Skip to main content

TBMM’ yi BOYKOT mu dediniz? Goran Koçgirî

Kurdistan’ ın 4 parçasında yaşanan değişim hızına yetişmek mümküm değil. Gündem sürekli değiştiğinden, gündemin peşinden sürüklenip duruyoruz. Günedemi belirleyen değil gündemi belirlenen duruma düşüyoruz. Gündemimiz irademiz dışında sürekli sömürgeci güçler tarafından belirlendiğinden, yazılarımızın büyük bir çoğunluğu yakınma ve eleştıri temelinde şekilleniyor.

Kurdistan ulusal mücedelesinde bir adım ileri atılıyor yönünde bir atmosfer yaratılmaya çalışılırken, oysa realiteye bakıldığında sürekli geri, kapana kıstırılmış, güdükleştirilmiş, özünden uzaklaştırılmış, sürekli kan kaybı yaşayan bir ulusal mücadele sürecini yaşadığımız gerçekliği ile karşı karşıya bulunuyoruz.

Bir ileri adım derken beş adımın geriye atıldığı bir dönem yaşıyoruz.

Yaşadığımız dönem bir trajedi ve düşmanımıza benzediğimiz, düşmanımızın çok kötü bir kopyası, kötü bir taklitçisi olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Geçmişimize yabancı, geçmişi unuturmaya çalışan, red eden, değerleri yok sayan, sömürgeci güçlerin, Kurdistan üzerindeki hakimiyetini perçinleştiren sembollere-değerlere sahip çıkan ve onu halkımıza empoze eden, Kurdistan’ da tek güç olarak dayatılan akım akım ile yüz yüzeyiz.

Bu akımın görevi, Kurdistan ulusal davasında alabildiğince tahribatlar yaratma, Kurdistan ulusal davasını, sömürgeci güçlerce kabul edilebilinecek pozisyona getirmek, Kürt halkının haklı ulusal davasını, basit bir dil sorunu terekesine düşürmektir. Bunun için sürec ve gündem sürekli suni ve gereçek sorunları örtbas eden, gizleyen içi boş günden yaratmak, halkın sömürgeci TC devletine olan kin ve nefretini yumuşatmak sisteme entegre etmektir.

11 Haziran seçimlerinde yaratılan fırtınaya bakın YSK Hatip Dicle’ye haksızlık yapmış, halkın iradesini hiçe saymış, seçilmiş bir kişinin haklarını gasp etmış ajitasyonları. Sanki Hatip Dicle’ye yapılan haksızlığa son verilirse, milletvekililik hakları iade edilirse, sistem düzelir, Kurdistan sorunun çözümü için imkan sunulurmuş.

Deve misalı, Öcalan’ a ev hapsi verilirse, Hatip Dicle’ye vekillik hakları iade edilirse, Sistemde-sömürgec TC sisteminde iyileşme olurda Kurdistan sorunun çözümü yolunda adım-adımlar atılırmış!

Yoksa ‘’BOYKOT’’

Boykot yanlış mı? BDP’ lilerin Hatip Dicle’ nin vekilliği iade edilmemesi durumunda TBMM’ yi boykot edecekler! TBMM meclisinin Boykot kararı doğru, talep yanlış. TBMM’ nin Kürt’ler, Kürt vekiller tarafından boykotu, uluslararası alande büyük yankılar uyandıracaktır, doğru taleplerin doğru bir temel ve taleplerle savunulması durumunda. Her ne Hikmet-ı İlahi ise Öcalan önderliğindeki PKK’ nin misyonu, Kurdistan halkının TC’ ye karşı mücadeleyi bağımsızlıkla sonuçalndırabileceği bütün yol ve yöntemleri, kendi deyimleri ‘’ BOŞA’’ çıkarmaktır.

Kafatasçı-ırkçı ve faşist bir anlayış temelinde şekillenen TBMM’ yi BOYKOT kararı doğru, ama bu kararı salt bireysel haklar için savunmak yanlış. Bu karar, boykot çağrısı da diğer kararlar gibi hedefe ulaşmadan çöplüğe atılacağı konusunda hiç bir kuşkum yok.

Gözleri ve kulakları imralıya yönelik olanların, kendi iradeleri ile hareket etme gibi bir şansları yoktur. TBMM’ ni boykot etme tartışmaları imralıdan gelecek sinyallere göre şekilleneceğinden dolayı, bunların bu yöndeki tartışmalarını ciddiye almamak gerekir. Eğer bunlar irade sahipleri ve kişilikli politik öngörülere sahip olmuş olsaydılar, TBMM’ nin yapısı ve milletvekilli olma şart-şurutları ( Milletvekili yemini) nin uluslararası alanda mahkum etme, TC’ ye bu alanda geri adım attırma imkanlarına sahip olurlardı.

Öcalan önderliğindeki PKK ve onun sivil alandaki uzantılarının bu yönde bir sorunları olmadığı gibi, Kürt halkının kanı, onuru ve özgürlüğü üzerinde palazlanma sorunları var! Eğer böyle bir sorunları olmamış olsaydı, TC’ nin yumuşak karnı, insanlık suçları ile örtüşen yasa ve uygulamaları ve temel üzerinde şekillenmış bir yapısı vardır. TC’ nin varlığı bile bir insanlık suçudur.

Doğru ve kararlı bir mücadele anlayışı ile hareket edilmesi durumunda ilk okullarda, Kürt ve diğer halkların çocuklarının beyinlerine enjekte ettirilen ırkçı-şövenist ‘’ ANDIMIZ’’ dan TBMM’ deki vekil yeminine kadar TC’ ye uluslararası alanda mahkumiyeti tattıracak ve Kurdistan halkına gerek pratik alanda ve gerekse psikolojik-ruhsal alanda kendine güven olayını tattıracak ve mücadeleye yeni ivme kazandıracak başarılar elde edilebilinir!

Ama, Öcalan ve şurekasının böyle bir misyonu yoktur!

Onların misyonu, Kurdistan halkının haklı davasını doldur-boşaltmalarla dejenere etmek ve TC’ye Kurdistan’ da daha fazla asimilayonun yolunu açmadır.

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.