Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 1 May 2008

Kek Berwarto,nun a$agida actigi konuyu (Azadi) yukari ta$idim, devamini beklerim.(HeK duy, sn. falan demedim. ama Kek,ime dokunma!)

Kocgiri Alevi-Kürd ayaklanmasinin ana örgütleyicisi, teorisyeni diyebilecegimiz kurum Ayaklanma lideri Ali$er,in o muazzam örgütleyiciligi, fiili propagandalari ve ajitasyonunu gözardi etmeden, 1918 sonlarinda kurulan Kürdistan teali Cemiyetidir diyebilirmiyiz acaba!

Cünkü bizzat Ali$erin kendisi Cemiyetin o dönemki lideri $éx Ubeydullahin oglu Seyit Abdulqadir ile temas halindeydi. Jin dergisi bütün Avrupa ve dünya ulusal kurtulu$ mücadelelerine ilham kaynagi olan Wilson Prensiplerini sürekli konu olarak ele aliyordu ve Kürdler de bu prensiplerden haberdar idi ve hararetle tarti$ma ve mücadeleye ba$lami$lardi.Diyarbakir, eleziz, siirt gibi merkezlerde $ubeleri vardi.

Gelelim Azadi,ye;
Azadi bilindigi gibi 1923 yilinda Erzurumda kuruluyor, kuruculari arasinda Kocgiri,ye destek veren, liderlik yapan ki$ilerde mevcut, yine ordu icinde subay olan Kürd ileri gelenleri ve Hamidiye alaylarinin lider kadrolarindaki cogu Kürd a$iret liderleride Azadi örgütü icinde yerlerini aliyorlar.

Amac Kocgiri yenilgisinin acisini cikaracak cok daha geni$ bir isyan örgütlemek.
Ama Kemalist devlet bu isyandan haberdar oluyor, isyani yöneten lider kadrolardan cogunu etkisiz hale getiriyor, daha 1924 yilinda cok sayida Azadi subayini aciga cikarip idam ediyor.
iyice zayiflayan $éx Said isyani hazirliklari tamamlanmadan kemalist türk devletinin saldirilari ba$latiliyor.

konu ile direk bagli olmayan bir ek yapmaliyim.
Imralidaki soysuz-dev$irmenin iddia ettigi "ingiliz parmagi" safsatasina ben bir alintiyla cevap vermek istiyorum. (Amac bu soysuz degil tabiki, amac buna müritce bagli e$$ekle$mi$ bazi kürdlerin gözüne sokmaktir bu aktarmayi.)
1924 sonlarinda bilindigi gibi artik lozan antla$masi ile di$a kar$i kendisini güvenceye almi$ bir kemalist türk devleti vardir.

Bu nedenle güclerinin büyük bir kismini rahatlikla Kürdistan üzerine gönderebiliyordu. Bunun icin FRANSIZLAR türk ordu birliklerinin o ki$ $artlarinda hizla Kürdistana aktarilmalarina yardimci oldular. Lojistik destek sundular.
Suriye üzerinden Fransizlarin kontrolündeki demiryollariyla türk ordu gücleri Kürdistana ta$indi.(H.L.Kieser,Der Verpasste Freide s.576)

Mustafa Kemalin kendi ifadesine göre;
1924 $éx Said Kürd isyaninin bastirilmasina katilan askerler "türk tarihinde ilk kez kendilerine ait bie ideal, soylu bir amac ugruna sava$mi$lardi" (H.L.Kieser, s.577., Bozarslan,dan akt. 1997basimi, s.227)

Bu kisa aktarmayi iradelerini imralidaki soysuz-dev$irmeye teslim edenlere atfediyorum.

Ézdi $ér

نەناسراو (not verified)

Thu, 2008-05-01 22:11

Aktardığın bilgilerde bir yanlışlık var.. Bir kere Azadi 1923 yılında kurulmuyor.. İsmail Hakkı Şawes "Komiteyi İsqlali Kurdistan"nın Cibranlı Xalid Beyin başkanlığında 1921 yılında kurulduğunu söyluyor.. Şawes Azadi'nin kuruluş kongresine katılan "24 kahramandan" biridir.. Ayrıca Aris Arda'nın Sovyet arşivinden çevirdiği bir belgeyi sunarak 1923 tarihinin yanlış olduğunu söyluyorum... Çünkü bu belge 1922 tarihlidir.. Tam tarihi bulmak için Newroz Com'da yayınlanan belgelere bakmak gerekir.. Benim şimdi zamanım yok.. Selamlar Belge S[b]SCB Temsilcisi Yoldaş Aralov[/b] Ben, Sovyetler Birliĝinin himayesi altında Baĝımsız Kürdistanı kurmak istiyen Kürd Komitesinin bana ulaştırdıĝı şartları bu mektup ile size gönderiyorum.. Size bu şartların yazılı olduĝu belgenin Kürdçe, Rusça ve Türkçe nushalarının üçünüde gönderiyorum. Rusça olan tekst Kürd Komitesi üyelerinden biri tarfından kelime kelime Fransızçaya çevrilmiştir. Bundan dolayi Kürdçe'deki metin gibi olmayabilir. Benim Fransızcam ise zayıftır. Kürd Komitesinin dostluĝuna, ciddiyetinin beraklıĝına kuşku duymamak gerekir. Benim bir gizli ajanım, iş arakadaşım ve güvenilir biri olan Bilakon Kürd Komitesinin dostudur. Bilakon, Kürd Komitesinin faaliyet ve girişimlerinden haberdardır. Bir dizi tecrübeden sonra hiç kötü bir şeylerine rastlanılmamıştır. Kürd Komitesi bütün Kürd ünlü adamlarını ve yetkili Kürdleri örgütlemiştir. [b]Kürd Komitesinin Yönetim Üyeleri :[/b] Kürd Komitesinin Başkanı: Xalid Bey( Cibranli Aşireti), Hüseyin Paşa, Türkiye Parlamentosunun Van üyesi, Hüseyin Bey, Selim Bey, Ismail Hakkı Bey, Kaşyan Ali Bey vs.. [b]Orduya ait özel mektupta isimleri vardır.[/b] Kürd Komitesinin şartları Kürd aşiret büyüklerinin temsilcileri tarafından üzerine çalışılmış ve hazırlanmıştır. Toplantılarından sonra bana bildirdiler. Toplantıda bu önerileri ya Erzurum Sovyet Konsolosuna yada Ankaradaki Sovyet temsilcisine verme kararınıda tartışmışlar. Toplantıdan hemen sonra Van temsilcisi Hüseyin Paşa ve Hasan Bey Ankara'ya gidiyorlar ve bu önerileri Sovyetlerin Erzurum Konsolosuna verme kararınıda aldılar. Türk yetkilileri Hüseyin Paşa'nın bizim Büyükelçilıĝimize uĝradıĝını bilmemeliler ve kendisinden şüphelememeliler.. Bu önerileri aldıktan bir telgraf ile bana bildirin ki bu meseleye ilişkin tavrım ne olmalıdır diye.. Ben sizin izniniz olmadan hiç bir adım atmam... Bu soruna ilişkin sizin izniniz olmadan, Moskova ve Tiflis haberdar edilmeden bir şey yapamam. Eĝer Kürd meslesine ilişkin düşüncelerimi sorarsanız, benim tavrım şöyledir: Eĝer geçmişte doĝuda Ingilizlerle çıkarlarımızın çatıştıĝı alan Ankara ise, bugün bu Türkiye'nin doĝusuna yani Kürdistan'a gelmiştir. Benim düşünceme göre bizim Türkiye'nin doĝusuna ve özellikle Kürdistana ilişkin açık ve net bir siyasal tavır almamız lazım. Ingilizler Doĝu'da geniş bir rol oynadıkları bir dönemde, Rusya için aşaĝılayıcı olur eĝer Kürd meselesine ilişkin tavır almasa.. Biz eĝer tarafsız kalırsak Ingilizlerin para ve altınları Erzurum'a varmış durumdadır. Kürd Komitesi (Rusya yanlısıdır) bu para ve altınların deĝerini düşürmek için çok uĝraşması gerekir.. Pavlovsky, Federal Rusya'nın Erzurum Konsolosu 20.12.1922 [email protected] Çev: Aris Arda

Selam Kek Serhedi, Azadi,nin Cibranli Xalit beg ve arkada$lari tarafindan Erzurumda kuruldugunda hemfikiriz. Isvicreli tarihci Hans Lukas Kieser Der Verpasste Friede adli kitabinda bu tarihi 1923 olarak veriyor. Yine Martin Van Bruinessen'in bu dönemle ilgili ula$tıgı sonucu aktarmak istiyorum: "1923'te tamamı doguda ya$ayan Kürt subaylar, seyhleri, asiret reisleri ve sehirlerdeki seçkin kisiler Azadî adı altında yeni bir bir örgüt kurdular. Bunların çogu Kemalist Hareketi destekleyip hayal kırıklıgına ugramıs kimselerdi" Bruinessen, Martin van ( ) Aga, Seyh ve Devlet. Kürdistan'ın Sosyal ve Politik Örgütlenmesi, Öz-Ge Yayınları, s:348-349 Görüldügü gibi her iki batili tarihci 1923,te ayni fikirdeler. Senin adini andigin Ismail Hakki $awes,in anlatimlarida celi$iktir. $awes, Miralay Xalid Beg,in Azadi örgütünü arkada$lariyla birlikte Erzurumda 1921 yilnda kurdugunu aktarir ama, daha ba$ka bir makalesinde ise, Garo Sasuni,nin aktardigi Aralik 1925 yilinda sundugu raporunda örgütün kurulu$ tarihini 1920,nin sonbahari olarak verir, Nuri Dersimi,de Kürdistan tarihinde Dersim adli kitabinda Azadi,nin kurulu$ yilini 1922 olarak verir. Ingiliz tarihci Robert Olson,da Kürt milliyetciliginin kaynaklari ve $eyh Said isyani adli kitabinda 1921 tarihine dikkat cekiyor. selamlar

Merhaba Êzdi Şêr, İsmail Hakkı Şawes'in Paris'te çıkan makalesinde 1920'de söz etmesinde yanlış yok. Tamda o dönem Kürdlerin bir örgüt çatısı altında toplama girişimi var.. Kemalistelerin örgütlediği Erzurum Kongresi esnasında ve sonrasında ortaya çıkan Kürd girişimidir..Bu girişimin başında Xalid Bey var..Lukas Kieser, Bruinessen, Martin van vb yazarlar hp aynı kaynaktan beslendiler.. Rus belgesi önemli çünkü haftalık raporları Moskova'ya gönderiyor.. O belgeyi vermemin nedeni 1923 tarihinin yanlış olduğu söylemek içindi.. Saygılarımla

KÜRT TARİHİNDEN BİR KESİT-2.bölüm AZADİ ÖRGÜTÜ VE CİBRANLI HALİT BEY - Mehmet Emin Sever AZADİ ÖRGÜTÜ LİDERİ CIBRANLI MİRALAY HALİT BEY 1882' de Varto-Gümgüm'de doğdu. Babası Mahmut Bey Cibran Aşiret Reisi ve daha önce Van'da kaymakamlık yapmış ve annesi Melekanlı Şeyh Abdullah Efendinin halası ( Şeyh Mahmut'un bacısı ) aynı zamanda Şeyh Sait Efendinin annesiyle kardeşler. Yani 1925 hadisesinde idam edilen, Cıbranlı Halit Bey, Şeyh Sait efendi ve Şeyh Abdullah Efendi teyze ve hala çocukları . Yine Şeyh Sait Efendi , Halit Bey'in kız kardeşi Fatma Hanım'la evlidir. Halit Bey, İstanbul Kabataş'daki Aşiret Mektebi ve Yıldız'daki Harb Okulun'dan mezundur. Harbiyeden mezun olan 13 yaver yüzbaşısından biridir.“Aşiret-Mektep-Devlet“ kitabının yazarı Ergene 1.Rogan'nın dediği gibi “ 25 kürt öğrenciden 9'nun ölümü Kürt milli mefküreden dolayı , bu yolda olacak, en ünlüleri Cibralı Halit olmak üzere“( s.8-10) İlk görev yeri Filistin'dir. 1914'te 1. Cihan Harbi'nde Varto'daki Cıbran Alayı ( hafif süvari alayı) Ağrı bölgesine , Rus ordusuna karşı gönderilmiştir. 3. Cıbran Alayı Kaymakamı Halit Bey (Maksut) şehit olur. 2.Cibran Alayı Komutanı Cıbranlı Halit Bey ve askerleri büyük kahramanlıklar gösterir, Pasinler ve Çeme Zoro'da yaptığı fedakarlıktan dolayı miralaylık rütbesine terfi eder. Enver paşanın ordusu bu bölgede donunca, dağılıyor. Bu sırada tüm Cıbran Alayları Cıbranlı Halit Bey“e, Hasenan Alayları'da Hasenanlı Miralay Halit Bey'e bağlanıyor, bunlar da Mürsel Paşa fırkasına. Rus ordusu, Hınıs-Varto'ya kadar gelince Halit Bey'in alayı Elazığ bölgesine gelir, Palu –Sekerak köyünde 1915 kışını geçirir.Ertesi yıl, Hükümet, Halit Bey'e Ovacık'ta hükümet konağı kurma görevi verir. Halit Bey, o sırada Belediye Başkanı olan Hıdır Bey'e ( İstanbul milletvekilli M.Eren'nin dedesi ) misafir olur. Alayı onun arazisinde yerleşir. Oradaki tüm aşiret reisleriyle görüşür, dostluklar kurar. Hükümetin o bölge halkına bakışının iyi olmadığını, bir kaç eski silah falan vererek bu işin savuşturulmasını ister. Öyle de olur. Nuri Dersim'iye göre "Ovacık aşiretleri Cibranlı Halit beyi saygıyla karşıladıklarını onun politik ağırlığını ve tavsiyelerini dikkate aldıklarını, onun sayesinde daha sonra Kürt Teali Cemiyeti(KTC) nin bu bölgede örgütlenebildigini" yazar. Ancak hükümet, Cibranlı Halit Bey'in niyetini anlar. Onun bu konuda ki düşüncelerinden ve onlarla yakınlık kurmasından rahatsız olur. Bu nedenle de Halit Bey“in alayını geri gönderir. Geri Varto“ya geldiğinde Ruslar çekilmişlerdi. Kendisi Kalçık köyünde Abdelanlı İsmail Ağa (İsmaile Seyidhan , Varto eski belediye başkanı Nazım Han“ın babası) nın evinde misafir kalır ve büyük dostluğunu alır. Ailesinden diğerleri diğer Alevi köylerinde o kışı geçirirler. Kardeşi Ahmet Bey ( babam Ahmet Sever) Kovık köyünde, amcası İsmail Ağa Saçıx' ta, Hasan Efendi, Binbaşı Kasım Bey de Keraç' ta yerleşirler. Ertesi yıl Hormek ve Lolan aşiretleri, Hallo başkanlığında büyük milis kuvvetlerle, Cibranlılar'a saldırırlar ve mallarını talan ederler (Hallo, Doğu İlleri ve Varto Tarihi adlı kitabın yazarı Mehmet Şerif Fırat'ın amcası ve aynı zamanda da üvey babasıdır. Mehmet Şerif Fırat' ın daha sonra yaptığı işkence ve hakaretlere dayanamayarak, M. Şerif Fırat“ı öldürür( 1950) . M. Şerif Fırat “Cibranlı Miralay Halit Bey ile Hasenanlı Miralay Halit Bey ve kardeşleri , aşiretleri silahlandırıyorlar, Kürt kıyafetleriyle köyleri dolaşıyorlar, Cıbranlı Halit'in bizzat yazdığı Nubara Pıçukan (Halit Bey'in bir de Akid-i İmane adlı Kürtçe eseri var) adlı Kürtçe kitabıyla Ahmede Xane'nin Mem-u Zin ve Melaye Ciziri'nin Divanı'nı köylere dağıtıyolar(s.155)“diyecektir. Bu fikirlerle yoğrulan “Cıbranlı Halit, 1920 yazında İstanbul'daki KTC reisi Abdulkadir ve Hakarili Ubeydullah ile anlaşarak meclisteki Bitlis milletvekilli Yusuf Ziya'yı da yanlarına alarak Cemiyet-i Akvam vasıtasıyla haklarını alacaklarını, bölgemizdeki köy ve kasabalarda oturan aşiret reisi, şeyh, hoca ve muhtarlardan aldıkları mühürlü mazbataları , KTC'ye oradanda , Cemiyet-i Akvam“da çalışan Mustafa Nemrut Paşa ve Kürt Şerif Paşa“ya gönderiyorlardı. Ancak bunların karşısında Alevi aşiretleri, özellikle Hormek Aşireti vardı(:156). M. Şerif, aynı kitabında yine özetle şunları söylüyor.“ Halit Bey 15 haziran 1920“de Keraç köyünde oturan akrabası Bnb. Kasım Bey'in evine gelerek, Hormek ve Lolan aşiret reislerini çağırdığı toplantıda, Kürtler ulu bir soydan gelmişler, biz aşiretler ve mezhepler arası çatışmalardan dolayı 600 yıldır esaret altında yaşıyoruz. Alevi, Sunni hepimiz Kürdüz bir araya gelmenizin ve hakkımızı almanın zamanıdır der ve Kasım Bey de onu tastik eder. Buna karşılık aşiretleri temsilen Hallo “ biz Kürt değiliz sizinle birlik olmayız“der. Cibranlı Halit Bey daha sonra Erzurum'da Mustahkem Mevki Komutanlığına atanır. Bu görevdeyken daha önceden ilişkisi olduğu KTC (Kürt Teali Cemiyeti) dağılmıştı. Halit Bey ve arkadaşları Kürt meselesi üzerinde istişareler yapıyordu. Bağımsızlık hedefiyle Azadi Örgütü Erzurum'da 1921 yılı baharında kuruldu. Ve kısa sürede Kürt aydınları ve ileri gelenleri tarafından benimsendi. 1924 yılı başında Bitlis eski mebusu Yusuf Ziya Bey, Erzurum'a gelerek aşiretleri silahlandırmak ve halkı bilinçlendirmek girişir. Barzaniler Şeyh, Mahmut Berzenci ve Simko'dan silah ve diplomatik yardım temin etmeye uğraşır.Bunun neticesinde halktan edinilecek “halk temsilcisi“ mazbatalarını Suriye üzerinden Cemiyet-i Akvam'a göndermeye çalışma düşüncesi de var.. Yusuf Ziya bu kararla birlikte, Cıbranlı Halit Bey'in mektubunu alıp Hınıs'ta Şeyh Sait Efendiye gelir. Kararı ona da imzalatır. Onun da mektubunu alarak, Göksu, Hacı Ömer, Tekman bölgelerinde Zırkan, Gökoğlan bölgesinde Şeylaki, ve Kerbaşı Ağa ve hocalarını ziyaret eder. Oradan da Karlıova ’da Cıbranlı Baba ve Kamil Bey'lere, Varto merkezinde oturan İsmail Ağa ve Bnb.Kasım Bey'e, Hasenanlı Halit Bey'e, Zırkanlı Kerem Bey'e Melekanlı Şeyh Abodullah Efendiye, Solhan aşiret reisi Mehmet Ali Çeto'ya gider. Halit Bey bunlara mektuplar yazarak Yusuf Ziya Bey'le iş birliği yapmalarını ister. Mehmet Şerif Fırat'ın kitabında “Halit Bey'in faaliyetlerini mektupla M.Kemal'a gönderenlerin ve ihbar edenlerin Hormek Aşireti ileri gelenleri olduğunu öğreniyoruz. Bu hadiseler ve ihbarlar sonunda Cıbranlı Halit Bey, pasif bir görev olan askeri Satın Alma Komisyonu Başkanlığına ve daha sonra da evinde gözetim altına alınır. Bu şartlar altında Halit Bey, “acaba neden Erzurum'dan çıkıp halkın arasına girmedi veya Azadi Örgütünü harekete geçirmedi?“ diyenler çok. Şeyh Sait Efendi de kendisine söyler. Ancak kendisi, mevsimin kış olması, Kürtler'in henüz bilinçlenmediği, birliğin sağlanmadığı düşüncesindedir. Bu düdşdüncesini hem Şeyh Sait Efendi'ye hem de babam Ahmet Bey'e, amcası oğlu Halil Efendiye söyler. Babam Ahmet Bey anlatıyor: “ 1930 baharında be, Şeyh Selahattin (Ş.Sait Efendinin oğlu), Erzurum merkez köylerinden Hılbaşılı Menduh Bey ve Laz Mühürcü Mustafa tutuklanarak, Ankara İstiklal Mahkemesine götürüldük. Mühürcü'de üzerinde Arapça harfleriyle ŞKC (Şimali Kürdistan Cemiyeti) yazan mühür yakalanıyor. Bu mührün, Şeyh Ali Rıza Efendi tarafından yaptırıldığı, Cemiyet-i Akvam'a bazı başvurular için kullanılacağı iddia edildi. Ben bir süre sonra beraat ettim. Ş.Selahattin de önce idama, sonra yaşı 23' ün altında olduğundan müebbete çevrildi, daha sonra da 1939 genel affıyla çıktı.“ “ Ben hapisten tahliye olunca, o zamanki Muş mebusu Hacı İlyas Sami'yi evinde ziyarete gittim. Kendisinden hadiseyi sorunca, bana dedi ki “Gazi M.Kemal, beni Cıbranlı Halit Bey'le görüşmem ve kendisini Kürtçülük fikirlerinden vaz geçirmem“ konusunda görevlendirdi. “ Buna karşılık da ne istiyorsam, (mevki, menfaat v.s.) vereceğini söyleyerek, beni Erzuruma gönderdi.“ “Kalktım Erzurum'a gittim, otele yerleştim. Kendisine, bir pusula göndererek görüşmek istediğimi yazdım. Bir süre sonra, pusulamın arkasına, sizinle görüşmeye maruzum, Halit diye yazarak iade etti. Ben, kızdım, gücendim. Sonra ne olursa olsun, verilen bir görevi yerine getirmeliyim dedim. Ve evine gittim. Kendisine durumu anlattım, rica ettim. Kendisi buna karşı Kürtler'in tüm yardımlarına, dostluklarına rağmen, hükümetin Kürtler'in kimliklerini tanımadığını, haklarını vermediğini, sözlerinde durmadıklarını söyledi. Bu halkın halklı mücadelesini sürdüreceğini söyledi ve sonunda da “Hacı! Hacı! Halit'in boynu ipiniz için hazırdır deyince“ ayrıldım. Ankara'ya döndüm Gazi Hazretleri locada beni bekliyordu. Durumu kendisine anlattım. Artık yapılacak bir şey yoktu“ der babama. Halit Bey yakalanmadan önce, Amcazadesi Halil Efendi (Kılıçoğlu), Başkentli(Varto'nun köyü) Halile Silo ve İnaklı Abdullahe Zeneabdi den oluşan hayeti Hacı Musa Bey Bitlis'te tutuklu olduğu sırada kardeşi Nuh Bey'e gönderir. Ancak karşılanış ve görüşmeden endişelenerek geri dönmüşler. Halit Bey Azadi Cemiyetine bağlılıklarından emin olmak için göndermişti heyeti. Daha sonra yine Halit Bey'in önerisi ile Şeyh Abdrullah Efendi tarafından Azizanlı Sadiye Talha, Usoé Solahi ve Halite Haze Hacı Musa Bey'e gönderilmiş, onlar da iyi karşılanmamışlar ve geri dönmüşlerdir. Durum Halit Bey'e rapor edilir. Şimdi durum bu iken, Kürtler arasında henüz birlik ve kararlılık tam oluşmamışken, Halit Bey'in harekete geçmesi doğru olmayacaktı. Kendisi de böyle düşündü her halde. Halit Bey Bitlis'te tutukluyken, Norşin Şeyhi, Şeyh Alattin, Kazım Dirik'e Halit Bey'le görüşmek istediğini, çevresinin de kendisine baskı yaptığını söyler. Kazım Dirik de (Vali) “Türkçe konuşulması şartıyla“ kabul eder. Ancak Halit Bey bunu kabul etmeyince, Vali sonunda razı olur. Halit Bey, Şeyh Alattin'e Kürtçe ve Arapça birer mısra söyler “ DI RİYA YARÜ MİRADE ME SERİ DANİYE RE. Huttuim. fi bahri wela zewreqe. Wl bahrü amiq. (Melaye Ciziri'nin Divanından): “Muradımız yolunda bir yola baş koyduk öyle bir denize girdik ki ne kayık var ne gemi.“ Sonra Şeyh Alattin, Halit Bey'e: “ Allah sizi kurtarsın “deyince, Halit Bey de “Benim kurtulmamı istemeyin, dua edin ki Allah Kürt halkını kurtarsın“ Bunun üzerine Şeyh Alattin kederli bir halde, melasına: “Kalk biz dersimizi aldık“der ( Şeyh Gıyasettin Emre'den naklen, daha önceden başka yerlerden de duymuştum). Halit Bey, Bitlis'te tutukluyken birkaç kez kendisini kurtarılma eylemi düşünülmüş. Şeyh Sait Efendi, oğlu Ali Rıza Efendi, Kereme Kolağası, Mehemed ve Reşit'e Hetto birlikte (Şeyh Sait'in Hınıs'tan ilk ayrılışından hemen sonra) Azizan'da Cıbranlı Sadiye Talha'nın evinde iken, diğer Cıbranlılardan Baba Bey, Kamil Bey, Mehmet Ağa Halit Bey'in “Bitlis'i basılarak Halit Bey'in kurtarılmasını...“ tartışırlar. Mevsimin kış olması, baharın beklenip Halit Bey'in kardeşleri Selim Bey ve Ahmet Bey'le görüşülerek buna göre karar verilmesi önerilr. Daha sonra Halit Bey'in kardeşleri Selim ve Ahmet Bey'ler, Sadiye Talha ve Halil Efendi ve diğer akrabaları, Azadi Cemiyeti üyesi Hasenanlı Halit Bey'le görüşerek Cıbranlı Halit Bey'in kurtarılmasını konuşurlar. Mevsimin kar-kış oluşu, Norşin Şeyhleriyle, Hoytu Aşiretinin tutumlarının belirlenmesi ve öyle hareket edilmesi kararıyla bahara ertelenmiştir. Aslında bununla ilgili eses plan şuydu: Şeyh Abdullah Efendi kuvvetleri Varto'yu alacak, daha sonra Cıbranlılar, Hasenanlılar ve Zırkanlılar Hınısı alıp oradan Hasenanlı Miralay Halit Bey'in Komutanlığında Bitlis'e girip Halit Bey'i kurtaracaklardı; arzu oydu; ancak kader öyle olmadı. Bırakın Halit Bey'i kurtarmak,Şeyh Said Efendi, Şeyh Abdullah Efendi, Cıbran Beyleri ve arkadaşlarının kendileri de 15 Nisan 1925 günü Varto yakınlarındaki Abdurrahman Paşa Köprüsü üzerinde teslim alındılar. Daha sonra da Diyarbakır'da idam edildiler. Şeyh Sait efendi ve yanındakiler (26 kişi) yakalanmadan bir gün önce, yani 14 Nisan 1925 günü Cibranlı Halit bey, Bitlis eski mebusu Yusuf Ziya bey, kardeşi, eniştesi toplam (6 kişi) Bitlis'te idam edildiler. NOT:Tartşmaya katılan arkadaşlar için bu yazıyı tartışma zincirine asıyorum.Peyamaazadi den aktardığım bu yazı aynı zamanzda Azadi nin de kuruluş tarihine ışık tutar bağlamında gerekli. Tartışmacı arkadaşlara kolay gelsin. Selam ve saygılarımla....

نەناسراو (not verified)

Fri, 2008-05-02 02:20

amman hocam kimsenin sn na hitap tarzina karismak istemem. ben sadece kendime saklayamadigim fikrimi yazdim ve bir parca da informasyon verdim. Kek sahane, ama isteyen Sn de kullansin-kim karisir! kimsenin karismaya hakki yok. ancak bana sn kullanilmazsa sevinirim. ismimin mahlasimin onunde Kek veya Kak (hangisi dogru onu da bilmem ya) e itirazim yok-ama olmasa da olur. daha dogrusu olmasa daha iyi olur ( bu sadece benim icin gecerli!) bu hitap tarzi ile araya bir nevi mesafe giriyor gibi geliyor bana. husnu kuruntu da olabilir. neyse isteyen istedigi gibi yazsin deyip baglayalim bu isi. kolay gelsin HeK

Kek HK, Güney Kurdistan'da Kak olarak'ki; sorancadan gelme sanıyorum ve yene Guney Kurdistan Behdinan'da da Kak olarak kullanılır. Kuzeyde ise Kurmanci lehçesinde Keko yaşlılara, Kekê de daha çok yaşlıların gençlere hitabı... Dolayısıyla yaş itibariyla bilemem de, yalnız resmiyette yazılı olarak yazımlarda en doğrusu ki; pek kullanılmıyor malesef, zira yazılı dilde sınıfta kalmış bir milletiz... Konuşma bağlamında da Ebdıllahın mirasıdır,hep türkçe kullanarak asimilasyonda şampiyon bir anti kurd hareket oldu.Devam da ediyor. Yazılı dilde, Camêr û Ciwanik....(Bay ve Bayan) anlalılması için türkçe karşılığını verdim Keko)) Kekê HK, isimden önce oldugu için .. Isimsiz olsaydı; Keko, HK in yerine ge.erdi. Bir vurdun, bin ah işittin keko....Bu da benim huyum... Dem xweş.

نەناسراو (not verified)

Fri, 2008-05-02 15:13

"Ingiliz parmagi" tirkler realiteyi carpitarak onu bir baski araci olarak kulaniyor diyelim ki ilgiliz parmagi var, ne olacak ki, keske olsaydi "ingiliz parmagi " olsaydi biz buna sevinirdik, soylemini ileri surmek iyi olmaz mi? Ocalana "Kurtkiran" diyorsun. "quisling" veya buna tekabul eden kurtce bir kelime kulanmak daha yi olur, bize ait olur, tarihi bir referans olur qusling bir bilinen bir referansdir "devsirme" kelimesini kullanmanin etkisinin zayif oldugu inancindayim

Dogru haklisin, ke$ke "ingiliz parmagi" olsaydi, halimiz böylemi olurdu acep. Dogrusunu istersen imralidaki Kürdkiran,a tirkce yazarken "Kürdkiran" diyorum. Senin önerin cok makul bence, ama bu kelimenin Kürdce kar$iligini bilmedigim icin üstünde durmadim dogrusu. Kürdkiran,ligin kar$iligi "Quisling" diyorsun, dogrusunu istersen hic duymami$tim. Ferheng,dede bulamadim. Bunun kar$iligi olmalidir. okuyan katilimcilardan ricam "Kürdkiran"liga denk gelen kelimenin Kürdce kar$iligini bilen yazsin. Demek dikkatini cekmi$. Ben apo,ya Dev$irme derken kesinlikle onu a$agilamak amaciyla kullanmiyorum. Somut bir tahlil yapiyorum. Bununda kar$iligi DEV$IRME oluyor. apo (bak ilk harfi kücük kullandim a$agilamak budur bence.) imrali mukimi oldugundan beri kimbilir bunun önceside (hazirlik a$amasida var büyük ihtimalle) var. Türk devlet konseptinin cok sadik bir uygulayicisidir. Bunu korkaklikla geci$tirmek cok hafif kalir bence. O orada türkiyeye adim attigi ilk saatte dev$irilmeye hazir oldugunu zaten ilan etmi$ti. Bu 9 yillik pratigi ile bunu zaten yeterince degil fazlasiyla ispat etmi$tir. O nedenle adini dogru koymak ve tarihe dogru bir $ekilde not dü$mek lazim.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.