Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 6 April 2011

Sürekli vurguluyoruz, bir kez daha vurgulamakta yarar var: Bugün Kürt halkının temel sorunu, direnmemek veya az diremek değildir; sözcüğün gerçek anlamında özgürlük istemlerini programatik bir iradeye bağlayan öncülük ve çizgiden yoksun olmasıdır!

Bugüne kadar sayısız taktiksel ve dönemsel hedef ve eylem planları önüne konuldu. Ama bunların mantıki sonucuna götürüleni var mı? Yoksa neden?

Daha öncekileri bir yana koyalım: 2010’un sonlarında yürürlüğe konulan “Çift dilli hayat” kampanyasına ne oldu? Bu kampanyanın seyri ve sonuçları hakkında bir fikri olan var mı? Peki, aynı dönemde ortaya atılan “Özerklik Projesinin” akıbetini bilen var mı?

Bu kampanya ve tasarılar, kendisini “Önderlik Kurumu” olduğunu bir kez daha hatırlatan, bu kurumun kendisinin de üstünde olduğunu vurgulayan Öcalan’ın müdahalesiyle “sessiz sedasız” rafa kaldırıldı.

Peki, bu kampanya ve tasarıları hazırlayanların bu konuda bir açıklaması, bir “özürleri” oldu mu? Ya da kendisini politik bir merkez, karar verici bir mercii konumunda görenlerin, bu, deyim yerindeyse, “açığa düşme” durumları karşısında kendilerine karşı saygıları kaldı mı? Her defasında aynı konumlara düşmek bir alışkanlık mı yarattı, yoksa kendi içlerinde bir vicdan hesaplaşmasının derinlemesine vesile mi oldu?

Soruları uzatmak mümkün, ama yeterlidir! Ortada bir politik irade ve iradesizlik durumu var. Pratik politika yapanların stratejik anlamda bir iradeleri yok, aldıkları ve alacakları kararların yarınlarının ne olacağı konusunda kendilerinin de verebilecekleri bir garanti, bir güvence yok! Bu konuda tam anlamıyla belirsiz, aslında bir bakıma kendilerinin belirleyemediği, başkaları tarafından belirlenen bir “ufka”, daha doğrusu ufuksuzluğa doğru sürüklenmektedirler...

“Önderlik kurumunun” dışındakilerin tümünün durumu budur, bu, bir iradesizlik durumudur! Mücadelenin yükünü, cefasını ve acılarını omuzlayanların mücadelenin seyri, geleceği ve kaderi konusunda bu iradesizlik gerçekleri, ne yazık, çok büyük bir trajik paradoksu anlatmaktadır.

Öte yandan ortada bir “Politik irade” var; ama bu “irade” Kürt halkının stratejik ve programatik çıkarlarıyla tam anlamıyla bir çatışma içindedir. Hiçbir denetime, tartışmaya, eleştiriye tabi olmayan ve tartışmasız, mutlak itaat edilmesi gereken, tek karar mercii olan, aynı zamanda, her türlü karar, tasarruf ve uygulamasından dolayı sorumluluk almayı da kabul etmeyen tek kişilik despotik bir “kurum”, bir sistem olgusuyla karşı karşıyayız. Aslında bu o kadar açık, dolaysız ve pervasızca ifade ediliyor ki, özgürlük, kendine saygı ve kendi emeğine saygı adına karşı çıkmamak, böyle boyun eyişçi bir yaklaşımı “özgürlük mücadelesi” adına meşrulaştırmak ve süreklileştirmek halkın mücadelesinin en büyük çıkmazını ve açmazını anlatmaktadır.

Bir “Sivil itaatsizlik” kampanyası başlatılıyor, coşku ve heyecanla… Devletin her türlü baskısı ve yıldırma hareketi işe yaramıyor ve kampanya genişleyerek büyüyor. Elbette bu halkın içinde heyecan yaratıyor. Bu kampanyayı daha da büyütmenin olanakları, daha yüksek aşamalara ve sonuç alıcı düzeylere çıkarmanın olanakları ve dayanakları da az değil… Ama ne zaman ki bu kampanyalar devleti, sömürgeci sistemi, onun inkâr politikalarını deşifre edici, zorlayıcı boyutlar kazanır kazanmaz, hemen “Önderlik” katında buna müdahale edilir ve onca emek ve fedakârlıkla başlatılan ve sürdürülen kampanyalar, en hafifi deyimle “uykuya bırakılır”. Bu konuda bir eleştiri, bir soru sorma, bir tartışma gereği de duyulmaz; halka saygının bir gereği olarak tatmin edici bir açıklama da yapılmaz…

Bu durum gerçekleştirilen eylemlerin politik gücü ve etkisi, sonuç alıcılığı konusunda derin kuşkular ve kaygılara neden olur. Dostlar, yeni bir hayal kırıklığına kendisini hazırlar, düşman ise sonucunu ve etkisini peşinen bildiği için “bıyık altında” gülmeye devam eder…

Başkalarını açık olmamakla suçlayan Öcalan, İmralı’da devletle yürüttüğünü söylediği görüşmelerin ise açık olduğunu iddia etmektedir. Bu “Açıklık” hakkında ise tek bir söz etmemektedir. Neler görüşülüyor, hangi konular tartışma ve pazarlık konusudur gibi konularda tek bir söz düzeyinde dahi bir açıklık var mı? Mademki İmralı’da “Ciddi devletle” yapılan görüşmelerde önemli bir aşamaya gelindi, o zaman halka yapılan bombalı, biber gazlı ve panzerli bu saldırlar, yasal zeminde siyaset yapan Kürtlere karşı bu bastırma kampanyaları, gerillalara karşı geliştirilen bu imha operasyonları neyin nesi oluyor? Bu saldırıları AKP’ye bağlayıp devleti temize çıkarma çabaları halkla alay etmek değilse nedir?

Soruları uzatmanın bir gereği yok kuşkusuz! Kürt halkı açısından büyük bir açmaz var. Bugün esas olarak mücadelenin, güncel kampanyanın hedefleri, aşamaları, olası etkileri üzerinde tartışmak, elbette çok daha yararlı olurdu. Ancak bunları tartışmanın havanda su dövmekten öte bir anlamının olmayacağı çok açık! Bu kampanyanın yarın veya iki gün sonra kaderinin ne olacağı hakkında bir bilgisi olan var mı, ciddi, tutarlı ve sonuna kadar gitme konusunda güvence verecek bir kişi var mı? İmralı’da verilecek bir işaretle bu kampanyanın da diğerleri gibi sonuçsuz kalmayacağının garantisini kim verebilir?

Dolayısıyla politik kampanya ve eylem süreçlerinde başarılı sonuç elde etmenin birinci koşulu, bağımsız ve özgür iradedir; bunun da halkın demokratik katılımı ve denetimiyle gerçekleşecek tabandan kurumlaşmasıdır!

Kürt halkı bunu başarmadığı sürece, yani iradesini, geleceğini ve kaderini bizzat kendisinin eline almadığı, bunu demokratik süreçleriyle başarmadığı sürece yönetimi kendisinde olmayan eylemlerin her defasında boşa düşmesi kaçınılmazdır!

Bugüne kadar tekrarlanan ve neredeyse son on yılların deneyiminin özeti olan bu gerçekliği kavramadan kendine saygılı bir politik duruş ve yaşamdan söz etmek, kendi kendisini kandırmaktan başka bir şey değildir, kuşkusuz en hafif deyimle…

kurdistan-aktuel.org

Serxwebun Berxwedan Ozgur bilmem ne gazetelerin de boy-boy onderlik kurumu selawatlarini bizlere okutanlardan biri de M. Can Yuce'dir.. adi gecen gazeteler dergiler yayinlarda (ki bu basin yayin organlari kurd halkinin cebinden alinmis paralarla olusturulan organlardi) mitinglerde, toplantilarda, "kurdistan devriminin onderlik kurumu"ndan bahsedenlerden biride M. Can Yuce idi.. Yine adi gecen organlarda "kurdlerin anasi" "analarin anasi" "onderligin anasi" oldu yasasin onderlik kurumu ve kurd ulusunun basi sagolsun diyenlerden biri de bu M. Can Yuce idi.. Kurdistan da ulusal kurtulus mucadelesinin orgutlenmesi ve demokratik bir muhteva icerisinde tum ulusu kapsayan bir orgutlenmeye gidilmelidir... diyenlerin sesini kesmek icin onplana surulup ideolojik siyasal mucadele perspektiflerini baltalamak susturmak damgalamak icin yeteri kadar kullanilip kenara atilmadan (veya goruntu olarak kendisi ayrilip SOSYALIST oldugunu on plana cikarip "onderlik kurumu" elestirileri yazmadan cok cok cok cok onceleri, Kurdistaní kadro ve siyasal olusumlari "emperyalizmin kapitalizmin kemalizmin somurgeci devletlerin yerli isbirlikcileri" olarak sucluyordu... ve her kim ki onderlik kurumunun yol gostericiligi, isikli yolunu secmezse ajan oldugunu... soyleyen kisilerden, kontra hareketinin onemli ideologlarindan birisiydi M. Can Yuce.. Peki m. can yuce kimden ozur diledi ki , daha dune kadar bize onderlik kurumu olarak yutturmaya calistigi kontra hareketinin butun zamanlarin onderini ve onun simdilerde (gecmiste M. Can vb'lerinin yaptilarinin aynisini yapan comezlerin) muridligini yapan a.h.kaytan, cemil bayik, vs lere soru sorup "kimden ozur dilediniz ki?" diye sormaktadir... Daha dune kadar meydanlarda "aponun onderliginde ki mucadele de bundan sonra hersey olabilir... ama bir sey asla: GERIYE DONUS YOK!" diyenler dir asil ozur dilemesi gerekenler.. bu alintinin sahibi alintida ki anlam ve yuklemlerin kurbani olarak adi gecen kontra kurumunun onderligi tarafindan YOK EDILMISTIR.. (kani yilmaz.. F. Dunlayici) Hepiniz suclusunuz! Hepiniz! Kurdekí Bénav

bu kisa ve oz ve guzel bir yazi. demek ki yazi yazamiyorum demen pek dogru bir teshis degil. sen gene de gorselige fokusu bozma da, yazi yazamadigina dair tevaturu sil kafandan. bu yazdigin yazi bana kisilerden uzak daha genel kulturel bir refleksiyon yapma zorunlugunu hatirlatti. bu turde insani dusunmeye sevkeden yazilar iyidir. bir liderin, bir despotun, bir artisin, bir satacinin yaratilmasinda Mcan yuce gibi kisilerin cok belirleyici rolu vardir. insanlar hata yapar herkes hata yapar burda senin yazinda ozur diye beliren talep hata yapanin hatasinin buyuk olcude etkiledi ortamlarda bu hatanin net analizini yapip, zihinsel olarak hesaplasmayi yapmasi (senin ozur dedigin) yapmasi yeni bir kultur olusturabilmek icin cok onemli umarim MCanYuce gocunmadan her yigidin basina gelebilecek hatalarini onune serip herkesin onunde neyi nasil nicin yanliis yaptigini neyi nasil nicin yapmamak gerektigini acik acik tartisir. artik biktirici olan tetralardan ibaret propagandik yazilar yerine bu tur bireysel analizler daha ise yarar. bak kisa yazinda iki isim zikr etmiissin ben ucuncusunu de sayayim Sukru hoca dorduncuyu de ekliyeyeim  Selim Curukkaya dun gibi hatirliyorum  istanbuldaydim ve su liderlige oynadigi soyllenen, annesi de yilin annasi secilen PKK li oldurulmustu (apo tarafindan olduruldugu soyleniyordu) ben o zamanlar calistigim arastirma kurumuna bir degil iki adet bunlarin gazatesinden aliyordum (adi neydi yeniden gundem mi ozgur gundem mi o vakitler hatirlamiyorum) bu gazete benim keyifle okuyacagim turde bir gazete olmaktan uzakti kosecileri arasinda M can yuce vardi sukru vardi arada sirada galiba oldurulen kani yilmaz da yaziyordu veya demecleri filan cikiyor olabilir selim curukkaya kesin yaziyordu hepsi apo yu bugune tasiyan abartilari onderlik edebiyatini degisen oranda ve biktirici bicimde yapmaktaydilar belki de can korkus ile  muhtemelen bulandiklari pis kulturun etkisi ile yaziyorlardi simdi de var bu turden adamlar kitle bu meymenetsiz mendeburun pesinde diyorlar bu kitle icinde mobilitesi olup lak lak trasnferini yapanlar da bu tur kosecilerce beslendi zihinler bu sekilde orgu gibi oruldu tek duyulan bu tur seyler oldugu icin kitle de duyduklarina iman etti bu boklu irinli kanli kartopunun buyumesinde bu isimlerin rolu buyuktur ancak bu bir hesap sorma seklinde bu insanlara dayatmamali insanlik halidir, herkesin basina gelebilir bunlar onemli olan bu kislerin gecmiste yaptiklarini gocunmadan analize tabi tutmalari herkesin bunu gocunmadan yapmasi lazim mesajin tam yerinde ve kisa oz benimki gibi biktirici ve uzun degil bravo hurmetler HeK

hocam arada sirada foruma goz atarim.. eskisi gibi aktarilan yazilara pek fazla takmam.. ama bu yazi hele hele basligini "bu yaziyi herkes okusun" diye atmissa ve yazinin sahibi en az 35 yillik yasamimizi etkileyen bicimlendiren bir organizasyonun birzamanlarin meshur kadrosu ise (dikkat kadro diyorum, yani bir fiil uygulayicisi da olabilir.. uygulattiran da olabilir) o zaman hemen notumu duserim ... ama agirlik li olarak gorsellige donecegim ve su anda mesgul oldugum henuz omurgasini dahi olusturmakta epey zorlandigim video calismami izledikten sonra inaniyorum ki cok cok cok seyi degistirebilecegimizi ve somurgeci devletlerin media alanindaki dezinformatif (hangi amacla olursa olsun) tekellerine comak dahi sokabilecegimizi goreceksin..  Biz istersek bu platformu SOMURGECI ISGALCI TURK DEVLETININ MEDIASI  basta olmak uzere, hayatimizin her alanini etkileyen TUM SOMURGECI ISGALCI GUCLERIN medialarinin maskelerini dusuren, gercek yuzlerini desifre eden bir platform haline donusturebiliriz.. .... bekle hocam,, az kaldi, onerilerimi elestirilerimi duygularimi, dunyaya bakis acimi da verecek olan bir video dur.. Sen, Hasan H. YILDIRIM, Aso Zagrosi, onceleri mahlasini cok sevdigim sevgili BALYOZ (simdi ki maylasiylan GERNOZ), butun FORUM EMEKTARLARI, butun www.newroz.com YAZARLARI, ve sitenin yonetimi basta olmak uzere, HEPINIZDEN ISTEM-TALEPLERIMI iceren bir video olacak.. maskotum var hocam.. maskotuma gidirdigim "kostum" u begenmeyebilirsin..gelecek olan elestirilerini simdiden anladigimi ve pek de fazla senden farkli dusunmedigimi bilmeni isterim..ama "kostum" bence gerekli... bizim burda KURD VE KURDISTANÍ kimligimizi onplana cikartma amac ve gayemizin ne oldugunu bence cok guzel anlatir.. bekle hocam bekle bak neler yapilabiliyormus media alaninda.. az kaldi hocam biraz daha sabir.. selam ve saygilarimi sunarim hocam.. Kurdekí Bénav

gecmisteci mantik o an icin sorgulanmamissa ( M.C.Yuce ozelinde diyorum) bizi bir yere goturmez amma gelecege goturmesindede su an icin onu iki defa tartariz ve bakariz ki  buda hayirli bir mantiktir zaten sorgulayici olmazsak shagirt, muritten ne farkimiz kalir K benaw'in MCY'i ne kadar takip ettigini bilemem, bana ezber konustugu izlenimini verdi kendi hesabima soyluyorum, buyuk cogunlukla izlemeye calistigim kanaat onderlerinden oldugunu pekala rahatlikla soyleyebilirim? Bunda gocunacak bir sey gormuyorum Zindan yonetimindeyken yaptigi deklerasyonlar ve tahlillerde nedense onun isminin yanina bide Sabri Ok ismi duzenli olarak ve mutemadiyen mutlak suretle ilistirilirdi PKK burokrasisini bilenler bu hiyerarsinin nasil yurudugunude bilirler bugun durduklari nokta itibariyle bu iki isim birbirine ne kadar yakin , ne kadar uzak sadece bu gostergeye bile bakmak pek cok seyi ifade etmeye yeter sanirim bu bakimdan fazla uzatmayacagim gundemdeki mevzuda M Can Yuce'nin dikkat cektigi noktalarda hemfikirmiyiz degilmiyiz onemli olanda bu zaten yalan yanlis ve eksik bilgilerle degil dogru bir donanimla yazilmis olsaydi K Benaw in yazisi anlam kazanacakti su haliyle yapmaya calistigi videoyu sonlandirmasi gereksiz yere zaman harcamasindan daha onemli dikkatlerinizi bu hususa cekmek istedim

"yalan yanlis ve eksik bilgilerle degil dogru bir donanimla yazilmis olsaydi K Benaw in yazisi anlam kazanacakti su haliyle yapmaya calistigi videoyu sonlandirmasi gereksiz yere zaman harcamasindan daha onemli" kim oldugunu bilmiyorum,, umurumda da degil kim oldugun,, ama sana sunus soylemek geregi duyuyorum.. herkesi kendin gibi okudugunu anlamayan olarak algilama hastaligin yoksa, yukaridaki yazinin icerigi berbat! yazdigim yazidaki YALAN YANLIS EKSIK BILGI hangisi? yazi bir bastan, toptan mi yalanci? toptan degilse, hangi paragraf veya cumle? kim bilir belki unlem veya soru isaretlerini veya virgul noktalari mi yalan yanlis eksik bilgiler algiladin ? sebebi her ne olursa olsun.. bu tur yontemler ne sana ne bana ne de bu platforma birseyler kazandirir.. amacim senin kullandigin dil ve yontemle sana hitap etmek degil.. o devir kapandi artik.. ama bu senin yaptigin bir butun olarak bu platfordan sokup atilmasi gereken bir zihniyettir... video calismalarima baslarken ne sana ne de baska birine sormadigim gibi,,, ne zaman da sonlandiracagimi da ne sana ne de baskasina sorarim.. iyi aksamlar dilerim Kurdekí Bénav

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.