Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 24 March 2012

EGRI OTURUP DÜZ KONUSALIM

Kuzey Kurdistan Ulusal Kurtulus Mücadelesi 2012 Newroz´uyla direnis Potansiyelinin Kudretini, düsmana inat acik acik ortaya koymustur.
Kuzey Kurdistan tarihinde hicbir dönemde Kürd Halki Kurdistan mücadelesine bu kadar genis kitle katilimlariyla destek vermemistir.

Hosumuza gitsin veya gitmesin ama bu Serhildanlarin örgütleyicileri PKK ve onun legal destekcileridir.

Kuzey Kurdistan´da illegalite adina igne deligine saklanan Bagimsizlikci Örgüt ve Partiler tümüyle Apo ve onun Takipcilerinin baskilarina, engellemelerine boyun egmislerdir. Bunun nedenini n “Bilimsel aciklamalarini“ yaparkende hep PKK ve TC kaynakli katletme /yoketme politikalarinin yaratmis oldugu kayiplar sonucunda ortaya cikan tarihi durumu özene bezene izah etmeye calismislardir.

Kuskusuz bu yapilan katliamlarin yenilir yutulur yani yoktur, ayrica büyük zararlar verdigide hepimiz tarafindan kabul edilmektedir. Ancak yüzbinlerce Kitleye sahip örgüt ve Partilerin hem Kuzey Kurdistan´da ve hemde Avrupada tuz buz olup ortadan yok olmalarinin tek sebebi bu degildir!!

Kuzey Kurdistan Bagimsizlikci örütlenmelerinin önderlik veya Merkez komite konumlarina baktigimizda, nerdeyse tamaminin Avrupaya siginmis ve buradan Kurdistana uzaktan kumandayla teorik malzeme sunmaya calisan cevreler oldugunu görürüz.

Bu Parti ve Örgütler aslinda bu tavirlariyla Kurdistan mücadelelerini fiili olarak bitirmislerdir. Cünkü imkanlar olmasina ragmen (Güney Kurdistan, PYSK , vesaire olusumlari) ele gecen her firsati cok sorumsuzca itmis ve bunun özelestirisini yapma geregini bile görmeden, saflara veda etmislerdir. Kuzey Kurdistan halki nezninde Hicbir itibari kalmayan bu önderlerimiz, üstüne üstlük bu Pervazsizliklarinin sucunun tamamini PKK´ya yükledikten sonra evlerinde rahat rahat özel yasamlarini idame ettirmislerdir.
Yüzlerce sehidimizin ve binlerce Örgüt/Parti sempatizaninin varligini görmezden gelerek bugün bile “Biz yapamadik ama sizi tutanda yok“ diyebilecek kadar pervazlasmis, komik durumlara düsmüslerdir.

Hain, Isbirlikci veya Ajan olmak TC ile yapilan yazili anlasmalarla olmuyor.

Ben bu yazimi kaleme alirken Kurdistanin Bagimsizlikci gelenegine bagli olan kendi sahsimi bu elestirilerin en basina koyuyor ve icinde oldugumuz bu durumun bana verdigi her türlü psikolojik ve fiziki ezikligi bütün hücrelerimle hissediyorum. Hatta daha ileriye gidip kendimi hain saflarin, sessizlige bürünmüs, isbirlikcisi olarak görüyorum.

Cünkü Ülkemiz Kurdistandaki bunca vahsete Politik veya Apolitik fiili, Örgütlü bir katki sunamamak bir birey olarak (nedenleri ister TC ister Quzzilqurt olsun) beni kahrediyor.

Yine “ Bilimsel, Konjüktur ve Global sartlarin elverissizliginden dem vurmayacagim“.
Ferit Uzun, Necla Baksi , Memed Emin ve diger bircok yoldaslarim Mücadeleyi baslatirken, Sartlarinda, Konjüktüründe icine tükürmüs ve destanlar yazdirmislardi.

Bence sorun, bizleri yerli yerine oturtup, üstüne üstlük magdur konumuna düsmüsleri oynayanlardir. Fiili mücadelesi olmayan Parti ve Örgütlerinin, pratik olarak kendi beyinlerinde coktan feshedildigini söylemeyenlerdir.
Kendimizi bu ayip ve caresizlikten kurtarmanin yollarini aramaliyiz.

Bu sorumun cevabini bana gelen yanitlarla birlikte bulmaya calisacagim.

Hozan Bawer 24.03.2012

.....tanidik. (not verified)

Sun, 2012-03-25 02:30

Bawer Merhaba, Umarım sagligin iyidir. Serzenisinden haklilik payi olsada bence yazdigin yazi basliga hic uymamis. Demekki daha hala Apoculuk anlasilamamis. Bu anlasilmadigi müddetcede basliga bir diyecegim yok ama yazinda dile getirilenler düz oturulmus, egri konusulmus. Serzenisini anliyorum. Ne sen hainsin, nede beklentin olan insanlar. Apoculuk projesi öyle siradan bir proje degil. Ama bunca veriye ragmen Apoculugu anlamamakta ayak direttenleri anlayamiyorum. Neyse bunlar sürekli tekrarlanilanlar. Asil meseleye geliyorum. Madem söz Ferit Uzun dan acilmis, bu konuyu biraz acalim. Eger bunun sifrelerini cözebilirsek kuzeyde yasanan sefaletide anlamis oluruz. Bir calismamdan kisa bir kesit. .... Ferit Uzun’un katledilmesi bir tesadüf sonucu değildir. Bir amaç ve planın sonucu gerçekleştirildi. Türk egemenlik siste-minin istemi ve Abdullah Öcalan’nın öneri ve dayatmasıyle Apocu Örgütün Siirt’e yaptıkları merkezi düzeydeki bir top-lantıda kararı alındı. Tetikçi olarak Ali Yaverkaya ve Emin Dal görevlendirildi. Ferit Uzun 22 Kasım 1978 günü şehit edildi. Metin Asmen, Newroz Com internet sitesinden yayınlanan “Ferit Uzun’un Şehadeti ile İlgili Mehmet Şener ile Yapılan Görüşmeden Bir Anı” makalesinde şunları dile getirmektedir: “KAWA Örgütü’nün liderlerinden olan büyük devrimci Ferit Uzun’u 22 Kasım 1978 de katledilmesinin yıldönümünde say-gıyla anarken, 1991 yılında Mehmet Şener ile bir görüşmemiz-de konuyla ilgili konuştuklarımızı burada aktarmak istiyo-rum.  Mehmet Şenere, Semir’in (Çetin Güngör’ün) PKK’den ayrıl-dıktan sonra, Ferit Uzun’un PKK Merkez Komitesinin kararıy-la vurulduğunu yazdığını belirttim. Mehmet Şener bu olayın Semir tarafından yazıldığından haberi olmadığı-nı, ama anlat-tıklarının doğru olduğunu belirtti. Ferit Uzun için ölüm kararı alındığında kendisininde sözkonusu toplantıda bulunduğunu belirterek: “Ferit Uzun’un öldürülmesi gerektiğini bizzat Ab-dullah Öcalan söyledi ve dayattı. Çünkü toplantıda bulunan-lardan bazıları, hatırladığım kadarıyla Mazlum Doğan, Ferit Uzun’un bölgede çok sevildi-gini ve Ferit Uzun’un öldürülme-sinin kendilerine zarar verecegini, hatta Ferit’ten önce başka-ları varken niye Ferit diye itiraz etti. Bunun üzerine Apo, hem Si-verekte örgüt-lenmenin, hemde Kawa örgütünün tasfiye-sinin bu eylem-den geçtiğini söylediğini belirtti.“ Ben hem hayretle hemde öfke ile kendisinin bu toplantıda bu duruma karşı çıkıp çıkmadığını sorduğumda, kendisinin sessiz kalıp, daha çok Mazlum Doğan’ın tepkisini beklediğini, toplan-tıda bazı tepkilerin olduğunu ama cılız kaldığını ve de sonuçta kararlaştırıldığını belirtti.  Ferit Uzun’un katledilmesinden hemen sonra kendilerinin Batman ve Silvan’da olaya sahip çıktıklarını, ama hemen Ab-dullah Öcalan tarafından tekrar toplantıya çağrıldıklarını, kendi eylemlerine sahip çıkmaları durumunda çok sayıda düşman kazanacaklarını, eyleme sahip çıkmak isteyenlerin politika ve taktikten anlamadıklarını, hatta eyleme sahip çık-maları durumunda bölgede tutnamayacaklarını belirtip, Ferit Uzun-’un katledilmesinin Bucak’ların üzerine yıkılması gerek-tiğini, hatta Ferit Uzun’a sahip çıkarak hedeflerine ulaşacak-larını be-lirttiğini anlattı.  Tabii bunları  anlatırken, Ferit Uzun’un katledilme olayının Diyarbakırdaki iddianamelerdede yer aldığını da belirtti.” Şükrü Gülmüş, bir zamanlar sahibi olduğu ve editörlüğünü yaptığı Nasname internet sitesinde 24 Kasım 05 tarihinde Ali Yaverkaya ile yaptığı röportajla Ferit Uzun’un katledilişini da-ha anlaşılır kılıyor. “ Kawacı kadro ve hala onun mirasını devam ettirenlere: Sizin temel göreviniz Ferit Uzun’un ölümüne karar verenleri ve tetik çekenleri bulmanız ve onları hiç değilse teşhir etme-nizdir. Ben bunun üzerinde yıllardır durdum. Ve uzun yıllar kendisini vuranın töhmetiyle yaşayan kişiye sordum. Ya söylersin ya da seninle tüm ilişkilerimi keserim. Herkes se-nin tetikçi olduğunu söylüyor. Hazin hazin güldü. -Sana tüm samimiyetimle söylüyorum. Biliyorum herkes böy-le biliyor ama ben değilim. -Ya kim? -Emin DAL’dır.  -Emir verenler? -Sen onları biliyorsun onları söylememe ne gerek var. Sen bi-le onların sorumluluğunda çalıştın. -Evet. O zaman onları da ben açıklayayım. Bizim zamanımızda artık her türden eylemler merkezileştiril-miş ve bunun tek karar organı MAK (Merkezi Askeri Konsey) idi. Bunlar ise üç kişilik komiteydi.  Başkan: Mehmet Karasungur. Yardımcıları: Rıza Altun ve Fehmi Yılmaz’dı. Rızay’ı bilmeyen yok. Ama Fehmi Yılmaz: Aslen Ordulu. As-kerliğini komando subayı olarak yapmış ve Ankara sürecinde Öcalan’a en yakın adamlardan biri. Yakalandı. Yakalanır yaka-lanmaz zalim bir itirafçı oldu. Çıktı ve halen İzmir’de yaşıyor. Hayatı gıcır ve ona karışan da yok.” Karanlıkta kalan bir nokta var mı? Yok! Kurbanın, tetik çekenin, onları görevlendirenlerin ve onlara bu kararı uygulatanların kimliği ve niteliği açık. Ferit Uzun’un öldürülmesi sıradan bir olay değildir. Türk ege-menlik sistemin tehlikeli gördüğü Kürd örgütlerini tasviye etmek ve kadrolarını ortadan kaldırmak, onun yerine kendi kontra örgütü “Apocu” örgütün önünü açmaya yöneliktir. Kontra “Apocu” örgüt vasıtasıylada Kürdistan milli hareketi-ni denetim altına almak ve süreç içinde tasviye etmek temel amaçları olmaktadır. Ergenekon sanığı Yalçın Küçük’ün bu konuda dedikleri bunu doğrulamaktadır. 1967-1968 yılında görev yaptığı “Devlet Planlama Teşkilatı”ında bu konunun göndeme geldiği ve bu yönde bir anlayış oluşturulmaya çalışıldığını söylemektedir. Mesele şudur. Kürdistan milli kurtuluş hareketi gelişiyordu. Kendi kanalından örgütleniyordu. Türk egemenlik sistemi bu-nu boşa çıkarmak için kendi “Kürtçüsü”nü yaratmayı kurtu-luş saydı. Bu anlayış gereği kendi “Kemalist Kürt Hareketi”ni oluşturdu. Başınada buldukları, eğitikleri Abdullah Öcalan’ı koydu. Maddi ve manevi olarak destekledi. Palazlandırıp so-kağa saldı. Nerede boyun eğmeyen bir Ferit varsa öldürdü. Bu mantık sonucu onbinlerce Kürd öldürüldü. Sistem ve onun tetikçisi arasında devreye konulan danışıklı bir savaşla hesabı tutul-mayan  bir soykırım yaşandı. Sorumlusu Türk egemenlik sis-temi ve onun kontra tetikçisi “Apocu” örgüttür. Türk egemenlik sistemin kontra “Apocu” Örgütünün önünü açan sadece Ferit Uzun’un katledilmesi değildi.Elazığ’da Türk egemenlik sistemin derin solcuları tarafından katledilen Ali Rıza Koşar’ın şehit edilmesi ve“Beşparçacılar”ın tasviye-side bu planın bir parçasıydı. Kurcalanacak bir olaylardır. Kamuoyu bu olayları tam olarak algılayamadı. Evet gün ışığı-na çıkmamış bunlara benzer birçok olay ve olgu var Kürdis-tan’da." Umarim bunlari aktarmakla ne anlatmak istedigimi anlarsin. Selamlar...  

Hozan Bawer (not verified)

Sun, 2012-03-25 13:47

Apo´culuk Projesini Kurdistan´in 4 Parcasinda anlamamis ( Apocularin disinda, PKK demiyorum) hicbir Örgüt ve Parti kalmamistir artik. Bagimsiz Kurdistan siariyla yola cikip bugünkü Özerklik Statüsüne baglanmaya calisilan Silahli bir sürecin Ne alip Ne verdigine hepimiz sahidiz. Türkiyelilesmeyi ve Kürd Halkini Misaki Milli´ye entegre etme politikasini, en son Bir Dil, Bir Apo ve Bir Gowende kurban edilmeye hazir duruma getirilmistir. Bunda anlasilmayacak bir yan yoktur. Bu bir sürecti ve görev tamamlanmak üzeredir!. Hem Apo kendiside PKK´nin kurulusundan bu güne kadar MIT, Asker ve TC´nin  siyasi cevreleriyle nasil ic ice calistigini defalarca dile getirmistir. Kurdistan gencligini Ajan ilan edip nasil katlettigini defalarca yazmistir, üstelik birde rakam vererek (15.000). Bizimle Apo arasindaki bakis acisi, Apo´nun TC´yi kullandigini iddia etmesidir, bizimde bu sürecin Kürd Ulusal Bagimsizlik Kurtulusu önünde planli projeli TC örgütlenmesi oldugunu teshir etmemizdir. Peki Sonuc? Bütün bunlari dile getirip buna ragmen yaratilan bir sürü degerlerin üzerine oturup, hicbir sey olmamis gibi Partilerin/Örgütlerin adini bile anmamak bu devlet Projesine karsi verilecek mücadele yöntemimidir? PKK´dan veya diger adiyla TC´den kacan saklanan bir Örgüt hicbir zaman olmadik, bedel verdik dik durduk. Özellikle Avrupada bize yönelik kisisel ve Örgütsel komplo ve saldirilari hepimiz defalarca yasadik, yine diz cökmedik. Ben 8 Aylik cocugumu PKK´nin Bielefeld Newroz saldirisinda kaybettigim gün, arkadaslara söyledigim bir cümleyi cok iyi hatirliyorum : “ Eger PKK saldirilarina bugün en agir cevabi vermezsek Kitlemiz köseye sikistirilip PKK lastirilacaktir“ ve öylede oldu. Aslinda olay meseleyi anlamaksa bence en gec, o gün anlasilmaliydi!!. PKK´yi anlamis olmak veya olmamayi daha fazla irdelemek istemiyorum. Düsmanin hangi kilifla karsimizda durdugu stratejik acidan önemli ama mücadele yöntemi acisindan hicbir önemi yoktur. Ha Koruyucu Ha Apocu Ha TC´nin kolluk görevlisi. Degisen bir sey yok. Yöntem silahli mücadeledir.Nokta Sunuda hic unutmamakta fayda vardir. PKK´nin Bagimsiz Kurdistan hedefinden Demokratik Cumhuriyet ucubesine kadar gelen sürecinde binlerce PKK´li hayatlari pahasina bu devlet projesine karsi direnmis ve PKK tarafindan likide edilmistir. Yani bu duruma bas kaldirip katledilenlerin sayisi PKK saflarinda daha cok. Binlerce PKK´li bu yolda bile bile ölüme gitmistir ama taviz vermemistir. Bu gercegide iyi kavramak lazim… Lenin deyimiyle: Ne Yapmali? Devlet Projelerine verilecek cevap igne deligine saklanarak oluyorsa eger, o zaman EGRI OTURUP DÜZ KONUSALIM. Düz konusurken egri oturmayalim. Apo teshirligi yaparken, alternativ olarak sunu yapacagiz veya yapalim diyebilmelisin. Koskoca Parti ve Örgütlerin gölgesi bile kalmadi ortada….Sorumlusu beni ilgilendirmiyor, nerde ve ne yaptigini soruyorum. Eger yoksalar, acik acik BIZ KENDIMIZI FESH ETTIK DESINLER. Bunu aciklasinlar! Bu baglamda Yazimin birinci bölümünün daha iyi anlasilmasi dilegiyle simdilik hosca kalin Hozan Bawer 25.03.2012

Anonym (not verified)

Sun, 2012-03-25 16:43

"ben alçaktim, ben dusurulmus bir kisiliktim, kisiligimi burda abdullah ocalan'in engin-derin analiz-çozumlemelerinde buldum" diyen bir canli varligin onune geleni ajan diye etiketlendirmesi, o canli varligin nemenem pis bir ruh ve kisilik yapisina sahip oldugunun AYNASIDIR! "falankes beni buraya ajan olarak gonderdi" diyen canli varligin baskasini "ajan" diye etiketlendirmesi ancak, onuru kisiligi serefi haysiyeti elinden alinmis canli varliklarin isi olsa gerek. Ruhuna niksetmis ve yapilacak bir sey de yok.. ruh ve kisilik yapilariylan basbasa birakacaksin ve o ruh haliylen KAHROLUP GIDECEKLER! giderlermi? mecbur el mahkum! olum her canli varligin paradoxudur, degistiremezsin. olum var olum var.. oldukten sonra arkasinda "ben alçaktim dusurulmus bir kisiliktim" "kisiligimi abdullah ocalan'da buldum" demek de var,,, kisiligini onurunu serefini hiç-ama-hiç bir insana baglamayan, iliskilendirmeyen ve hiç bir canli varliga ipoteklendirmeyen olumlerde! seç begen al! tepe tepe kullan! Ne_Nas (anonymous)

...balyoz (not verified)

Sun, 2012-04-01 02:47

sevgili Hozan Bawer , ilkin söyle bir oturus pozisyonu alayim;) ayni dertten muzdarip biri olarak sana haksizsin nasil diye bilirimki. ama suda bir gercek ki ;sitemlerden öte bir seylerin su veya bu sekil gayreti icinde  olmayan bizler "Biz yapamadik ama sizi tutanda yok“ diyebilecek kadar pervazlasmis, komik durumlara düsmüslerden halen  medet bekliyorsak eger,tezat nerdedir dersin. tanidik abi seni sukünete cagirsada,ben isyanini,sitemini cok iyi anliyorum. hürmetler aama suda bir gerceka   

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.