Daha önceleri çeşitli vesilelerle "Ararat Hükümeti", Kurdistan Ulusal Lıgası-Xoybûn ve "İhsan Nuri Paşa'nın Anısına" kaleme aldığım yazılarda sık sık İhsan Nuri Paşa'nın yaşamı ve mücadelesi üzerine durdum.
Fakat,  hâlâ   İhsan  Nuri Paşa'nın  yaşamı, mücadelesi ve  eserleri  konusunda   bir dizi  açığa  çıkarılması  gereken   hususlar var,  İhsan Nuri'nin  bilinmeyen  ve açığa  çıkarılması  gereken   yanları var.
Örneğin     değerli Kürd  tarih araştırmacılarından ve şehid  M.  Cemil  Rojbeyani'nin  "Kürdlerin Kökeni"  adlı eserin   İhsan Nuri Paşa'ya  ait  olmadığına   dair  iddiası..
Başka biri söylese fazla bir şekilde ciddiye alınmayabilinirdi. Fakat, eğer Kürd tarihinin aşıklarından biri olan ve aynı zamanda İhsan Nuri Paşa'nın en yakın dostlarından biri olan M. Cemil Rojbeyani böyle bir şeyi söylüyorsa ciddi bir şekilde üzerine düşünülmesi gerekir.
Rojbeyani'nin bu iddiası üzerine onlarca yıl geçmesine karşın hâlâ bu konu hiç bir Kürd araştırmacısı tarafından incelenmiş değildir.
Aslında İhsan Nuri Paşa'nın İran'daki sürgün yaşamı hakkında da Kuzey Kürdistan'da fazla bir şey bilinmiyor.
Bugüne kadar çeşitli Kürd şahsiyetleri, bölgeleri ve aşiretleri hakkında yaptığım araştırmalar ve yayınladığım yazılar ardından konularla ilgili olan bir çok Kürd benimle farklı kanallarla ilişkiye geçtiler.
Sömürgeciler, Kürdlere ve Kürdlerin tarihine ilişkin giriştikleri jenosidlerden dolayı bir çok Kürd yıllar sonra jenosid kurbanı olarak, ailelerinin, bölgelerinin, aşiretlerinin tarihini ve ailelerinden gelen tanınmış Kürd şahsiyetleri hakkında bilgi ve belgelerin peşinde koşuyorlar.
Ne yazık ki, bu güne kadar İhsan Nuri Paşa hakkında yapılan çalışmaların hiç birinde İhsan Nuri'nin yaşıyan akrabaları hiç gündeme gelmediler.
İhsan Nuri Paşa'nın    evlatlık  olarak  aldığı  Zehra  adlı   kızın dışında   çocukları  olmadığını  biliyoruz.
İhsan Nuri  bir  aşiret  yapılanmasından geliyor ve acaba   amcaları  yada   dayıların  çocukları  yokmu?
Ne  yazık ki    bugüne kadar    bu husus   üzerine  hiç  durulmadı.  Hiç kimse de   İhsan  Nuri Paşa'nın  akrabası  olarak  ortaya  çıkmadı..
Mesela İhsan Nuri Paşa'nın eşi Yaşar Hanım'ın akrabaları biliniyor. İran'a gidip Yaşar Hanımla görüşüyorlar. Yaşar Hanım bir kaç defa Türkiye'yi ziyaret ediyor. Bende Yaşar Hanım'ın akrabalarından biriyle ilişkiye geçtim..
Fakat,  şimdiye kadar    İhsan Nuri Paşa'nın    hiç  yakın bir akrabası     ortaya çıkmış değil..
Acaba  akrabaları yok mu?
Acaba,  sömürgecilerin  vahşetlerinden dolayı mı  ortaya  çıkamıyorlar?
Bilmiyorum.
İhsan Nuri Paşa'nın ailesi ve yaşamı hakkında daha detaylı bilgiler elde etmek için bu hususunda irdelenmesi gerekir.
İhsan Nuri Paşa hakkında daha ciddi bir arşiv oluşturmak amacıyla kafama takılan bir iki soruyu sesli bir şekilde ifade etmeye çalıştım.
Bugün  burada   üzerine  durmak  istediğim    nokta   değerli Kürd  araştırmacılardan  Dr. Yasin Serdeşti'nin   " Dr.    Haşimi   Şirazi'nın  Anılarında   Ararat     Kartalı  İhsan Nuri  Paşa'nın    sürgün  yaşamı üzerine  bir kaç sayfa"  adlı  makalesindeki     İhsan  Nuri hakkındaki bilgilerdir.
Dr. Haşimi Şirazi'nın   anıları  2001   yılında   Tahran'da    Farsça,  "Xatirat  Dr.  Haşimi Şirazi"   adı altında  282   sayfadan   oluşan    iki cilt  halinde    yayınladı.
Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri Paşa'nın en yakın dostlarından biriydi. O da yıllarca Tahran'da yaşadı ve bu süreçte ailesel olarak çok yakın ilişkiler içindeydiler.
Dr. Haşimi Şirazi, yurtsever ve politik bir Doğu Kürd kadrosuydu.. Şirazi, "Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti" Başkanı, Pêşewa Qazi Muhammed'in eniştesiydi.Dr. Haşimi Şirazi Kürdistan Cumhuriyeti ve Kürdistan Demokrat Partisi kurulmadan önce Doğu Kürdistan'da kurulan ve çok ciddi bir kitle tabanına ulaşan "Komelay Jiyanewe Kurd"un yani bizim kısacası "JEKAF" dediğimiz oluşumun üyelerinden biriydi. Dr. Şirazi, Pêşawa Qazi Muhammed'in istemi doğrultusunda Tahran'a gidiyor.
Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti’nin yıkılmasından sonra Dr. Haşimi Şirazi, İran Komünist Partisi TUDEH ile ilişkiye geçiyor. Geçen yüzyılın altmışlı yılların ortalarında tutuklanıyor ve bir kaç yıl hapis yatıyor. Dr. Şirazi Tahran’da Diş hekimliğini okuyor ve yıllarca Mahabad dahil olmak üzere bir çok Kürdistan ve İran şehrinde diş doktorluğunu yapıyor.
Dr. Haşimi Şirazi, 1997 yılında Tahran’da kanser hastalığından dolayı fiziki yaşama veda ediyor. Cenazesi Mahabad’a götürülüyor Kürdistan Milli Şairlerinden Hêmîn ve Hejar Mukriyanî’ ikilisinin mezarlarının yakınına “Budax Sultan Mezarlığında” toprağa veriliyor.
Dr. Haşimi Şirazi,   uzun  yıllar   Tahran’da   yaşadığından dolayı   kendi  söylemiyle “Ararat Kartalı, İhsan Nuri  Paşa”  ile  yakın dostluk  kuruyor ve bu  ilişki  İhsan  Nuri’nin  ölümüne  kadar  devam ediyor.
“Ararat Kartalı, İhsan Nuri  Paşa”     Cibranlı  Xalid Bey’in  önderliğinde   kurulan  Azadi Partisi’nin kurucu  “40   Kahraman”(İsmail  Hakkı Şawês)larından  biri olarak   “Beytülşebbab Direnişi”ne   ve daha  sonra “Ararat  Hükümeti”   döneminde de  yıllar boyunca     sömürgeci  Türk devletinin  korkulu  ruyası  haline  gelen   Kürd  subaylarından biriydi.
İhsan Nuri Paşa, “Ararat Hükümeti” döneminde sömürgeci Türk devletine karşı yürütüğü tavizsiz mücadelesi dünyanın tüm Kürdleri tarafından sempatiyle karşılık buluyordu. Bu anlamda o Doğu Kürdleri tarafından tanınan bir Kürd lideriydi.
Dr. Haşimi Şirazi, Mahabad’tan Tahran’a gitmeden çok önceleri Kuzey Kürd liderlerinden General İhsan Nuri Paşa’nın Tahran’da ilticacı olarak yaşadığını biliyor. Tahran’a gittikten sonra yakın çevresine ve dostlarına İhsan Nuri Paşa’nın evini soruyor ve Tahran’ın ana caddelerinin üzerinde ve çevre mahaleleye düşen evini tespit ediyor.
Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri Paşa ile tanışmadan önce onun hakkında bazı bilgilere sahip olduğunu yazıyor. Bu bilgilerden biri Osmanlı devleti İngilizlerin işgaline uğradıktan sonra Mustafa Kemal, orduda subay olan İhsan Nuri Paşa ile bir antlaşma yapıyor. Bu antlaşmaya göre birlikte İngilizlere karşı ayaklanacakları ve İngilizler ülkeden kovulduktan sonra ortak bir Kürd-Türk devleti oluşacaklardı. Fakat, Mustafa Kemal yapılan antlaşmaya uymuyor ve tam tersini yaparak Kürdleri dıştalıyor.
Dr. Haşimi Şirazi İhsan Nuri Paşa’nın Xoybun’un talimatıyla Ağrı Dağı’na çekildiğini Mart 1920’den 1925 yılına kadar tam dört yıl boyunca Türk devletine karşı savaştı ve Özgür Kürdistan bayrağını Ağrı doruklarında dalgalandırdı.(Dr. Şirazi’nin Anılarından İhsan Nuri Paşa ilgili bölümleri Farsça’dan Kürdçeye çeviren Dr. Yasin Serdeşti, Dr. Şirazi’nin verdiği tarihleri haklı olarak düzeltiyor 1927 ve 1930 yıllarını veriyor)
Dr. Haşimi Şirazi, İhsan Nuri Paşa ve subay arkadaşları ve yandaşları İstanbul’dan gelerek Ağrı Dağı’na çıktıkların yazıyor. Bu bilgi yanlıştır. Çünkü, İhsan Nuri Paşa İran’dan Ağrı Dağına çıkıyor. Belkide bu bilgi Beytülşebbab hareketi için değerlendirilebilinir. İhsan Nuri ve yanındaki Kürd subayları Beytülşebbab ayaklanmasının yenilgisinden sonra yurt dışına çıktılar.
Dr. Haşimi Şirazi, Ağrı Direnişinin Türk devletine karşı 4 yıl sürdüğünü ve Türk devleti İran ve Sovyetler Birliği ile anlaşarak direnişten kurtulduğunu yazıyor. Dr. Şirazi, Sovyetler Birliği ve İran’ın İhsan Nuri’yi yaşanan gelişmelerden haberdar ettiklerini ve kendisine iltica kapısını açık bıraktıklarını söylüyor.
Yine Dr. Şirazi’nin verdiği bilgilere göre İhsan Nuri Paşa 110 kişiyle Ararat’ı terkederek Tebriz’e gidiyorlar. Tebriz’den İhsan Nuri Paşa postaneye giderek İran Şahına Tebriz’e geldiklerini telgraf ile bildiriyor. Fakat, İran bölgesel yetkilileri İhsan Nuri ve arkadaşlarının Tebriz’e kadar gittiklerinden haberleri yoktu.. Bundan dolayı İran Şah’ı kendi adamlarına kızıyor. Şah bölgedeki askeri komutan Muqedem ile ilişkiye geçiyor ve kendisine kızdıktan sonra ona İhsan Nuri ve arkadaşlarıyla birlikte Tahran’a gitmelerini istiyor.
Türk devleti  İhsan Nuri Paşa’nın  İran’a  sığındığını   duyduğu zaman   hemen İran  Şah’ı ilişkiye geçiyor ve İhsan Nuri  Paşa’yı  Türkiye’ye  teslim  etmesini istiyor.
Dr. Haşimi Şirazi,     İran’ın   kendi çıkarlarını  korumak ve  Türkiye ile  dostluk ilişkilerini   bozmamak amacıyla   Türkiye’nin  isteğini  yerine getirmek  niyetinde  olduğunu   yazıyor.   Yine  Dr. Şirazi’nin  verdiği bilgilere göre   Taşnak  Partisi’nin   İran bölümü başkanı  Mr.  Sarkis,  İhsan Nuri’yi tanıdığından ve  dostluk  ilişkileri  olduğundan dolayı   İngiltere’nin   Tahran  Büyükelçisi’yle   ilişkiye geçiyor ve  bu kanal vasıtasıyla   Türkiye’nin   bu isteğini  boşa  çıkarıyor.
İran Şahı, Türklerin gönlünü almak için İhsan Nuri Paşa’yı Türkiye’nin sınırından uzak olan Kirman’a gönderiyor ve orada 4 yıl boyunca hapis yatıyor. 4 yıl sonra İhsan Nuri Paşa’ya Tahran’a gelme izni veriliyor ve düzenli gözetim şartıyla kalıyor. Bu arada İran devleti İhsan Nuri Paşa’ya aylık olarak 240 Tomanlık maaş bağlıyor. İhsan Nuri Paşa’nın bir iki arkadaşı dışında diğerleri kendi istekleriyle Irak üzeri Suriye’ye gittiler.
İhsan Nuri Paşa, eşi Yaşar Hanım ve Yaşar’ın annesi birlikte Tahran’da kalıyorlardı. Dr. Şirazi, İhsan Nuri Paşa’ya Zehra ismind bir evlatlık buluyor. Zehra İhsan Nuri ve Yaşar Hanımın ölümüne kadar kendilerine hizmet ediyor.(Daha detaylı bilgi için benim İhsan Nuri Paşa’nın Anısına adlı yazı serime bakabilirsiniz)
Dr. Şirazi’nin verdiği bilgilere göre, İhsan Nuri, alçak gönülü, yüksek ahlaklı, kimseden kötü olarak bahsetemeyen ve yumuşak bir insandı. Tahran’da yaşıyan özgürlükçü kesilen bir çok insan İhsan Nuri Paşa’yı bayramlarda dahi ziyaret etmiyorlardı. İhsan Nuri Paşa yalnız bir insandı, hiç bir zaman kötü durumundan dolayı yakınmıyordu ve hiç kimseden bir beklentisi de yoktu. İhsan Nuri ülke ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyordu. Bir çok alanda düşünce sahibiydi. Dr. Şirazi’nin verdiği bilgilere göre İhsan Nuri Paşa Kürd ve Kürdistan aşığıydı. Kürdler hakkında yazılan küçük bir şeyde olsa onu memnun ediyordu.
Devam edecek