Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 28 February 2010

17.000 den fazla Dêrsimliyi Fırat suyunda boğdular

Sevê Evin Çiçek

Bu savaş sırasında türkler Nazımiye ve Pax kazalarında 17.000 den fazla kürd köylüsünü Fırat ırmağına atıp, boğdular.

Koçgiri de Dersim, Dersim de Koçgiri. Bir ulusun vatanının batı yakası. Doğayı kutsayan ulusun kimlik koruyucuları. Savaşlar, kırımlar, sürgünler, talanlar, asimilasyonlar kışlasında tarihi gezintiler ve öğrendikçe sarsıldığımız gerçekler.

Dêrsim-Koçgiri ilişkisi hem tarih, hem de siyasal sosyoloji konusudur. Tarihdir, çünkü tarihsel olguların bilimsel olarak çözümlenmesi gerçeklikleri degerlendirmenin esasıdır. Siyasal sosyoloji konusudur. Çünkü geçmişteki tarihsel olayların sosyolojik çözümlenmesi gelecek açısından toplumsal ilişkilerin yönlendirilmesine katkıda bulunacaktır.

1877 de Koçgiri-Fransızca Kotschkiri olarak yazılmış

1919'da Dersim–Koçgiri halk önderlerinin Şerif Paşa'ya gönderdikleri 4 sayfalık mektupla, Alişêr Koçgirizade'nin 3.3.1920 de Koçgiri Kürd Teal-i Cemiyeti'nin Sêwaz, Zera, Çit seksiyonunun başkanı olarak Estanbol-Dersaadet'deki Kürd Teal-i Cemiyeti merkezine gönderdigi rapor tarihsel olarak Koçgiri-Dêrsim birlikteligini öğrenmek, öğretmek açısından önem taşımaktadır.
Asıl enternasyonalizmi bu mektuplarda görüyoruz. Sadece kürd ulusu için değil, bütün uluslar için bağımsızlığı savunuyorlar. Temel insan hakları kriterleri bütün halklar için kabul görüyor. Her ulusun özgürlüğünü kendi iç dinamikleriyle, mücadelesiyle kazanacağına, koruyacağına inanılıyor.
Dêrsim bölgesi temsilcilerinin Estanbol-Dersaadet'deki Kurdistan Teal-i Cemiyeti aracılığıyla Paris Barış Konferansı düzenleyicilerine gönderdikleri bilgilendirme mektubunda temel istekler sıralanır;
“ 1-Bütün ulusların özgürce yaşama hakkı ve gelişmelerinin güvence altına alınması.
2-Bütün insanlığın eşitlik ve adalet haklarını zafere ulaştırma.
Kürd ulusu, Osmanlı ya din ve iyi komşuluk ilişkileriyle bağlanmış değildir. Kurd ulusu bu yüce konferansa yeniden başvurur, haklarının tanınmasını ister.

Her ulusun temel haklarını bütünüyle tanımak gerekir. Bu amaç doğrultusunda, Kürd ulusu da yüce konferansınızdan, sizden bu temel haklarının tanınması-kazanılması için istekte bulunur.

Biz Koçgiri kürdlerinin yaşadığımız vatan Xarput, Dêrsim'den Kızılırmaga kadar, Zera'dan Koçgiri Sêwaz' a kadar uzanır. Koçgiri ve Sêwaz'ı da içine alır.

Biz çaglar boyunca defalarca, 400 yıldan beri kendi ulusal haklarımızı ve varlığımızı garanti altına almak için savaştık . Her defasında türkler Dêrsim'e saldırıda bulundular.

1.Dünya Savaşı sürecinde binlerce Grek-Helen ve Ermeni gelip bize sığındılar.

Bu savaş sırasında türkler Nazımiye ve Pax kazalarında 17.000 den fazla kürd çiftçisini Fırat ırmağına atıp, boğdular.

“Koçgirili kürdler geri çekilen Osmanlı Ordusuna darbe vurdular.“ gerekçesiyle ordular sivil halka karşı saldırıya geçirildiler. Bu savaşlar sonunda karşılıklı görüşmeler oldu. Koçgirili Alişer Efendi 1916'da Erzingan'a geçti ve kürd delegasyonunun şefi olarak ruslarla görüşme yaptı.

11.11.1916'da, Rus İmparatorluğu ve müteffik güçler, Alişêr Efendi ile bir antlaşma imzaladılar.
Alişêr Efendi Dêrsim'li 11 aşiret lideriyle birlikteydi. Bu liderler savaştan sonra Kürd ulusunun bağımsızlığını ve haklarının tanınmasını istediler.

İmzalanan bu antlaşma özel bir komisyon tarafından Erzingan'da tercüme edildi. Dêrsim Ordular Komutanlığı tarafından Rus İmparatorluğu'na gönderildi. Gazetelerde yayınlandı.

Doğal olarak bu antlaşma Rus Ordusu tarafından mütefiklere de gönderildi. Bu dokumanın bir nushası bizim elimizdedir.

Daha sonra ise Rus Çarı'nın devrilmesi üzerine Erzingan'da bulunan Rus Orduları Lenin tarafından yönetilmeye başlandı. Lenin'in yönettigi bu ordular halkımıza karşı saldırıya geçtiler. Bu gelişme sonucu bizlerde karşı saldırıya geçtik. Bolşevikleri kendi topraklarımızın dışına atmaya mecbur kaldık.

Savaşın bitiminden sonra Türkiye yenilgi sözlesmesini imzaladı. Biz Paris Barış Konferansına bir delegasyon göndermeyi istedik. Ögrendik ki Şerif Paşa bütün kürdleri temsil eden bir delege olarak seçilmiş. Biz de Konstantinopl'daki Kurd Teal-i Cemiyeti olarak kendisine bu yetkiyi verdik. Amacımız Kurd ulusunun haklarını ve çıkarlarını garanti altına almaktır. Bizim özel delegemiz olan Şerif Paşa'ya karşı bizim bulunduğumuz bölge de, yani Kurdistan'da, bazı Kürd aşiret beyleri adına sahte telgrafları Paris Barış Konferansı Yüksek Komiseryasına göndermişler. Bu haberi türk gazetelerinden öğrendik. Bu sahte telgrafların kanıtları bizim elimiz de. Bunların amacı bağımsızlık istemimizi kazanmamıza, gerçeklestirmemize karşı çıkmak.

Biz gereksiz olarak kan dökülmesini istemiyoruz. Soğukkanlılığımızı koruyoruz. Paris Konferansının kabul ettiği ilkeyi temel alıyoruz. Her ulus kendi haklarını alma, kazanma hakkına sahiptir. Bu nedenden ötürü biz Baris Konferansü ndan adil, onurlu bir kararın alınmasını yani Kürdistan'ın bağımsızlığının tanınmasını istiyoruz.
Bölgemizde bağımsız Kürdistan'ın sınırları; Erzingan'dan Kızılırmaga kadar, oradan da Zera ve Koçgiriyi kapsamaktadır.

İmzalayanlar

Alişêr Koçgirizade
Kürdlerin Dêrsim, Erzıngan, Kangal, Sêwaz, Akteke,..... delegesi

Seyd Rıza
Dêrsim Şix Hesen Aşireti Lideri

Brahim
Dêrsim Seydan Aşireti Lideri

Mehmet Emin
Aşiret Lideri

Husên Mustafazade
Erzıngan Aşiretleri Lideri

Mahmud ve Mehmed Kamıl
Koçgiri Aşiretlerinin Liderleri“

Her iki mektubun yazıldığı dönem Kürdistan'ın paylaşım dönemidir. Koçgiri ve Dêrsim ileri gelenleri dönemi, ilişkileri çok iyi algılamışlardır. İttihatçıların amaçlarını, projelerini, uluslarası alandaki provakatif çalışmalarını gözlemlerler. Kesinlikle otonomiden değil, Kürdistan'ın bağımsızlığından bahsederler. Bu konu da kararlıdırlar. Kürd ulusunun evlatlarının hiç bir bağla osmanlıya bağlı olmadığını da vurgularlar. Bolşeviklerin Kürd ulusuna yönelik saldırganlıklarını açıklamış olmaları geçmişden haberdar olmayan Kürdlerin kaybedilen tarihlerine, karanlık dünyalarına ışık vuruyor.

1 Ağustos 1917 Kürdistan, Perse, Mezopotamya sınırları. III.Ordu Komutanı Vehib Paşa, II.Ordu Komutanı İzzet Paşa.

Alişêr Koçgirizade Sêwaz, Zera, Çit Kürd Teal-i Cemiyeti Başkanı olarak 3.3.1920 tarihli mektubunu Konstantinopl Kurd Teal-i Cemiyeti Başkanlığı' na gönderir.

“Uzun zamandan beri mektuplaşmamız kesildi. Hatta kürdçe yayın organları elimize geçmedi. Zira posta ve telgraf büroları kesin kontrol altında. Bu milliyetçi örgütler kontrolu ele geçirdiler. Kürdler onların tarafını tutmayınca, onlarla birlikte hareket etmeyince, onlar, yani ittihatçılar da bize haksızlık ettiler.

Bildiginiz gibi türkçülük, turancılık adı altında kurulan bu örgütler türkçü ve turancıdırlar. Saldırılarda bulunuyorlar. Biz herşeye rağmen soğukkanlı davranıyoruz. İyi günler bekliyoruz. Onları ise yüce divanın adaletine havale ediyoruz.
Eğer avrupa bizim haklarımızı tanımazsa ki biz tanıyacaklarını ummuyoruz, bir gün gelecek Küurdler bu oyunların üstesinden gelecekler, haklarını alacaklar, Kurdistan'da bağımsızlığını kazanacaktır.
Türkçü duyguları canlandıran bazı insanlar, insan haklarını ayaklar altına alacaklar ve müslümanların kutsal haklarını da ayaklar altında çiğniyecekler. Biz gazetelerden çıkanları okuyunca endişelendik. Şerif Paşa'nın hiç bir yetki almadan Barış Konferansına Başkanlık ettiğini ve Kürdistan'ı, kürdleri temsil etmedigine dair mektuplar gönderildigini öğrendik. Sahte telgrafları yazan şahıslar çok safca cümleler kullanıyorlar ve iddalarda bulunuyorlar.

“Vatanımız Kürdistan fransızlar tarafından işgal edilecek ve sonra ermenilere verilecek. Siz köle olacaksınız. Haklarınızı isteyiniz.“

İşte onlar, türkcüler böyle iddalarla bilinçsiz insanları yanıltmak istiyorlar. Bu saf insanları toplayıp, posta burolarına gönderiyorlar. Bu insanları gönderenler orada telgrafları kendi tarzlarında hazırlayıp, yazıp onlar adına gönderiyorlar. Burada sorulacak soru, neden türkler kürdlere Kurdistan'ı bırakmıyorlar, neden terk etmiyorlar? Yoksa tesadüfen Kürd topraklarını, Kürdistan'ı Turkistan'a mı taşıdılar?

Zera, Koçgiri son dönem de Sivas vilayetine bağlandı. Oysa daha evvel Xarput vilayetine ve Kurdistan' a bağlıydı. Biz Koçgiri aşiretleri Dêrsim deki 18 boydan oluşmaktayız. Biz Şıx Seyd Hesen lardanız. Toprak sahibi olanlar Kızıl ırmağın güneyindedirler. Bu toprakların hepsin de de kürdler yerleşiktirler. Türkler, Kürdistan'ı kürdlere bırakmak istemiyorlar.

Rus Çarı devrilince bu ordular bolşevik oldular. Dolayısıyla bolşevikler kürdlerin ulusal haklarını tanımak istemiyorlardı. Kürdler Rus Ordularının yollarını kestiler.

Şu anda 300.000 kürd dışarıdan gelecek düşmanlara karşı ya da düşmanla birlikte çalışabilecek olanlara karşı silah elde bekliyorlar. Kürdler vatanlarını başkalarına terk edemezler. Kürdistan kürdlerindir.
Sêwaz, Zera, Çit Kurd Teal-i Cemiyeti Başkanı Koçgirizade Alişêr
3.3.1920“

1.Dünya Savaşı dönemin de Koçgiri-Dêrsım coğrafyası 20 yy. başı

20 yüzyıl öncesi askeri seferlerden bazıları
Güneşi, ayı, ateşi kutsayan bir ulusu yok etme atağı ve kırım. Bölgeyle ilgili olarak tespit edebildigim soykırımlar, göçertmeler. Qoyılsar 1461 de, Qeresar ise 1473 de Osmanlı topraklarına katılırlar. Yavuz Selim, 1514 de Şah İsmail'le çarpışmak için ilerlerken, Çaldıran seferine giderken bölgede Kürd kırımı gerçekleştirir.
Kamaq (Erzingan) 1515 de işgal edilir. Qeresar Kürdistan'a doğru yapılan işgal hamlelerinde askeri merkez olarak kullanılır. 1516 yılındaki nüfus sayımı sonucu ortaya çıkan tabloya göre Koçgiri-Dêrsim bölgesindeki yüzlerce köyün tahrip edildiği, boşaldığı tespit edilebiliniyor.
“Bölgedeki köylerin yaklaşık % 38'i, mezraların % 45'inin boş veya terk edilmiş“ olarak tespit edilmesi, işgal sürecinde bölgemizin ekonomik açıdan da tahrip edilmiş olduğunu kanıtlıyor. Binlerce insanın öldürüldükleri ıspatlandığı gibi, binlercesinin de sürgün yolculuğuna çıkmış oldukları anlaşılıyor.
1780 yılında Padişah I.Abdülhamid ve Sadrazamı Silahdar Karavezir Seyyid Mehmed Paşa'nın emirleriyle büyük Kürd sürgünü gerçekleştirilecektir. Sürgün edilmesi istenilen Kürd ulusunun aşiret veya kabileleri ise ; Zerıki, Pewrêzi, Parçıki, Gerni, Bazugi, Çeqal, Bektaş, Koçgiri, Duçek, Şıx Hesenan, Dêrsimi'dirler.
I.Abdülhamid 1780'de Kâhta, Palu, Çemişgezeg, Gıxi, Çarsancak-Pêri, Kamaq, Keban, Ergani, Qurıçay, Tercan, Gercanis, Qeresar, Qoyılsar, Gümüşhane, Sêwaz, Dêrsım, Diarbekır, Erzirom idari yetkililerine ve maden eminlerine yönelik bir ferman gönderir ; « Bahar gelinceye kadar ismi geçen aşiretlerin fazla uyandırılmadan etraflarının sarılıp kuşatma altına alınmaları, bulundukları yerlerden kaldırılıp başka yerlere sürülmeleri, emre karşı gelipte gitmek istemeyenlerin derhal kelepçelenerek, zencire vurulmaları, barınaklarının yakılıp, yıkılarak çadırlarına el konması. » (B.D.A.G.M.-O.A.D.B.)

Osmanlının 1691-1854 sürecini kapsayan göçertme, sürme, mecburi iskân politikaları sonucu Kürdler hem Kürdistan içi hem de Kürdistan dışı sürgünler yaşarlar ; Kolık, Çewlık, Dêrsım, Ergani, Keban bölgelerinden, Sêwaz-Sevastia'nın Koçgiri Sancağına yani Çît, Zera-Zara, Qanqal-Kangal, Hafig, Divereg-Divriği, Xınıs, Aşkale, Karayazı, Polatlı, Haymana, Kulu, Cihanbeyli, Akdağmadeni bölgelerine sürülürler.

1848 ; « Dêrsim havalisinde Mazgird kazasıyla Kuzucan(kaxican-kozican) nahiyesi ve Koçgiri Aşireti kürdlerinden haydutluğu alışkanlık haline getirmiş olanların aileleriyle Rumeli yönüne defleri (savrulmaları, itilmeleri) haklarında istilamı havi tastir buyrulan tahrirat-ı samiyeye cevaben Anadolu Ordu-yu hümayunu müşiri hazretlerinin varid olan tahriratı üzerine Meclis-i Vala'dan yazılan mazbatanın arzını şamil tezkire-i samiye. » (B.D.A.G.M.–O.A.D.B)

1875; Bölge'yi insansızlaştırma planı; Erzurum Müşiri Samih Paşa, “asker ve vergi vermeyi“ kabul etmeyen bölgeye “blok havuzlar“ yapılmasını önerir. Samih Paşa'nın bu istemi 1896 yılı itibarıyle resmi politika haline getirilir.

31.5.1879'da Osmanlı da bayındırlık işleri

Koçgiri'de idari yapı-Koçgiri Dêrsim birlikteliği
Koçgiri ; Koçgiri Aşireti'nin Erzingan'ın Gercanıs-Refahiye ilçesinde ilk yerleştiği köye aşiretin isminden dolayı Koçgiri denir. 1516 nüfus sayımında Kemah Sancağının orta il nahiyesine bağlı Koçgiri köyü olarak haritada yerini almıştır.1520 yıllarında Kemah Sancağı haritasında Ortail nahiyesine bağlı bir köy olarak yer veriliyor.
Osmanlı'da Koçgiri Aşireti mensupları değişik vilayet sınırları içinde yaşarlar. Trebizonde, Sêwaz-Sebastia, Mamurat-ul Aziz, Erzirom.
Koçgiri ; hem coğrafi olarak bir bölgenin ismi, hem de osmanlı döneminde idari olarak ilçe merkezi Zera olan Koçgiri sancağı-kazasının ismidir. Koçgiri idari biriminin merkezi Zera'dır.
Koçgiri aşireti mensuplarının yaşadıkları bölgenin bir kesimi Koçgiri olarak adlandırılır. Koçgiri 300 seneye yakın bir süre bu isimle anılır. İdari anlam da Zera 1836 da nahiye, 1886 da ilçe yapılır. Koçgiri Sancağı-kazası adları ile idari statü verilir.
Daha sonra Dêrsim'e veya Sêwaz'a bağlı bir kaza olarak idari yapı devam ettirilmiştir.
1849 ; Dêrsım Sancağına bağlı Koçgiri Aşireti mensuplarının yaşadıkları alan kaza ilan edilir. Koçgirililer vergiye tabi tutulurlar.
1848-1867 tarihleri arasında Dêrsım Sancağının idari yapısı: 1-Dêrsım (Xozat) Sancağı, 2-Gercanis (Refahiye) Kazası, 3-Qurıçay Kazası, 4-Ovacık Kazası 5-Mazgêrd Kazası, 6-Kuzican(Pılemori-Pülümür) Kazası, 7-Koçgıri Kazası (Zera), 8-Kamaq Kazası.
Koçgiri Kazası 19 yıl Dêrsım Sancağına bağlı bir kaza olarak kalır.
Koçgiri Kazası 1887 ; 16 nahiyesi, 48 köyü vardır. Koçgiri de değişik inançlar mevcuttur. Muhamedi, Doğakutsama-Rîyaheq-Paganizm, Hiristiyan; Gregoryan, Protestan, Katolik, Ortodoks.
1890 ; Koçgiri Kazası ; 17 nahiye, 45 okul.
Baytar Nuri Dêrsımi'ye göre 1921'de Koçgiri ; Koçgiri kazası-sancağı doğu da Erzingan ilinin Gercanis ilçesindeki Koçgiri köyünden başlar, tüm aşiret köylerini kapsar. Batıya doğru Sivas'ın Çit ve Zera ilçelerinin tüm nahiye ve köylerini kapsar. Kuzey de Endırês'in güney tarafındaki aşiret köylerini içine alır. Batı da Qoçisar ilçesinin köylerini kapsar. Güney de Divereg ve Qanqal içlerinin kuzey taraflarındaki aşiret köylerini içine alır. Güneydoğu da Qurıçay'ı kapsar. Tahmini 225 km. uzunluğunda, 150 km. genişliğinde.
1921 Koçgiri ulusal kurtuluş hareketi ve jenosidi sonrası Koçgiri Kazası idari yapıdan kaldırılır.
Koçgiri Aşiretinin Erzincan-Refahiye ilçesinde yerleştiği ve adını vermiş olduğu Koçgiri köyünün 1516 dan itibaren 454 yıllık olan adı 1970 de silinir. Gümüşakar bucağı olarak idari yapıya yerleştirilir.
Koçgiri bölgesi yani batı Dêrsim, Dêrsim, Sivas, Erzincan, Gümüşhane, Giresun vilayetleri sınırları içine dahil edilir.

20 yüz yıl da askeri seferler ve direnişler;
1907 Dêrsim
1908 Dêrsim
1909 Dêrsim,
1911 Dêrsim
1912 Dêrsim
1914 Dêrsim
1915 Dêrsim
1916 Dêrsim
1.Dünya Savaşı süreci Dêrsim-Koçgiri
1921 Koçgiri
1926; Dêrsim
1930; Dêrsim
1932 Dêrsim, direniş ve sürgün. 2.7.1932 de üç, 11.8.1932 da bir uçak düşürülür.
1936, 37, 38 Dêrsim

17.000 kürd köylüsünün Fırat suyunda boğdurulduğu bölge. Pax, Nazımiye, alt-sol taraf.

Sonuç; Kürd ulusunu bölme, güçden düşürme, birbiriyle çarpıştırma projelerinde geçmişde başarılı olan Askeri Osmanlı imparatorluğu'nun asker ve sivil burokratları deneyimlerini kendilerinden sonrakilere bıraktılar. Sonrakiler de kendilerinden sonraki kuşaklardan kadro oluşturmak için pratiklerini sonuçlarıyla yazarak derin devletin devşirmeyle görevli kurumlarının kitaplıklarına yerleştirdiler.
Onlar, memleketimizde süreklilik arz eden bir şekil de sevgisizlik, hoşgörüsüzlük, güvensizlik tohumlarını filizlendirdiler, filizlendiriyorlar. Bu proje sahipleri amaçlı olarak Koçgiri'yi Dêrsim'den, Dêrsim'i de Kürdistan bağımsızlık direnişlerinin dışında değerlendirmeye alıyorlar. Bu projelerinde kullanabilecekleri kadroları da Koçgiri ve Dêrsim'de bulabiliyorlar.
Bireyin sosyalizasyonu, bireyin sömürgeciye karşı duruşunu belirler. Birey aileden, çevreden ulusal kimlikleri, gerçekleri öğrenmeyince başkalarının doldurmaya müsait boş kovasına döner! Manastırlarda Musa'ya tapmayı öğrenen, incil de anlatılanlardan başka cümleleri duymak istemeyen, onları rehber alan bir inanana dönüşüyor.
Koçgirili ve Dêrsimli kendisine anlatılanlarla yatıp kalkan bir canlı durumuna düşünce, rahibin, rahibenin kiliseye hizmet sunması gibi yönlendirildiğini, kullanıldığını da fark edemiyor. Bu kürd bireysel hedeflerine ulaşmak için sistem içinde yükselme atakları geliştirmeye başlayınca da, sistemi aklama, kabul ettirme seferleri düzenliyor. Sömürgeci, sömürgeden kadrolar buldukça, sömürgeleştirme, asimile etme proğramları konusunda da bu kişilerin sundukları bilgiler doğrultusunda döneme göre yeni projeler oluşturuyor.
Hedef; Kürdistan'ın sömürgeleştirilmesini dogal bir durum olarak kabul ettirmek, benimsetmek. İşgal seferlerini, modernleştirme, ilkellikten, feodallıktan, kürd köylüsünü ağanın zulmünden kurtarmak, uygarlığı taşımak olarak öğretmek. Diktatörlüğün eğemenlik kurmak için gerçekleştirdiği soykırımları “devrim“ olarak isimlendirmek. Kürd ulusunun varlığını tümden inkar etmek, kürd kimliklerini unutturmak, dönüştürmek ve kürd cografyasını isimsizleştirmektir.
Koçgiri kendi döneminde ve sonrasında Kürdistan'daki devrimci direnişlerin esasını teşkil eder. Koçgiri devriminin emperyalist Osmanlı ordusu tarafından bastırılması, askeri ve sivil kesimlerin belirli projelerden dolayı toptan imha edilmeleri, Koçgiri devriminin mimarlarını kalınan yerden devam edebilmek amacıyla Doğu Dêrsim'e doğru taşır. Koçgirililer Dêrsim de direnişleri örgütlemeye, yönetmeye devam ederler. Koçgiri ulusal kurtuluş hareketi kendisinden önceki ulusal direnişlerin, 1907 de başlayan Dêrsim direnişinin bir halkasıdır. Kendisinden sonrakilerin de ön aşamasıdır.
Kürdistan'da genel bir direniş sergileniyor, direnişler devam ettiriliyor. Direniş bölgeleri arasındaki ilişki kaynağını ortak kimliklerden alır. Ulusal karakter taşır. Emperyalist sömürgeciligi etkisizleştirmeyi, bağımsız Kürdistan'ı kurmayı esas hedef olarak belirler.
Bölge bölge direnişleri isyan olarak değerlendirip, ulusal amaçlı genel direnişlerden ayırmak, direnişleri kişilerle isimlendirmek, Küurdistan'daki ulusal kurtuluş hareketlerinin özlerini, hedeflerini görmemek sömürgeci politikaları, söylemleri doğrulatma, geçerli kılma anlamına gelmektedir.
Kürdistandaki jenosidleri etnoside indirgeme, en önemli yanılmalardan, yanıltmalardan biridir. Kürd ulustur. Etnik bir yapı değildirler.
1907-1938 sürecin de yaşanılanlar katliam degil, soykırım-jenosiddir. Binlerce kişilik ordularla bölge sarılmış, kimyasal maddeler eşliginde canlılar öldürülüp, topraklar işgal edilmiştir. Soykırım; fiziki, kültürel, ekolojik, biyolojikdir.
Kürd, Ermeni, Rum halkları topluca öldürülerek ya da topraklarından koparılıp atılarak, sürülerek karadan Orta Asya ya ulaşma, sömürgeleştirme projeleri hayata geçirilmeye çalışılmıştır.
1860'lardan itibaren bölge de oluşturulan Kürd karşıtı stratejik köylere yerleştirilen Muhamedi yapılmış Kafkas halklarıyla daha sonra yerleştirilen Balkan halkları Ermeni, Rum-Grek, Asuri-Keldani-Süryani jenosidlerinde kullanıldıkları gibi kürd jenosidlerinde de özel olarak görevlendirilip, kullanılmışlardır.
Bölge de soykırım yapılırken, gerekli olan bütün tedbirler alınarak Askeri imparatorluğun veya T.C.nin vatandaşlarının gelişmelerden haberdar olmaları, bilgi sahibi olmaları önlenmiştir.
Sağ kalabilen erkeklerimiz ermeni, rum işçi taburları misali ordulara alınırlarken, bayanlara savaş ganimeti olarak yaklaşılmıştır.
Bölgeye giriş çıkış engellenerek insanlar kıtlıkla baş başa bırakılmışlardır. Saldırılardan dolayı ölmeyenler de açlıktan dolayı ölmüşlerdir.
Her jenosidle bir kaç kuşak yok edilmiştir.
Jenosidlerin neden oldukları travmalar kuşaktan kuşaga taşınmıştır.
Sürgün edilen insanlar sürgün edildikleri yerlerde kimyasal maddelerle imha edilmişlerdir.
Bölge ekonomisi açısından milyarları bulan yıkımlar, gasplar gerçekleştirilmiştir.
Devlet adına kürdün malına, mülküne el konulmuştur. İttihatcıların-kemalistlerin bölge kürdüne yönelik gerçekleştirdikleri uygulamayı naziler de Yahudilere yönelik olarak pratige koymuşlardır. “Öldür ve bütün varlığına devlet adına el koy.“
Kürd öldürülmüş, sürülmüş ve arazisine de Muhamedi Kafkas, Balkan göçmenleri yerleştirilmiştir.
Kapitalist-Emperyalist devletler tek tek ittihatçılarla görüşüp antlaşmalar yapmışlar ve paylaşımlar gerçekleştirilmiştir.
Bolşevikler ittihatçırla derin ilişkiler kurup anti–kürd olmayı sürdürmüşlerdir. Angora-Moskova-Berlin üçgenindeki diplomasi trafigi pan-türkizme, pan-muhamedizme hizmet sunmuştur. Halkların bağımsızlığı, demokrasi bir söylemden ibaret kalıp, diktatoryal sistemlerin oturmasına zemin hazırlanmıştır. Rus çarlığı yerine, bolşeviklerin zulmü, askeri osmanlı imparatorluğunun adı değiştirilmiş ve yerine Türkiye Cumhuriyeti adlı diktatoryal sistem güçlendirilmiştir.

Not ; Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Belgeler, haritalar Sevê Evin Çiçek'in arşivine aittir.

Karakocaninfo´dan aktarmadir

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.