Aso Zagrosi
Osman Paşa ve Hüseyin Kenan Paşa Bedirxan Hareketi
Savaşın bitmesinden ve Berlin Antlaşmasının imzalanmasından sonra(bazı kaynaklar savaş esnasında hareketin başladığını söylüyorlar) Kürdistan’da Bedirxanilerin önderliğinde yeni bir hareket başlıyor. Bu harekete önderlik eden Bedirxanilerden Osman ve Hüseyin Kenan(Cemal Kutay’ın dedesi) Paşaydı. Osman ve Kenan Paşa Osmanlı ordusunda/ İstanbul’da merkezi karargah da görevliydiler. İki kardeş denetimleri altında bulunan Kürd askerleriyle beraber Kürdistan’a geçiyorlar ve bölgedeki Kürd aşiret ileri gelenleriyle ilişkiye geçip hareketi başlatıyorlar.
Bazı Kürd kaynakları Şeyh Ubeydullah Nehri’nin bilinçli bir şekilde Bedirxan’ın oğullarına destek vermediğini yazıyorlar. Örneğin Mucteba Burzuyi şöyle yazıyor:“Şeyh Ubeydullah o dönem 50 yaşındaydı, Bedirxan’ın oğullarına hiç bir yardımda bulunmadı ve kimsenin peşine düşmek istemiyordu”( Mucteba Burzuyi
Barudoxi siyasi Kurdistan 1880-1946, Dezgayi Mukriyani, sayfa 69)
Böyle bir sonuca varmak için ö dönemdeki kaynakları ciddi bir şekilde incelemek gerekiyor. Daha da açık bir şekilde ifade etmek gerekiyorsa Şeyh Ubeydullah’ın Hacca gidiş ve geri dönüş tarihleri tespit edildiği taktirde bir dizi gelişme daha da netleşir.. Garo Sasuni, sözünü ettiğimiz eserinde savaş cephesinden dönen Şeyh Celaleddin zehirlenerek öldürüldü ve “Şeyh Ubeydullah Sultan’ın emriyle Hacca gönderildi” diyor.(G. Sasuni, age, sayfa 100). Yine Sasuni “1880’de Şeyh Ubeydullah Mekke’den dönüp Şemzinan’a gelerek bütün Kürdleri kendi ruhani reisliği etrafında toplamaya başladı” diyor.(age, sayfa 103)
Eğer Garo Sasuni’nin verdiği bilgileri temel alırsak Bedirxanilerin geliştirdiği hareket sırasında Şeyh Ubeydullah’ın Mekke’de olması gerekir. Fakat, Sasuni’nin Mekke’den dönüş tarihi olarak 1880’ı vermesi sorunludur. Çünkü, bir dizi belgeye göre 1879 yılında Şeyh Ubeydullah’ın önderliğinde Nehri’de toplantılar yapılıyor ve bir dizi bölgeye halifeler/kuryeler gönderiliyor.
Eğer Garo Sasuni’nin savaş sonrası Şeyh Ubeydullah’ın Hacca gönderildiğini kabul edersek, Bedirxanilerin önderliğinde gelişen hareket sırasında Şeyh Ubeydullah’ın Mekke’de olması gerekir.
İngiltere’nin Erzurum Konsolosu Trotter, 4 Aralık 1878 günü İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Salisbury’e gönderdiği mektupta: “son bir kaç günde alınan bilgilere göre Güney Kürdistan’da isyan çıkmıştır. Bütün Cizre Kürdlerinin ayaklandığı bildiriliyor. Başlarında ünlü Bedirhan Bey’in oğulları Hüseyin Bey ile İsmail Bey var. Ayaklanmanın arkasında Rus entrikalarının bulunması kuvvetle muhtemeldir. Asilerin sayısı 5000 ile 20000 arasında tahmin ediliyor. İyi silahlanmış imişler, ellerinde son savaş sırasında ve savaşın ardında elde ettikleri Winchester ve Henry-Martini tüfekleri varmış. Bölgedeki Türk kuvvetleri zayıftır. Diyarbakır valisinden gelen bir telgrafta, Cizire’de güvenlik güçleriyle asiler arasında çarpışmalar olduğu ve Kürdlere büyük kayıplar verdirildiği bildiriliyor”( Bilal N. Şimşir, age sayfa 169-70)
Burada Hüseyin Bedirxan’ın yanında “İsmail Bey”den söz ediliyor.. Bir dizi belgeden biliyoruz ki Osman Paşa Bedirxan bu harekete önderlik ediyor.. Trotter’in yazdığı 4 Aralık 1878 tarihli mektubunu temel aldığımız zaman hareket, 1878 Kasım’ın sonu yada Aralık’ın ilk günlerinde başlamıştır.
Rus yazarı Aviryanov’da Bedirxan kardeşlerin hareketi üzerine duruyor ve bu hareketin 1878 yılının sonlarına doğu başladığını söylüyor.
Aviryanov’un verdiği bilgilere göre : “Ekim 1878’de Kürdlerin başkaldırı hareketi Mutakanli ve Rackotanli aşiretleri içinde başladı. Fazla sürmeden hareket diğer aşiretleri de içine alarak geniş bir Kürd bölgesinde Van’ın güneyi Muş ve Bitlis’ten başlayarak Mezopotamya’ya Hakkari, Botan ve Bedinan’a da yayıldı. Türkiye’ye karşı bu harekete önderlik eden meşhur Bedirxan ailesinden Hüseyin Bey ve Osman Beydi. Hüseyin Bey o dönem Osmanlı Ordusunun Erkani Harbte Albay olarak görevliydi. Hüseyin Bey Eylül 1878’de izinli olarak İstanbul’dan Haleb’e geliyor ve oradan Dicle nehrini aşarak Cizre’ye gidiyor.” (Aviryanov, Kurd, Le Cengi Legel İran U Turkiya da, Silemani, 2004, sayfa 236)
Aviryanov’un anlatımlarına göre Hüseyin Bey orada kardeşi ile birleşerek harekete önderlik ediyor ve bazı karakolları basarak silahlanıyorlar.
Aviryanov o dönem Rusya’nın Erzurum Konsolosu olan general Obmillere dayanak “ Bu hareketin amacı Kürdlerin Bedirxan önderliğinde ve Sultan Mahmud döneminde sahip oldukları bağımsızlığı geri getirilmesiydi” diyor.(Aviryanov, age, sayfa 239)
Hareketin başlamasından sonra “Osman Paşa Mir ilan ediliyor, Cuma hutbeleri Sultan’ın yanında onun adına okunuyordu” (Mucteba Burzuyi, age, sayfa 69)
Bliç Şerko, M. Emin Zeki ve Kawus Kaftan gibi Kürd yazarları da Cuma Hutbesinin Sultan adına değil “Mir Osman adına okunduğunu” yazıyorlar.(Dr. Abdullah Elyaweyi, age, sayfa 98)
Konumuz olmadığından dolayı hareketin örgütlenmesi, gelişmesi ve bastırması sürecine ilişkin daha detaylara girmek istemiyorum. Sonuçta hareket, Osmanlı devletinin hile, entrika ve yalanları neticesinden ve Bedirxani ailesine mensup bazı şahsiyetlerin araya girmesiyle son buluyor. Osman ve Hüseyin Kenan kardeşler belli bir dönem İstanbul’da hapsediliyorlar ve sonra serbest kalıyorlar.
30 Aralık 1878’de İngiltere Trabzon Viskonsolusu Biliotti, İngiliz Dışişler Bakanı Lord Salisbury’e yazdığı mektupta “Kürdistan’daki ayaklanma bastırılmıştır” diyor. (Bilal N. Şimşir, age sayfa 170)
Görülen o ki Bedirxani kardeşler önderliğinde gelişen hareket ilk etapta çok geniş bir alana yayılmasına rağmen kısa bir süre içinde bastırılıyor. Hareketin lider kadrosunun yakalanması 1879 yılının ilk ayına/aylarına sarkabilir.
Sayın Sait Çetinoğlu “Emir Bedirhan’ın Cizre-Bohtan Direnişini Doğru Okumak” adlı yazı serisinde Bedirxan Hareketi, 1878’de Osman ve Hüseyin Kenan Paşa önderliğinde gelişen hareketi ve Şeyh Ubeydullah hareketini irdeliyor. Yazar Bedirxanilerde ulusal niteliğinde bir girişim bulmuyor ve “Bağımsız Kürdistan’ı, Kürtlerin birliğini ve ulusal talepleri dillendirmek Şeyh Ubeydullah’a nasip olacaktır” diyor.
Sait Çetinoğlu Bedirxanilerle ilgili yazdıklarını toparlayarak:
“Şimdiye kadar Bedirhan Bey Hareketi ile ilgili söylediklerimizi kısaca özetlersek:
Bedirhan Bey’in direnişine bir Kürt isyanı denebilir ama ulusal uyanışın eseri değildir.Bir halk hareketi olduğu da kuşkuludur. Bölgedeki iktidar boşluğunu Bedirhan Bey doldurmayı denemiş ve başarılı olamamıştır. Bedirhan Bey’in Bağımsız Kürdistan emeli olduğuna dair bir konuşması ve yazışmasına rastlayamadık. Bu konudaki söylenceleri de doğası gereği kuşkulu bulup itibar etmedik.[15] Bize göre O kendisi için ya da bir başka deyişle Hanedanı için bir iktidar peşindedir”.( http://www.armenieninfo.net/sait-cetinoglu/2652-emir-bedirhan-ve-cizre-botan-direnisi-4.html )
Şeyh Ubeydullah Nehri’nin önderiğinde gelişen “1880 Kürdistan Devrimi” sırasında Kürd ulusal talepleri açık bir şekilde ortaya çıktığı bir dizi yabancı belgelerde sabittir. Eğer biz, Rus, Fransız, İngiliz, Avusturya ve Qaçari belgelerinin ışığında değilde sadece Osmanlı belgelerinin ışığında Şeyh Ubeydullah’ın önderlik ettiği hareketi irdelersek bu hareketinde pek ulusal bir niteliği kalmaz. Türklerin Kürd tarihi konusunda “Kürd Ulusal Bilinci” ve “Bağımsız Kürdistan” konusunda belgelerle oynadıklarını düşünüyorum. Türkler Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketinin eline miras olabilecek belgeleri sunmuyor ve bu konu da tersi yönünde yönlendirici oluyor.
Şeyh Ubeydullah Nehri’nin sahip olduğu yüksel ulusal bilincin bir tarihsel süreci olmalı. Bu bilinç öyle kısa bir sürede oluşmadı.
Mesela Osman ve Hüseyin Kenan Bedirxan önderliğinde gelişen harekete baktığımız zaman hareket kısa sürüyor ve Bedirxan kardeşlerin yabancılarla yaptıkları görüşmeler elimizde yok. Osmanlı belgeleri de Türk ırkçılarının süzgecinden geçtiklerinden dolayı “Kürd”, “Kürd Ulusal Bilinci” ve “Bağımsız Kürdistan” konusunda yönlendirici olduklarından dolayı sağlıklı bir değerlendirmenin önünü tıkıyorlar.
Böyle bir ortamda bu hareketlerde “ulusal uyanışın eseri değildir” demek makul ve mantıklı değildir.
Devam edecek