Bugün Kürdler arasında en çok tartışılan olaylardan biride 17 Şubat'tan bu yana yapılan gösterilerdir.
Nawşirwan Mustafa'nın Gösterilere Karşı Tavrı
Bilindiği gibi 17 Şubat günü "Berdergay Sera"da bir gösteri yapılmış ve gösterinin bitiminden sonra bir grup gösterici Suleymaniye'deki KDP'nin merkezi binasına önüne giderek gösterilerine devam etmiş, parti binasını taşa tutmuşlardı. KDP'nin iddiasına göre "bazı göstericiler silahla ateş ettikleri" de söyleniyor. Bu arada KDP merkezini korumakla görevli Peşmergeler göstericilere ateş ettiler. Bir kişi öldü ve 50'den fazla gösterici yaralandı. Bu olaydan dolayı KDP ve YNK, Gorran Hareketini suçladılar. KDP yaptığı açıklamada Suleymaniye asayışının parti binalarını korumadığını ileri sürerek isim vermeden YNK'yi suçladı. Bu arada KDP Politbüro Sekreteri Fazıl Mirani "Partimize uzanan elleri kıracağız" yönünde sert bir açıklama yaptı.
Bu arada Gorran adına bir açıklama yapan Nawşirwan Mustafa "gösteriyle Gorran'ın hiç bir ilişkisi olmadığını" ve hatta yaşanan olaylardan dolayı "bozgunculardan" söz etti. Suleymaniye olayından sonra Gorran'ın Hewler, Şaklawa, Soran ve Duhok bölglerindeki parti binaları yakıldı ve talan edildi.
Fazla bir zaman aradan geçmeden Gorran yapmış olduğu açıklamayı geri çekti , yürüyüş ve gösterileri açık bir şekilde desteklemeye başladı.
Fakat şu noktanın altınıda çizmek lazım. Göstericiler de Gorran'ı yaptığı açıklamadan dolayı suçlamaya başladılar.
Gorran yetkilileri ve özellikle Nawşirwan Mustafa bir çok açıklamasında ilk tutumlarına ve daha sonra gösterilere karşı takındıkları tavır konusunda açıklamalar getirmek zorunda kaldı.
Zerewani Güçlerinin(Peşmerge) Hewlêr'den Suleymaniye'ye gönderilmesi ortalığı daha da elektirlendirdi. Çünkü, Zerewani Güçlerinin getirilen birlikleri Suleymaniye çevrelerinde KDP'li olarak biliniyor. Ayrıca Anayasa'ya göre bu güçler sınırları korumakla görevli ve iç olaylardan sorumlu değiller.
Birde bu birliklerin başında bulunan eski KDP, sonradan PKK'li olan ve daha sonra yeniden KDP'ye dönen general Weyis, Gorran'a karşı sert açıklamalar yapıyor ve Suleymaniye olaylarının altında "dış güçleri" arıyordu.
Zaten Güney Kürdistan'da yıllardan beri gündmeme gelen ve son dönemlerde doruğa çıkan tartışma askeri güçleri partilerin kontrolunden çıkarmak ve ulusal bir orduya dönüştürmek var.
YNK'nin tanklarının yönünü Gorran'ın merkezine çevirmesi(Hawlati ve Awene gazeteleri resimleri yayınladı) Zerewani güçlerinin Suleymaniye'ye gelmesi Gorran'a yönelik saldırıların olacağı kaygılarıda ön plana çıkmaya başladı. Suleymaniye'de yoğun bir kitle Gorran'ın merkezini koruma altına aldı ve Zerewani güçlerini protesto etti. Zerewani güçlerinin Suleymaniye'ye gelmesinden sonra, bu güçlerin şehirden çıkması göstericilerin başlıca talebi oldu.. Bilindiği gibi kısa bir süre sonra Zerewani güçleri geri çekildi.
Nawşirwan Mustafa 7 Mart tarihinde Sbeiy'de yayınlanan söyleşisinde 17 Şubat'ta yapılan gösteriye ilişkin Gorran'ın tavrına dair tutumlarını açıklıyor.
Nawşirwan Mustafa açıklamasında "biz yürüyüşün zamanlamasına karşıydık. Bundan dolayı da yürüyüşün örgütlenme komitesinde yer almadık" diyor.
Nawşirwan açıklamasında kitleye kurşun sıkılınca biz tavır değiştirdik, eski açıklamamızı geri aldık ve göstericileri açık bir şekilde desteklemeye başaldık. Bu tutumlarını " kurşun ile taş arasında tercih" olarak açıklıyor.
Nawşirwan Mustafa göstericilere katılan kesimleri değerlendirirken ilginç tespitlerde bulunuyor. Nawşirwan göre bugün sokaklara dökülenler Raperin(1991) sonrası kuşaktır. Bu kuşağa göre , illegal çalışma yürüten, dağa çıkan eski kuşak Kürdistan'daki iktidar kurumlarını ve siyasal partilerinin yönetimlerini denetim altına almışlar. Onlara göre kendileri siyasal, toplumsal ve ekonomik yaşamın dışına itilmişler. Onlar kendilerini her şeyden mahrum edildiklerini düşünüyorlar.
Nawşirwan bu iddiasını somutlaştırmak için bir örnek veriyor. Diyor ki var olan verilere göre Raperin'den sonra 50 bin cıvarında Kürd genci yüksek eğitimini tamamladı. Bu gençlerden 50 tanesi dahi hükümet, parti yönetimlerine ve yüksek karar mekanizmalarına gelemediler. Bunu daha yakından tespit etmek için hükümete, partilerine merkezine, bakanlara, bakan yardımcılarına, genel yöneticilere, büyükelçilere, konsuloslara, partilerin il ve bölge sorumlarına bakın diyor.
Nawşirwan bu kuşağın teknoloji devriminin kuşağı olduğunu, kendilerinin döneminde internet, E-Mail, uluslararasın yayın yapan televizyonlar ve çep telefonları yoktu. Yeni kuşak bunların hepsinden yararlanıyor.
Bu kuşak diyor ki yaşımız uygun değildi, bundan dolayı dağa çıkamadık, illegal örgütlerde çalışamadık ve işkenceler görmedik.. Bu bizim suçumuz değildir diyorlar. Yine bu kuşak Kürdistan'ın tüm devlet kurum kuruluşlarında çalışmayı kendi doğal hakları olarak görüyorlar.
Devam edecek
sadece kusak farki mi?