Sömürgeci Türk iktidari masasini kurmus, tek yönlü satranç oynamaktadir. Yani hem kendi tasini hemde Kürtlerin tasini kendisi oynuyor. Kürt halkinin yapacagi en iyi çözüm yolu, TC tarafina oturan Apo`yu kendi iradesi olarak kabul etmemeli, gerçek temsilcilerini TC`ye karsi masaya oturmalidir.
Kürdistan sorununu dünyadan bagimsiz olarak düsünemeyiz. Bu ulusun devlet olarak ortaya çikmasi için sömürgeciligin tasfiyesi gerekiyor. En azindan siyasal bagimsizlik için bile olsa yabanci askeri güçlerin Kürdistan`dan kovulmasi gerekiyor. Böyle bir anlasma için uluslararasi Kurumlarin temsilcilerinin masada olmasi gerekiyor. Bunu birakin, 25 Milyon Kürdün kaderi düsmanin elinde esir olan bir kisinin insiyatifine birakilmis. Bu kisinin bir talebide yok. Ortada bir talebin bulunmadigi bir baris ve çözüm nasil olacak, anlamak güç. Savunduklari sey, eger Türkiye demokratiklesirse zamanla Kürt sorunuda çözülür, gibi hilelerle Kürt halki yeniden, uzun yillar sesizlik karanligina gömülmek istenmektedir. Öcalan ile devlet arasinda bir anlasma saglanirsa bu Kürt halki için bir yenilgidir. Bu anlasmadan ne baris çikar nede çözüm! Ancak, yenilgi mücadelenin bittigi anlamina gelmiyor. Her yenilgiden sonra, mücadele daha deneyli, daha saglikli ve yeni bir biçimde yeniden basliyor.
Devlet, Öcalan ve PKK sayesinde Kürdistan sorununu, geri kalmislik sorununa indirgeyerek en düsük taleplerle (Türkiye Cumhuriyeti vatandasligi) isi bitirmek istiyor. Bu sorunu çözmek degil, çözümsüzlüge sokmaktir. Bu sorununun çözülmesini ileriye ertelemektir. Ertelenen bu sorun için yeniden savas gündeme gelecektir.
AK parti Kürdistan`dan aldigi oylara dayanarak, kendisini ayni zamanda Kürt halkininda temsilcisi olarakta görüyor. Ancak Kürt sorunu yoktur diyor. Erdogan, Öcalan`nin kendi istedikleri seviyeye geldigini söyledi. Sömürgeci bir gücün, ayni zamanda sömürge yaptigi bir ülkenin temsilciside olabilirmi? Bundan dolayi bu müzakereden hiçbir çözüm çikmayacaktir.
Herhangi bir statü elde edilmeden çözüme ve barisa inanmak safliktir. Türk egemenlik sistemi bir bütün olarak (Gerek Kemalistler, gerekse Liberal muhafazakarlar) hilekardir, yalancidir, fasistir ve sömürgecidir. Hiç bir tarihte Kürtlere karsi dürüst davranmamislardir. Bütün Kürt isyanlarini askeri olarak degil hilelerle bastirmislardir. Bazi Kürtleri satin alarak, Kürt halkininj içine fitne sokarak, dini kardesligi politikasini isleterek sonuca varmislardir. Bu hile ve fitne Kürt halkina karsi yeniden devrededir.
DTP`li milletvekilerinin son postaci görevlerinden sonra, TC hükümetinin Bakanlar Kurulu’nda görüşülen 4. Yargı Paketi, imzalanarak TBMM’ye sevk edildi. 22 maddelik pakette, 3 ayrı terör” maddesine “cebir ve şiddet” kriteri getirildi. Örgüt üyeligi ile ilgili 314. Maddede bile degisiklik yapilmadi. Bu nedenle örgüt üyeliginden yargilanan binlerce kisi tahliye olamayacak. Slogan atanlara, eyleme katilan ve pankart açanlara ceza verilmeyecek. Geçmistede birkaç defa yardim ve yataklik edenlere af çikti. Buda ona benzer bir küçük aftir. Yani 4.. Yargi paketinde Kürtlerin yararina herhangi bir sey yok. Sadece göz boyama ve aldatma sözkonusu.
Devlet, Öcalan`i ve PKK`yi öne çikarip, bunun disindaki Kürt, aydin, parti, grup ve dernekleri distalayarak, bir kaç anayasa degisikligi ile sorunu çözmek istiyor. Bütün fedakarligi Kürt halkindan bekliyor. Burada büyük bir hilekarlik kendisini açikça gösteriyor. Devlet isi olup bitiye getirmek istiyor. Devletin bugün ve gelecek için tek amaci vardir: Kürtlere birkaç kirinti vererek susturmak, kendi iktidarini Kürdistan`da yeniden saglamlastirmak ve buna karsi çikacak (gerek PKK içinde gerekse bagimsizlikçi gruplardan) Kürt muhalefetini bastirmakm ve Kürdistan`da kendisine hizmet edecek bir Cahs ordusu kurmaktir.
Türk milliyetçiligi ve sövenizmi çok güçlüdür, bu nedenlerden dolayi iktidarlarini hiçbir zaman kürtlerle paylasmak istemezler. Bazi Kürt aydinlari, Türkiye`ye demokrasi gelsin Kürt sorunu çözülür düsüncesindedirler. Halkin büyük çogunlugu tarafindan desteklenen fasist bir iktidarin çökmesi veya demokratiklesmesi çok uzun bir süreci kapliyor. Dünya`nin her tarafinda Fasist iktidarlarin çogu yikildi, darbe aldi, ama Türkiye`de yerinde bile kipirdamadi.
1. Türkiye`ye demokrasi getirmek bizim sorunumuz degil Türk halkinin sorunudur. 2. Biz Türkiye`ye demokrasi gelsin sorunumuz çözülür dersek halk olarak biteriz.
Bütün bu nedenlerden dolayi, Kürtlerin kendi topraklari üzerinde kendilerini yönetecek bir statüleri olmadan buyundurluk altindan kurtulmalari mümkün degildir.
Bütün bu nedenlerden dolayi, bir Kürt devletinin kurulmasi önümüzde duran önemli bir görevdir. Bunun için acil olarak Diaspora Kürtleri bir birlik olusturmali ve ülke ile diyalog saglanmalidir. Çünkü kisa sürede devletin yalan ve hileleri ortaya çikacaktir.
25.02.2013