Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 17 January 2009

Rêzdari.

Alt yazilarda degerli karde$lerimizin Heriri kürd asiliydi
yorumundan hareketle bazi arkada$larda haliyle itiraz etmi$ler
derken biraz tarihten bahsedilmi$ hakli haksiz böyle bir tarti$ma.

okurken bende kendi kendime $u soruyu sordum!!

Bir insanin milliyeti Hangi kriterler belirler?
bir millite mensup birinin vede o milliyetinin dost olan birini
nasil/nerden belli olur?
eskiden büyük olaylara/yönetimlerde bulunupta kürdlükle alakasi
olmiyanlari kürd sayabilirmiyiz?
imparatorluklarin ba$inda olmu$ ama kendi milliyetini hice saymi$
biri ne kadar kürd olabilir?

sadece dü$ünce de kürd olup vede hic bir kürd motifini ta$imiyanlar
ne kadar kürd olabilir? v.s v.s derken gecenlerde servet kocatepeyle
TRT 6 hakinda yapilan roportaji aklima geldi.!

i$te TrT $e$de program yapmayi dü$ünüyormusunuz veya sana böyle bir teklif geldimi?

oda aynen $öyle diyordu "ben türkce dü$ünen vede türkce yazan bir sanatciyim"
"bir kac tane kürdce $arki yazdim diye TrT de program yapmamin beklenmesi yanli$tir"

Daha sonra Ya$ar kemal i dü$ündüm!!
Acaba kac ülkede kürd yazar diye gecer?
kac ülkeye kendini kürd yazari diye tanitmi$? (burda ya$ar kemali kücültügüm kesinlikle dü$ünülmesin ama gercek bu)
Bu yazara kürd yazaridir deme hakimiz var mi? veyahut kendisi kabul eder mi?

yani acikcasi!!

nedir bir milliyete mahsus eden kiriterler??

Ben kimseyi teraziye koymiyorum ama bunada bir aciklik getirmek gerek!
cünkü kendi hic bir zaman kürd görmemi$ $ahsiyetleri kürd görme hakimiz var mi yok mu onu ögrenmek istiyorum!! hata birileri cikip dese ki ben ne zaman kürd oldugu mu söyledim de beni kürd yapiyorsunuz! bunun cevabi ne olur?

derken böyle sorular geldi aklima .
ne yapayim belki sucluyum da böyle sorulari kendime sormaya!
ama sordum bir kere geriyede dönmiyorum.....

saygilar

Nemirdani

Aris Arda 13/14 Ocak günleri arasında „Türkiye Barışını Arıyor“ başlıĝı altında Kuzey Kürdistan sorununu konu alan bir toplantı yapıldı... Ben burada bu toplantıya katılan kesimleri ve ortaya çıkan sonuç bildirgesini deĝerlendirmeyeceĝım.. Çünkü ortaya çıkan manzara Kürd ve Kürdistan davasına ve Kürd halkını tüm dünya özgür halkları gibi kendi baĝımsız devletini kurma talebine yabancıydı.. Bu toplantıda diĝer bir çok toplantı gibi, TC'nin magnetik alanı içinde, Kürdleri Türk devletinin prokust çarkına yatırarak şekillendirmeyi hedeflemekteydi.. Bu anlamda Kürd cephesinin yapmış olduĝu eleştirilere katılıyorum.. Ama bu toplantının bir başka boyutu, Yaşar Kemal boyutu var.. Zaten toplantı sonrası bir dizi Türk çevre, toplantıdan veya toplantının sonuçlarından ziyade Yaşar Kemalı veya onun söylediklerine saldırarak kendilerini ifade ettiler.. Bazı Kürd çevreleri de Yaşar Kemal'ın Malazgirt savaşı ve Kemalistlerin ilk devlet kuruluşu sırasında Kürdlerle girdiĝı ilişkileri „Türk-Kürd“ kardeşliĝi yönündeki tespitlerine karşı eleştirisel davrandılar.. Ama, sonuç olarak bu toplantı Yaşar Kemal'in söylediklerinin gölgesinde kaldı.. Çünkü, Yaşar Kemal gibi geçen yüzyılın yetiştirdiĝı dünyanın en büyük yazarlarından( Le Magazine Litterraire) biri konuşuyor.. Onunun söylediĝi sözler toplantının yapıldıĝı küçük salonun yada Türkiye'nin boyutlarının çok ötesinde etki yapar. Türk devleti de bunu biliyor.. Türk basının „kiralık mehmetcikleri“ de bu gerçeĝi biliyorlar.. Bundan dolayı Yaşar Kemal'e saldıriyorlar.. Bazıları „Yaşar Kemal'in gafından“,(Cüneyt Ülsever), „Yaşar Kemali eleştiriyorum“(Taha Akyol), „Büyük Yazarın Küçük Hesaplarından“ (Nuray Mert), „Yaşar Kemal kavramları çok yalnış kullanıyor“(Oktay Ekşi)dan söz ederken; diĝerleri ise Yaşar Kemal'a ve onun Kürd kimliĝine her türlü hakaretleri yaĝdırmaya başladılar. Hepsinin ortak paydası Yaşar Kemalı „Der Spiegel“ dergisine verdiĝı söyleşiden sonra mecbur edildiĝi sessizliĝe yeniden boĝmaktır. Türk basınından Yaşar Kemal'ın konuşmasına en „olumlu“ yaklaşanlar dahi aba altında sopa göstemeye çalıştılar. Çünkü, hepsi Yaşar Kemal'ın „Kürdlüĝünden“ ve „Kürd kimliĝinden“ korkuyorlar. Bundan dolayı bazıları Yaşar Kemal'e „birleştirici“ olması için „Türkiyeli“ kimliĝini empoze etmeye çalışıyorlar.. Yaşar Kemal'ın „Türkiye Barışını Arıyor“ adlı konfranstaki açılış konuşması ciddi bir şekilde okunduĝu zaman anlamlı mesajlar veriliyor. Kuzey Kürdistan'da TC'nin yürütüĝü kirli savaşı, göçleri, faile meçhul cinayetleri, koy koruculuĝuna, zorla boşaltılan köylere, yoksulluk ve açlıktan kırılan Kürdlere dikkat çekerek ikinci dünya savaşına girilseydi daha mı kötü olurdu? Sorusu vahşetin boyutunu ifade etmede iyi bir tespittir.. Yaşar Kemal daĝa çıkanların eĝitimli olduĝunu, bir dava uĝruna bilinçli bir şekilde daĝa çıktıklarını söylemesi ve bu gerçekliĝin tüm dünyaca bilindiĝini ifade etmesi anlamlıdır.. Yaşar Kemal'ın „Urartu ve Hurileri“ beşiĝi olan Kürdistan'da Türk devleti tarafından yapılan ekonomik, kültürel ve çevre yıkımları sonrasında „yaşamın insanlara zehir edilmesi“ ne dikkat çekmesi yerinde bir tespittir. Yaşar Kemal'ın Kürd kültürü ve dilinin zenginliĝi konusundaki söylemi, Feqîyê Teyran ve Evdalê zeynîkê örneklerini vererek Türk ırkçılarına cevap vermesi iyi bir tutumdur.. Kısacası Yaşar Kemal'ın konuşması bir bütün olarak okunduĝu zaman, „Malazgirt'ten bu yana 1000 yıllık Kürd ve Türk kardeşliĝi“ veya Atatürk'ün „Kürdlere muhtariyet sözü“ ve „Kürdlerle Türklerin birlikte kurtuluş savaşını verdiĝini“ söylemesi ve bunları „kardeşliĝin derinliĝi“ olarak alması barış meleĝinin durumu kurtarma girişimi olarak okumak gerekir. Çünkü, Yaşar Kemal konuşması boyunca anlatıklarından hiç bir şey Türk ve Kürd „kardeşliĝini“ göstermiyordu.. Sanki bu kardeşlik kavramı zoraki bir şekilde konuşma metnine ilave edilmiş gibiydi.. Yaşar Kemal, konuşmasında Türklerin Kürdlere yalan söylediĝini, Kürdlerle yaptıkları antlaşmalara ve verdikleri sözleri tutmama gerçekliĝinin bir parçası olarak Haci Musa Aĝa ve Atatürk arasındaki antlaşmayi ve Atatürk'ün Izmit konuşmasına atıfta bulunuyor. Zaten Yaşar Kemal „Kürdlerle Türklerin kardeşlıĝi kurtuluş savaşına kadar sürdüĝünü“ Atatürk'den yaptıĝı ve hiç bir yoruma tabi tutmadıĝı alıntıyı Türk yöneticilerinin sahtekarlıĝı açısından veriyor. Yaşar Kemal seksen yıl boyunca Kürdlerin „insanlıktan mahrum kılındıĝını“, „Kürdlerin onuruyla oynandıĝını“ ve „Kürdlere o kadar zulüm yaptılar ki söylemeye dilim varmıyor“ diyor.. Dününün bir kere Türk dilini dünyaya taşıyan en büyük yazar olan Yaşar Kemal Türklerin Kürdlere karşı yaptıĝı vahşeti anlatmaya çalışırken kelime bulamıyor ve „dilim varmıyor“ diye trajediyi bitimlemeye çalışıyor.. Aslında Yaşar Kemal Kürd çoĝrafyasının ve yerleşim birimlerinin tahribinden, Kürd dili ve kültürüne karşı kıyımdan ve Kürdleri fiziki olarak yok edilmesinden, Urartu ve Hurilerden ve bugünkü zehir edilen yaşamdan sözederken, bitimlemek için kelime bulmazken, soykırım edildiĝini düşünüyor.. Ama bunu söylemiyor. Yaşar Kemal Kürdleri köle olarak tutmaya çalışan, sömürgeci ve statükocu çevreleri korkutuyor.. Yalçın Küçük yılardan beri Yaşar Kemalı yahudi bir bayanla evlendiĝinden için Yahudi ilan etmeye çalışıyor. Doĝu Perinçek Semih Balcıoĝlu'nun cenaze töreninde Yaşar Kemal'e „Her yerde Kürt olduĝunu söylüyorsun. Sen Türk yazarısın, nerede Kürd oluyorsun?“ diye soruyor. Yaşar Kemal, „Elbette Kürdüm. Kendimi bildiĝimden beri Kürdüm“ diye cevap veriyor. Perinçek yine durmuyor: „ Sen Türk yazarısın“ ... Yaşar Kemal, „Anadilim Kürdçe“ diye cevap veriyor. Perinçek „ Anadilim Kürdçe diyorsun, ama Kürdçe roman yazamazsın“.. Yaşar Kemal: „ Oturup bir hafta çalışayım, Kürdçe roman yazarım.. Baban Sadık Bey hayatta olsaydı, bunu sana çok güzel anlatırdı“ diye cevaplıyor.. (akt: Ertuĝrul Özkök) Yaşar Kemal'in kendisine „Kürd“ ve „Kürd yazarı „ demesi bir çok Türk çevresini çileden çıkarıyor.. Bunlardan biride son yıllarda Kürdleri TC'ye mahkum etmeye çalışan Taha Akyoldur.. Ona göre Yaşar Kemal bu söylemiyle Kürd milliyetçiliĝini körüklüyor.. Kendisine „Türkiye'nin yazarı“ demeliymiş... Aslında Yaşar Kemal'ın kendi kimliĝine sahip çıkması ve kendisini „Kürd yazarı“ olarak tanımlaması Kürdler ve Kürd milletinin geleceĝi açısından büyük bir olaydır. Kürd yurtseverlerinin Yaşar Kemal gibi dünyaca ünlü bir Kürd yazarından beklentileri, onun tutumunun „yaşamı zehir edilmiş“ , „onuruyla oynanmış“ ve soykırımlara uĝramış bir milletin istemleriyle orantılı olmamasıdır.. Türk devletinin Güney Kürdistana yönelik saldırgan tutumuna karşı „Irak'taki Kürdlere size ne?“ diyerek resto çekmesi ve Kürdistan federal yapısına sahip çıkması olumlu gelişmelerdir.. Yaşar Kemal geçenlerde Güney Kürdistan'da çıkan „Gulan“ adlı gazeteye verdiĝi söyleşide „Kürd doĝdum ve Kürd olarak öleceĝim“ diyordu.. Bu söyleşide Yaşar Kemal küçüklüĝünü, ailesini, yaptıĝı işler ve yazarlıĝından sözediyor.. Yaşar Kemal'de her Kürd gibi anadili konusunda Türk devlet yetkililerinin terörüne uĝruyor.. Yaşar Kemal çocuk olduĝu zaman Kürdçe sokaklarda da yasaktı.. Insanlar büyük cezalara çarptırılıyordu.. Onun söylemiyle insanlar Kürdçenin dışında başka bir dil bilmediklerinden yetkililer önünde jest ve mimiklerle anlaşıyorlardı. Yaşar Kemal'ın anası oĝlunu bu cezalarda korumak için uĝraşan milyonlarca Kürd anadan biriydi.. Bir gün Yaşar Kemal anasıyla Kürdçe konuşurken onun söylemiyle „Anası Yaşar Kemal'ın yüzüne sert bir tokat yapıştırıyor ve diyor: bir daha Kürdçe konuşursan seni paramparça ederim“ diyor. Yaşar Kemal bu söyleşide anasının onu Kürdçeden uzaklaştırdıĝı için suçluyor.. Ama, gerçek suçlu kim? Türk devleti gerçek suçludur.. Milyonca insanın konuştuĝu, binlerce şairin ve yazarın kendisini ifade ettiĝi bir dili ve kültürü yasaklayanlar suçludur.. Bugün ise utanmadan hâlâ Kürdçe eĝitim ve öĝretimin yolunu tıkayanlar, Yaşar Kemal'e „niye Kürdçe roman yazmıyorsun“ diye sorabiliyorlar.. Yaşar Kemal söz konusu olan söyleşisinde Kürdlerin aktüel sorunlarına da eĝiliyor „Soranca lehçesinin standartize Kürdçe olarak tüm Kürdlere empoze edilmesine“ karşı çıkıyor, Kürd dilinin standartlaştırılması için bir dil konferansını öneriyor.. Ayrıca Yaşar Kemal, latin harflerine geçilmesini, Kurmancinin başka lehçelerle beslenerek standarlaşmasını öneriyor. Yine bu söyleşide bir başka şeyi dah öĝreniyoruz ki, Yaşar Kemal'ın ilk eşi öldükten sonra o tekrar evleniyor.. Bu defa kendisi gibi sürgüne mecbur edilen Kürdlerden biriyle, Baban Mirlerinden Suleymaniye'li Suleyman Paşa'nın torunlardan Ayşe Babanla... Baban Mirliĝi Osmanlı devletinin vahşeti netiecesinde yıkıldıktan sonra Babanların belli başlı yöneticileri Osmanlı imparatorluĝu döneminde farklı alanlara sürülmüştü... Ayşe Baban'da onların torunlarındandır. Yaşar Kemal'da aslen Van'ın Muradiye kazasındandır.. Birinci dünya savaşı sırasında Adanaya gelip yerlêsiyor.. Belki de o da birinci dünya savaşı esnasında yerinden ve yurdundan zorla edilen Kürdlerin yollarda açlıktan ve soĝuktan kırılan 700 bin kişinin içinde saĝ kalan tek tük ailelerin çocuklarından biridir. Sonuç olarak Yaşar Kemal'ın kitaplarını eskide Türkçe okumuştum.. Ama yıllar sonra Abdullah Hasanzade ve Şukur Mustafa'nın Kürdçe çevirilerini okuduĝum zaman beden nasıl ruhuyla buluşabiliyorsa, Yaşar Kemal'ın romanlarıda diline kavuşmuşlardı.. Aslında Yaşar Kemal'ın Türkçe yazılmış romanları bir anlamda Evdalê Zeynikê'ye Türkçe şarkı söyletmek gibi bir şeydir.. Kürdçeye çevrildikleri an Evdal sesine, gırtlaĝına ve sevdasına kavuşuyor.. Ben Ince Memed'in (Hemedok) Kürdçe ye çevrisini okuduĝum zaman Evdal Qulingo gibi kanatları iyileşmiş uçuyordu.. Sonuç olarak Yaşar Kemal bizim bir deĝerimiz ve hemde uluslararası bir deĝerimizdir. Ona sahip çıkmak bizim görevimiz. Tu bixêrhatî Apê Yaşar!!!!

rêzdari. aktarmaniz icin spas. $imdi dünya onu türk olarak mi yoksa kürd olarak mi biliyor? Dünyaya kendini nasil tanitirsan dünya öyle bilir!! Bulundugum ülkede!! bir kac yabanciyla konu$urken(bunlardan iki taneside kitapciydi) Kürdistan vede yazarlar konusunda!! Ya$ar kemalin kürd oldugunu söyledim!! ilk ba$ta gözüme bakarak !! gercekten mi? diye sorduklarin hemen arkasinda biz türk biliyoruz dediler... inanin di$arda hemen hemen büyük cogunluga benim söyledigimi deseniz onlarinda ayni reaksiyonu verecegini tahmin ediyorum... ne yazikki tarihten beri biz kürdlerde bu oldu... kendi icimizde kürdüz diyoruz ama sadece bu kadar.. saygilar Nemirdani

Yaşar Kemal eskide ulusal kimliği konusunda utangaç davranırdı.. Ama, yıllardan beri bu konudaki korku duvarını yıktı ve Kürd olduğunu söylüyor.. Dünyada bir çok çevrede onu Kürd asılı olarak görüyor. Sorun dil meselesidir. Türkçe yazıyor. Türk dili yazdığından dolayı bir çokları onu Türk olarak görüyor.. Esas sorun dil, dil Brayê Nemirdani.. O, Kürdçe yazsaydı böyle bir sorunda olmazdı.. Ayrıca devletsizde oldunmu, Türk kimliğini taşıdınmı anlatmak zor.. Silav û Rêz Kajîn

bu durumda James Joyce, Oscar Wilde, William Butler Yeats, George Bernard Shaw, ve Samuel Beckett i ingiliz yazari mi sayacagiz? bu yazarlar ingilzice yazan Irlandali yazarlar, bu yazarlari dunya Irish diye tanir. burda tek unsurun dil oldugunu sanmiyorum. yasar kemal her katildigi toplantida ta basindan beri bu husuta "ben turkvce yazn bir kurd yazariyim" demis olsa dunya da onu hala turk yazari diye sunar miydi? hurmetler HeK

Kemal, who describes himself as a Turk of Kurdish descent,[6] kemal kendini kurd asilli turk olarak tanitiyor (kaynak reuter la yaptigi gorusme) bati dunyasinda ciddi gazetecilerin hic biri adam kendini boyle tanitmamis olsa bu bicimde cumleyi kurmaz. ileride hasan bildirici ben kurd yazariyim diye kendini tanitirsa(turkce yaziyor) dunya da onu kurd yazari olarak tanitir. edebiyatcilar rasinda dil ve kultur baglaminda hangi yazarin hangi kultrun yazari olduguna nasil karar verilecegi uzerine kesitirip atmadan yapilan tartismalar oluyor. sonunda her sey gelipr dile degil o yazarin kendini ne olarak tanitigina baglaniyor gibi. ben boyle izlenim edindim hurmetler HeK

Sana bu gecenin geç saatinde yaşamış olduğu söylenen bir hikayeyi anlatayım. İsveçte geçen yüzyılın altmışlarında bir dil kursunda Kürdistan'ın dört parçasında Kürdler ve başka ülkelerde gelen insanlar bir araya geliyorlar.. Bu arada oğretmen kendilerini tanıtmalarını istiyor. Bizim Kürdler başlıyor " Ben Türkiye Kürdüyüm", "Ben Irak Kürdüyüm", "Ben İran Kürdüyüm" ve "Ben Suriye Kürdüyüm" diye taktim ediyorlar. Bu arada bir Alman da kalkıyor: "Ben Almanya Kürdüyüm" diye tanıtıyor.. Her halde bizim Alman daha önce Kürdleri duymamış "Kürd" kelimesini "Orjin" anlamında anlamıştır.. Sevgili HeK Yaşar Kemal son yıllarda Kürd kimliğine sahip çıkıyor. Bu durum bayağı tartışmalarada neden oldu. Silav û rêz Kajin

Merhaba HeK, Aslında bizim problemimiz bir yanıyla işgal altındaki ülkelerin yazarlarına dair bir sorundur. İrlanda yazarları... Kuzey Afrikalı yazarlar da aynı durumdalar. Yani Cezayir, Fas ve Tunus gibi ülkelerin en ünlü romancıları ve yazarları Fransızca eserlerini verdiler. İşin ilginç yanı bu 3 ülkede Arapça daha İslama endeksli yazarların dili oldu(geneleştirmemek kaydıyla söylüyorum. Yukarıda isimlerini saydıkların İrlanda'lı yazarlar diye söz edildiği doğru. Birileri Çağdaş İngiliz dili ve edebiyatını okuduğu zaman mutlaka bu yazarları da okur.. İngiliz diyorum British demiyorum. Acaba James Joyce, Dublin sokaklarını anlatığı şaheserini Kelt diliyle yazsaydı nasıl olurdu? Yada Samuel Beckett 'Godot'yu Beklerken" .. Acaba bu insanlar bugün tanındığı kadar tanınırlarmıydı. Bilmiyorum. İngiltere'de "İrlanda diye bir şey yok" diyen olmamış.. İrlanda'lı yazarlarda kendi ulusal kimliklerinden sözetmekle hiç bir sakınca görmemişler. O konuda devletinde bir yaptırımı yoktu.. Kuzey Kürdistan'da her şey yasaktı. Büyük yaptırımlarla cezalandırıyorlardı.. Yaşar Kemal'ın "ben Kürdüm" demesinin neden olduğu depremi kendi gözümüzle gördük.. Yaşar Kemal mevcut olan tutumunu ortaya koymak için çok zorlandı. Cumhuriyet gibi Kemalist bir gazetenin ve onun kadrosu iiçinde yetişti. Eserlerini o süreçte vermeye başladı. Kürd kimliği konusunda çok zorlandı. Önce "annem Kürd, babam Türkmen Beyi" dedi. Sonra "Türkmen Beyi" bir kenara bıraktı ve "Kürd doğdum ve Kürd öleceğim" demeye başladı.. Bunlar olumlu gelişmeler. Bu tip şeyleri teşvik etmek lazım.. Yaşar Kemal dünyanın bir çok büyük gazetesine verdiği söyleşilerde "Kürd olduğunu" açık açık vurguluyor.. Yabancı dillere çevrilen bir çok kitabının son baskılarında, onu tanıtım yazılarında "Kürd" vurgusu var.. Bunlar kötü değil.. Teşvik etmek lazım. Silav

mrhba nemirdani cok isabetli bir soru sormussun. yasak kemal ile ilgili degil sadece genel bir durum. bazi insanlarin bir cok kimlige birden sahip oldugunu gormek lazim. bu sadece bugun boyle degil gecmiste de bunun ornekleri vardir elbette. ancak bugunku dunya cok kimlililik daha da fazla kendini hissetirecek bir sey. burda yazisan kurdlerin bir bolumu avrupa-amerika da bunlarin cocuklari kacinilmaz olarak yasadiklari buyudukleri yerin bir parcasi olacak. bu kusagin kimliginde kurdlukleri bizim kurdlugumuz gibi olmayacak. onlarin kimligi hafizalari cagrisimlari cok farkli olacak. bunlar onemli seyler. her insani tek kimlige indirgemek isabetli bir beklenti de degil. yasar kemale e gelince asagida arsivden YK yi guzelliyen bir yazi asilmis. kurd gazetesine "kurd dogdum kurd olecegim demis YK benim izlemimim sudur Yk kurd dogmustur turk olmaya cabalamis ve turk olmustur turk gibi yasamis kurd aslindan oturu kurd kulturune elbette asinadir bunu da romanllarinda guzel bicimde kullanmistir bu ona degisik bir renk tad vermistir belkide basarisinin bir ayagi da buna dayanmaktadir. ancak politik olarak kemalisttir kendi agzindan defalarca turk tv lerinde konuslamarinda lafi evirip cevirip isi mustafa kemal pasaha lakirdisina getirdigini duydum-bunlari yazdigi da vaki. bu haliyle saftrik romantik bir sol kemalistir. kurd meselesine bakisi da insani perspektiftendir iyidir hoshtur ama politik olarak boshtur. ama adami illa kurd olmaya zorlama hakkimiz da yok. onun kimligi kulturel olarak bir parca kurd ama cok parcasi turkdur siyasi olarak da turk dur ancak kurd meselesine olumlu bakan bir turk gibidir. bu da iyidir. kokeni de kurdur ama ben onun agzindan basini terekeme yapma cabasini da hatirliyorum. oysa adamcagiz van li kurd. ama o gunlerde YK babayi terekem yapmaya cabaldi. ilginc psikolojik durum-inceeyen cikar umarim ileride. benezerini ihtiyarladiginda ahmed arif de yapti turklugunu one cikartmaya cabaladi-bir roportajinda belkide hakikatten soyledigi dogrudur adamin babasi kerkuklu turkmus-kendi iddasi amam kurdler onu saf kan kurd gormek isterler haririr yi kurd gormek isteyen bir millet ahmed arifi yasar kemali haydi haydi kurd gorur. demek ki boyle unlu kerli ferli sahislari kurd gorme ihtiyaci var. bu da incelemeye deger bir mevzu bu konuda cemal sureyya nin basindan gecen hikaye ogreticidir soyllenti mi gercek m i bilmem ama kurd meselesinin iyice ayukka ciktigi 1990 li ilk yillarda bir meyhane de cemal sureyya van yucele fisilti ile ben de kurdum filan demis can yucel de -ulan sen kurdlugunu darphaneden emekli olduktan sonra mi hatirladin! demis ben de olsam aynisini derdim. gene de cemal sureyya ya insani nalyisi gosterirdim bir kurd olarak ise asla ona anlayis gosteremem. can yucel iyi laf etmis derim. bu da benim bu mevzu uzerine gorusumdur. dil ile yasayan bir kurd asilli dil ile ugrasan bir kurd asilli senlerce unlu olacak ve bu husuta ismail besikcinin yaptigi seylerin yuzde birini yapmayacak ustune ustluk mustafa kemal pasah rekamli yapacak biz de bunlari unutum unldur basarlidir diye adami kurdluge transfer edecegiz. olabilir-bu isten fayda saglayacaksak bu bile olabilir. ancak yuz yuze kaldigimizda biz bize oldugumuzda kurege kurek yurkege yurek demek sarti ile. hurmetler

DÜN Semih Balcıoğlu'nun cenaze töreninde ilginç bir sohbete tanık oldum. Sohbet Yaşar Kemal ile Doğu Perinçek arasında geçti. Perinçek, "Her yerde Kürt olduğunu söylüyorsun. Sen Türk yazarısın, nereden Kürt oluyorsun" dedi. Yaşar Kemal, "Elbette Kürt'üm. Kendimi bildiğimden beri Kürt'üm" diyerek cevap verdi. Perinçek, "Sen Türk yazarısın" diye ısrar edince Yaşar Kemal, "Anadilim Kürtçe" cevabını verdi. Bu söz Perinçek'e yeni bir argüman imkánı verdi ve şöyle devam etti: "Anadilim Kürtçe diyorsun, ama Kürtçe roman yazamazsın." Yaşar Kemal'in cevabı şöyle oldu: "Oturup bir hafta çalışayım, Kürtçe roman yazarım. Baban Sadık Bey hayatta olsaydı, bunu sana çok güzel anlatırdı." * * * Bakın cenazede geçen bu sohbeti niye aktarıyorum. Semih Balcıoğlu çok büyük ve önemli bir sanat insanıydı. Mizah gibi sanatın en iğneleyici, en acıtıcı, en yaralayıcı dalında çalışıyordu. Ama bütün hayatı boyunca, mizahın eleştirel alanı ile hakaret ve aşağılama alanlarını birbirine hiç karıştırmadı. Yerdi ama yerle bir etmedi. O büyük bir hoşgörü insanıydı. * * * Şimdi o sohbete dönüyorum. Bu sohbeti bu köşede 15 yıl önce yayınladığımı hayal edin. Kürt olduğunu, anadilinin Kürtçe olduğunu söyleyen Yaşar Kemal ile bunu yayınlayan benim başıma neler gelebileceğini herhalde tahmin edebiliyorsunuz. Ama bakın bu konuları artık birbirimizin yakasına yapışmadan konuşabiliyoruz. Şuna bütün samimiyetimle inanıyorum. Türkiye, büyük uzlaşma ve kaynaşmasına işte bu muhabbetle, bu sohbetle ulaşacaktır. Yeter ki başkaları Türkiye'yi kendi meseleleri ve kendi insanıyla baş başa bıraksın. Ama bırakmıyorlar. Taner Akçam, ABD'de Ermeni meselesiyle ilgili yeni bir kitap yayınladı. Yazabilir. Ama bir noktada itirazım var. Kitabın adını, "Utanç verici bir iş" koymuş. Neden "utanç verici" diye sorulduğunda da şu cevabı veriyor: "Bu sözü Atatürk, 1924'te Meclis'te yaptığı konuşmada söylemiştir. Bir gerçeği dile getirmiştir. Benim de inandığım bir söz olduğu için isminin de Atatürk'ün sözlerinin olmasını istedim." * * * Dün Zaman Gazetesi'nde A.Turhan Alkan'ın yazını okudum. Atatürk'ün 24 Nisan 1924 günü, TBMM'de yaptığı konuşmanın zabıtları 1985 yılında İş Bankası tarafından yayınlanmış. Alkan, "Dört cilt tutan zabıtlarda adı geçen konuşmayı bulup satır satır okudum" diyor. Zabıtlarda öyle bir ifade bulamadığını belirterek devam ediyor: "Taner Akçam gizli Meclis zabıtlarını TBMM neşriyatından daha sağlıklı bir kaynaktan okudu ise biz de bilmek isteriz; yoksa müfteri durumda kalacaktır ve hakiki 'Shameful act' budur." * * * Taner Akçam, ABD'de bilimsel bir kuruluşta ders veriyor. Türklerin geçmişte Ermenilere çok kötü şeyler yaptığını iddia edebilir. Bunu "düşünce özgürlüğü" çerçevesinde içimize sindirmek durumundayız. Ama iş, bazı tarihsel belgeleri çarpıtmaya, tahrif etmeye gelince, orada düşünce özgürlüğünün sınırları, en az akademik açıdan biter. O nedenle Taner Akçam'a değil, ona akademik kürsü veren "bilimsel kuruluşa" seslenmek istiyorum. Tezini, belgeleri tahrif üzerine kuran bir insana akademik camiada yer ve paye verenlere şunu sormak isterim: Türklere olan düşmanlığınız, akademik kutsallık üzerine tahrifat şalı örtecek kadar mı gözünüzü kararttı?

18/01/2007 Barış konferansı tartışmaları Türkiye Barışını Arıyor konferansı, özellikle de Yaşar Kemal'in konuşması kimi yazarların yazılarına konu oldu Taha Akyol: Yaşar Kemal'i eleştiriyorum Doğu Anadolu'da bozkırlı Türkmenler ile yaylalı Kürtler iç içe geçti. Ziya Gökalp'in gösterdiği gibi ova ve şehirlerdeki Kürt aşiretleri Türkleşti, yayladaki Türkmen aşiretleri Kürtleşti. Bu iç içe geçmeyi tarihçi Claude Cahen de yazar. Bin yılı böyle yaşadık. Yaşar Kemal'in çizdiği ’kavmiyetçi' resim, tarihin ve zamanımızın karmaşık, iç içe geçmiş realitesine uymuyor. Yaşar Kemal'e daha ihtiyatlı ve sağduyulu konuşmak yakışırdı. (Milliyet) Ertuğrul Özkök: Onu demek istemedi Ankara'da Kürt sorunuyla ilgili toplantıyı dikkatle izledim. Özellikle Yaşar Kemal'in konuşması çok önemliydi. Haber, Hürriyet'te “Gerillanın adını terörist koyduk“ başlığıyla çıktı. Tabii bu saptama dikkat çekiciydi. Ama bu başlık, sözlerin kullanıldığı konteksi tam olarak vermiyordu. Yaşar Kemal, “Teröriste gerilla demekle sorun çözülmüyor“ demeye getiriyordu. Buna ben de katılıyorum. Çünkü, biz haklı olarak o insanlara “Terörist“ diyoruz; ama bölgede birçok insan da onları “Gerilla“ olarak yüceltiyor. Asıl üzerinde durmak istediğim saptama şuydu: “Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur demek yanlış. Türk'ün tek dostu Kuzey Iraklı Kürtlerdir.“ Türklerin böyle düşünmesi gerektiğine ben de inanıyorum. (Hürriyet) Oktay Ekşi: Doğru şeyler söyledi Yaşar Kemal'in, hangi toplum kesimine mensup olursa olsun, tüm insanların “kültür değerlerinin korunmasını“ isteyen sözleri de çok doğrudur. Söze devam etmeden Yaşar Kemal'in, kendisini “Kürt“ olarak tanımlayan vatandaşlarımızın -adını koymadan- Cumhuriyet döneminde uğradıkları baskılara ilişkin anlatımlarının da bildiklerimizle örtüştüğünü belirtmeliyiz. (...) Bir defa bir çözüm üretmenin birinci koşulu, aynı mantık düzeyinde konuşmak, kavramları aynı anlamda kullanmaktır. Örneğin, Yaşar Kemal “savaş“ kavramını -yukarıda değindiğimiz nedenle- çok yanlış kullanmaktadır. Barış, duygusal konuşmalarla ve yanlışlarla değil, ancak aklıselimle ve doğrularla varılabilecek bir adrestir. (Hürriyet) Aslı Aydıntaşbaş: PKK silah bıraksın Kuşkusuz devletin, hükümetin hataları var, olacaktır da. Yıllarca Kürt kimliği inkar edildi. Başbakan Erdoğan iki yıl önce “Kürt sorunu“ dedi, şimdi “Kurban olam“ söylemi çerçevesinde “terör sorunu“ diyor. Ancak devleti ve hükümeti meşru zeminlerde eleştirme, gerektiğinde demokratik yollarda hesap sorma hakkımız var. Ya PKK? Bir hukuk düzeni çerçevesinde hareket etmediği için, PKK' yı frenlemenin tek yolu, bu tarz konferanslarda “silahı bırak “ çağrısı yapmak. Türkiye'de Türk, Kürt “ sessiz çoğunluğun “ talebi bu. (Sabah) Umur Talu: Henüz Yaşar'ken Yaşar Kemal, herkese benzemez; bu toprakların her köşesinden beslenen yürekten sesi ve bu toprakları da besleyen sevdalı nefesidir. Henüz Yaşar' ken; bir dinleyelim. Sen de, Yaşar Ağabey; onca sözünün arasından “teröristgerilla“ yı cımbızla seçip yarım akılları sıra seni “teşhir“ edenleri iyi tanı da, bir daha “uluslararası“ kürsülerine adım atarken daha sağlam basıver. (Sabah) Koray Düzgören: Çözüm aranıyor Netice olarak, girişilecek her türlü provokatif faaliyete ve militarist medyanın kışkırtmalarına boşvermek gerekiyor. Çünkü artık ’Türkiye Barışını Arıyor'. Meselelerimizi barışçı yöntemlerle çözemezsek ve Kürtlerle barış içinde birarada yaşayabilmek için gereken adımları atamazsak, demokrasiye de refaha da ulaşmamız mümkün değil. O nedenle şimdi barışa yönelik adımlar atmanın tam zamanıdır. (Yeni Şafak) Altan Öymen: Taraflar yok Hükümetler, terör örgütü olduğunu vurguladıkları bir örgütle diyalog içine girmezler, bu belli. Ama ’Türkiye Barışını Arıyor' toplantısının katılımcılarının kimler olduğu da belli... Terörle, şiddetle ilgileri bulunmadığı, zaten herkesçe biliniyor. Ayrıca yapılan toplantının çağrısında, ’her türlü şiddetin ve ayrımcılığın reddedildiği' ilan edilmiş... Hükümetin ve Meclis'te grubu olan partilerin kulakları, o toplantının içinden çıkan diyalog çağrısına da mı kapalı? (Radikal) Nuray Mert: Küçük hesaplar ’İnce Memed'i 14 yaşında büyülenerek okumuştum, Yaşar Kemal'in haftasonu ’Türkiye Barışını Arıyor Konferansı'nda yaptığı konuşmayı, bu kez, içim bulanarak okudum. O destansı dilden, politika esnafı diline geçişe tanık olmak hüzün verici oldu. (...) Bu ülkenin ötesinde, bu bölgenin halklarının hepsini kucaklayacak bir barışa ihtiyacımız olduğunu, böyle bir çabanın dilinin bu olamayacağını hâlâ fark etmediniz mi? (Radikal)

bizim dusunsel standardimizi bu vahsiler mi belirleyecek? turklerin en liberalinin bile kurd konusunda vahset sinirilari icinde debelendigini siyasi bilince ulasmis her kuzeyli kurd biliyor olmali. yasar kemalin kurdluge dogru meylini durdurmaya cabaladiklari asikar. devlet odulu de bu sebeple verilmis olmali. ismail besikci kibarligindan yazmiyor ama son yazisi aslinda sadece devlete yonelik degil yasar kemale de yonelik niye aldin be dama demeye getiriyor. devletin sanatcisi olmayi kabul etmek icin iyi br migdeye ihtiyac var. yasar kemaal turk yasarlarla sonuna kadar iyi iliskiler gelistirebilir turk yazarlar birliginde sahane oduller de aalabilir ancak devlet sanatciligi bambaska bir durum. vs vs vs turklerin tepkilerini analiz etmek iyidir ancak bizim standardimizi onlarin belirlememesi lazim. hurmetler

ben olsaydim ben kurd yazariyim derdim. YK anadilim kurdce demis. burda ilginc bir mantik-psikolji de var. sen turk yazarisin hayir degilim denilemiyor turk yazarligina itiraz yok ilave anadilinin kurdce oldugu. anasinin kurd ve ilk ogrendigi dilin kurdce oldugunu biliyoruzz sorulsa anasinin dili kurdce olan fasit eski istanbul beldiye baskani bayburtlu o herif de bu cumleyi sarfeder. YK iyi bir insandir iyi bir yazar olarak kabul gorur (ben sevmem yazarligini-ama beni bosh verin) bana soracak olursaniz bir ayagi burda bir ayagi orda bir adamdir. buna da hakki var ancak onun buna hakki oldugu gibi benim de bu herifin bu tavrindan hoslanmam hakkim var. her unluye bu kadar hevesle sahip cikilmasina da ancak bir sekilde anlayis gosteririrm bu unu kurdluge bir fayda olarak kullanabilirsek. yoksa bi dama saglam kurdmudur sorusuna benim cevabim hayirdir. bu adamm turktur kendini bir suru yerde de boyle tanitmis- arada sirada da vicdani ona ana baba gercegini durtuklemis o zamanda kurdlugunu soylemis olabilir. neyse YK ne istiyorsa o olsun. darisi be kurd yazari sayilmaliyim safhasina ama onu artik soyleyemez. oysa hasan bildirici ben kurd yazariyim diyordur ve hep biyle diyebilir. oda turkce yaziyor. radaki farki koyup hasana gereken krediyi vermezsek oportunustler hem rahat hayati yasayip hem de en fazla krediyi almis olacak hasan bildirici gibi katmerli haksizliklara ugrayan (hem turkler hem de kurdler tarafindan) yazarlarimiz da gene sahipsiz az kredili kalacak. insaf-bu kadar haksizlik olmaz. yasar kemal iyi bir yazar alabilir iyi bir insan da kurd haklarini da ehh iste savunan biri de ama turk yazari olarak kendini kurumlastirmis birkere sagda solda kiraathane duzzeyinde anam kurddur anadilim kurdur ben kurdum dayilanmasi fayda etmiyor. fransa da ona Lejon de onor nisani verdiklerinde yaptigi konusmaya bakmak isterim. bakalim ne demis. reuter a ben kurd asilli turk yazaryim dedigini kayitlardan aktardik (wikipedia ya bakin). ertugrul kurkcunun aktarmasindan da cenzázelerde kurdlugunu soyledigini ogrendik. biri kendi agzindan tarafsiz sayalabilecek bir medyaya sunulan ifade oteki ise ertugrul un aktarmasi (aktarmadan aktarma) bunlara bakip isteyen istedigi gibi dusunecek elbette. adamin endislerini de anlamiyor degilim en populer oldugu zaman ortaya cikip ben kurdum yahu deyiverseydi okuyucu kitlesi onu birakirdi. ahmet kaya ya ne yaptilar? bu durumlari bu yazar cizer tayfasi hic mi dusunmuyor saniyoruz? bakin koca kafa yilmaz ne salvolar atiyor hem turkum hem kurdum diye. dogru aslinda adam hem turk hem kurd ancak ahlaki olmayan bir sey var burda kurdlerin ezim ezim ezildigi donemlerde ortaya cikip turk kimligini one cikarmak saglam bir tavir degildir velevki bu kimlik kendilginden o kisiye eklenmis olsa bile. oysa boyle olmadigini da bilyoruz bu turk kimligi kurdlere cesist cesit biicimlerde kusaklardan devredilerek buyuk bir vahset ve zorla bize kanirtilmis bir kimliktir adina aydion yazar cizar sanatci denen tayfa buna itiraz etmeyecek de kim edecek=? ote yandan bu ise itirazin fatursai aagirdir turkler adami anasindan dogduguna pisman eder kurdler de sahip bile cikmazlar cas cavlak kalirsin bu yazar cizar sanatci tayfasi sevmez boyle cascavlak kalmayi kim sever ki? onlar iyice sevilmek pohpohlanmak oksanmak isterler bir de pazar ekonomi boyutu var isin yilmaz ona zenginlik saglayan bu kitleyi boz edecek lakirdi eder mi hic? etmez darwinist acidan yaptigi anlasilir sonunda memeli bir hayvandir ve genlerinde kodlanmis su isarete uyar: yasamak icin yapman gerekeni yap! ancak insani hayvanlar aleminde koparatan alet malet kullanmasi degildiir sadece(sempanze de alet kullanir) moral kodlar da onemlidir uygarlik icin. biyolji ile bu moral kodlarin denegesi insan uygarliginin bicak sirtidir. onlar bu bicak sirtinda hayvanlar alemine daha yakin yana dusmus oluyor, hasan bildirici gibi (baska turkce yazan kurd yazar tanimiyorum) yazarlar ise bicak sirtinin moral tarafinda dusmus oluyor. bize de terchimizi birnden yana yapmak kaliyor. ben HB ile YK yi karsilatirdigimda ahlaki olarak HB ye milyon kat daha fazla krediyi gozumu kirpmadan veririm. kurege kurek yurege yurek demek lazim hurmetler HeK

Yaşar Kemal tüm yaşamını Türk diline vermiş. Bu bir realitedir. Türk edebiyatı denince akla Yaşar Kemal gelir. O yazarken bu dili güzelleştiriyor.Kullanılan dil ve Kürd yazarlığı meselesi Kürdler arasında yaygın tartışıldı. Bir çok Kürd Türkçe, Arapça ve Farsça yazanların eserlerini Kürd literatüründen saymazlar. Yazarı "Kürd asılı", "Kürd" vs değerlendirler ama eserlerini Kürd literatüründen saymazlar. Bu tezi savunan çok yaygın bir çevre var. Silav Kajin

yasar kemal ve servet kocakaya orneklerinde bir yanlislik yoktur.kendilerini,kendi gerceklerini aciklarken.kullandiklari dil olarak kimliksel durumlarinin ne tesbitini yapabilir,nede yok sayabiliriz.kimlik baglaminda ise inkarlarda degillerdir."ulusal" bilincleri ise yazdiklari ,soyledikleri dil gerceginde kendisini ifade etmektedir.ulusal bilincleri sekillenmediginden bir arac olarak kullandiklari dil kendilerine hizmet etmektedir.burda cogumuz ulusal dilimizi kullanmadanda,ulusal durusumuzu ifade ediyor yaziyoruz.bundada bir celiski yoktur.kimligin inkari ulusal durusunda inkaridir.ulusal durusunda saglamligi kimligin bilincte sekillenmesidir.dogustan edinilen kimligi biz yok sayamayiz.kullandigi dil,(bu kendi ulusal dilide olur)kimliginin inkarindaysa,bunu ulusal bilinc baglaminda mahkum ede biliriz ancak.(koruyucular vede imrarli orneginde oldugu gibi)hurmetler

Kişi normal bir insan olunca,Kendini nasıl tanımladığı önemlidir bence birinin "Ben kürdüm "demesi yeterlidir kürd olmak için. Artık DNA sının ne olduğu önemli değildir yoksa ırkçılık sınıfına girer.Zorlamaya gerek yok,kişi artık kimliğini kendisi belirler. Yaşar Kemal'e gelince olay biraz değişiyor.Evet kendini kürd diye tanımlaması kürd olması için yeterlidir ancak,"Kürd yazar" derken aslında kökenine değilde yazdığı dile bakmak lazım.Ancak o zaman kafalardaki bulanıklık netlik kazanır.Unutulmamalıdır ki roman,yazıyla örülen bir dünyadır, bir yaşam hikayesidir.Yazıldığı dil aracılığıyla beyinlere ulaşır.Dil,kimlikle bağlantılı olduğuna göre,bireysel bazda değil ama toplumsal bazda bir millete hitap eder ve onun dünyasını zenginleştirir.Olaya böyle baktığımızda Yaşar Kemal aslında Türk milletine hitap etmiş ve onun dilini zenginleştirmiştir.O zaman kendisini Kürd yazar diye nitelendirmemiz eksik ve anlamını tam bulamayan bir tanımlama olur.Yoksa Kürdçe yazan yazarı nasıl tanımlayacağız ? En azından biz öyle yapalım ve kürdçe diliyle yazana "Kürd yazar" diyelim. Bu arada Mehmet Uzun'un kürd yazar olduğunu belirtip onu sevgiyle yad edelim. Roj baş

kajin e yoneltigim-basit bir soru-tek sorun dil mi? notundaki soruyu sana da sorayim. sence o listeledigim Irish (iralndali degil iralndaca-kelt ce yazan degil Irish) yazarlar olarak tanitilan ve hepsi de ingilizce yazan kisleri nicin dunya ingiliz yazar diye tanimlamiyor? sanati sadece dile indirgemek ne derece de dogru? hatta ulusal sekillenmeyi sadece dile indirgemek ne derecede dogru agir sorusuna bile gecebilirizz ileride( simdi degil henuz buna hazir da degiliz) baska ilginc olabilecek ornek ise peru lu yazar ile sili li yazari birbirinden ayiran nedir? ikisi de ispanyolca yaziyor. (gerci avrupalilar hepsine birden latin amarikali diyor ama bu yazarlar kendi ulsual kimliklerini de bu toptanci kimligin onune koyarak bu toplu avrupa tanimina itiraz ediyorlar) ayni bicimde yeni zelanda li yazari avustralyali veya british yazardan ne ayiracak? mandela roman yazsa ingilziceyi kullanma ihtimali yuksetir-onu guney afrikali degil de ingiliz yazar mi sayacagiz bu durumda. dil yaramiz agir bu sebeple dile yaptigimiz vurgu da haliyle yuksek oluyor. kutsal br konuma cikartmak istiyoruz.bizden callinan dili. oysa bu surec iicinde dili kurdce olmayan kurdler de yetisti ortalikla tosunlar gibi de inatla kurdum diye dolaniyorlar (mesele ben-insaf yani kac yildir sadece kurdler ile iltisim icindeyim ve bile bile ozel olarak turklerle iletisimi olabilecek minimum sevyeye indirdim. bu turde bir kurd tipi yok mu? yok mu sayacagiz? yada hanife ornegi de ilginc hanife kendi ifadesi ile kulturel olarak kurd degil- siyasi olarak ise feci bicimde kurd. kulturel olarak turk de saymiyoor kendini-tam olarak amerikan kulturunu her yonuyle benimseyip benimsemedigi uzerine o bir ssey soyledi mi hatirlamiyorum ama bana gore kulturel olarak amerian da sayilmaz. kulturel bir hibriddir ama siyasi acidan ve aslinda baska acilardan da kendini bir kurd olarak tanitmaktan hooslanir e ne yapacagiz bu yeni cagin yeni cok kimlikli dinamik kislerini. sade dil kriterini uygulasak kurd saymayacagiz kiz turk dilinde konusyor ama onu turk saymak da cok kolay degil ne olacak? isvecli rahmetli Linea (taksonominin kurucusu) nin isi koolaymis bitki hayvan aleminde genus species taini kolay morfolojiye ve fonksiyonaliteye filaan bakip herkese uygun bir kume yaratmis ancak yasadigimiz donemde DNA gen teknigi filan klasik taksonomiyi (yani hangi ahyvan veya bitkinin hangi kumeye ait olmasi gerektigi tasnifat isini) alt ust etti. DNA gen yapisina gore bir suru aidided bicimi degisti. (yanlis anlamayin kurdu tesbit icin dna ya basvuraalim demiyorum-yezadn in dedigi gibi dna ile insan tasnifati dupeduz irkciliga girer. ancak aynen dna gibi isi sadece dil ile aciklamakta yakinda yeterli olmayacak-yakinda diyorum ama su an bile yeterli degil. mesela benim sidetli itirazim var dil sentrik aidied tasnifatina-ee ne yapacagiz? sen derdine yan mi diyecegiz yada git once kurdce ogren de gel mi? bu saatten sonra ogrenecegim kurdce ile geri zekali kurdce konusan kurdler alt sinfina dahil olurum ancak- bu da bir sey ama buna da itirazim var. olur a bir roman yazarsam ve turkce dilini kullandigim icin beni turk yazari sayacaklara da itirazim var. mevzu cettrefilli tartisma eglenceli ve ogretici hurmetler HeK

Bréz Hek,Sorun kimedir tam anlamadım ama önemli değil.Bir iki belirleme daha yapayım,daha doğrusu açayım. Peru yada Şilili yazarların durumunu bilmiyorum ancak İrlanda örneği ile bizimkinin arasında ince bir çizgi farkı var,o da İrlandalıların büyük bir çoğunluk olarak irlanda dilini bilmiyor olmalarıdır.Dolayısıyle onların yazarları bizimkiler kadar sorgulanmaz.Düşünün kürdlerin azımsanmayacak kadarı, dilini konuşup okuyabiliyor ve güzel bir roman dikkatleri cezbederek dile olan hakimiyetlerini artırıp kürdçe dilini ileriye itebilir.Kürdçe bilmeyenler elbet yazmaya devam edecekler ama tanımlamalar arasına fark koyarak anlaşılmasını kolaylaştırabiliriz belki. Sakın yanlış anlaşılmasın özellikle edebiyat ile ilgili olarak dili önemsiyorum. Ayrıca "Kürd yazar" yaftası mutlak bir tanımlamadır demiyorum ama ben yazımda bir öneri olarak sundum. Roj baş

Rêzdari. Degerli arkada$lar!! $imdi kriterleri iki kategoride ele alirsak belki daha iyi birbirimizi anlariz! ne dersiniz? 1-özgür olmiyan milletlerin durumu diyelim. 2-özgür olan(devleti olanlar) -Özgür olmiyan milletlerin özgür olan milletlere nazaren cok daha caba sarfetmeleri gerekir ki ellerinde kalanida kaybetmeyip o elerinde kalani ile hedefledikleri hedefe eri$ebilsin... yani özgür olan bir milletin fazla korkusu özgür olmiyan millete nazaren cok azdir. dahasi zaten dünyada kendini kabul ettirmi$ bir ulusun dili dini devleti vede kültürü ne ise onu kabul ettirmi$ vede o öyle bilinir,onun yazarlari olsun veya degi$ik cevrelere dagilmi$ insanlari olsun o dili konu$masada/yazmasada olur. Nitekim cogu yazarlarin eserleri cok degi$ik dillerede cevriliyor!!dahasi bir milletin kaybolma korkusunun olup/olmama veyahut güvence altina alinmasida bir nezdede olmazsa olmazlari degi$tirebiliyor!!? Bir yazarin yazma dili tabiki cok cok önemlidir ama bunun önemini artiran ba$ka önemli olgu var !! nedir o? hikayenin kahramanlarin milliyeti vede cografyasi(konu gecilen yer) kime ait gösterirsen hangi dille yazarsan yaz o yazim o etnisiteye ait kalir!! demeki kar$imiza dilden daha önemli o roamanin hangi milete bagli oldugunu gösteren isim vede cografiside belirtildiginde dile nazaren belirleyici rol aliyor!! $öyleki Kemal ya$ar her kitabinda kahramanlarin kürd oldugunu romanin kürd kültüründen derlendigini vede kendisi bir kürd olarak türkce dilinde yazdigini not olarak yazarsa istedigi dilde yazarsa yazsin ona kim türk yazaridir diyebilir? $imdi Heriri vede ünlü isimleri kürd gösterme nedenine gelelim. Bizim gibi tarihi talan edilmi$/yasaklanmi$ vede halen millet olarak tam kabul edilmiyen bir millet olarak nerden ba$liyacaksin ki? Aha demeki bizdende büyük adamlar cikmi$ deyip ilham/istekten ba$ka bir $ey olmadigini dü$ünüyorum.. yani bunlari yazan arkada$larin samimiyetine inaniyorum. yoksa kendini kürt olarak saymiyan ünlülerden bize ne fayda geldi/gelecek? o yüzden yazilmasi yazilmasindan daha önemlidir!!! Bizim gibi özgür olmiyan milletler icin dil olmazsa olmazlardan en önemlisidir!!!! saygilar Nemirdani

slm Yezdan elbette kudlerin verdigimiz orneklerle farklari var. ince veya kalin farklar var. benzerliklerin oldugu gibi. ancak biz hala su basit soruya doyurucu hakkaniyetli bir cevap veremedik. mesela hasan Bildirici roman yazip duruyor. bizim bir romancimizdir turkce yaziyor ne yapacagiz? her seyi illa tasnif edip bir rafa koymak insan uygarliginin onemli bir isidir. bazen bize manasiz gelse de bir cok islevi var. Hasan Bildirici bir yazar olarak turkce yazdigi icin turk yazari mi sayacagiz? onun adina konusmayiz ama muhtemelen bu tarifie itiraz edecektir. kurd yazari dersek bu kezz dil i temel kriter yapan arkadaslar itiraz edecek. ne yapacagiz? Yasar kemal e geleleim romani yazip onu sundugu cevreler ve romanin ona sagladigi imnalrila iletisim icinde oldugu cevreler hep turkler idi. yillarca kurd meselesine cok uzagindan soyle boyle deginip gecti. bunlarii yazarken illa bizim istediogimiz gibi davransaydi filan da demiyorum burda surekli bu bicimde anlasiliyor. nacak ben biir yazara baktigimda YK gibi bir tavir icinde olanina pek de iyi bakmam-bu da benim bireysel hakkim hasan Bildirici ornegini ozellikle veriyorum siyasi tarzini ve bazi yaklasimlarini surekli lestirmeme ragmmen kurdlerin sonuna kadar sahip cikmasi gereken bir kurd yazaridir cunku o -herkes illa benim gibi yapsin-demeden inandigi icin kurdlere sahip cikmis bunun fiati turkiye de cebberut rejime ustune ustluk hoyratlikta dunya sampiyonu kurd siyasetcilerine ve siradan kurdlere karsi da odemis biri. YK ye kurd yazari deyip hasan ile ayni kategoriye koymak mumkun. ancak benim kategorimde bu ikisini ayiran buyuk bir sey var. bana gore kesin olan bir sey var hasan turkce de yazsa kurd yazaridir. en az mehmed uzun kadar (simdi baska bir kanat tartismasi acacagim iyi olmayacak ama aklima dustu kisaca yazayim. mehmed uzun da roman teknigi hasan dan daha iyi, ama hasan da kurdluge ozgu tini mehmet uzundan daha onde. mehmet uzun bana turk romanindaki bazi kurgulara ozenmis gibi geliyor hep. siyasi olarakk son yillardaki tarzi da-kardeslikle baslayip fazllaca yalakalik izleri tasiyan yazilari pek iyi degildi. ancak hasan da ayni oranda unlense belki bu unun onlara yukledigini vahmettikleri iluzyonik rolleri icabi bu tur yersiz zamanssiz migdebulandiraan kardaslik edebiyati yapacak vs vs vs) dagittik topluyalim mehmet uzun disinda kuzeyde kurdce yazan kurd romancimiz var mi? senin bu husuta somut bir fikrin var mi? ayrica mehmet uuzun un romanlari turkceye cevrildi senin veya baskalarinin mehmet uzun un kurdce bilenler arasinda kurdce romanlarinin mi turkcelerinim mi yaygin olarak okunduguna dair veriler var mi. son olarak burda senin yazdiklarina notlar yazsam da yazilar tum katilimcilara yonelik yaziyorum. hurmetler HeK

Ben hala kararını vermemiş biriyim. Bu tartışmalarla ilgili farklı görüşleri aktarmakla yetiniyorum. İlk Kürd romanı tartışıldığı zaman hep 1930'larda Erebê Şemo'nun kaleme aldığı "Şivanê Kurd" olarak kabul edilir. İlk Kürd şiiri Pirşalyar'ın şiiri yada daha sonraları olan Baba Tahir Hamadani'nin şiirleri. Aslında daha önceleri Kürd asılı şairlerin başka dillerde verdiği eserler var. Tarih bazında Şerefxan "Şerefname"yi Farsça yazmış.. Tüm Kürdler Şerefxani Kürd tarihçisi ve Şerefname'yi Kürdistan tarihi olarak adlandırır. Hatta Şerefxanı "Kürd tarihçilerinin Piri" olarak adlandırıyor. Zaman ve mekan ne ölçüde rol oynuyor, bilemiyorum. Mesele Aso'nun Namık Kemal'ın kaleme aldığı '[url=http://www.newroz.com/forum/read.php?1,3222,3229,quote=1]Vatan yahut Silistre"[/url] adlı romanı üzerine daha önce yazdığı bir yazı var. Namık Kemal Kürd değil, ama yazdığı Roman'ın kadın kahramanı bir kÜrd.. Bu durum nasıl değerlendirilir.. Bende bu işleri çok yokuşa sürüyorum.. Silav û rêz Kajin

Aslında geçmişte bu konuda yapılan bazı tratışmalarda "Kürdçe edebiyat" ve "Kürd edebiyatı" diye bir ayırım yapılmıştı. Başka dillerde Kürd kökenli yazarların verdiği eserlerde Kürd edebiyatı çerçevesinde ele alınmıştı. Bir örnek: Selim Bereket. Aktüel durumda Arapça'yı en iyi kullanan bir kaç yazardan biridir. Bunu Arap eleştirmenleride kabul ediyor. Bizim Kürdlerin bir kesimi onun eserlerini Kürd literatüründen saymazlar.. Bir kaç yıl önce Arapça yazdığı bir Romanı Arap Yazarlar Birliği tarafından "Arap Romanı" olarak kabul edilmiyordu. Selim Beraket iki cephe arasında kalmıştı. Ayrıca Selim Bereket'in kendi ulusal kimliği konusunda bir sorunu yok. O, her tarafta Kürd olduğunu ve "Kürdlüğü ile gurur duyduğunu" söyleyen biri. Arapça yazan, Arapça düşünen ve eserlerini veren Selim Bereket'in son eseri niçin "Arap romanı" çerçevesinde değerlendirilmedi.. Ayrıca o romandan dolayı Berekete hakarete varan suçlamalar vardı(Araplarca) Çünkü, romanın kurgusu ve kahramanları Kürdleri temel almış ve Kürdlerden oluşmuştu.. Silav Kajin

sevgili yezdan HAT.Elbette kisi kendini nasil tanimliyorsa odur tasidigi gercegi.bunda yeterlilik yada yetersizlik olcutu kisinin kendini nasil tanimladigidir.kisisel tanimlamalar,tercihler o kisinin kendi ozgunlugu.ozgurlugudur.DNA sindan birinin ne oldugu istemek yada sorgulamak,bu baban kim diye sormaktir.Babalik tesbitinde DNA her bir gercegi aciklarken,babasini merak edenler yada kuskuya dusenler bu yola bas vurunca buda onlarin en dogal hakkidir.ama once babasinin izini surmeli.Yasar kemal kimlikse(sizin DNA orneginizi oyle algiliyorum)olarak ben kurdum demesi"acaba yasar kemal kurdmudur"diyenler icin yeterli bir cevap olabilir."kurd yazar derken aslinda kokenine degil,yazdigi dile bakmak lazim"derken bir anlamda haklisiniz derim.eger kullandigi dil gerceklerinin ifadesindeyse.Saygi deger rahmetli Mehmet Uzun degerli bir kurdistanli yazarimizdir.sevgilen yad ederken turkce yazdigi romanlarida vardir.her iki dilde dile getirdikleride gerceklerimizdir.saygi deger kurdistanli yazarimiz Mehmet Uzunun,bir ulusal durusuda vardir.yazdiklarida ona hizmet etmistir."kurdce yazan yazarlari nasil belirleyecegiz"sorusuna ise kurdce yazan biri diye biliriz.ulusal her anlamda durusunu belirlemeyen,dile getirmeyen ama hangi dilde yazarsa yazsin oyle diyecegiz elbette.Biri koken olarak ben buyum derken,biz ona acaba kurdmudur diye sormamiz ne kadar aciklayici olabilir kullandigi dili sorgular ve onu esas olarak alirken.Yasar kemalin kullandigi dille yazdiklari,ona para ,san sohret, olarak birde odul olarak geri donmustur.aldigi odul toreninde ben kurdum demesini olumlu bir gelisme olarak gorelim.tc den alinca odulunu ben kurdum derken,odul verenler yok sen turksun,turkce yaziyosun demiyorlarsa.bundan sonra hangi dillen yazarsa yazsin,ulusal gercegimize hizmet ederse bir odulde bizden alir.ya ismail besikciyi hangi anlamda degerlendirecegiz.bizdeki yeri ne.kullandigi dillen hangi gercekleri dile getiriyor. ismai besikci turkce yazarken bile,ona geri donen ne oldu.18 yil ne icin yatti.ve simdi neden imrarli bulbulunun boy hedefi halindedir.(rahmetli mehmet uzunda hedef halindeydi.siwanda)ya siwan ornegine ne demeli.konserleri basilan,kendi sarkilarini bile roj tv de soyleyemiyen ozanimiz siwanin TRT6 gelen teklif karsisindaki durusuna ne demeli.ozanimiz,yazarimiz,degerimiz.ucunde sekillenen ne dersiniz

slm balyoz mahlasin biraz sert ama yorum tartisilan konuya gayet guzel gitti. literaturu olsutan da senin ornegindeki ulusal aididedi olusturan iki oge gibi sade dil degil isin bir de ESANSI var. aksi halde burda turkce yazisan bizleri toptan turk sayanlar da olabilir. oysa degiliz ve burda en onemli oge dil degil bizim TAVRIMIZ. nicin boyle iste bu da uzun uzun tartisilip berrakllastirailacak mevzu. sen ucundan deginmissin. sagol hurmetler HeK

bir okur olarak yazilanlari takip ederken,anladiklarimi ifade ederek, bir okur duyarliliginda boylede dusune bilirmiyiz(sizin deyiminizlen ucundan dokunup)demek garyetindeyim.konu basligi atilan kimlere "kurd diye biliriz "yazisini ve degerli yorumlarida okuyunca,siz gibi bende kurdlugumun ispatinda degil,tavrin ozetindeyim. kurdistani duyarliliklan bazen ucundan dokunmak yeterli degilmi.bende tartisilmasini bekliyorum.mahlasima gelince.buraya ilk geldigim gun bu konuda ithamlarda bulunan degerlerim simdi beni anlarken mahlasini degistirmek olmaz.benide boyle kabul gorun.mahlasim,hak edenlere anlami gibi sert olunca ben tum degerlerimi sevgilen kucakliyor,hurmetlerimi bildiriyorum.hurmetler

dil cok onemli burda haklsin yansitigin tavri savunanlarin da literatur cevrelerinde hakim olma ihtimali de yukek olamasi anlasilir bir sey. ben gene de bu isin bu kadar basit olmamasi gerektigi kanatindeyim. ahmed arife hangi oranda bulastigi ayri bir konu olan KUDLUk KURDISTANLI doku olmadigi anda onun siiiri biter. benzzeri seyler duzz yazi icin de olur, epok larla kendini anlatan YK nin anasi babasi ve kurdlugunu kaldirdin mi dengbej havasini yok ettin mi ondaki homer vari anlatici gucu yok olur. turk kulturunden mi girdi bu seyler o romanlara? yada sadece turk kulturunden mi veya sadece dil mi bunu o romana sokan. bunlarin uzerine dusunmek lazim. bu gayet guzel bir tartisma bence. bu ise merakli baska katilimcilar daa gorus belirtip isi zenginlestirseler daha da guzel olacak hurmetler HeK

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.