Şeyh Ubeydullah'ın Komünist Torunu: Dr. Aziz Şemzînî(1)
Şeyh Ubeydullah Nehrî'yi Kürd yurtseverlerin büyük bir çoğunluğu duymuştur ve hatta onun hakkında ve önderlik ettiği 1880 Direnişine ilişkin bir çok kaynaktan bilgi sahibiler.. Şeyh Ubeydullah Nehrî'nin 1880 yılında İran ve Osmanlı sömürgecilerine karşı geliştirdiği hareketin deklere edilmiş ulusal boyutu ve bağımsız Kürdistanı hedefleyen yönü hakkında elimizde bir hayli belge var.
Şeyh Ubeydullah aynı zamanda o zamanın Kürdistan'ında dinsel bir otorite idi. Yine bu aile Kürdistan Teali Cemiyeti'nin Başkanı ve 1925 Devriminin yenilgisinden sonra Şeyh Said ve arkadaşlarıyla birlikte Amed'te idam edilen Seyid Abdulkadir Şeyh Ubeydullah'ın oğludur. Seyid Abdulkadir'in babasının yanında 1880 devriminde önemli bir rol oynamıştı.. Bundan dolayı tüm aile uzun yıllar sürgünde yaşadı..
Bu kısa bilgiden sonra makalemin anabaşlığındaki provokatif hususa gelmek istiyorum.
Yani Dr. Aziz Şemzini'ye ... Aslında Dr. Aziz Şemzînî'nin dedesi Seyid Abdulkadirdir. Şeyh Ubeydullah onun büyük dedesiydi.
Ne yazık ki bugüne kadar Kuzey Kürdistan'da Dr. Aziz Şemzînî Kürd okuyucuları ve hatta Kürd siyaset dünyasında hiç tanınmıyor.
Geçen yüzyılın yetmişli yıllarında Kürd hareketinin tümden sola kaydığı bir dönemde Kuzey Kürdistan'da Dr. Aziz Şemzînî'nin Kürd siyaset dünyası tarafından bilinmemesi Kürdlerin kendi tarihleri hakkında sahip oldukları dar bilgilerin bir sonucuydu..
Eğer 70'li yıllarda Kuzey Kürdleri Dr. Aziz Şemzînî'yi ve onun geçen yüzyılın 50'li yıllarında Leningrad'ta yaptığı doktora tezi olan "Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketi"(Rusça vermişti)ni tanımış ve okumuş olsaydılar ciddi ve eşsiz bir başvuru kaynağı olurdu.
Dr. Aziz Şemzînî doktara tezini Marxist-Leninist perspektifle kaleme almış ve ulusal Sorun konusunda bir hayli marxist kaynaklardan yararlanmış ve kullanmıştır.
Kitap esas olarak 3 bölümden oluşuyor.. Kürdistan tarihi hakkında verdiği geniş bilgileri içeren giriş bölümünüde katarsak 4 bölümden oluştuğunu söyleyebiliriz.
Birinci bölüm: Birinci Dünya Savaşının başlangıcına kadar Kürdistan'daki ekonomik ve siyasi durum;
İkinci bölüm: İki Savaş arası Kürdistan'ın durumunu irdeliyor.
Üçüncü bölüm: İkinci Dünya Savaşı sırasında Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketi.......
Dr. Aziz Şemzînî yukarıda verdiğim ana bölümler altında yarım yüzyıl boyunca Kürdistan'ın farklı parçalarında meydana gelen siyasal gelişmeleri mercek altına alıyor. 1925 Kuzey Kürdistan Devrimi, Ararat Hükümeti, Şey Mahmud Devrimleri, Barzan Hareketi, Hiwa Partisi, Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti , Komelay J.K ve Kürdistan Demokrat Partisi hakkında bir hayli bilgiler veriyor.
Ayrıca o dönemler Kürdistan ile ilişkili olan bölgesel ve uluslararası güçlerin Kürd sorununa dair yaklaşımlarınıda irdeliyor.
Dr. Aziz Şemzînî doktora tezini Marxist perspektifle yazmasına rağmen, Kürdistan Teali Cemiyetine, 1925 Devrimi'ne ve Ararat Hükümetine sahip çıkıyor ve Sovyetler Birliğinin Kürd hareketine yaklaşımının tam tersine tezleri savunuyor. Bilindiği gibi Sovyetler Birliği bu hareketleri Kemalistler gibi "gerici", "şeriatçı", "salsanat ve hilafeti geri getirmek istiyen yobazlar" ve "emperyalistlerin kışkırtması" şeklinde değerlendirirken, Dr. Aziz Şemzînî Sovyetlerin tam tersine bu hareketlerin "ulusal" ve "devrimci" hareketler olduğunu savunuyor.
Sovyet-Kürd ilişkileri konusunda bizlerin bu son 10 yıllarda sahip olduğumuz belge ve bilgilere Dr. Aziz Şemzînî geçen yüzyılın 50'li yıllarında ulaşmıştı ve çalışmasında kullanmıştı.
Örneğin Xalid Begê Cibrî'nin 1922 yılında Sovyetler Birliği yönetimine "Bağımsız bir Kürdistan için destek almak amacıyla" gönderdiği mektubu gündeme getiriyor..(Dr. Aziz Şemzînî, Culanewey Rizgarî Niştimanî Kurdistan, Silemanî, s, 157)
Yine Azadi önderliğinin 1922 yılının Aralık ayında Erzurum'da yaptığı toplantıda "Bağımsız bir Kürdistan için" Sovyetler Birliğinden yardım alma kararını aldığını yazıyor.(age, sayfa 157)
Dr. Aziz Şemzînî eserinde bugüne kadar sahip olmadığımız başka bazı bilgileride aktarıyor. Bunlardan biride 1925 Devrimi'nin yenilgisinden sonra Seyid Abdulkadir'in oğlu, Dr. Aziz'in babası Seyid Abdullah girişimleridir. Dr. Aziz Şemzînî'nin anlatımlarına göre Seyid Abdulkadir ve arkadaşlarının idam edilmesinden sonra babası Seyid Abdullah Şemzinan'da Türk devletine karşı bir hareketi başlatıyor. Bu arada bir kaç defa Van'daki Sovyet Konsolosluğu ile ilişkiye geçmiş "Kürd meselesinin çözümü için Sovyetler Birliğinden yardım talebinden bulunduğunu" söylüyor.(age, sayfa, 174-175)
Seyid Abdullah önderliğindeki Şemzinan Hareketi ile Türk devleti arasında bir dizi kanlı çatışmalar oluyor. Daha sonra hareket yenilgi alınca Seyid Abdullah ve yanındaki bir grup savaşçı Güney Kürdistan'a sığınıyorlar. Seyid Abdullah Türkler tarafından giyabından idama mahkum ediliyor. Bilindiği gibi yine aynı aileden gelen Seyid Taha İngilizler tarafından Revandiz'a kaymakam olarak atanmıştı... Seyid Taha'nın yaşamı ve mücadelesi hakkında ayrıca yazmak gerekiyor. Ama şu hususu vurgulamak lazım, Seyid Taha o dönemler Mustafa Paşa Yamulki gibi Kemalistlerle kanlı bıçaklı olan ve Kürdlerin "en büyük düşmanı kemalistlerdir" perspektifine sahip çok ender Kürd şahsiyetlerinden biriydi.....
Dr. Aziz Şemzînî "Ararat Hükümeti"nin Sovyetler Birliği ile girdiği ilişkilere, gönderdikleri küryeleri ve mektuplarıda gündeme getiriyor...
Dr. Aziz Şemzînî Kürdlerin Sovyetlerin "maddi ve manevi" desteği için yaptıkları tüm girişimlerden sözederken, Sovyetlerin yardım etmediğini söylüyor. Ve hemen ardından standart bir şekilde Sovyetlerin niçin yardım etmediğini açıklamak için "o dönemin koşulları ve şartları" gibi cumleler kullanıyor.
Şimdilik kısada olsa Dr. Aziz Şemzînî'nin kendi kaleminden ailesini ve öz geçmişini tanıyalım. Bilindiği gibi Dr. Aziz Şemzini, Kürdistan Demokratik Cumhuriyeti döneminde Sovyetler Birliğine okumak amacıyla gönderilen öğrencilerden biridir. Seyid Aziz Şemzînî Baku'da siyasal bilimleri okumak amacıyla ailesini ve özgeçmişini kaleme aldığı bir dilekçeyi içeri veriyor. Sayın Hassan Qazi bu baş vuru dilekçesini Soranca'ya çevirip http://www.ruwange.blogspot.com da yayınladı... Seyid Aziz Şemzînî bu dilekçede 23 madde halinde ailesi ve kendisi hakkında bilgi veriyor.
Seyid Aziz Şemzini, babasının dedesi Şeyh Ubeydullah'ın bağımsız bir Kürdistan için Farslara ve Türklere karşı giriştiği 1880 hareketine değiniyor, Türklerle Farsların hile yoluyla Şey Ubeydullah'ı esir alarak Hicaza ve Mekke'de esir tutuğunu, oğlu Şeyh Abdulkadir ve tüm ailesininde orada olduğunu söylüyor.
1892 yılında dedem Şeyh Abdulkadir'i ailesiyle beraber İstanbul'a gönderiyorlar. 4 yıl orada kalıyorlar. Daha sonra 1896 yılında dedemi yeniden Hicaza sürgün ediyorlar. Dedem 6 yıl Medine ve 5 yılda Beyrut'ta mecburi ikamete tabi tutuluyor.
Daha sonra 1907 yılında dedem ailesiyle beraber İstanbul'a gönderiyor. 1924 yılına orada kalıyor. Siyasal durumun değişimine bağlı olarak dedem Ayan Meclisine seçiliyor....
Ailemizin daimi muhacir olduğu 1919 yılında dünyaya geldim. Ailemiz İstanbul'a gönderilmişti.
1923 yılında bir dizi zorluklar neticesinde babam Şeyh Abdullah Hakkari vilayetinin Şemzinan kazasının Nehrî köyüne yerleşiyor.
1924 yılında Kürdistan Özgürlüğü yolunda dedem Şeyh Abdulkadir, amcam Şeyh Mehemed, Şeyh Said, Dr. Fuad ve takriben Kürdistan'ın en önemli şahisyetlerinden 150 kişi formalite bir biçimde İstiklal Mahkamesinde yargılanıp idam edildiler.. Bu şahsiyetlerin bir çoğu İstanbul'daki Kürdistan Teali Cemiyeti'nin üyeleriydi ve dedem bu cemiyete başkanlık yapıyordu... 1924-1925 yıllarında babam Şeyh Abdullah Şemzinan'da direnişe geçti, yenilgi aldıktan sonra Irak'a geçti... Revandiz ve Hewler arasındaki Batas köyünde mecburi ikamete tabi tutuldu....( Tarihlerde yanlışlık var... Örgüt konusunda da sorun var... Çünkü, hareket 1925'de başlıyor... Şemzinan olayıda 1925-1926- Ayrıca o dönem Azadi v Partisi var-Aso)
1926 yılında Batas'da ilk okula başladım ve 1932'de Şaklawa'da bitirdim.
1933 yılından 1936 yılına kadar Hewler, Musul ve Bağdat'ta orta derecili eğitimimi tamamladım..
1937-1940 yıllarında askeri okulunu okudum ve mezun oldum...
1940'da Hiwa Partisine üye oldum. Kerkük'te olduğum zaman Hiwa'nın Kerkük temsilcisiydim.
1941 yılında Sovyetler Birliği İran'a girdi. İran'ın gerici rejiminin Kürdistan'daki varlığı son buldu. Kürdistan özgürleşmişti. Babam Şeyh Abdullah bu durumu değerlendirerek İran'a geçti. Büyük Pêşewa'nın emri altında Kürdistan'a hizmet etmeye başladı....
1943 yılında 8 Kürd subayı ile birlikte Irak hükümeti ile Molla Mustafa Barzani arasında aracılık yaptık.
1944 yılında Barzani'ye yardım yaptığım gerekçesiyle ihanetle suçlandım ve Güney Irak'a gönderildim.
1944 yılında gericileştiği gerekçesiyle Hiwa partisinden ayrıldım..
1945 yılında Molla Mustafa Barzani Irak'a ve İngilizlere karşı savaşa başladığı zaman bende katıldım.
Barzani aşiretiyle beraber bende Özgür Kürdistan'a geldim ve Mergewer'de ailemin yanına gittim. Kürdistan Demokrat Partisine üye oldum..
İngilizce, Arapça, Türkçe ve Kürdçe'yi iyi biliyorum ve yazıyorum. Biraz Farsça ve Fransızca'da biliyorum.." diye yazıyor.
Devam edecek