ASO ZAGROSİ‘NİN ERZİNCAN HÜKÜMETİ ADLI MAKALEME ELEŞTİRİ NOTLARINA CEVAP/ DAVUT KURUN
1980
yılının
sonunda yazdığım “Erzincan hükümeti 1917-21” adlı makaleme Aso arkadaş on bölümlük bir eleştiri notları yazdı. O
dönemdeki bilgi ve siyasi perpektifimle,
mümkün olduğu kadar gelişmeleri “doğruya yakın “ bir öykü şeklinde
vermeye çalışmıştım. Bir kaç ay önce birçok sitede yeniden yayınlanması
üzerine, birçok eleştiri ve suçlama
alınca , cevap mahiyetinde bazı eklemeler yaptım ve kaynaklar verdim. Makalenin Tarihsel belgelerin derlemesi veya
belge olma iddiası yoktur. “doğruya yakın” bir öykü terimini kulanmak zorundayım, çünkü kürtlerin
yazılı belgeleri yoktur veya çok azdır. Türk ve Ermeni kaynaklarını “tersinden
okuyarak” bazı sözlü duyumlarımla
birleştirmeye çalışarak, gerçeği bir “yargıç “ gibi sorgulayarak bulmaya
çalıştım. Aso”nun dediği gibi “...kürt düşmanlarının yazılarında Erzincan
hükümeti ve kürtlere ilişkin oluşturdukları bataklıktan altın bulma gibi zor
bir olay ile karşı karşıyayız”. Bunun bilincinde olan Aso arkadaşım da aynı
bataklıkta gerçekleri ararken bulduklarını 10 bölüm halinde yayınladı. Asonun yazı dizilerini okudukça
tekrar konuya kafa yormaya, elimdeki
notlarımı ve bazı kaynakları tekrar gözden geçirmeye çalıştım. Bugünükü bilgi
ve siyasi kriterlerimle makaleyi yazsam
daha farklı ve daha geniş yazardım, ama ogünkü siyasi formasyonumuzu ve tarihe
bakışımızı yansıtan bir belge olması açısında
olduğu gibi kalmasını daha uygun buluyorum. Ancak aynı konuda daha
kapsamlı bir araştırma çabası içindeyim. Bilinen nedenlerle “bataklıkta altın
arama” olan bu çabamda fazla yol alamıyorum.
Aso arkadaşın verdiğim kaynaklar hakındaki değerlendirmesi yanlış değil.
Bunu bir kaç ay önce makaleye yaptığım ek de
aynı değerlendirmeleri bende yapmıştım. Ek olarak şunları yazabilirim.
Garnik Asatrian ı Danimarkada şahsen
tanıdım. Kendisi ile iki günlük tarih
tartışmamızdan sonra ücüncü gün birlikte
Almanyaya yolculuk yaptık.
Sanırım Erivan doğü bilimleri
akademi üyeliği ve Ermenistan komünist partisi genclik örgütü başkanlığını
yapmıstı. Konuşmalarımızın çoğunu not ettim, daha sonra Erivanda bir arkadaşı
üzerinden bana bir gazete gönderdi. Dil
ve harf farklılığından dolayı gazetenin içeriğini halada bilmiyorum. Tanıdığım
bir kaç ermeni arkadaşıma gösterdim ancak bana tercüme edemediler, hala dosyamdadır. G.Asatrian türkce , kürtçenin her üç lehcesini, farsca
gibi bölge dilleri dışında birçok dil bilen, tarih bilgisi oldukça iyi olan
biri idi. Benim Dersimli olmamda dolayı Dersim Tarihi, yerleşim yerleri, hatta
benim doğum yeri olan Tomayik köyünün tarihçesi hakında detaylı bilgiler verdi.
1917-18 yıllarında Dersim ve Erzincanda gelişen olaylar hakındaki konuşmasından
da bazı notlar almıştım. Asatrian militan bir ermeni milliyetcisiydi,
yezidilerin kürt olmadığını, Kuzey Kürdistanın önemli bir kısmının hala
Ermenistan olduğunu, zazaların ermeni olduğunu vs bir çok konuda, ermenilerin
resmi görüşlerini dile getiriyordu. Konumuz G. Asatrian değil , ama neden
kaynaklarımızın bilgilerini tersinden okumamız gerektiğinin anlaşılması için,
bunları belirtmek zorundayım.
2
ASO.NUN ELEŞTİRİLERİNE GELİNCE..
Aso notlarının ikinci bölüme “Erzincan hükümeti” denen olay işgal idaresi
mi yoksa Ermeni ve Kürtlerin özgür iradeleriyle oluşturdukları şura mı?
Sorusuyla başlıyor. Notlarının
sonunda da “ Kürtlerle Ermenilerin kurduğuortak bir şura olmamıstır” diyor
Çarlık ordusunun işgal ettigi bölgelerde,
kendisine bağlı ve ermeni
güçlerinin güvenlik güçleri olarak hizmet ettiği bir işgal yönetimi kurduğu bilinen tarihi bir olgudur. Bu durum,
çarlığın devrilmesinden sonra da Kerenski
geçici hükümeti döneminde de devam
etmiştir. Ancak Ekim Devriminden sonra durum değişmiştir. Çünkü sovyet yönetimi
savaşa tek taraflı olarak son vermekte ve osmanlı devletinde işgal ettiği toprakları tahliye etmektedir.
İşgal biteceğine göre, yeni bir işgal
yönetimi kurma sözkonusu olamaz. işgal
bölgelerinin kaderinin ne olacağı,
konusunda, türkler, ruslar, Ermeniler, Kürtler, Potnuslar,
Gürcüler,Azeriler farklı tavır ve siyasi bakışlara sahiptir. Bunun dışında
İngilizler Fransızlar Amerika ve İran bölgenin kaderini belirleyen siyasi
aktörler olarak, o dönem yoğun çaba içindedirler.
Erzincan mütarekesi de bu dönemde
yapılmıştır. Daha işgal döneminde, Ermenilerle Kürtler arasında belirli
konularda antlaşmalar sağlanmıştı. İleriye doğru bazı siyasi adımlar atılmış,
karşılıklı dayanışma ile ortak siyasi
yönetimler oluşturma konusunda itifak sağlanmışıtır. Ancak Rusyadaki Ekim Devermi, 1. dünya savaşını sona erdireerek, işgal
bölgelerini tahliye etmeye başlaması, bölgemizdeki dengeleri altı üst ederek
yeni bir süreci başlatıyor, ve bu değişen yeni dönemde Kürt –Ermeni ilişkilerini, Türk –Rus
ilişkilerinide yeniden şekillendirdi. Kürtlerle Ermeniler arasındaki eski
antlaşmalar yeni zeminde ele almak ve kalicılaştırmak içi heyetler bir dizi
görüşmeler yapar . makalede sözü gecen görüşmeler bu döneme aittir
Sovyet ordusu ile Osmanlı ordusu
arasındaki ilk temas 4 kasım da başlamış ve 24 kasımdaki heyetler arası
görüşmede ateşkes antlaşmasının tam metni hazırlanıyor ve 5 aralıkta imzalanıyor. Tarih konusunda kesin bir şey söyleyemiyorum, çünkü bazı
kaynaklar eski tarihi kulanarak tarih verirken bazı kaynaklar yeni tarihi
kulanmışlardır. İki tarih arasında 13 günlük fark vardır. Gürcü kaynaklar 17
kasım tarihini ( Dokumanti materiali po Vneşney..belge no.44) , Ermeni
kaynakları 30 kasımı (R.Hovanisian.Armania on the Road independ. 1918 los
Angeles.1967..s.109) türkler ise 18(diger takvim ile 5 aralık) Aralık tarihini
vermektedir. Mütareke sürecinde ilk görüşme den antlaşmanın imzalanmasına kadar
bir kaç görüşme yapılıyor ve bu gürüşmelere farklı isimler de katılıyor. Ancak türklerin verdiği tarih olarak 5 aralık saat
15.00 imzalanan metinde rus kaynakları
ile türk kaynakları imzalayan heyet hakında farklı bilgiler veriyorlar.
Stefanos Yerasimos türk sovyet ilişkileri adlı eserinde (s.40) Rus Heyetini, Tuğgeneral Vişinski,
Yelizvetensk, bir albay(imza okunmadı),Smirnov, doçent V.Tavazaya, Vedrinski isimlerini sayarken, türk heyetinide söye
saymaktadır. 3. ordu genelkurmay başkanı (imza okunamadı), Ömer Lütfü, Hüsrev
bey, tercüman Yakup. Ali Kemali de “Erzincan tarihi “ adlı eserinde farklı
isimler vermektedir. Burada isimlerden
çok, bu heyetlerin kimin adına yetkili oldukları ve ateşkes antlaşmasını
imzaladıklarıdır. Bilindigi gibi,
bolşevikler merkezi rusyada hala
eski rejime bağlı olan generallerin ordularıyla boğuşmaktadır ve
iktidarını kafkasya kadar
geliştirememislerdi. Erzincan heyeti,
kendisini hem merkezi rusyada kurulan sovyet hükümetine hem de
kafkaslarda kurulan Menşevik Gürcüstan ,
Taşnak Ermenistan ,Müsavaat Azeri hükümetlerine bağlı görmektedirler. Daha
sonra bu hükümetler, merkezi tifliste olan
Mavera-i Kfkas, yada zakafkas,
yada kısaca seym olarak adlandırılan bir güney kafkaf
fedarasyonunu kurdular . Erzincan
mütarekesinde sovyet ordusunu temsil
eden heyetin başkanlığını yapan Tuğgeneral
Vişinski, daha sonraları güney kafkas Federasyonuna bağlı ordunun
komutanlığını yapacaktır. Konuyu fazla dağıtmadan, Aso arkadaşın notlarına
dönersek. 1-mütareke tarihini türk
kaynaklarınca belirtilen 5 aralık 1917 tarihli tarihi problemli ve diger kaynaklarca doğrulanmamaktadır.
2-çarlık ordusunun işgal ettigi
bölgelerde ilhak politikası amacına uygun olarak kurdukları işgal
idaresini, savaşa son verip çekilen
sovyet ordusun, bu bölgelerde kurmayı amaçladıkları yönetim arasındaki farkı
görmeyip, aynılaştırması doğru bir yaklaşım degildir. Sovyet hükümetinin
kürtlere karşı ermeni yanlısı politikasının olduğu açıktır, ancak ilhak amaçlı bir işgal hükümeti kurma çabası
olarak görmek yanlıştır. Sovyet hükümeti bu dönemde ilhakçı politikasından çok
kendi eski çarlık sınırları içinde kendi yönetimini oluşturma çabası içinde
olduğu bir gerçektir ve Ekim devriminden hemen sonra da “emperyalist savaşa”
son vererek, rus ordusunun işgal ettigi bölgelerden çekileceğini açıklamıştır.
Ancak geri çekilirken işgal bölgelerini
oraada yaşıyan halkların oluşturacakları yönetimlere devredileceğini,
osmanlı ordusunun bu halklar üzerindeki hakimiyet kurmaya yardımcı
olmıyacaklarını da açıklamıştır. 11 Ocak 1918 de SSCB hükümeti, geri çekilen sovyet ordusunun
“ yönetimi kurulan halk temsilcileri sovyetine devredeceklerini” bir kararname
olarak açıklamıştır....(Akdes Nimet, Kurat. S.334-34.) (Genel kurmaybaşkanlığı
CJL. S.423-28)
Stefan yaresimos bu konuda aktardığı
Lenin ve Stalinin imzaladığı kararnamede 1. 2 ve 3 maddelerinde güvenliği sağlayacak bir ermeni milis gücünün oluşturulması, başka
yerlere zorla göçettirilmiş ermenilerin topraklarına dönmesinin barış
görüşmelerinin ön koşulu olarak belirttikten sonra Türkiye ermenistanında “Ermeni halk
temsilcileri sovyeti “ adiyla gecici bir yönetimin oluşturulmasını ve Türk Ermenistanın coğrafi sınırlarının
demokratik esaslara göre seçilen ermeni halk temsilcileri ile komşu münaşakalı
illerin halkında demokratik esaslara
göre seçien temsilciler Kafkas işleri olağanüstü komiseri ile birlikte kararlaştırırlar
ve saptarlar, demektedir ( türk sovyet ilişkileri. S41) Burada sökonusu edilen
ve topraklarına dönecek olan Ermeniler, ittihat Teraki partisinin . 1. dünya
savaşı yıllarında tehchir ettiği Ermenilerdir. Bir hatırlatma olarak belirteyim
ki, bu kararnamenin yayınlandığı yıllarda Ermeniler hala Sovyet hükümeti ile
birlikte hareket etmektedirler. Ancak bir kaç ay sonra, mondros
mütarekesinden sonra, ingilizler, Fransızlar ve Amerikalılar bölgeye girmeye
başlaayınca Ermeniler ikiye bölünür,
Taşnak partisi ingilizlerin safında sovyetlere karşı tavır alırken, bir kısım Ermenilerde sovyet hükümetiyle aynı
cephede saf alır ve Ermenistan sovyet
hükümetini oluşturmak için Taşnaklarla savaaşa tutuşurlar. Daha sonra SSCB bağlı Ermenistan cumhuriyetini
kuracak olan bu partinin yayınladığı
bildiride, “milli müdaafa komitesinin (Taşnak) siyasi mesleginin
esasını,Trabzon,Mahahatun,Diyarbakır,Musul memeleketlerininde ermeni
egemenliğine alarak geniş topraklara sahip olma havasının teşkil ettiği ve
bundan vazgeçmediği için emperyalistlerin propağandasina kapılarak büyük
Ermenistan hayali ile uğraştıkları ifade edilmiş, bunların miletlerin refahi
saadetinin topraklarının genişletmesinde değil, birbirine kardeşlik ve dostluk
göstermeleri ile, birbirinin hukukuna riayetle kaim olabileceğini bilmeleri
gerektiği belirtilmiştir.” (Sabahatin Özel,milli müc. Trabzon, ankara 1991,
s.228)Yani saflar oldukça karıışıktır. Dolayısıyla sovyetlerin 11 ocakta yayınladıkları
kararnameye “Türki Ermenistanda “ yegane
güç olan Taşnakyum partisi uymayınca, uygulama sansını da yitirmiştir.
Sovyetlerin, Taşnaklara yardım etmesi bir yana, türklerle birlikte taşnak
güçlerine karşı ortak savaştılar. İngilizler, taşnaklara verdikleri sözleri
tutmayıp yanlız bırakınca, taşnak güçleri, sovyet ve kemalist güçleri arasında
ezildiler. Türkler burada kurnaz davranarak, hem eski osmanlı sınırları içindeki
ermenileri temizleyip, taşnak güçlerini
ezip rusya ermenistandaki iktidarını yıktıktan sonra, işgal ettikleri gümrüde teslim olmaya zorlanan taşnak temsilcileri ile Gümrü antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşma
imzalandıktan bir gün sonra Ermenistan
Bolşevik partisi Erivanda
iktidarı elegeçiip SSCB bağlı
Ermenistan cumhuriyetini ilan etti. Ancak Kemalistler Gümrü antlaşmasını
hem SSCB ne hemde yeni Ermenistan hükümetine karşı
işgal ettiği bölgelerdeki yönetimini meşrulaştırmak
için kulanmıştır. Bugünkü Nehcivan ve
karabağ sorunu bu anlaşmaların doğurduğu sorunlar olarak günümüze kadar
sürmektedir.
3
Aso arkadaşın eleştiri notlarına dönersek, kürtlerin ve ermenilerin birlikte oluşturdukları Erzincan şuurasının olmadığını, Ermeni ve
Kürtler arasındaki görüşmelerin sonuçsuz kaldığı şeklinde tesbitine gelince.
1950 lerde ve 60 larda yayınlanan Belgelerle Türk tarih mecmuasında Erzincan şurası hakında önemli belgeler var. Ne yazık ki bugün bu belgelere
ulaşmak mümkün değildir ve alıntı veremiyeceğim. İkincisi G.Asatrian dan aldığım notlar, ki bunları da
yukarda belirttiğim gibi kürtleri küçük
düşüren, ama satır aralarında kürtlerin
önemini vurgulayan sözlerle gerçeği
yakalamak mümkündü. Diger bir sözlü
kaynağım, çocukluk yıllarında dinlediğim ve bugün hala belegimde iz bırakan Dersim yaşlılarının anlatımıdır.
Bunlardan 1900 den itibaren Dersim
olayları hakında bilgisi olan İman Tahran’ın hatırımda kalan
anlatımlarını, bir kaç ay önce oğlu
tarafında da teyid edilince, buraya aktarmayı uyğun buuldum. Bunun dışında
eldeki yazılı kaynakları de vermeye çalışcağım.
Konuya dönersek.
Başlangıçda rus ordusunun denetimi altında
olan taşnak güçleri, uzlaşmacı davrandılar.
ama Ruslar çekilince, Bolşeviklerin Ermenistan komitesinin dediği
gibi, “büyük Ermenistan” hayali için Dersim güçlerini dayanak yapmaya
çalıştılar. Hem Bolşeviklerle hem Türklerle savaş haline giren Taşnaklar,
Kürtlerle itifak kurmak için tavizkar davranacağı yerde , kendi şartlarını
Kürtlere empoze etmeye çalıştıkları görülmektedir. Taşnak güçlerini destekleyen
Rus işgali döneminde, konjuktürel güç dengesine uygun olarak, Taşnaklarla ortak
yönetim konusunda Dersim uzlaşmacı
davranarak beli antlaşmalar yaptılar, ancak rusların geri çekilmesinden sonra ,
türklerin saldırıya hazırlandığı ,güç dengesinin tamamen değişdiği bir dönemde
dersimlilerin bölge üzerindeki iddialarını dikate almadan, Türklere karşı
kürtlerle itifak kurarak ortak yönetim konusunda uzlaşma yerine, bilinen Büyük
Ermenistaan projesinden israr ettiler . Kürtlerle Taşnak güçleri arasında
uzlaşı sağlamak için yapılan görüşmelerden birini Sasuni söyle aktarıyor.. “ Uyuşma ve anlaşma yönünde yapılan
atılımlardan birini de ben şahsen 1918 ocak ayında Hınus ta iken
yaptım....Orada Bingöl, şuyar, Tekman ve Varto bölgelerinde ki Kürt liderlerini
ve delegelerini bir Kürt –Ermeni
toplantısına davet ettim. Bu kongreye 40 kadar
Kürt geldi ve konuşmalar tam 24 saat sürdü. Zanederim ki bu kongre öz vatanda yapılmış
olan ilk Ermeni-Kürt kongresi olarak kabul edilebilir. Biz Kürtlere bütün
tarihi izah ettik. Bu savaşın
neticelerini, Türklerin Ermenilerin
katledişlerini ve Kürtlere yaptıkları kötülükleri belilrterek, Ermeni kürt
dostluğunun ve işbirliğinin kaçınılmazlığı üzerinde durduk, Kürt deleğelerinin
bazıları Ermeni Kürt dostluguna tamamen
inanmışa benziyor idise, teklifi onaylamakla beraber, düşmanca bir tavır
içiinde olduklarını gösteriyorlardı. Kongreye gelmiş olanlar sadakat ve dostluk
yeminleri içerek dağıldılar.Fakat şubat sonlarına doğru Osmanlı orduları bize
baskı yapmaya başladıkları zaman kürtlerin büyük bir çoğunluğu yine onlara
yardımcı oldular.” Garo sasoni, Kürt
ulusal hareketleri, Ermeni-Kürt ilişkileri. S.158” Bu görüşme Erzincan şurası
döneminde yaapılan Kürt – Ermeni
görüşmelerinin bir devamı olduğu
anlaşılıyor, ve Erzincanda Dersim güçleri ile yapılan görüşmelerin de aynı
minval üzeri yürüdüğü, şartların dengelerin hızla değişmesi nedeniyle, daha
önce yapılan antlaşmaların gecerliliğini
yitirdiği, ermeni güçlerin intikamcılığı
ve büyük ermenistan hayali, türk birliklerinin toparlanıp ilerlemesi,
Kürtlerinede hızla yeni duruma uyğun tavır geliştirdikleri bir durum
sözkonusudur.
Yine o dönemde Ali Şerle Erzincana
giden, daha sonra Ermeni-kürt
çatışmalarına katılan İmam Tahran ın anlatımları,ki bu anlatımları yakın dönemde oğlu H.T iye yaptığım söyleside tasdik etimiştir.
Dersimin yakın tarihi hakında kendisinden çok şey dinlediğim İmam amcanın
bu konu hakında anlatıkları kısaca,:
Alişer yanında bir kaç süvari ve eşi ile Merxho köyüne geldi.
Merxho suran ağalarına aitti ama
yarıcıları ermeni idi. Gelenler Paşa ağaya misafir oldu. Zarife “caxht”nı
cıkarıp silahını ile birlikte alişerin yanına koyduktan sonra dam evine gitti..”
alişer küs olan ve aynı zamanda akraba olan bu ağaları ikinci gün tek tek
ziyaret ederek akşam hepsini bir araya getirdi. Kendisininde katıldığı
toplantıda “alişerin Erzincandan geldiğini, rus ordusunun subayları ve Ermeni ileri gelenleri ile
görüştüğünü, osmanlıya karşı istiklali
olan bir “şura” yapacaklarını, rus ordusunun
idareyi bu şuraya bırakacağını” vs açıklamalar yaptı. Suran ağaları
Alişere destek sözü vererek uğurladılar. O zamanlar Merxhodan Sorpiyana kadar
olan köyler suran ağalarına aitti. Bunların Erzincana gönderdiği milisler arasında bende vardım. Ancak biz
erzincana girmedik. Ermeni ileri
gelenleri dersim milislerinin şehre
girmesini istemiyorlardı. Alişer efendi ile yaptıkları anlaşmayı
bozmuşlar. On gün içinde yüzlerce milis
erzincanın etrafında biriktii. Ermenilerin Pülümür tarafından bizim köylere saldırdığı
yakaladıkları erkekleri öldürdükleri söylendi. Daha sonra ermeniler bizim
kaldığımız bölgedeki bir köylüyü
öldürdükleri söylendi. Dersimliler
Erzincana almak için ağaları
sıkıştırıyorlardı. Bir gün, birkaç türk
askeri geldi ve biz Erzincana girdik. Ermeniler fazla direnmediler. Erzincanın
dışına çıktılar. Bir iki gün sonra türk askeri girdi şehre, rus ordusunun deposunda aldığımız postal va
paltoları bizden toplayıp kendi askerlerine verdiler. Biz yine kendi
çarıklarımızı giydik. Daha sonra Pülümür tarafında Ermeniler ile bizimkiler arasında çatışmalar başlayıncı
o bölgeye gittik. Bizimle gelen ermeniler korktukları için geri dönüp köylerine
Merxhoya geri döndüler. Biz daha pülümür
dağına varmadan Ermeniler orayı da terketmişlerdi. Biz daha ileri gitmedik.
Türk askeri bir kaçgün sonra oraya da geldi. Onlar hiç savaşa
katılmıyorlardı. potinleri bile çamura
degmiyordu. Bizim çarıklarımız o kayalıklarda parçalanmıştı, hiç olmazsa birer
postal vermelerini söyleyince çamur ve taşlık yerde çarıkla dolaşırsanız tabii
ki yırtılır, dışarda yaya gezin
çarıklarınızı içerde giyin
cevabını verdiler. Türk subaylarından nefret ediyorduk “
İmam amcanın anlatımlarına benzer
bazı anlatımları da ikinci ağızlardan,
yanı gidenlein çocuklarından da dinlemiştim. Hatta o zaman şura çalışmalarına
katılanların çocuklarının evlerinde rusların verdikleri büyük
“bakır siniler” “ her biri 20
teneke su alan sekiz kulplu kazanlar,
kırılmaz cam bardaklar, ve rus
mavzerleri” vs hala onların torunlarının evlerindedir.
Yine başka bir kaynak bu konuda şunları yazıyor. “ Koçgirideki ayaklanma
aniden patlak vermiş değildir. Bu Hareket 1917-18 yıllarında Erzinda kürtler ve
ermeniler tarafından kurulan şuura hükümetinin devamıdır. 1918 Rus askerlerinin
ateşkes nedeniyle Erzincandan
çekilmesinin ardından koçgiriye çekilen
Kürtlerin kemalistlere karşı direnmesi olarak görülmelidir koçgiri ayaklanması”(prol.
Devrimci köz. Sayı 16, şubat 2004)
Devam edecek