Dr. Kemal Ali Muhamed
Dr. Serwer Abdulrahman Ömer
Barzani Kissinger’e gönderdiği mektupta “Amerika devleti, Kürd milletine ve meselesine karşı ahlaki ve siyasi bir sorumluluğu üstüne almalıdır.” diyor ve “Amerika siyasi kararlarına saygı göstermelidir” diye ekliyor.
Yine Barzani bu mektubunda şu taleplerde bulunmuştu:
“ 1)Saldırılar durdurulmalı ve görüşmelerin önü açılmalıdır,
2) Amerikanın İran üzerinde etkisi olduğundan dolayı sizden rıca ediyorum içinde bulunduğumuz bu hassas tarihsel süreçte, ulusumuz belirsiz bir gelecek ile karşı karşıya kaldı. Bir şeyler yapın ki, askeri güçlerimiz ve milletimizin mevcut durumu sürsün ve yaşamına devam etsin”(39)
Fakat, Barzani gönderdiği bu mektubun hiç bir cevabını almadı. Kissinger Amerika’nın Kürdlere karşı olan siyasetinin üzerindeki perdeyi aralıyor ve şöyle yazıyor: “Türkiye ve İran gibi komşu ülkeler, kendilerini Iraktan korumak amacıyla Kürdlere yardım ediyorlardı. Fakat, bu devletler hiç bir şekilde bir Kürd Ulusal Devletinin oluşmasına hazır değillerdi. Ayrıca Nikson idaresi hiç bir zaman Irak Kürdlerinin bağımsızlığı için yardım etmedi”(41)
Fakat, Kissenger’ın açıklamalarında ezilen Kürd milletine karşı Amerika’nın ve ortaklarının çıkarları ve siyasal ahlaksızlığı açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Kissinger  şöyle  yazıyor: “Biz  Kürdlere  büyük bir  zulüm  yaptık.  Irak’ın  Suriye’ye  karşı durması   gerektiği bir dönemde    Kürd savaşını durdurduk ve Kürdlere verdiğimiz desteği  geri çektik” (42)
Bu   tavra   ilişkin olarak  J.  Randal “Nikson  Kürdleri  tarihleri  boyunca  en büyük  ve  kötü yenilgi ile karşı karşıya bıraktı  ve Barzani’nin  Kürd  Ulusal Hareketi  içindeki   onlarca  yıllık  iktidarına  son verdi.”(43)
Paik raporunda da sözü edildiği gibi Amerikalılar “Bizim Kürdlere karşı siyasetimiz ahlaksızcaydı. Ne Kürdlere yardım ettik ve ne de Irak Hükümetiyle sorunlarını görüşme yoluyla çözülmesi için bir uğraş içine girdik”(44) diyorlar.
Burada    şöyle  bir  soru gündeme  geliyor: Acaba  Nikson ve  Kissinger  Kürdler  hakkında  bir şeyler  biliyorlarmıydı?  Yada  Tahran’a  gitmeden  önce   Kürdleri  tanımaya   önem vermişlermiydi?
20  yıl  sonra   Nikson  Kürdleri bıraktıklarını  kabul ediyor ve  pişmanlığını  şöyle  ifade ediyor : “Biz Kürdler  hakkında  çok şey bilmiyorduk,   dağlı aşiretlerden  biri  olarak biliyorduk”(45)
Yukarıdaki anlatımlar Amerika ve ortaklarının Kürdlere ve Kürd sorununa ilişkin ahlaki olmayan siyasetlerine bir cevaptı.
Örneğin 22 Mart 1974 tarihinde Newyork Times gazetesi “Sovyetler Birliği Savunma Bakanı Mareşal Andre Griçko’nun, Bağdat’tı ziyaret ettiğini, Bağdat’taki ortaklarıyla Kürd devrimcilerini barıştırmak için bir proje götürdüğünü, fakat Barzani İran ve ABD’nin istemi doğrultusunda bu projeyi onaylamadığını” yazıyordu.(46)
Bir  kaç  yıl sonra   Kissinger  bu  meseleye  ilişkin olarak “Bizim  stratejimiz açık ve netti. Sovyetler Birliği ile  ilişkisi olan  hangi devlet olursa  olsun   zayıflatılmalıydı.  Sovyetler  Irak ile  askeri  ilişkilere  geçtikten  sonra, artık bizim için  Kürdlere  yardım etmek  yerinde bir olaydı”(47)
Barzani   bir  çok vesile ile  yaptığı açıklamalarda  ABD’ye   güvendiği  kadar  hiç bir   süper  güce  güvenmediğini   eğer   Kürd meselesi  başarıya  ulaşırsa   Kürdistan   ABD’nin  51. Vilayeti  olacağını  söylüyordu.(48)
Buna  ilişkin  olarak  J. Randal “Barzani  bu  meseleyi  ABD  yöneticileriyle  görüşmek amacıyla  Washington’a  gitmek  istiyordu.  Barzani’nin  ABD’ye  siyasal olarak  kör  bir  inancı vardı”(49)
Barzani   1972  yılında  Washington Post  muhabiri  Cim   Hoglandy’ye verdiği   söyleşi de “Bizim  İran  Şah’ına   inancımız yok.  Fakat ben   Amerika’ya  inanıyorum.  Çünkü, Amerika  Kürdler gibi küçük bir  halka   kötülük yapamayacak  kadar  büyük  bir ülkedir.(50)
Ondan sonra  Amerika   Kürdlere verdiği desteğe  son verdi ve  verdiği  hiç  bir  sözü  yerine  getirmedi.
Barzani   Mart  1975’de    yine  aynı  gazeteciye  verdiği söyleşide      hatasını  kabul ediyor.  O   büyük  hata  ki,    Kürdlerin  yıllarca   yürütüğü mücadele ve ödedikleri  bedelleri    boşa  çıkardı.  Barzani  şöyle  diyor:  “Amerikan   hükümeti   hiç  resmi bir garanti  vermedi.  Biz  o  inançtaydık ki, Amerika  hiç bir  zaman  bizi  terketmeyecek.  Şimdi  görüyoruz  ki  ne  büyük  hata  yapmışız”(51)
Barzani Alman gazetecisi Gunther Dischner’e verdiği bir mülakatta ve gazetecinin en büyük şahsi hatasına dair sorusuna Barzani “Hayatımın en büyük hatası, ABD’ye ve onların bize verdikleri söz ve vaatlere inanmamdı” diyor.(52)
Her ne kadar Barzani burada hatasını kabul ediyor, fakat, devrimin yenilgisinden sonra 22 Mart 1975 tarihinde Amerika’dan iltica talebinden bulundu.(53)
Sovyetlerin Tavrı
Sovyetler Birliğinin Irak ile ilişkileri iyiydi. Özellikle Irak ile Sovyetler Birliği arasında 9 Nisan 1972 tarihinde 15 yıl sürecek olan “Dostluk ve Yardımlaşma Antlaşması”ndan sonra. Sovyetler Birliği Irak’ta ekonomik, ticari ve stratejik alanlarda büyük çıkarlar elde etti. Irak petrolleri eli altındaydı ve büyük faydalar görüyordu. Ayrıca Irak, askeri silah ve materyallerinin tamamına yakınını Sovyetlerden satın alıyordu. Sovyetler Irak’ta büyük ekonomik projeler elde etti. Sovyet savaş gemilerine Haliç kapıları açıktı ve Minay am Qesri ziyaret edebiliyorlardı. Bundan dolayı Irak’taki istikrarsızlık Sovyetlerin çıkarına değildi. Kürdlerle Baasçılar arasındaki çelişki ve çatışmalar Sovyetlerin çıkarlarını tehlikeye düşürüyordu.(54)
Bildiğimiz gibi Irak ve Sovyetler Birliği arasında 1972 yılında yapılan “Dostluk ve Yardımlaşma Antlaşması” ve Sovyetlerin Irak’a yerleşmesinin nedenlerinden biri Kürd Devrimi’nin yarattığı ortamın ürünü ve sonucuydu.(55)
Sovyetler Birliği, Barzani’nin   Irak  hükümetiyle  anlaşmasını,  KDP’nin   kurdukları ve  Irak Komunist Partisi’ninde  içinde  yer aldığı  Cephe’nin  içine  girmesini  istiyordu.(56)
O süreçte   Romansiv’in başkanlığında   bir Sovyet  delegasyonu  Barzani’yi  ziyaret etti.   Bu delegasyona   Irak Komunist Partisi  sekreteri  Aziz Muhamed ve  Irak Devlet Bakanlarından    Aziz Şerif’te  refakat ediyordu.  Romansiv   açık bir şekilde  Barzani’ye   eğer  Baasçılara karşı   savaşırsa   Sovyetlerin kendisini desteklemeyeceğini  bildiriyor.  Çünkü,  Irak ile  “Dostluk ve Yardımlaşma  Antlaşma” ları var. En iyisi  Irak’ı desteklemeli,  kurulan Cephe’ye katılmalı ve  Baasçılarla  olan  sorunları  barışçıl  görüşmeler  yoluyla  çözmelidir.(57)
Fakat Barzani, böyle emirleri ve mudahaleleri kabul etmiyor. Çünkü, bir yandan İran KDP’nin o Cephe’nin içine gitmesini istemiyor ve Irak’a muhalif olarak kalmasını istiyordu. Diğer yandan Barzani Amerikalılara güveniyor ve verdikleri sözler aklını başından alıyordu.(58)
Devam edecek
Çev: Aso Zagrosi