Bu yazının birinci bölümünde kısaca üzerine durduğum “Hurmuzgan“ adıyla anılan şiir, 1910 yılında Güney Kürdistan'ın Suleymaniye mıntıkasında bulunan Hezarmêrd mağarasında bulundu..
Ceylan derisi üzerine yazılan“Hurmuzgan“ adlı şiir, Kürdçe'nin Goranca lehçesiyle yazılmıştır. Kürd edebiyat tarihinde bilinen ilk şiirdir.. “Hurmuzgan“ adlı şiir Hicri takviminin 31. yılında yazılmış.. Bir çok Kürd edebiyat tarihçisi bu şiiri Zerdeşti dininin rahiblerinden olan Pîrşalyarî'ya mal etmekteler..
Fakat bugüne kadar, Kürd tarihçileri ve özellikle Kürd edebiyat tarihçileri tarafından Pîrşalyar'ın yaşadığı dönem hakkında belgelere dayalı bir çalışma yapılmış değil... Ayrıca Kürd edebiyat tarihi ve özellikle “Yarsan Dini“ incelendiğinde karşımıza bir çok Pîrşalyar çıkmaktadır..
Bu şiirin yazıldığı tarihte İslam Ordularıyla Şarezur ve Fars Kürdleri arasında kıran kırana bir savaş vardı... (Bu konuda detaylı bilgiye sahip olmak istiyenler, Aso Zagrosi'nin “Özgünlüyümüz yokmu?“ adlı yazı serisine bakabilir)
Pîrşalyar'ın kişiliğine düşüncelerine ve dinine ilişkin farklı görüşler var... Bir çok kaynakta o efsanevi bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor..
Pîrşalyar hakkında bilinen onun bugünkü “Hawraman Text“ bölgesinde dünyaya geldiği ve orada yaşama veda ettiğidir. Her yıl rebandan ayının ikinci Çarşamba günü kara ve kışa rağmen Kürdistan'ın bir çok bölgesinden binlerce insan Pirşalyar'ın doğum ve evlilik yıl dönümü vesilesiyle evini ziyaret etmek amacıyla “Hewraman Text“ e koşuyor.. Binlerce yıldan beri sözkonusu olan Çarşamba günü Pirşalyar'ın evi önünde törenler yapılıyor, dini şarkılar söyleniyor, sema tutuluyor ve halay çekilip eğleniliyor...
İslam dini Hewraman mıntıkasına Kürdistan'ın diğer bölgelerine göre bir kaç yüzyıl sonra girdi.. Bu bölge “Yarsan“ dinin binlerce yıldan beri kendisine mekan ettiği bir alandır.. Bugün Kürdler arasında “Ehli Heq“, “Alî ’Îlahî“, “Hakka“ “Kakayî“ ve “Alevî“ olarak olarak adlandırılan kesimler “Yarsan“cıdırlar.. Bu kesimlerin kutsal kitapları olan “Serencam“, “Defterleri“ ve “Kelamları“ vardır..
Pîrşalyar “Yarsan“ cılarca kutsal bir kişilik olarak biliniyor... Aslında tüm bu Pîrşalyar törenlerini başlatanlar , organize eden ve bugünlere kadar getirenler onlardır.. Her ne kadar bugün “Müslüman derwişler“ tarafından monopolize edilmişsede...
Müslüman din adamları bölge halkının Pîrşalyar'a olan bağlılıklarını kıramayınca, ona sahip çıkmaya başladılar... Din adamları Pîrşalyarın seceresini Hz. Ali'ye kadar götürüyorlar..(Secere bende var)
Ama bölgenin müslüman halkı Pîrşalyar'ın müslüman olduğunu söylemelerine rağmen, Pîrşalyar'ın Kürd olduğunu söylüyorlar. Bölge halkı, Pîrşalyar'ın babasının “Baba Xudadat“ adlı bir Kürd olduğunu, Pîrşalyar'ın Zerdeştî dininden İslam geçtiğini söylüyorlar..
Kürd aydınları ve araştırmacıları Pîrşalyar'ın Zerdeşt dinine bağlı olduğu söylüyorlar... Her ne kadar onun yaşadığı dönemi İslam'dan bir kaç yüzyıl sonrasına dayandırsalarda, Hewraman halkının çok geç müslümanlığı kabul ettiğini vurguluyorlar.. Bir çok Kürd ve yabancı araştırmacı Hewraman bölgesi dağlık ve sarp kayalarla geçilmez bir alan olduğundan dolayı, Sasaniler döneminde “Mîtra Dinine“ bağlı kesimlerin sığındığı bir alan olduğunu, İslam dinin yayılmasından sonra kaçan Zerdüşt Peygamberin yanlılarınında sığınağı oldu.. Bugün Kürdistan'da “Yarsan“ olarak hâlâ varlığını sürdüren dinsel yapılama üzerine yapılan incelemeler ve bu din ile “Mîtra“ ve “Zerdüşt“ Peygamber'in dini arasında yapılan kiyaslamalı çalışmalarda büyük ortak paydalar ve “ortak değerler“ gün ışığına çıkarılmıştır. Bugün yapılan “Pîrşalyar Törenlerin“e katılan kesimler, davul eşliğinde şarkılar söylüyor, halay çekiyor, sema yapıyor ve kendilerinden geçip mest olana kadar bu süreç sürüyor.. Ayrıca bu törenler esnasında mest olup, kendilerine “şiş“ ve “biçaklar“ sokan kesimler tüm yerli ve yabancı seyircileri hayretler içinde bırakıyorlar.. Bu “davul“ ve “şiş“ler eşliğinde yapılan törenlerin islam ile ilişkisi yoktur. Bu törenlerde ortaya çıkan sahneler “Mitra“ ve “Zerdüşt“ dinlerinin karışımı bir şey... Yada buna “a la Kurdica İslam“ diyebileceğimiz bir realite söz konusudur.
Aslında bazı kaynaklara göre bundan 50 yıl önce “Pîrşalyar Törenleri“ büyük ateşlerin yakılmasıyla başlıyordu.. Bu gelenek Zerdüşt dininden geliyordu.. Süreç içinde İslam din adamlarının “Ateş“ ve “Şeytan“ arasındaki bağlantıları yüzünden ve baskılarından dolayı halk bu gelenekten uzaklaştırıldı.. Bu törenler esnasında zikr eden uzun saçlı derwişlere bakıldığı zaman, onlarla “Êzidî“ ve “Alevî“ Kürdler arasında uzun saç ve sakal dayalı ortak paydalar hemen göze çarpıyor... O törenler esnasında söylenen şarkılar ve çalınan davulların müslüman gelenekleriyle ilişkisi yok..
Hewraman'da bir çok “Pîr“in türbesi var.. Bölge halkının bir kesimine göre bu “Pîr“lerin sayısı 99, başka bir kesimi ise 999 “Pîr“den söz ediyor..
Hewraman'ın en yüksek yerinde “Pîrî Serû“nun mezarı var.. Yine Hewraman'ın “Qeracgund“ yada “Qerac Köyünde“ bir başka “Pîrşalyar“ın mezarı var, bölge halkı ona “Pirşalyarî Siyah“ diyorlar.. İlginç olan Hewraman halkı “Pirşalyarî Siyah“ ın Zerdeşti olduğunu kabul ediyorlar..
Devam edecek..
Diyako
Re: Hurmuzgan ve Pîrşalyar (2)