FÛAD SÎPAN
KEMAL BURKAY GELMİYOR...
İnsan sağ görüşlü, sol görüşlü, muhafazakar, liberal ya da dinci olabilir. Ancak herşeyden önce insan dürüst ve erdemli olmayı başarabilmelidir. Tarih boyunca yaşadığı evreni ve bu evrene ilişkin kuralları anlamaya çalışan insanoğlu birbirinin karşıtı onlarca dünya görüşü, din, mitoz ve doğma geliştirmiş ve bu bağlamda ampirik yollarla onlarca hata, yanılgı ve kısırdöngü içersinde bulunmuştur. Bu temel netice, hatayı neredeyse insanlık kavramına özdeşleştirecek düzeyde masumlaştırmıştır. Sırf bu sebeple; insan hayatı boyunca hata yapabilir ve hatta inişli çıkışlı çok zor koşular ve dönemler de yaşıyabilir. Bunlar hepsinin doğallığının kabulu gerekir ve fakat doğal kabul edilemeyecek tek şey, insanın hayatta birşeyler öğrenmek, antik çağlardan beri üzerinde mutabık olunan dürüstlük ve erdemlilik kavramlarına ulaşmak yerine sürekli entrikalarla üğraşmasıdır. Kanaatimce insan olmanın temel ve başat koşulu; dürüstlük ve erdemliliktir. Bahsedilen bu erdemliliğe maalesef Mustafa Kemal Burkay gibi birisi ulaşmamıştır ve ne yazık ki, halen ısrarlı bir şekilde onu erdemden ve dürüstlükten uzaklaştıran eski alışkanlıklarından vazgeçmemiştir.
Mustafa Kemal Burkay, sözde anılarında adeta Mustafa Kemal Atatürk gibi tarihi gelecek nesilere yanlış aktarıyor. Yalan söylüyor.
Mustafa Kemal Burkay benim hakkımda “ajan“ iftirasında bulunduğu zaman, şimdi onun aleyhinde yazan eski arkadaşları o tarihte adeta üç maymunu oynadılar. Maalesef insanın içinden, Burkay' ın hakkınızda yazdıkları size müstehaktır diye diyesi geliyor. Bu adamlar onlara küfür eden, aşağılayan, hakaret eden Mustafa Kemal Burkay gibi bir Megalomona hala “sayın Burkay“ “büyüğümüz“ “rûsipîmîmiz“ diyerek adeta Mustafa Kemal Burkaya yağ yakıyorlar.
Mustafa Kemal Burkayla ilgili yazı yazan herkes onun “kindar ve saldırgan“ biri olduğunu söylüyor. Ancak kimse bu adamın piskolojisi normal mıdır ya da değil midir diye sorgulamıyor? Psikolojik olarak normal düzeyde olan ve aklı melakelerinde sorun olmayan bir insan eski, ve üstelik de şehit olan bir çok yoldaşı için; “tembel, tutarsız, lümpen, katil ruhlu, komplocu, beş parasız çömez, hırsız vs.“ yakıştırmalarda bulunur mu? Bu sözler Mustafa Kemal Burkay tarafından bir çok eski yoldaşı için sarfedilmiş ve onu gerçek kişiliğini, karekterini ve psikolojisini ortaya koymaktadır.
Mustafa Kemal Burkay hakkında acı olan ve yıllardır pek fazla kimsenin bilmediği, bilenlerin de söylemekten imtina ettiği bir gerçek vardır. O gerçek ise; Mustafa Kemal Burkayın Danimarka'nın başkenti Kopenhagen ve İsveç'in başkenti Stokholm hastahanelerinde ciddi psikolojik tedavi görmesidir.
Şimdi aleni bir şekilde her kese soruyorum, sürekli depresyon geçiren, namuslu yürtsever Kürtleri karalayan bu adam mı Kürlerin lideri, demokratı , yazarı, şairi ve kurtarıcısı olacaktır?
Özelikle Kürtlerin Mustafa Kemal Burkay'ı biraz daha iyi tanımaları için bir noktaya daha vurgu yapmak gerekmektedir. Onun şiir ve dörtlüklerine baktığımız ve sığ bir analiz yaptığımızda dahi görülecek olan şudur ki; Burkay ya özel ilişkilerinden bahseder, ya çocukları üzerine yazar, ya da hayatında hiç tanımadığı ve muhtemel ki tarihini dahi bilmediği insanlar hakkında niniler döktürmesidir. Örnek minvalinde Spartakus üzerine yazmış oldugu şiire bakmak kafi olacaktır.
Oysa Kürdistan' da Kürt analarının bağrından çıkan on binlerce kahraman yine Kürdistan ve Kürtler için kahramanca şehit düştü. Bunların içersinde destan yazan kahramanlar oldu. Mazlum Doğanı örnek göstermek yeterlidir. Şimdi sözde şair geçinen Mustafa Kemal Burkay'a sormak gerekmektedir, halkı için ölen, kahramanca ölümü seçen kaç kişi hakında bu güne kadar kaç şiir ya da dörtlük yazdın?. Yazmayı bir tarafa bırakalım, bu adam inandığı değerler için ölümü seçen kahramanları daha şehit bile saymıyor. Mazlum Doğan'ı ve diğer bütün Kurdistan şehitlerini bir görmeyen, şehitlerin arasına bile ayrım koyan Burkay zihniyeti tarih karşısında iflah olmayacaktır.
Diğer taraftan Mustafa Kemal Burkay sözde anılarında eski Türk yoldaşlarına söz kondurtup kıyamıyor ve onları yere göğe sığdırmaktan geri kalmıyor. Mamafih Kürtleri de aşağılıyor ve küçümsüyor. Ancak Mustafa Kemal Burkay bilmelisin ki; Kürtler artık senin yakanı bırakmayacak. Sen kirli işlerin içinde boğulmuşsun. Bunları açıklamak zorundasın.
Ha bu arada, tüm bunları açıklarken neden Norveç'te yılar önce Ergenekon Generaleriyle görüştüğünü de unutma. Ve ayrıca neden, yoldaşların Nuretin Basut ve Yavuz Koçoğlu'nu Mersin'de onlarca faili meçhul cinayetin mimarı Mehmet Ağar'la görüştürdün. İlginç olan kısım ise o görüşmelerin ardından Nuretin Basut ve Yavuz Koçoğlunun peş peşe trafik kazalarında hayatlarını kayıp etmeleridir. Bunları da anlatmayı unutma.
Bilmeyenler için küçük bir açıklma; Nuretin Basut ve Yavuz Koçoğlu PSK ve Mustafa Kemal Burkay için herhangi birileri değildi. Nuretin Basut PSK'nin o dönem ülke sorumlusu ve Yavuz Koçoğlu ise örgütün o dönem ülke mali sorumlusuydu.
Mustafa Kemal Burkay yaptığın bütün alçaklıkların hesabını Kürtler senden soracaktır. Daha bitmedi, belki senin için daha çok hayati konularda var, onlarda da yazılacaktır sen hiç merak etme.
TÜRK BASININA GELİNCE
Mustafa Kemal Burkay'ın partisi PSK açıklama yapma mecburiyetinde kalıp benim adımı vermeden fakat beni kast ederek şöyle yazıyor : “Bunlardan biri yıllar önce, örgüt içinde bozguncu davranışları ve Türk Konsolosluğu'yla ilişkileri olduğu saptandığı için örgütümüzden kovulan biridir. Bu kişi zaman zaman Burkay arkadaşımıza yönelik alçakça iftiralar içeren yazılarla ortaya çıkmakta; ancak deşifre olduğu ve artık Kürt sitelerinde yer bulamadığı için, Ergenekon muhibi faşizan sitelerde arzı endam etmektedir.“
http://www.kurdistan.nu/psk/psk_bulten/psk_260410.htm
Odatv denilen site sadece benim makalemimi yayınlamamış, bu ara da İbrahim Aksoy'un yazısını da yayınlamıştır.
http://www.odatv.com/n.php?n=kemal-burkay-derin-devletin-adami-mi-260410...
Şimdi sormak istiyorum madem ki beni kast ederek beni suçluyor ve iftira atıyorsunuz, o halde neden ismimi yazmaktan çekiniyorsunuz? Demek sizler zavalı korkak ve sahtekarsınız, sizde daha bir insanın ismini söyleyebilecek kadar dahi cesaret yok, peki ya hal böylekeyken, sahi siz Kürtleri nasıl kurtaracaksınız?
Eğer Mustafa Kemal Burkay ve onun o alçak partisi kendilerinden o kadar kendinden eminseler - ki ben güya Türk Konsolosluğu için çalışıp ajanlık yapmışım- o halde neden 1995'te Aşağı Saksonya Eyaleti Adalet Bakanı sayın Heidrun Merk'e belgeleriyle cevap vermediler? Neden mi ? Çünkü yalan söylediler ve hala o yalanda ismimi vermeden ısrar ediyorlar.
Bir parti ve onun sekreteri alçak olur ama bu kadar da alçalamaz. Bunlar iftiralarla ayakta kalmakta direniyorlar.
Doğrusu ben merak ediyorum, eminim kamuoyu da merak ediyordur, ben Türk Konsolosluğu için nasıl çalışmışım? Nasıl “ajan“ olmuşum? Tamamen düzmece olan bu iftirayı anlatın hiç olmazsa. İnsanlar da ona göre değerlendirmesini yapsın.
Ben 1995 de PSK den ayrıldıktan sonra, bana ilk defa “Konsulosluk ajanlığı“ iftirasını yapan ve Bielefeld Ronahi derneğinde de yaygınlaşmasını sağlayan Bingöl, Karlıovalı Fikret Zengin'dir. O tarihte bu zatla kişisel sorunlarımız vardı. Bu zat bana saldırdı, ve bunun neticesinde kendisi ağır yaralanarak hastahane de yatmak zorunda kaldı. Bu zatın ajanlık fobisi vardır. Ona selam vermeyen ona göre ajandır. Bu zat beni suçlamak için ajanlık iftirasını fırsat bildi. Bu zat aynı zaman da beni Alman istihbaratına (Schtaatsschutz) PKK'lidir diye ihbar ederek, itirafçılık, gammazcılık yaptı. (Şu çelişkiye bakın, ben bu zat için hem Türk Konsulosu ajanı hem de PKK'lı oluyorum). Eğer o tarihte PKK bu olayı detaylı birşekilde duysaydı, bu zata tescilli ajan da diyebilirlerdi. Çünkü bu konuyla ilgili elimde bütün belge ve ifadeler mevcutur. Bu zat şuan da Almanya'nın Solingen ve Düsseldorf kentlerinde Psikiyatrist olarak çalışıyor.
Bu zatın ağabeyi katliamcı Türk Ordusunda general olarak görev yapmıştır. Bu zatın ağabeyi aynı zamanda görevli general olarak yıllarca Kürdistan da operasyonlara katılmıştır. Bu zat daha sonra Komkar'ın başkanlığını da yapmıştır. Bu zat Komkar'dan ayrıldıktan sonra defalarca pişkin pişkin hiç bir şey olmamış gibi Medya TV, Yeniden Özgür Politika ve Roj TV de tartışmalara katılmıştır. Bakınız, Yeniden Özgür Politika.
http://www.yeniozgurpolitika.org/?bolum=haber&hid=4729
Böyle utanmazlara hem kel hem fodul denir.
PSK, Komkar ve Mustafa Kemal Burkay'da bu zatın onlara verdiği bilgiler doğrultusunda bana ajanlık iftirasını atmıştır. Bu iftiraya maruz kaldığım bölgede onlarca arkadaş olayın şahididirler.
Ben 30 yıldır Almanya'da yaşıyorum. Bu güne kadar kendi ayaklarımın üstünde ve anlımın akıyla duruyorum. Ayrıca Kürdistan Ulusal davası için yaptığım çalışmalar ve verdiğim bedeller ortada. Beni tanıyanlar çok iyi bilir ve taktir ederler. Ben neden Türk Konsolosluğu için çalışayım? Esas tescili ajan Mustafa Kemal Burkay'dır. Çünkü o Türkiyede Kaymakamlık yapmıştır. Ajanlığın ötesinde Mustafa Kemal Burkay Türk devletinin has adamıdır.
Mustafa Kemal Burkay ve onun partisi sadece çevrelerinde kalan bir kaç dalkavuğu kandırabilir.
Maalesef bazı insanlar çok kördür gerçekleri anlamaları için yılar gerekebilir. Ta ki onlar hakında olur olmaz birşeyler yazılana kadar. Bunlardan bir tanesi de İbrahim Aksoy. Ben 1995' ten itibaren Mustafa Kemal Burkay'ın alçak biri olduğunu ve devletin has adamı olduğunu söylediğim zaman, İbrahım Aksoy ve diğerleri küplere biniyorlardı. Beni suçluyorlardı.
Ben onu bunu bilmem, ama ne yazik ki Kemalizim ve Stalinizim bir çok aydın geçinen Kürtün beynini dağıtmıştır. Böyle insanların özür dileme kabiliyet ve yeteneği yoktur.
Ben Mustafa Kemal Burkayla ilgili bir önceki makalemi istisnasız bütün Kürt ve Türk basınına, Türk köşe yazarlarlarına, Kürdistanlı milletvekilerine, sanatçılara ve Kürdistandaki bölge yerel gazetelerine yolladım. Yaklaşık 700 email yolladım.
Türk basınında sadece Odatv benim makalemi Kemalizimle ilgili olan bölümünü sansürleyerek yayınlamıştır. Hatta Odatv daha çok ileri giderek sansürlü makalemin girişinde şöyle diyor “Bir dönem Kemal Burkay'ın yakınında olan isimlerden ve eski PSK yöneticisi Fuad Sipan, Odatv'ye bir mektup gönderdi.“
http://www.odatv.com/n.php?n=bu-yazi-kemal-burkayi-gulumsetmeyecek-09031...
Ben yıllardan beri yazdığım Kürtçe makalelerimi dahi hiç bir dönem de tek bir siteye yollamadım. Beni tanıyanlar bunu çok iyi bilir. Odatv burada öyle bir izlenim vermek istiyor ki, sanki ben özellikle onlara mektup yollamışım.
Ben Odatv'nin hangi ideoloji çizgisinde olduğunu makalem sayesinde öğrendim. Daha önce hiç bu siteye rastlamamıştım. Benim bildiğim ve okuduğum Türk basını hep rutin basındır. Taraf, Hürriyet, Milliyet, Sabah, Yenişafak, Radikal vs. dir.
Odatv Kürtlerin düşmanı Kemalist ve faşist bir sitedir. Ayrıca Odatv Terör Örgütü Ergenekonun taraftarlığını yapan bir sitedir. Odatv benim şahsımda makalemi sansürleyerek Mustafa Kemal Burkay'a zarar vermek amacıyla yayınlamıştır. Ancak Odatv kendi okuyucularına karşı da dürüst davranmamıştır. Benim amacım şahıslara kim olursa olsun bilinçli, kasıtlı zarar vermek değil, sadece doğruları yazmaktır.
Türk Kemalist şövenit, faşist basını 80 yıldan beri yalan ve iftiralar üzerine kurulan bir basındır. Bunların doğruları yazmak diye bir dertleri yoktur. Çünkü bunlar 80 yıldır gıdasını, vitaminini yalan ve iftiralar üzerinden alıyor. Bunların öncülüğünü özelikle Doğan Medya yapıyor. Doğan Medya grubunda aktif rolü ise Hürriyet üstlenmiştir. Hürriyetin yaptığı iftira ve gammazlıklar sonucundan Kürdistan da ve Türkiye de binlerce hata on binlerce insan tutuklanıp işkenceden geçirmiş, öldürülmüş ve on yılarca cezaya hükmedilmiştir. Hürriyet Kemalist devletin o çirkin politikalarını sadece ülkede değil yurtdışında da yürütmektedir.
Almanya'da Hürriyetin iftira ve karamalarına uğruyanlardan birisi de benim.
20.03.1999 tarihinde Almanya'da bir Newroz eylemine katıldım. Eylem de PKK ve Abdullah Öcalan lehine slogan atıldı diye Polis bütün katılanlar hakkında dava açtı. Daha dava sonuçlanmadığı halde Hürriyet Gazetesi 05.09.1999 tarihinde “Bakan PKK'lıya aracı oldu“ diye Avrupa sayısında başlık atarak beni PKK'li lanse eti. Ben bu konuyu Alman Basın Konseyine bildirdim. Alman Basın konseyi 10.01.2000 de tarihte ilk defa bir yabancı gazete hakkında ihtar çıkardı. Bu olay Hürriyet için büyük bir darbeydi. Hürriyet 18.02.2000 tarihinde karşı açıklamamı yayınlamak zorunda kaldı. Ben bu olayı çok geniş bir şekilde Alman Dışişleri Bakanlığına da yazılı olarak bildirdim.
Maalesef Kürtler çoğu zaman haklarını demokratik zeminde ve hukuki anlamda aramanın üzerine gitmiyorlar. Eğer Kürtlerin Avrupada ciddi anlamda bir çalışmaları olsaydı Hürriyet o faşizan zihniyetli “Türkiye Türklerindir“ ve Kürtlerin katili olan “Mustafa Kemal Atatürk'ün“ logosunu çoktan kaldırılırdı.
Şu gerçek çok iyi bilinmelidir. Kürtler hiç bir dönemde yapılan haksızlıkları unutmuyacaktır. Türk ırkçı, şovenist, faşit basını ve özelikle Doğan Medya grubu er ve ya geç yaptıklarının hesabını vermek zorunda kalacaklardır.
Ben bütün yaşamım boyunca hep şuna inandım: Doğrular yalanlardan güçlüdür. Doğrular er ve ya geç kazanacaktır.
Kemailizm ideoloji olarak lanse etmek bile yanlıştır. Çünkü Kemalizim primitivtir ve tamamen yalan ve ölüm üzerine inşa edilmiştir.
KÜRT BASINI
Kürt basınında Dersim Post, Gomanweb ve Serbestî siteleri makalemi yayınladı. Bu sitelere teşekkür ederim.
http://www.dersimpost.com/tr/index.php?option=com_content&view=article&i...
http://www.gomanweb.com/2010_Klasoru/Mart/09Mart/fuad.htm
Doğrusu ben Türkçe olarak yazdığım Burkay hakkındaki makaleyi Kürt basınına göndermeyi düşünmedim. Bir kaç arkadaş ve dostun ısrarı üzerine makalemi Kürt basınında bir kaç siteye yolladım. Dostlarım Kürt basının da makaleme geniş yer verebileceğini düşünüyorlardı. Ben onlara yürekli Kürt basınının benim makalemi yayınlama cesaretinde bulunlacağını söyledim. Benim tanıdığım Kürt basınında yürek olmadığını söylemiştim. Nitekim haklıda çıktım. Kürt aydınları ve Kürt basınının yüzde 90 kopyacı, endirekt Kemalizme hizmet eden bir aydın ve basın anlayışıyla hareket eder. Benim gibi birisinin onlardan bir şey beklemesi hayalcilik olur.
Dostlarıma, Mustafa Kemal Burkay'ın Kürt aydınları ve basınının durumunu bu lafla hatırlattım. “Tencere dibin kara, seninki benden kara' misali nerden bakarsan çoğunun tenceresi aynıdır, karadır. Bunlar yalanlar üzerine tutunuyorlar.
Kendi açımdan bir konuyu da aydınlatmak isterim.
Ben bir önceki makalemde Mustafa Kemal Burkayın babasından bahsetmiştim. Elbette Mustafa Kemal Burkay'ın babasını veya soyunu yargılamak bana düşmez. Ayrıca kişilerin annesiyle ve babasıyla ya soyuyla uğraşmak benim işim değil.
Bunu yılardan beri Türk Kemalist şovenist basınını bir kişiyi aşağılamak ya da karalamak istediği zaman hemen o kişinin geçmişiyle uğraşıp temelde iradi bir şeçim olmayan soy kavramını bir silah olarak kullanmasından iyi bir şekilde biliyoruz.
Mustafa Kemal Burkay da dersini bunlardan almış olsa gerek ki birisini kötülemek istedigi zaman aynı metoda baş vuruyor. Mustafa Kemal Burkay bu konularda etik ve ahlak diye bir şey tanımıyor.
Ben 2003 de Mustafa Kemal Burkay'ın Türkiye'ye ye gittiğini Kürtçe yazıp kamuoyuna bildirdim. Ancak o haberi yazmadan önce dönemin Mezopotamya Haber Ajansı'ndan Cemal Uçarı arayarak bu haberin yayınlaması ricasında bulundum. Bunu yapmamın tek nedeni, bu haberin ilk önce benim tarafından yazılması durumunda bunu PSK ve Mustafa Kemal Burkay karşıtı olarak anti propaganda aracı olarak kullanılması ve bu şekilde lanse etme olasılıklarının yüksek olmasını biliyor olmam ve bundan kaçınmak istememden ibarettir. Cemal Uçar konuyu araştırıp Burkay'ın Türkiye'de, İzmir'de olduğuna kanaat getirdiği halde benim haberimi yayınlamadı. Cemal Uçar telefonda bizzat bana PKK merkezinin ona haberi yayınlamasına müsade etmemiş olduğunu söyledi. Ben de mecburi kalıp haberi yayınladım. Benim haberim olmadan aynı günde o haber Akşam Gazetesi'nde yayınlandı. PKK’liler kendileri haberimi yayınlamadılar, o haberi Akşam gazetesine verdiler.
Bu olay üzerine Mustafa Kemal Burkay bütün taraftarlarını seferber edip benim ve ailem aleyhine bir sürü iftirada bulundu. Güya benim babam Fars'mış, Annem de Türk'müş veya tersi söylentiler yayarak saçma sapan bilgiler özellikle Suriye, İran ve Irak Kürdistanlılara yaymaya başladılar. Bu konuda bana onlarca e-mail geldi.
Ne zaman ki bir makalemde köklerimin Şeh Said Dimilî ailesinden geldiğini söyledim, daha sonra o çirkin e-mailer gelmez oldu ve kısmen de olsa Mustafa Kemal Burkay'ın maskesini özellikle Kürdistanın Suriye, İran ve Irak parçalarındaki Kürtlerin gözünde düşürdüm.
Sonuçta ben Mustafa Kemal Burkay'ın babasından bahsetmemin nedeni ona bir mesajdı. Bak sen insanlara karşı yalan ve iftira atıyorsun. Ancak senin köklerinle ilgili doğruları bilenler de var. Senin baban Mustafa Kemal Atatürk'ün milisi olarak Dersim'de çalışmış. Ayağını denk al. Adam ol. Eğer bu saaten sonra hala adam olma kabiliyetin varsa tabi?
Almanya, 14.05.2010
Re: KEMAL BURKAY GELİYOR...