi zaman ulusalci,kimi zaman sosyalist bir söylem kullandi.Fakat bu bir yanilsamaydi.Durum bu olunca PKK´ye olumluluklar yükleyen cevreler sasiriyordu.Bu bir yerde dogaldi.Bir gücü yurtsever,devrimci,sosyalist vs.degerlendirdiginizde dogaldir ki,bu gücten buna uygun olumluluklar beklersiniz.Fakat yasanan örnekte bu görülmedi.Cünkü sözkonusu PKK iddi. A.Öcalan´in ikide bir tekrarladigi “siz bizi öyle kolay anlayamasiniz“ nakarati A.Öcalan ve partisinin gercekligine isaret ediyordu.Fakat hic kimse bu gerceklik üstündeki giz perdesini kaldirmaya tesebüs etmeye cesaret edemiyordu.Eger bu yapilsaydi PKK gercekligi anlasilirdi ve Kürdistan halki bu agir bedeli ödemek zorunda kalmazdi.
Bazi güclerin PKK hakkinda yaydiklari pembe hayallerin ötesinde,PKK, teori ve pratigini sömürgeci TC devletinin cikari hangi politikada yatigi temelinde olusturuyordu. Bunu kendine dert ve politika edinmisti.Bu bile tek basina PKK´nin TC ile varolan iliskisinin ne kadar derin olduguna isaret ediyordu.Devletin etkili ve yetkili sahsiyetlerine yazdiklari mektuplarda,yazili ve sözlü beyanlarinda devlete bagliliklarini daima seslendiriyorlardi. Verilen tüm mesajlarin özü ayniydi.Devlete baglilik ve Kürt ulusu “kökünü kazimak“ti. Bunlar ayan beyan herkesin gözü önünde olan seylerdi.
Bunlar görülmek istenmedi.KUKM´nin karsi karsiya oldugu tehlike sömürgeci sistemin Kürdistan´daki resmi “Kürtcü“ partisi “Apocu“luk degil,“Kürt milliyetcigi“ ilan edildi. PKK´ye “Kürt milliyetciligi“ atfedilerek,yasananlari PKK´nin kontra kimligi ile degil, “Kürt milliyetciliginin cikmazi“ ile izah edilmeye calisildi.Oysa PKK,Kürt milliyetci bir hareket degildi.PKK´de olmayan bir sey varsa o da Kürt milliyetciligidir.Bir zaman PKK´nin kullandigi ulusal kavramlara bakip kimse yanlis hesap yapmasin.Ki A.Öcalan,Türkiye´ye dönüsüyle artik bu ulusal kavramlarida kullanmadigi bilinmesine ragmen böylesi bir zorlamaya gitmek bir siglik ifade etmiyorsa gizli bir emelin ortaya döktükleridir.
PKK´nin KUKM´ni tasviye etmeye calismasi Kürt milliyetciligine fature edilemez. Milliyetcilikten bahsediyoruz.Milliyetcilik,kuskusuz burjuva ideolojisidir.Eger sözkonusu milliyetcilik,ezilen bir ulusun milliyetciligi ise bu milliyetcilik,ulusal pazarina sahip olmak icin burjuvazinin elinde bir silahtir.Zorla tutuldugu devletin sinirlari disina cikmayi ve ulusal bagimsiz devletini kurmaya calisan burjuvazinin en büyük silahidir.Yabanci baskiya karsi olus nedeniyle demokratik bir muhtevaya sahiptir.Kürt milliyetciliginin niteligide budur. Milliyetcilik,bugün KUKM´nin en güclü damaridir.KUKM´ni tikayan degil,gelistiren bir damardir.Bu bile cok etiketli “ortakci“ ezen ulus sol hareketleri tarafindan tersyüz edilerek ve Kürt milliyetciligi PKK ile esitleyerek,PKK sahsinda KUKM mahkum edilmeye calisilmaktadir.Bu bilincli bir yaklasimdir.Devlet icazetli düzen solculugu geregidir.Asolunan düzen adina birseyler kotarma amaclidir.Kimse PKK arkasina saklanarak kendini kurtaramaz. Kendi sosyal-soven tezlerine dogruluk bicemez.PKK´yi “Kürt milliyetciligi“ ile esitlemek ve buradan KUKM´ne saldirmak devrimciligin ötesinde sosyal-sovenliktir.Kürt ulus düsmanligidir.Ki bunu yapanlar coktur...
“ APOCULUK“ SÖMÜRGRCI IDEOLOJININ BIR VERSIYONUDUR I
1960-1970 yillari dünyada ulusal ve sosyal mücadelelerin yüksek bir boyutta seyretigi yillardir.Dünyadaki bu olumlu gelismeler dogal olarak Kürdistan kalkinada yansidi. Yüzyillarin inkar ve imha politikalari ile yüzyüze biraktirilan Kürdistan halki,sömürgecilere duydugu kin ve nefretle kendi geleceklerini örgütlemek icin tüm mücadele kosullarina sahipti.Devrimim objektif kosullari mevcuttu.Bu kosullar zemininde Kürdistan halki kendi politik örgütlülüklerini yaratmaya ve mücadele etmeye koyuldu.Gelismeler cok olumluydu. Kürdistan halki,kendi gelecegini ele almanin bilinciyle ayaga kalkarken sömürgeci sistemde bos durmuyordu.Politika edindigi inkar ve imha tek basina yükselen KUKM´ni engelemeye yetmiyordu.Bu politikada vazgecmeksizin yeni yol ve yöntemleride devreye koyma ihtiyaci kacinilmaz olmustu.Besinci kol kuvvetlerini devreye soktu.Bunlarin en etkilisi Kürtlük adina bir provakasyon örgütü kurturtmasiydi.Basina kontra elemani A.Öcalan getirildi.Ismine atfen “Apoculuk“ olusturuldu.
“Daha basinda önderliksel cikis,tek kisi olarak parti önderligi“ (...) “Daha basinda bir ulusal öncülük,bir toplum öncülügü olarak sekilleniyor.Ulus bir öncülük olarak cikiyor, önderlik olarak cikiyor.“ (Kürdistan´da Önderliksel Gelisme ve Uluslararasi Komplo.22-25).
Bu anlayis A.Öcalan´in sokaga salinmasiyla birlikte seselendirildi.Hersey onun kisiligi etrafinda sekillendirilmeye, ifadelendirilmeye özen gösterildi.Bu mantiga göre “düsürülmüs bir ulus ve halk vardi.A.Öcalan,bu dürürülmüs ulus ve halki kurtarmaya soyunmustu.“ Daha isin basinda A.Öcalan,Kurt ulusu,halki ile esitlendirildi.Kürdistan tarihi yok sayildi ve tarih onun sokaga salinma tarihine indirgendi.Bu baslangicti.Bu anlaysin sonucu daha bastan bir koordinat temelinde belirlendi.A.Öcalan her cirkeflikte oynatilacak,cirkeflikler Kürdistan halkina fatura edilecekti.KUKM tamiri zor handikaplarla karsi karsiya getirilecekti.Ki bu politika ile KUKM tamiri zor büyük yaralar almistir.
Bunuda kendi deyimiyle “halk adina isbirlikcilige yöneliyom“ diyen A.Öcalan gibi düsürülmüs kisiliksiz bir insan yapabilir.Ne demek? “Halk adina isbirlikcilige yöneliyorum.“ Hangi halk bu asagilik herife “binim adima isbirlige yönel“ demis? Böyle bir sey olur mu? Tarihte bunun bir örnegi görülmüsmüdür? Görülmedigi bilinir.Fakat A.Öcalan´in isbirlige yöneldigi,dahasi TC devletinin “bir emir eri“ olarak KUKM´ne karsi savastigi kesin.Ama kendi ihanetine Kürdistan halkini ortak etmeye calismasi büyük bir gaflet.Bilinir ! Kürdistan halkinin düsmanla isbirligi yapanlar hakkinda bir tanimlamasi vardir.Bu da CAS´liktir.
A.Öcalan,1972 yilinda “devlet sirri“ni bilmeyen bir polis tarafinda yakalandi.
“Tutukluluk yillarinda zaman zaman polis muhbiri olarak kullanilmak istenmis.Bu nedenle de icerden cikarilmasinda “devlet“ cokca yardimci olmus.“ (Tuncay Özkan . Operasyon.sf.63).
Isledigi sucun karsiligi cezayi cekmeden patronlari tarafindan cezaevinden cikarilmis. Anitkabir`in dibindeki MIT evine yerlestirilmis.Hergün Anitkabir´i ziyarat etmis. Her defasinda eline patronlari tarafindan kontra “cözümlenmeler“i tutusturulmus.Bunlarla “Apoculuk“ yaratidi.“MIT´in birazda entekletüel birikiminden yararlandik“ diyen A.Öcalan bu gercege isaret ediyordu.Kürt ulusuna ait tüm degerlere saldiran,inkar eden,kirleten “Apoculuk“ sekillendirildi.Kürt ulus tarihinin gecmis ve gelecegine yönelik olusturulan “Apocu“lugun isim babasi,dogurani ve ebesi TC devletinin kendisidir.
TC tarafindan sokaga salinan A.Öcalan,isin basinda Kürt ulusu ve halkina küfür ederek basladi.Kürdistan halkini asagiladi.Insanlik ve tarih, halklari kurtarmaya soyunan sayisiz lidere taniktir.Hic bir lider kurtarmaya soyundugu halki A.Öcalan gibi alcaltan bir söylem ile yermemistir.Bu A.Öcalan gercekligidir.Bu gerceklik A.Öcalan´in daha basindan TC´nin bir kontra elemani olusudur.Kürdistan halki hic bir zaman siyasi olarak sömürgeci egemenlere teslim olmamistir.Yabanci düsmana ve yerli ihanete karsi daima savasmis bir halktir.Böylesi onurlu bir halki “düsman olmus halk“,“düsmanin olmus halk“ ollarak ilan eden olsa olsa Kürdistan halkina karsi pesinen düsman olan bir zat olabilir.
“Hic kimsenin sahip cikmadigi söyledigi Kürtlük gercekten ne Kürtler ne de baskalari tarafindan artik sahip cikilacak bir deger olarak görülmüyordu.Artik ölmüs,tükenmis; dirilmeyecek,gelisme vaadetmiyor,hicbir yasam emaresi göstermiyor.Böyle bir degere sahip cikmak,buradan cikis saglamak,gelisme yaratmayi umut etmek fazla deger görmüyor ve anlam bulmuyor...Hem ulusal hem de uluslararasi düzeyde Kürt halki,Kürt toplumu ve Kürtlük hakkindaki yargi buydu.Bunun icin kimsenin kabul etmedigi,istemedigi ve sahiplenmedigi bir güc ve deger oluyor.Cünkü hic kimse gelecek görmüyor,buraya caba ve emek vermenin kendisine bir sey kazandirmayacagina inaniyor.Gelisme emaresi görülmüyordu“ (Kürdistan´da Önderliksel Gelisme ve Uluslararasi Komplo.Sf.27-28).
Gercekler ancak bu kadar carptiralabilinir.Bunuda ancak Kürt ulusu ve halkina karsi düsman bir güc yapabilir.“Türkiye cikari“ni korumayi kendine görev kilan,“gercekten Türküm“ diyen A.Öcalan gibi konralastirilan kisiliksiz unsurlar yapabilir.TC mahkemelerinde “hic kimsenin sahip cikmadigi,cesaret etmedigi sorunu omuzladim“ dedigi KUKM´ni tasviye etme görevi üslendigini ilan eden A.Öcalan yapabilir.
“Apoculuk“,Kürdistan tarihine,Kürt ulusunun direnisine,bu direnislere önderlik edenlere, dünden bugüne uzanan Kürt parti,örgüt ve yurtsever sahsiyetlere küfretme,sövme,
asagilama,gözden düsürme,hakaret,tehdit,santaj,hedef gösterme ve katletme teori ve pratigidir.TC´nin A.Öcalan´a yükledigi rol buydu.Fakar Kürtler bunu göremedi.Görenler konusmadi.Konusanlar kendini halka dinletemedi.Dahasi “Apocu“ cete tarafindan ya susturuldu,ya da imha edildi.Büyük bir tahrifat ve rezalet yasandi.Buna ragmen A.Öcalan´in maskesi Kürtlerce düsürülemedi.Dün TC´nin kendisine bictigi misyonu ulusal ve devrimci kavramlar kullanarak yaparken,ciktigi Ankara´ya dönüs yapmasiyla kendi kimligine uygun kaba bir tarzda yapmasina ragmen kendi gercek kimligi ile Kürdistan halki tarafindan bilinmemektedir.Bunun bir cok nedeni vardir.Herseyden evel yanliz degildir.TC gibi korkunc bir mekanizma arkasindadir.Etrafini saran düsürülmüs,kisisizliklestirilmis “sifir adamlar“in “büyük ve muazzam“ cabalari vardir.Yanisira tüm kaba söylemlerine ragmen kendi gercek kimligini gizleyebilmisse,Kürdistanli yurtsever ve devrimci politik güclerin cekingen,korkak ve iradesizlikleri bundan rol oynamistir.Bu gerceklik desifre edilmeden,dersler cikarilmadan yeni sürece uygun KUKM´nin teori ve pratigi aciga cikarilamaz.
“Siret bir Türk anneden,silik bir babadan,sevgi ve saygidan uzak bir aile ortaminda dogup,büyüyen cöl delisi bir velet.“ (A.Öcalan.Devrimin Dili ve Eylemi).
Bunlar,A.Öcalan´in ailesi ve kendisi hakkindaki sözler.Bulundugu köy ortaminda en cok horlanan ve kücümsenen bir ailenin ferdi.Bu ortamda büyüyen A.Öcalan kendini birden bire sehir ortaminda buluyor.Kendisine duydugu güvensizlik onu güce tapan birisi olmaya ittiyor.Kendi yasam hikayesinde zikretikleri tüm iliskiler TC Ordusundan kisiler oluyor.Bu iliskiler,A.Öcalan´in son konaklama adresinide gösteriyor.Bu adres kontr-gerilla merkezi oluyor.
A.Öclan,bu merkezde Kürt ulus düsmanligi temelinde egitilir.Önü acilir.Kürtlük adina örgüt kurdurtulur.Kendisine her türlü maddi ve manevi destek sunulur.“Paraysa para,imkansa imkan,kadinsa kadin,entekletüel birikimse o“ sunulur.Ama kendisinden bir sey alinir.Alinan insani insan yapan onur ve kisiliktir.Onur ve kisilik üzerine o kadar yazip-cizmesi ve konusmasinin nedenide bu zaafidir.Onur ve kisiligi elinde alinan A.Öcalan sokaga salinir. KUKM potansiyelini tasviyesi görevi üslendirilir.Kendi degisiyle TC devleti “tarihinin en büyük ihanetcisi yapilir.“
Annesi Türk.Baba kewende.A.Öcalan´in “asiretimiz yoktur“ demesinin nedeni budur. Kürdistan´da asireti olmayanlar kewendedir.Bunu söylemekle kewendeleri kücümsemiyorum. Sadece bir gercege vurgu yapiyorum.Dahasi kewendelerede bir Kürt devrimcisi olarak saygi duyuyorum.Cümkü onlar,türkülerimizi,masallasimizi,hikayelerimizi, asklarimizi, kahramanliklarimizi dünden bugüne tasiyanlardir.Kürt kültürünün yasanmasi ve kaybolmamasinda pay sahibidir.Dengbejlerimizdir.Sünetcilerimiz,berberimiz ,bayramlarda, dügünlerde, eglencelerimizde davul calanimiz,zurna üfleyenimizdir.Toplumda onlari yedirir, icirir,giydirir ve her türlü ihtiyaclarini karsilar.Dosttuz,kirveyiz,ama hisim ve kiz alip veren degiliz.Bu varit degildir.Anne tarafinin Türk olmasi bu nedenledir.Kürt toplumunda kewendeler basli basina bir topluluktur. Horlanan,kücümsenen ve asgilanan bir kategoridir.Bu durum A.Öcalan´in kisiligi üstünde cok kötü bir etki yapmistir.Dahasi Kürt ulusuna duydugu düsmanlik buradan kaynaklanir.Yasam hikayesinde baba yerden yere vurulur.Anne göklere cikarilir.Bu bir tercihtir.Tercih edilen Türk olur.Tesedüfi bir tercih degildir.Bu tercihe uygun davranir.TC devlet cikarina uygun hizmete kusur etmemesinin nedeni budur.
Buna karsin Kürt ulusu ve halkina karsi düsmanca bir teori ve pratigin sahibi olur.Kürt ulusunu ve halkini yerden yere vurur.Literatörde ne kadar olumsuz sifat varsa Kürt ulusu ve halki icin kullanir.Kürt ulusal dinamiklerini yok etmek icin “büyük ve muazzam“ calisir. Büyük bir tahribat yaratir.Geriye kalanlarida kendilerine yabancilastirmak ve Türklestirmek icin büyük bir caba vermektedir.Su an büyük bir misafirperverlikle tutulan yerde “Türkiye cikari“ icin “büyük ve muazzam“ oynuyor.
Ama ne hikmetse bu kontra bozuntusu biz Kürtlere “ulusal önder“ tayin ediliyor. Kuskusuz bunun PKK acisinda bir mantigi vardir.Peki su cok etiketli Türk sol hareketlerine ne oluyordu? Bunun bir sebebi olmalidir.PKK,tüm ulusal ve toplumsal degerleri kirlettigi gibi ulusal önderligide kirletmistir.Bunlari yapmak PKK´nin varolus nedenleri arasindadir.Peki kendini her türlü devrimci sifatla sifatlandiran Türk sol hareketlerin bir kontra bozuntusunda “Kürt ulusal önderi“ kesfi yapmasinin nedeni nedir?
Kürtler,mevcut kurum ve kuruluslariyla veya her hangi bir halk oylamasiyla A.Öcalan´i “Kürt ulusal önderi“ olarak ilan etmis degildir.PKK´nin bu yönlü bir yaklasimi var.Fakat bu Kürtleri baglamiyor.PKK demek,Kürt ulusu demek degildir.Hükmetigi kitle bellidir.Kürtler 40 milyondur.PKK kitlesi bu nüfuzun yaninda devede kulak kalir.PKK disinda Kürdistan´da onlarca parti,örgüt var.Sayisiz demokratik kurum ve kurulus var.Dahasi Güney Kürdistan´da ulusal iki hükümet var.Kürt politik güclerin PKK ile dostluktan öte düsmanligi var.Bunlarin yanisira Kürdistan devrimi gerceklesmis degil ve mücadele sürüyor.Devrime kimin damgasini vuracagi sürec gösterecek.Bu ve benzeri durumlar gözönünde iken Türk sol hareketlerin biz Kürtlere birden bire A.Öcalan´i “Kürt ulusal önderi“ atamalari kuskusuz nedensiz degildir. Sosyal-sömürgeci yaklasimlarinin dogal bir sonucudur . Sömürgeci efendileri nasil hergün bir bölge valisi atiyorsa sosyal-soven sol´uda biz Kürtlere “ulusal önder“ atiyor.
Oysa A.Öcalan´a atfedilen “Kürt ulusal önderi“ yakistirmasinin isim babasi TC devletidir. Sömürgeci sistem mamülü bir etikettir.Bu mamülün basbayiligini PKK yapti.Türk sol hareketlerinede Birecik cerciligi düstü.Yayin politikasni PKK´yi övme üzerine insa eden Türt sol hareketleri,cikardiklari yayinlari vasitasiyla ev ev dolasarak kontra A.Öcalan´in “Kürt ulusal önderi“ oldugu propagandasinin seyyar saticilari oldular.Yanisira PKK gölgesine siginarak,gücü arkalanarak onlarin agziyla Kürdistanli yurtsever ve devrimci politik haraketlerine saldirmayi siyaset edindiler.Kendilerini burada üretip tüketiler.Bu politika kimseye kazandirmadi ve kaybetirdi.Türk sol hareketlerin su anki gündemsizliginin nedeni burada aranmalidir.Türk sol hareketleri kendilerini burada üreteceklerine biraz Türk halkiyla ilgilenselerdi en hayirli bir is yapmis olurlardi.Egemen siniflarin halkla bu kadar oynamasina müsaade etmezlerdi.Karakargaya,bozite yem ettirmezlerdi.Zaten asli görevleride bu degil miydi?Temenimiz odur ki,yasanan son siyasi deprem Türk sol hareketlerine bir sey kavratmis olsun.A.Öcalan´in son konaklandigi siyasal hat onlari kendilerine getirsin.“Kürt ulusal önderi“ini degil,Kürt ulusal belasini iyi tanimis olsunlar...
Devamı var...
Re: TC DEVLETININ YETISTIRDIGI EN BÜYÜK ISBIRLIKCI-2