Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi. on 14 March 2009

25 Mart İhsan Nuri Paşa'nın 33. ölüm yıldönümüdür. İhsan Nuri Paşa'yı anmak amacıyla onun yaşamı ve mücadelesi hakkında kısa bazı bilgileri vermeye çalışacağım. Bu kısa makalede İhsan Nuri Paşa ve Xoybûn Partisi hakkında elime geçen bazı tarihsel bilgileri okuyucularla paylaşmak istiyorum.
Bugüne kadar Kuzey Kürdistan'da İhsan Nuri Paşa'yı tek başına konu olarak alan bir çalışma yok. Hep içinde ve ilişkide olduğu hareketler temelinde ele alındı.Rohat Alakom Xoybûn , Cemil Gündoğan Beytüşşebap Ayaklanması ve M.Kalman Ağrı Direnişleri adlı eserlerinde seçtikleri konular bağlamında İhsan Nuri Paşa hakkında bazı bilgileri Kürd kamuoyuna sunmuşlardır.. Bu çalışmalar yapıldığı dönemler itibarıyle Kürdistan özgürlük mücadelesinin karanlıkta kalan bazı sayfalarını aydınlatmak için çok önemli rol oynadılar. Bugün gelinen yerde o döneme dair yüzlerce yeni belge(Sovyetler Birliği, Fransa,Britanya, Almanya, İtalya, İran ve Türkiye arşivleri) ortaya çıktı. Bu yeni belgeler ışığında sözkonusu olan tarihsel dönem yeniden değerlendirilmelidir. Umut ederim ki bu arkadaşlar sözkonusu olan eserlerinin yeni baskılarında bu yeni verileri değerlendirirler. Yada başka tarihçiler bu yeni veriler ışığında daha kapsamlı bir çalışma içine girerler.

İhsan Nuri Paşa'nın özel yaşamına dair bazı makale ve araştırmalarda doğum yılı olarak 1893 veriliyor. Fakat İhsan Nuri Paşa “Ji serbihurî min“ adlı yazısında 1892 yılını doğum tarihi olarak veriyor.

İhsan Nuri şöyle yazıyor: “ Ben 1892 yılında Kuzey Kürdistan'ın Bitlis şehrinin Eli Quli sokağında ve Eli Quli evinde dünyaya geldim. İlk önce Gök Meydan camisinde okumaya başladım ve sonra Bitlis Askeri Ruştiyesine geçtim. 1907 yılında Erzincan Askeri Rüştiyesine devam ettim ve daha sonra 1909 yılında İstanbul Harp okuluna geçtim. 1910 yılının baharında Harp Okulunda mezun olan 339 öğrenci içinde başarı sırasına göre ben 27.sırayı tuturarak teğmen olarak mezun oldum.“(Rehim Aşnoyi Mahmudzade'nin General İhsan Nuri Paşa adlı eserinden akt. Heme Kerim Arif)

Bildiğimiz gibi İhsan Nuri Paşa Birinci Dünya Savaşı öncesi ve esnasında Osmanlı ordusunun saflarında bir çok cephede savaşa katıldı. Bunlardan Arnavutluk, Arabistan, Yemen ve daha sonraları Erzurum ve Çıldır gibi alanlarda savaşa katıldı ve bir çok defa yaralandı..(konumuzla ilişkili olmadığından dolayı bu boyutu bir kenara bırakıyorum)

İhsan Nuri Paşa'nın Birinci Dünya Savaşı öncesi Kürd yurtsever yapılanmalarıyla hangi ilişkiler içinde olduğunu bilemiyoruz. Ama, savaştan sonra Kürd hareketine önderlik eden siyasal kadronun ileri gelenlerinden bir çoğu İstanbul'da bulunuyordu. Mesela İhsan Nuri Paşa, Cibranlı Xalid Bey ile aynı dönemlerde İstanbul'da bulunuyor. Ayrıca ikiside Cibri aşiretine mensuplar.
Bizim bildiğimiz İhsan Nuri Paşa “Kürdistan Teali Cemiyeti“nin kuruluş faaliyetlerine katılyor ve önemli görevler alıyor.
Bizim bildiğimiz bir başka olay Miralay Cibranlı Xalid Bey Başkanlığında kurulan “Azadi Partisinin“ kuruluş kongresine katılmış ve İsmail Hakkı Şawes'in sözünü ettiği “40 Kürd kahramanından“ biridir.

İhsan Nuri Paşa Rusya Cephesinde bulunduğu sırada bölgede bulunan Kürd subayları ile geniş bir ilişki içindeydi. Azadi Partisinin kuruluşundan sonra Türk Ordusunun içinde ilegal faaliyetler yürüten Kürd komutanlarının en önden gelenlerindendi.
Tarihe “Beytüşşebap Ayaklanması“ olarak geçen 1924 dirinişine Rasim, Tevfik, Xurşit ,Ali Rıza ve İsmail Hakkı Şaweslerle birlikte Türk Ordusundan firar ederek katılmaları bu örgütlenmenin açık ifadesidir. Belki de bu olay, çağdaş Kürdistan tarihinde Kürd subaylarının kendi ulusal davaları için saflarında bulundukları düşman ordusuna silah çektikleri bir ilkti.

Beytüşşebap ayaklanmasının yenilgisinden sonra Ali Rıza yakalanıyor. Bazı Subaylar Güney Kürdistan'a geçiyorlar. İhsan Nuri Suriye Kürt bölgesine ve oradan Güney Kürdistan'ın Şengar bölgesine geçiyor. Bu arada İnglizler İhsan Nuri Paşa ile ilişkiye geçiyorlar. İngilizlerin birlikte çalışma önerilerini reddederek İngilizlerin aracı olarak görevlendirdiği Qadırili Sıddık Paşa'ya şunları söyler: “ Ben Kürt halkının haklarının verilmesi için mücadele vermek istiyorum. Irak Ordusu'nda yer alarak İngilizlerin kucağına girmek için değil!“ (İhsan Nuri Paşa, Ağrı Dağı İsyanı, med yayınları, sayfa,9)
İhsan Nuri bu arada arkadaşları, Rasim Bey ve Tevfik Cemil'i de alarak İran'a doğru yola çıkar. Şeyh Said ayaklanması sırasında İran'dadır. İran'da tutuklanarak Zeycan'a gönderilir. Bir süre burada kaldıktan sonra, Xoy kentine gelir. 1925 Devrimi'ne katılmak için bazı girişimlerde bulunuyor, fakat başarılı olamıyor. 1925 Devriminin yenilgisi Kuzey Kürdleri için tam bir ulusal felaketi de beraberinden getirmiştir. Türk devleti Kürd ve Kürdistan adına ne varsa yok etmeye çalışıyor. Toplu kıyımlar, sürgünler at başı gidiyor. Devlet sadece Bitlis'te Cibranlı Xalid ve arkadaşlarını, Diyarbekir'de Şêx Said ve arkadaşlarının idamlarıya yetinmiyor. Türkler harekete bulaşan yada bulaşmayan ayrımını yapmaksızın Kürdistanı Kürdlerden arındırmak istiyor.Kemalistler Kürdistan demir ve ateşle yönetiyorlar. Bu jenosid esnasında bir çok Kürd ileri gelenleri(siyasal kadrolar, aşiret reisleri ve din adamları) Güney Batı Kürdistan'a akına ediyor. O zaman o bölge Fransızların denetimi altındaydı.
Ağrı mıntıkasında ise geçmişte devlet ile ilişki içinde olan ve hatta 1925 devrimi sırasında “tarafsız“ kalan kesimler dahi soykırımın hedefi haline gelmişlerdi. Türk devletinin katliam ve sürgün politikalarını boşa çıkarmak için Celali aşireti lideri Broyê Heskê Telo ve başka aşiret liderleri 1926'dan itibaren Türk devleti ile tüm köprüleri uçurarak dağa çıkıyorlar.. Sürgüne gönderilmek istenen veya sürgüne gönderilen bir çok Kürd çevresi kaçarak Ağrı'ya sığınıyorlar. Ağrı, 1926-27 ve hatta daha sonraları Türk cehneminden kaçan Kürdlerin “Nuh'un Gemisi“ olmuştu. Broyê Heskê Telo Ağrı doruklarında isyan ateşi yakmıştı.Kürd isyanı Kürdistan'ın en stratejik alanlarından birinde başlamıştı. Türk devleti eski hile ve enrikalarını devreye sokarak Kürd fedayilerini caydırmaya çalışıyordu. Türklerin ne şiddeti ve ne de tatlı sözleri artık dinlenmiyordu. Türklere yapılan bir dizi hizmetin karşılığı “Kürd jenosidi“ ve “Kürd sürgünü“ idi. Bu gerçeği en iyi bilenler Ağrı doruklarında isyan bayrağını kaldıranlardı.
Bu arada Güney Batı Kürdistan kaçan ve daha önce orada yaşıyan Kürd ileri gelenleri 5 Ekim 1927 tarihinde Beyrut'ta “Kürd Ulusal Kurultay'ını topladılar. Bu Konferans'ta var olan bir çok Kürd siyasal grubu kendilerini lağvederek tek bir ulusal çatı altında toplanmaya karar verdiler. Bu Ulusal Kongre, aynı zamanda “Kürd Ulusal Ligası-Xoybûn“un ilk kongresi oldu.(daha sonra Xoybun üzerine uzun bir şekilde duracağım)

İşte bu kongre İhsan Nuri Paşa'yı onun ifadesi ile: “ Ağrı'da bu savaş sürerken uzak bir yerde de Kürd Ulusal Kongresi toplanmıştı. Bu Kongre Xoybûn ismiyle bir komite oluşturdu. Xoybûn Komitesi İhsan Nuri'yi(beni) olağanüstü askeri komiser seçerek, savaşın yönetini bana teslim etti“ (İhsan Nuri Paşa, age, sayfa 27)
İhsan Nuri Paşa 1927 yılında Xoybûn Partisinin kararı doğrultusunda Ağrı'da baş gösteren Kürdistan Ulusal Direnişinin başına geçer.

Devam edecek....

Aso Zagrosi

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.