Dr. Sivan : Kurdistan’in Che Guevera’si !
« Bizi en çok rahatsiz eden belirsiz olan kötülüklerdir. »Sénèque (eski Roma filosofu)
Dr Sivan (Dr Sait Kiziltoprak) hadisesi sürekli yeniden ve yeniden gündeme gelmeye devam ediyor. Evet, Dr Sivan ve arkadaslarinin bir komployla katledilmeleri bilincimizi ve ruhumuzu her zaman rahatsiz etmeye devam edecektir. Gerçekler açiga çikincaya kadar bu rahatsizlik ve kapanmayan yaramiz sürekli açik kalacaktir.
Bu hadisenin sürekli gündeme gelmesinin, herbirisi digerinden önemli üç boyutundan söz etmek mümkündür; birincisi, gerçegin açiga çikarilmasi, ikincisi, PDK’nin oynadigi kötü rol ve üçüncüsü, etik-moral degerler boyutudur. Dikkat edilsin, yapilan bütün tartismalar sadece gerçegin bilinmesi ve açiga çikarilmasi boyutuyla ilgilidir. Kimse PDK’nin o günkü kosullarda Iran, Türkiye ve ABD ile olan iliskileri çerçevesinde ve boyutunda söz konusu hadiseye yaklasmiyor. Dr Sivan ve arkadaslarinin imha edilmesi olayinin bu üçgenin ortak politikasi zemininde gerçeklestigi bir tarafa birakiliyor. Yada, Dr Sivan olayinda yasayan arkadaslarinin etik degerler bakimindan sorgulanmalari es geçiliyor. Oysa bir çoklarimizin hemfikir olabilecegi gibi, eger etigin sorgulanmasi yoksa geriye ne kaliyor ?
Belkide sadece PDK’ye vesâiflik yapmak kalir.
Ne var ki ; « Gerçegin kötü bir huyu var, eninde sonunda kendisini ele verir ». Bunun için, PDK’ye ve Turkiye KDP’sinin eski sorumlularina, bu meselede, biz kuzey Kurdistan’lilarin sorulacak sorulari her zaman olacaktir. Buna ayrica, Dr Sivan’in vefasiz ve ona ihanet eden eski arkadaslarinida eklemek gerekiyor. Küçük bencil çikarlari ugruna, bu hadiseye iliskin gerçegi, tarihten ve Kurd milletinden gizlemeye devam ettikleri için suçlu konumundalar. Bizim gibi ülkelerde, henüz kendisi için bütünlüklü bir varlik ve yogunluk olamamis olan milletlerde, güçlü olanin yaninda olma, ona tapinma maalesef sikça rastlanan siradan bir davranis biçimi olarak tezahür ediyor. Bu bakima, PDK’nin yaptigi kriminel icraatlar (Dr Sivan ve arkadaslarinin katledilmeleri kelimenin en yalin haliyle kriminel bir icraatti) bu baylarimiza hiç bir rahatsizlik vermiyor.
Onlarin bir kismini yakinen tanima olanagim oldu. Bir çoklarina, vatansever faaliyetlerinden ve davamiza yaptiklari katkilardan dolayi saygi duymaya devam edecegiz elbette, ancak ; Dr Sivan ve arkadaslari hadisesinden dolayida onlara elestirilerimizi yöneltecegiz, kötü bir konuma düstüklerinide söyleyecegiz.
Sorun hiç kimsenin sahsi meselesi degildir suphesiz, kuzey Kurdistan’in « kaderine » yön verecek yeni dogmakta olan siyasi önderliginin ortadan kaldirilmis olmasi söz konusudur. Hepimizi daha çok ilgilendirende budur. Bu önderlik yasamis olsaydi yada en azindan bir çikis yapmis olsaydi 1970’li ve 80’li yillarda ortaya çikan bölünmüslük ve Apoculuk Kurdistan ulusal kurtulus hareketi basina bela edilemezdi. Ulusal kurtulus hareketi ne pro-Sovyetçiligin ne de bölünmüslügün ve Apoculugun esiri haline gelmezdi diye düsünüyorum.
Büyük kayiplar, milli dinamiklerin heder olmasi sonucunda bu gün geldigimiz yere hem PDK’nin cürmü ve hemde Dr Sivan’in ardilcillarinin onun mirasina sahip çikmamalari neticesinde vardigimizi söylemek pekala mümkün. Olayin vehametinin hala farkinda olmayanlar nasil bir kötülük yasadigimizinda farkinda degiller. Dr Sivan olayi, Kurdistan ulusal kurtulus hareketinin yeni filizlenen önderliginin imha edilmesi ve sonraki asamalarda ortaya çikabilecek muhtemel çikislari denetim altina alma olayidir.
ABD emperyalizmi, 1960’li ve 70’li yillarda Iran ve Türkiye’de silahli ulusal kurtulus hareketlerine siddetle karsi çikmistir. O günlerin Ortadogusunda Bati ve Dogu bloku güçleri her alanda ve her düzeyde çatisma içindeydiler. Özellikle ABD, Türkiye’de ve Iran’da Sovyetlerin müdahalesine yol açabilecek ve bu ülke iktidarlarini destabilize edecek her hangi bir silahli çikis ve yapilanmalar istememistir. O bakima, Iran Kurdistan’inda basinda Ismail Serifzade ve Suleyman Muini’nin bulundugu ulusal kurtulus hareketinin ve Kuzey Kurdistan’da ise Dr Sivan ve arkadaslarini pesi sira PDK’nin eliyle imha ettirmistir.
Özet budur.
Rahmetli Ismet Sherif Vanli’nin arsivinde bulunan bir çok belge tartismaya mahal vermeksizin göstermektedir ki, ABD bizzat KDP’nin temsilcilerine belge imzalatarak Iran ve Türkiye’ye karsi en ufak bir silahli çikisi engellemistir. (30 Haziran 1972’de CIA direktörü Richard HELMS bu konuda bir protocol imzalatmistir). Bu belgenin altinda Idris Barzani’nin imzasi bulunmaktadir. Sorun gayet açik ; PDK, dogu ve kuzey Kurdistan önderliklerini imha etmistir. Gerisi ise sadece detaylardir. Dr Mahmut Osman, 1977’de yazdigi « 1961-1975 Ayaklanmasinin Evrimi ve Cikarilan Dersler » kitabinda Iran-Türkiye-ABD iliskilerinden söz ederek Dr Sivan ve arkadaslarinin katledilmesinin son derece yanlis bir icraat oldugunu söylemistir.
Türkiye KDP’sinin Dr Sivan ve arkadaslarina yönelik yaptiklari anti-propagandalar ve karalamalar sadece gerçegi örtbas etmek içindi. Siyasi analiz yapma ve sonuçlar çikarma yetenegini kazanmamis bir çok kisi PDK’nin dezenformasiyonlarina kanarak Dr Sivan olayini unutturmak için gömmeye yardimci olmuslardir. Ama Dr Sivan, onlarin ne kadar büyük olursa olsun kazdiklari mezara sigmayacak kadar bir efsaneydi. Ahmet Zeki, bir arkadasa « Dr Sivan Kurdistan’in Che Gueavra’siydi » demis. Evet çok dogru, aynen öyle ; Dr Sivan Kurdistan’nin Che Guevara’sidir ve onun ugradigi ihanet ve yarattigi efsane henüz daha yazilmadi. 15.12.2011
Mehmet Müfit
Not : Kamisli katliaminda hayatlarini kaybeden yoldaslarin anisi mücadelemizde ilelebet yasayacaktir. Önlerinde saygiyla egiliyorum.