25  Mart  İhsan  Nuri Paşa'nın     33.   ölüm  yıldönümüdür.  İhsan   Nuri Paşa'yı anmak   amacıyla    onun    yaşamı  ve   mücadelesi   hakkında     kısa   bazı bilgileri  vermeye çalışacağım.  Bu  kısa   makalede    İhsan Nuri Paşa  ve  Xoybûn  Partisi   hakkında   elime geçen   bazı tarihsel  bilgileri    okuyucularla   paylaşmak  istiyorum.
Bugüne  kadar   Kuzey Kürdistan'da     İhsan Nuri Paşa'yı  tek başına    konu olarak  alan     bir  çalışma  yok.   Hep   içinde  ve ilişkide olduğu hareketler  temelinde  ele alındı.Rohat  Alakom   Xoybûn ,  Cemil Gündoğan   Beytüşşebap Ayaklanması  ve M.Kalman    Ağrı  Direnişleri adlı   eserlerinde     seçtikleri   konular   bağlamında   İhsan Nuri Paşa  hakkında  bazı  bilgileri  Kürd   kamuoyuna  sunmuşlardır..  Bu  çalışmalar  yapıldığı  dönemler  itibarıyle  Kürdistan  özgürlük  mücadelesinin   karanlıkta   kalan  bazı  sayfalarını   aydınlatmak için  çok   önemli rol oynadılar.  Bugün   gelinen  yerde    o döneme  dair    yüzlerce  yeni  belge(Sovyetler Birliği, Fransa,Britanya, Almanya, İtalya, İran  ve Türkiye arşivleri) ortaya çıktı.   Bu yeni  belgeler  ışığında    sözkonusu  olan    tarihsel   dönem  yeniden   değerlendirilmelidir. Umut  ederim ki  bu arkadaşlar  sözkonusu  olan   eserlerinin yeni  baskılarında   bu  yeni verileri değerlendirirler.  Yada    başka  tarihçiler   bu yeni veriler  ışığında   daha  kapsamlı bir çalışma   içine girerler.
İhsan Nuri Paşa'nın özel yaşamına dair bazı makale ve araştırmalarda doğum yılı olarak 1893 veriliyor. Fakat İhsan Nuri Paşa “Ji serbihurî min“ adlı yazısında 1892 yılını doğum tarihi olarak veriyor.
İhsan Nuri şöyle yazıyor: “ Ben 1892 yılında Kuzey Kürdistan'ın Bitlis şehrinin Eli Quli sokağında ve Eli Quli evinde dünyaya geldim. İlk önce Gök Meydan camisinde okumaya başladım ve sonra Bitlis Askeri Ruştiyesine geçtim. 1907 yılında Erzincan Askeri Rüştiyesine devam ettim ve daha sonra 1909 yılında İstanbul Harp okuluna geçtim. 1910 yılının baharında Harp Okulunda mezun olan 339 öğrenci içinde başarı sırasına göre ben 27.sırayı tuturarak teğmen olarak mezun oldum.“(Rehim Aşnoyi Mahmudzade'nin General İhsan Nuri Paşa adlı eserinden akt. Heme Kerim Arif)
Bildiğimiz gibi İhsan Nuri Paşa Birinci Dünya Savaşı öncesi ve esnasında Osmanlı ordusunun saflarında bir çok cephede savaşa katıldı. Bunlardan Arnavutluk, Arabistan, Yemen ve daha sonraları Erzurum ve Çıldır gibi alanlarda savaşa katıldı ve bir çok defa yaralandı..(konumuzla ilişkili olmadığından dolayı bu boyutu bir kenara bırakıyorum)
İhsan  Nuri Paşa'nın    Birinci  Dünya  Savaşı  öncesi   Kürd   yurtsever  yapılanmalarıyla    hangi  ilişkiler  içinde   olduğunu   bilemiyoruz. Ama,   savaştan  sonra   Kürd  hareketine  önderlik  eden   siyasal  kadronun  ileri gelenlerinden  bir çoğu  İstanbul'da  bulunuyordu.  Mesela     İhsan Nuri Paşa, Cibranlı  Xalid  Bey ile aynı dönemlerde   İstanbul'da  bulunuyor. Ayrıca   ikiside Cibri  aşiretine  mensuplar.
Bizim  bildiğimiz     İhsan  Nuri Paşa  “Kürdistan Teali Cemiyeti“nin   kuruluş faaliyetlerine  katılyor ve önemli   görevler alıyor.
Bizim  bildiğimiz   bir başka  olay  Miralay Cibranlı  Xalid Bey  Başkanlığında  kurulan   “Azadi  Partisinin“    kuruluş   kongresine  katılmış  ve İsmail  Hakkı  Şawes'in    sözünü  ettiği “40 Kürd kahramanından“   biridir.
İhsan  Nuri Paşa    Rusya  Cephesinde bulunduğu  sırada     bölgede  bulunan   Kürd  subayları   ile  geniş   bir ilişki içindeydi.  Azadi Partisinin  kuruluşundan sonra   Türk  Ordusunun  içinde   ilegal   faaliyetler   yürüten  Kürd  komutanlarının  en önden   gelenlerindendi.
Tarihe  “Beytüşşebap Ayaklanması“   olarak  geçen  1924   dirinişine  	Rasim, Tevfik, Xurşit ,Ali Rıza  ve  İsmail  Hakkı Şaweslerle   birlikte  Türk  Ordusundan  firar  ederek  katılmaları    bu   örgütlenmenin  açık  ifadesidir.  Belki de   bu olay,  çağdaş Kürdistan tarihinde Kürd subaylarının   kendi ulusal  davaları  için   saflarında  bulundukları düşman  ordusuna   silah çektikleri  bir ilkti.
Beytüşşebap  ayaklanmasının yenilgisinden  sonra   Ali Rıza  yakalanıyor.  Bazı  Subaylar  Güney Kürdistan'a  geçiyorlar.   İhsan  Nuri Suriye Kürt bölgesine   ve  oradan   Güney Kürdistan'ın   Şengar  bölgesine geçiyor.  Bu arada İnglizler  İhsan Nuri Paşa ile  ilişkiye geçiyorlar.  İngilizlerin birlikte çalışma önerilerini reddederek İngilizlerin aracı olarak görevlendirdiği Qadırili Sıddık Paşa'ya şunları söyler: “ Ben Kürt halkının haklarının verilmesi için mücadele vermek istiyorum. Irak Ordusu'nda yer alarak İngilizlerin kucağına girmek için değil!“ (İhsan  Nuri Paşa, Ağrı Dağı İsyanı, med yayınları, sayfa,9)
İhsan Nuri bu arada arkadaşları, Rasim Bey ve Tevfik Cemil'i de alarak İran'a doğru yola çıkar. Şeyh Said ayaklanması sırasında İran'dadır. İran'da tutuklanarak Zeycan'a gönderilir. Bir süre burada kaldıktan sonra, Xoy kentine gelir.   1925  Devrimi'ne  katılmak için bazı girişimlerde  bulunuyor, fakat  başarılı olamıyor.   1925  Devriminin  yenilgisi  Kuzey Kürdleri  için    tam bir  ulusal felaketi de  beraberinden  getirmiştir. Türk devleti    Kürd  ve Kürdistan adına   ne varsa  yok etmeye çalışıyor.  Toplu kıyımlar,    sürgünler   at başı gidiyor.  Devlet  sadece    Bitlis'te    Cibranlı Xalid ve arkadaşlarını, Diyarbekir'de   Şêx  Said  ve arkadaşlarının    idamlarıya  yetinmiyor.  Türkler   harekete   bulaşan  yada  bulaşmayan  ayrımını yapmaksızın    Kürdistanı Kürdlerden arındırmak istiyor.Kemalistler  Kürdistan  demir ve ateşle  yönetiyorlar.  Bu  jenosid  esnasında   bir  çok Kürd ileri gelenleri(siyasal kadrolar, aşiret reisleri ve din adamları)   Güney  Batı Kürdistan'a  akına  ediyor.  O zaman   o bölge Fransızların denetimi altındaydı.
Ağrı  mıntıkasında ise   geçmişte  devlet ile   ilişki  içinde  olan ve  hatta  1925  devrimi sırasında   “tarafsız“ kalan   kesimler  dahi soykırımın   hedefi  haline  gelmişlerdi. Türk  devletinin katliam ve sürgün  politikalarını   boşa  çıkarmak için     Celali aşireti  lideri  Broyê  Heskê  Telo  ve başka aşiret  liderleri  1926'dan   itibaren   Türk devleti ile  tüm  köprüleri    uçurarak     dağa  çıkıyorlar..   Sürgüne    gönderilmek istenen  veya sürgüne  gönderilen   bir çok   Kürd çevresi  kaçarak Ağrı'ya   sığınıyorlar.  Ağrı, 1926-27  ve hatta  daha  sonraları   Türk  cehneminden   kaçan Kürdlerin   “Nuh'un  Gemisi“   olmuştu.  Broyê  Heskê Telo   Ağrı  doruklarında   isyan ateşi yakmıştı.Kürd  isyanı   Kürdistan'ın  en stratejik  alanlarından   birinde  başlamıştı.  Türk devleti eski    hile ve enrikalarını  devreye sokarak    Kürd fedayilerini  caydırmaya  çalışıyordu.  Türklerin  ne şiddeti  ve  ne de   tatlı  sözleri   artık  dinlenmiyordu. Türklere yapılan bir dizi  hizmetin  karşılığı  “Kürd jenosidi“  ve “Kürd sürgünü“ idi.  Bu gerçeği  en  iyi bilenler   Ağrı doruklarında  isyan  bayrağını   kaldıranlardı.
Bu  arada   Güney Batı  Kürdistan  kaçan  ve daha önce   orada  yaşıyan  Kürd ileri gelenleri   5  Ekim  1927  tarihinde  Beyrut'ta   “Kürd Ulusal  Kurultay'ını   topladılar.   Bu   Konferans'ta    var olan    bir çok Kürd  siyasal grubu    kendilerini    lağvederek   tek bir   ulusal  çatı altında  toplanmaya  karar verdiler.    Bu  Ulusal Kongre, aynı zamanda  “Kürd  Ulusal  Ligası-Xoybûn“un  ilk  kongresi oldu.(daha sonra  Xoybun üzerine uzun  bir şekilde  duracağım)
İşte  bu  kongre  İhsan Nuri Paşa'yı    onun  ifadesi ile: “ Ağrı'da    bu savaş  sürerken  uzak  bir yerde  de  Kürd  Ulusal Kongresi toplanmıştı.  Bu Kongre  Xoybûn ismiyle bir komite oluşturdu.  Xoybûn  Komitesi  İhsan Nuri'yi(beni)  olağanüstü  askeri   komiser  seçerek, savaşın  yönetini  bana  teslim etti“ (İhsan Nuri Paşa, age, sayfa 27)
İhsan  Nuri Paşa  1927 yılında Xoybûn Partisinin  kararı  doğrultusunda Ağrı'da   baş gösteren  Kürdistan  Ulusal Direnişinin   başına  geçer.
Devam edecek....
Aso Zagrosi