Dimdim Kalesi Realitesi Üzerine Notlar(2-son)
Aso Zagrosi
Sözü edilen bu alan Emîrxan’ın yönetiği bölgenin giriş kapısı olan yüksek bir dağdı. Kürdlerin anlatımlarına göre İslamiyetin bölge girişinden önce bu dağda Dimdim adlı bir kale vardı. Kale büyük bir savaşta harebeye çevrildi.Tebriz’in Valisi Pîr Budak Xan yayılan söylentiler neticesinden Emîrxan’ın riyakarlığına ikna olduğundan dolayı durumu Şah Abbas’a bildiriyor ve Emîrxan’ın bu kaleyi ihanetçi amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla kurmaya çalıştığını söylüyor.
Şah Abbas, Pîr Budak Xan’a birilerini Emîrxan’a göndermesini ve Kale inşasını sürdürmesini kendisine yasaklaması ister. Pir Budakxan Emîrxan’a haber göndererek Kale inşasını durdurmasını, yapılan dedikoduların kendisine zarar verdiğini, Şah’ın merhametiyle oynadığını ve eğer karşı koyarsa yıkımına neden olacağını bildiriyor.
Emîrxan,  verilen   öğütleri   dinlemiyor,  Kalenin   yapımını  bitiriyor,   Urmiye’den   halkı   getirip  kaleye  yerleştiriyor.  Ayrıca  Emîrxan   Kaleye yerleştirdiği halkı  silahlandırıyor ve   silah yapımına  başlıyor.
Dimdim  Kalesi,   yüksek bir  dağın  doruğunda   sivri   bir  kayalığın  üzerinde kurulmuştu.  Kalenin   Kuzey ve  Güney  tarafları dağ  uçurumlarından  oluşuyordu.   O   uçurumlardan     kimsenin   kaleye  ulaşması   kolay değildi.  Bundan   dolayı    Kalenin  bu  iki tarafına  sur   çekmek  gerekmiyordu.  Dimdim Kalesinin   Doğu  yakası   dağa   bakıyordu ve  bundan  dolayı   bu tarafa    yüksek bir  sur   inşa  edilmiş ve  bir  kapısı vardı.   Kalenin  Batı   yakasına  da   yine     yüksek   bir  sur  inşa  edilmiş ve  güneye  doğru  bir  kapı açılmıştı.     Yerde   kayalar  içinde   bir atlının zorla  geçebileceği bir    dar  kapı vardı.   Kalenin  suyu büyük  bir depo’da   toplanıyordu.  Kar ve  yağmur    sularını  o depoda  bir araya  getiriliyordu.     Suyu  çok  olan  bir  çeşme vardı.  Emîrxan   bir  kanalizasyon  açarak   o  suyu da    depoya aktarmıştı.   Bu  çeşmenin  suyu  akşamdan  sabaha  kadar    depoyu  doldurabiliyordu. Fakat,  su az olduğundan  dolayı  ancak     halkın  bir  günlük  ihtiyacına  cevap veriyordu.
Emîrxan’ın kalesi 5 kaleden oluşuyordu. Birincisi asıl kale.... İkincisi aşağı kale.. Bir tanesi Suluq, diğeri Buzliq ve sonuncusu ise Doğu kapısının dışındaki büyük surdu... Bu 5 kalede çok yüksek ve sağlam inşa edilmişti. Hiç kimsenin hayalinde bu kaleyi ele geçirmek geçmiyordu.
O dönemler Şah Abbas’a karşı başkaldıran Xalil Abdal Megrî ‘de Dimdim Kalesi’ne Emîrxan’a sığınıyor. Bu ise Emîrxan’ın Şah’a ihanetinin açık belirtisiydi.
Emîrxan, Şah Abbas’ı tilki oyunlarıyla kandırmaya çalıştı, sürekli olarak bağlılığını bildirdi. Şah Abbas’a yazdığı mektuplarda Tebrîz valise Pîr Budak Xan’a karşı kinini kusuyor ve Şah’a yalan ve yanlış bilgi verdiğinden dolayı suçluyordu. Şah Abbas, Emîrxan’a gönderdiği cevabi mektubunda „Pir Budak Xan’ı görevinden aldığını ve onun yerine iyi niyetli bir adam olan Hasan Xan’ı getirdiğini ve Emirxan’ın onunla barış içinde yaşaması gerektiğini, bundan sonra yapılacak söylentilerilerden uzak durması için kendisi, eğer bir engel çıkarsa oğullarından birini 200 yada 300 kişi ile Şah’a bağlılığını bildirmek amacıyla göndermesi gerektiğini“ yazıyor. Emîrxan Şah Abbas’ın kendisine yaptığı öneriye uymuyor ve direnişini sürdürüyor.
Hasan Xan, Muhammed Xan ve Celalileri dahil diğer Kızılbaş Emirleri bölgeye yerleştikleri zaman Emîrxan, bu iki lidere iki at hediye olarak gönderiyor. Kendisinin hazır bulunmayışına gerekçe olarak Hasan Xan’ın yanında bulunan 7000 yada 8000 güvenilmeyen Celalilerin var oluşuna bağlıyor. Ve yakında bir birliği yardıma göndereceğini söylüyor. Hasan Xan, Emîrxan’ a gönderdiği cevapta kendisini yatıştırmaya çalışıyor, Urmiye’nin yakınında bir gece kalacağını ve kendisi ile bire bir konuşmak istediğini“ bildiriyor.
Emîrxan, Hasan Xan’ın yaptığı bu daveti de dikkata almıyor. Hasanxan’ın birlikleri Emîrxan’ ın Kalesine yaklaştıkları gün, Bradost Kürdleri silahlı olarak karşılarına çıkıyorlar. Bu arada bir çatışma çıkıyor, iki Celali ölüyor ve bazıları da yaralanıyor. Hasan Xan birliklerine çatışmaları yasaklıyor ve Kaleden 3 km uzaklıkta askeri güçlerini kamp haline sokuyor.
Bu arada Kürdler Dimdim Kalesinin içine çekiliyor, Kalenin kapılarını kapatıyor, Filinta ve toplarla Kaleyi kuşatanlara eteş açıyorlar. Emîrxan’a neden saldırdığına dair sorulan soruya boş özürle cevaplıyor. Bölgeye bir dizi askeri güç yığılıyor. Muhammed Xan tüm Kürdlere ilişkin çıkarılan Fermana dayanarak Urmiye’yi işgal ediyor.
Hasan Xan’ın Şah Abbas’a olaylarla ilgili gönderdiği habere bağlı olarak , Şah Abbas yüksek tecrübeye sahip İtimaduddewle Hatim Bey’i Urmiye’ye gönderme kararı alıyor. Şah Abbas Hatim Bey’den bölgedeki durumu tam olarak incelemesini, eğer imkan olursa, zorluk çıkmasa Emîrxan’ın fesatçılığını büyük harçlarla cezalandırmasını, yoksa Emirxan’ın kalesini yerle bir etmesini ve Kürd Emirinin kökünü kazmaya canla başla katılmaları şartıyla bölgeyi Celali’ler arasında paylaşmasını istiyor. Eğer zorluklar çıkarsa Emirxan’ı mahçubiyet karşılığında itaat etmeye ikna etmek gerekir. Orada bulunan Celalileri ise kışı geçirmeleri için Kışlık kışlaya yerleştirmek gerekir. Celalilerin ihtiyaçları için Şah Sarayından 5000 toman gönderilecek.
Hatim Bey 500 Tebrizli, , Bafekli, Xorasanlı ve tüfekçi ile, Hasanxan ile birlikte Erdebil’den Tebriz’e yola çıktılar.
İskender Munşi’de Hatim Bey’in hizmetinde ve yaşanan olayların canlı tanığıdır. Bu arada Hatim Bey ölüyor.(Fakat, Hatim Bey’in ölümü üzerine ve nedenleri üzerine durulmuyor. Belkide Kürdler tarafından öldürüldü-Aso)
İskender Bey’in anlatımlarına göre Muhammed Bey Bigdeli Şamelu Hatim Bey’in yerine Safevi orduların başına geçiyor ve 1610-1611 yılında Kaleyi alıyor.
Yukarıda sözü ettiğimz Hatim Bey’in beraberinden getirdiği 500 silahlı adam Şah’ın özel kuvvetleriydi. Bu askerle birlikte Yüzbaşı Seferquli Xan, Qorucuları da geliyor. Gencelixan ise Tebriz’den savaş cephseine gidiyor. İsfahan güçleri Mir Fetah önderliğinde savaş alanındaydı. Mir Budak önderliğindeki güçler Batı cephesinde yer alıyor.......... Ve daha bir çokları on binlerce savaşçı aylar bayunca Dimdim Kalesini topa tutuyorlar.........
İskender Bey Munşi Kürdlerin gösterdiği direnişe saygıyla ve uzun uzun söz ediyor.(Kitabın Dimdim Kalesi bölümünü yakında tümünün çevirisini okuyucuya suncağımdan dolayı şimdilik bu yazıyı burada bitiriyorum)
Kısaca şunu söyleyebilirim Dimdim Kalesi olayı tarihi bir gerçektir. 1608 ve 1610 yılları arasında Doğu Kürdistan’da yaşanmıştır. Şah Abbas bu kaleyi ele geçirmek amacıyla onbinlere varan Kürdü kanlı bir şekilde yok etmiştir.
Dimdim Kalesi direnişi Kürdlerin bağımsız bir devlet kurma mücadelesinde Kürdistan’ın altın sayfalarından biridir.
Not: Bugün bu makele ile birlikte yayınladığım resim Dimdim Kalesi değildir. Bu kale bugün Xoşab kalesi dediğimiz kaledir. Fakat, bu resmin altındaki yazı konulmadığından dolayı bir dizi Doğu, Güney ve Kuzey Kürdü bu kaleyi Dimdim Kalesi olarak yayınladılar. Okuyucular dikkat ederler, resmin altında Mahmudiye Kalesi olarak geçiyor. Bu kaleye Xoşab’ın yanında Mahmudiye demesinin nedeni için arkadaşlar Şerefname’ye bakabilirler. Şerefxan bir hayli bilgi veriyor.
Silav û rêz
Aso Zagrosi