Şeyh Ubeydullah Nehri, Bağımsız ve Birleşik Kürdistan Fikri(19)
Ne yazık ki Şair Wefayi Anılarında Şeyh Ubeydullah’ın Hacca gidiş ve dönüş tarihleri hakkında bir bilgi vermiyor. Şeyh Ubeydullah’ın başında bulunduğu Kürd Haccı kafilesinin Hacca giderken Mısır ve dönerken Şam yolunu kullandıklarını Wefayi’nın anılarından öğreniyoruz. Bilindiği gibi bu iki yol o dönem en önemli ve devletin doğrudan koruması altında bulunan yollardı.
Garo Sasuni, „ 1880 de Şeyh Ubeydullah Mekke’den dönüp Şemdinan’a (Şemdinan-Hakkari) gelerek bütün Kürdleri kendi Ruhani reisliği etrafında toplamaya başladı“ diyor.(Garo, Sasuni, age sayfa 103)
Garo Sasuni yazısının devamınde Şeyh Ubeydullah
“Mekke dönüşü 1880'de İstanbul'da Sultan Hamid tarafından büyük bir ihtişamla kabul edilir. Sultan ona birçok hediyelerle birlikte talimatlar verir. Tahta çıktıktan sonra Sultan Hamid bir Panislamizm siyaseti benimsemişti ve Halifeliği de kullanarak gücünü o ideolojiye yöneltmişti. Bu görüş açısından Şeyh Ubeydullah hunhar Sultan'ın elinde, aynı zamanda üç amacını gerçekleştirebilmesi bakımından önemli bir vesile idi.
1 - Sultan, Kürtler'i ayaklandırarak Ermeni vilayetlerini harabeye çevirmek suretiyle öncelikle Kürtler'e karşı yönelik olan reformları suya düşürmek amacındaydı. Bu reformlara karşıydı, çünkü, başı boş Kürtler'in önüne geçilecek ve böylece ülkenin içinde Ermeni ve diğer Hıristiyan unsurlar hakim duruma geleceklerdi. Sultan Şeyh'e geniş bir Kürt birliğinin teşkil edilmesini önerir, Ermenistan'ın Kürdistan olarak adlandırılmasına karar verir ve Ubeydullah'a Kürt kuvvetleriyle Ermeni bölgelerine sefer ederek, Ermeni ve Süryaniler'i kılıçtan geçirme hakkını tanır ve bu konuda ona emir verir.
2 - Sultan'ın amaçlarından ikincisi de aynı derecede önemliydi. Çünkü, Sultan Kürt beyleri hesabına şeyhleri güçlendirerek bir dini İslam devleti yaratmak istiyordu ve bu gayretkeşliğinde İslam dini sayesinde bütün Kürtler Halife Sultan'a bağlanacaklardı. Ab-dulhamid'in bu gerici amaçlarını gerçekleştirmesinde Kürt düzensiz birlikleri kaçınılmaz bir güçtü. Eski Sultanların elinde olan ve sonradan kaldırılan Yeniçeriler'in yerine Abdulhamid, Kürt düzensiz kuvvetlerini kullanmak istiyordu. Böylelikle Şeyhlik, bir taraftan bağımsızlıkları için mücadele eden Hıristiyan ulusları, özellikle Ermeniler'i ezmek için ve öte yandan da devlet hayatında despot Halifeye dini bir destek olma yönünde bir vasıta haline geliyordu.
3 - Üçüncü amaç ise kolaylıkla anlaşılabileceği gibi, özellikle bir Şeyhlik düzeni önderliğinde olacak bir hareketle dini ideolojik fanatizmi canlandırmak ve halklar arası çarpışmalar yaratmaktı. Sultan, bu isteği altında çok gizli ve uzak mesafeli bir amacı güdüyordu. Şöyle ki, Kürtler'i ulusal bilinçlilikten yoksun bırakıp, onları ulusal bağımsızlık savaşından uzaklaştırmak ve onları yalnız bir dini toplum haline getirerek yavaş yavaş Türkleştirmekti.”( Garo Sasuni, age, sayfa 106-107)
Sayin Sait Çetinoğlu’da „ Emir Bedirhan’ın Cizre-Bohtan Direnişini Doğru Okumak -4” adlı yazı serisinde Garo Sasuni’nin bu alıntısını olduğu gibi veriyor.(http://www.armenieninfo.net/sait-cetinoglu/2652-emir-bedirhan-ve-cizre-botan-direnisi-4.html?start=1 )
Daha öncede vurduladığım gibi Garo Sasuni’nin 1880 yılını Şeyh Ubeydullah’ın Hac’tan dönüş yılı olarak vermesi doğru değildir.. Çünkü, Şeyh Ubeydullah’ın 30 Ağustos 1879 tarihinde Osmanlı devletine karşı açık direnişe geçtiğini biliyoruz.
İngiltere Van Konsolosu Clayton, Trotter’e yazdığı 30 Ağustos 1879 tarihli mektupta şöyle yazıyor: „“Vali(Van Valisi) Hakkari tarafında karışıklık çıktığını haberi verdi. Şeyh Abdullah(Ubeydullah)da Musul’un göçebe Kürd aşiretleri de buna katılmış. Paşa’dan kuvvet istenmiştir. Ama henuz kesin bilgi yoktur. Şu ana kadar alınan bilgiler mutasarrafın kendisinden değil de Başkale’deki büyük bir görevliden gelmektedir. Bu durumda şimdilik Nesturileri ziyarete gidemiyeceğim.“( Bilal N. Şimşir, age, sayfa 187)
Ayrıca Sultan Abdulhamid’in bir planı olarak „Ermenistan’ı Kürdistan“ olarak adlandırılması meselesi de doğru değildir. Çünkü, Van, Muş, Ahlat, Diyarbakir vb yerleşim alanlarının resmi olarak „Kürdistan Eyaleti“ olarak adlandırılması Botan Mirliği’nin yıkılmasından sonra 14 Aralık 1847 tarihinde gerçekleşmiştir. (http://kurd-tarihi.blogspot.de/2009/10/osmanl-imparatorlugunda-kurdistan.html )
İkinci madde de sorunludur. Çünkü Kürd Mirlerinin dönemi çoktan kapatılmıştı. Kürdistan’da Şeyhlerin dönemi çoktan başlamıştı.
Şu noktanın altını çizmek gerekiyor. Sultan Abdulhamid’in çeşitli planları olabilir. Olmaması da düşünülemez. Fakat bu ileri sürülen iddialar belgelere dayalı değildir. Kaldı ki Şeyh Ubeydullah’ın kendi planı var. Şeyh Ubeydullah’ın „Bağımsız ve birleşik Kürdistan“ planı 1880 yılının öncesine dayanıyor.
Halfin „Rus Dış Politika Arşivi Genel Kosolosun Mektupları“ na dayanarak „1878 yılının sonlarında Tahran’daki Rus diplomatlarının kulağına Şeyh Ubeydullah’ın bağımsızlık için harekete geçeceği ve merkezi Musul olmak üzere bağımsız bir Kürdistan devleti kurmak niyetinde olduğu söylentileri gelmeye başlamıştı“(Halfin, age, sayfa 82)
Şeyh Ubeydullah önderliğinde gelişen 1880 Kürdistan Devrimine ilişkin yazan bir çok kaynak Şeyh Ubeydullah’ın „Mısır Hidivi ve Mekke Şerifi’den yardım için söz aldığını“ yazıyorlar.(Halfin, age, sayfa 82)
Şeyh Ubeydullah’ın Mısır Hidivi ve Mekke Şerifinden „yardım alma sözü“ Şeyh Ubeydullah’ın Hacca giderken Mısır’a uğraması ve ardından Mekke’ye gitmesi sürecine rastalayabilir. Bu konuda elimizde gereken belgeler yok, fakat Şeyh Ubeydullah Hac’dan geri döndükten sonra Osmanlı ve Qaçari devletlerine karşı harekete geçtiğini biliyoruz.
Devam edecek