EVET Mİ, HAYIR MI, BOYKOT MU?
Agzında bir damla suyla giden karıncaya sormuşlar '' acele böyle nereye'' .Karınca ''komşunun evinde yangın var, su taşıyorum''. ''bir damla suyla yangını nasıl söndürürsün?'' denince karınca '' olsun safım belli olur''
Bizim, yani ulusal ve demokrasi güçlerinin safı bellidir. Bugün, varlığımızı inkar eden evimizi kundaklayan güçlere karşı saf tutmak zorunlu ancak yeterli değil. Görev, suçu sabit bu kundakçıları engellemek , safdışı etmektir. Sorunu sadece kendi özgülümüzde değerlendiremeyiz, bölgesel ve dünya konjoktürü içinde değerlendirerek tavrımızı belirleyebiliriz. T.C nin kendi realitesi ve çıkarları temelinde sunduğu ikilem, evet veya hayır ikilemi yanlıştır, tuzak bir sorudur, cevabıda yanlış olur. Tavrumızı ve cevabımızı, belirleyen temel ilke şudur. Evetçilerin başını çeken AKP-MHP koalasiyonu ile Evetçilerin başını çeken CHP, Kürdistan ve etnik azınlıklar konusundaki, din, inanç ve kültürel azınlıklar konusundaki, demokrasi konusundaki program, görüş ve tavırlarına bakmamız gerekir. Bunlar bizimle bir gelecek düşünmeleri bir tarafa, bizimle yanyana görünmek bile istemiyorlar, Akp olduğu kadar chp de kürdistan ve demokrasi düşmanlığı yapmaktadır. CHP Türkiyenin ve bölgenin sorunları temelinde bir anayasa önermiyor, başkanlık sistemine karşı hayır diyor. Kanlarımızla kızıla boyanan türk bağyrağı ile meydanlara iniyor. Evetçiler de hayırcılarda yanlarında Kürdistan devrimci ve demokrasi güçlerini istemiyorlar.
Kürdistan'da Evet diyenlerin ciddi bir varlığı yoktur, olamaz. Kürdistan siyasi kesimleri içinde Hayır mı Boykot mu tartışılıyor. Bu tartışmalar bazen dıştalamaya saflaşmaya kadar götürülüyor. Yanlıştır çünkü birligin ayrışmanın temeli olacak bir sorun değil, sistemin kendi iç sorunudur. Evetçilerin de hayırcılarında başını çeken sistemin iki temel gücüdür. Hayır diyen arkadaşları, daha çok ''ehven-i şer'' olanı tercih etmelerini anlıyorum. Ancak şunu da hatırlatalım ki, Kürdistan konusunda heriki kesimde ortak tavra devlet politikasına sahiptirler. Hatta bizim olduğumuz yerde bize karşı birleşirler. Onlar kendi sorunlarını kendi içlerinde tartışınca iç çelişkileri dahada derinleşir. Bırakın kapışsınlar. HDP, evet ile hayırcıların ortak tavrı ile etkisizleştirilince, CHP daha uzlaşmaz oldu , hayır demeye başladı. Bu nedenle diyoruz ki, Kürtler , türklere demokrasiyi getiremezler, aksine kürdistan korkusu onları daha da tekçileştirerek diktatörleştirir. Diktatörleştikçe, suriye ve ırak benzeri sorunlar kördügüme dönüşür ve çöküşe gider.
Bizim bu konuda istesekde yapabileceğimiz fazla bir şey yoktur. Geleceğimize odaklanalım. Güçlerimizi birleştirelim. Her milletin tarihinde kaderlerini belirleyen anlar var, bizim tarihimizde de bugün Kürdistanda süren savaşın sonucu belirler. Geleceği kazanmanın iki youl vardır. Birincisi, kendi gücümüz birliğimiz ve doğru politikamız, ikincisi de bize karşı savaşan güçlerin zaafları, ve hatalarıdır. Türkiye , Irak İran ve Suriyede çöken politikalarda ısrar etmekte, ve Uluslar arası alanda destek bulamamakta, Kürdistanın yükselisi önünde engel olamamaktadir. Olayı ve tavrımızı bu noktaya göre belirlemeliyiz. Başka bir deyimle, ortadoğuda, bir taraftan dinci ve ırkçı faşist diktatörlükler, diger taraftan merkezinde Kürdistan'ın olduğu, bölgenin devrim, demokrasi güçlerinin safları arasında Uluslar arası düzeyde süren bir savaş vardır. Bu savaş herkesin kaderini ve geleceğini belirler. Türk devleti de bu savaşın merkezine dalih oldu. Yeni anayasa arayışları ve tartışmaları da, çöküşü önleme, ayakta kalma çabalarıdır. Korkunun ecele faydası yoktur. Kürdistan, yeni ortadoğu ve yeni demokratik türkiye kaçınılmazdır. Bu bir ütopyo değil, gerçek ve tartışılan, realise edilmeye çalışılan aktüle bir durumdur.. Bizim tavrımız , devletin eğemen iki gücüne yedeklenmemeli, onların yanlış ve tuzak ikilemlerine göre tavır almamalıyız. Onların ikilemlerini red ediyor ve BOYKOT diyoruz.Kaldıkı onlarda bizi kabul etmiyorlar. Biz kendi doğrularımıza değerlerimize odaklanalım, birleşelim, güçlenelim gelecek hakında söz ve yetki sahibi olalım. Güç ve birliğimize sahip olmadığımız sürece, boykot, evet, hayır, demenin hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz, kimsede ciddiye almaz. Olsa olsa karınca kadar safımız belli olur. Ama biz bugün sonuç alma konumundayız, bu misyonla hareket etmeliyiz, tavrımızı belirlemeliyiz
02.02.2017