Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 25 September 2009

YAZIYI OKUMADIM ANCAK HTURHALLI COK SAGLAM -BILGIYE DAYANAN YORUMLAR YAPAR. KOTU YAZILARI BILE IYIDIR diyerek aktariyorum-HeK

Hüseyin Turhallı

Tarih: 24 Eylül 2009 Perşembe

Önceki iki yazımızda olası Kürt ve Kürdistan sorununun çözümünde temsil sorununu irdelemeye çalışmıştık.

Yıllardır temsil hak ve yeteneği ile muhatap olma konusu İmralı Adası etrafında dönüp dolanıyor. Bazen kostere, bazen avukatlara ve bazen de savcılara takılıp kalan muhataplık ile çözüm paketi Marmara Gölü'nü aşıp bir türlü karaya ulaşamıyor! ( Büyük bir olasılıkla böyle bir paket yok! Pazarlıklarda uyuşmazlığın olması daha yüksek bir ihtimal.) Bekleyiş, Kürt ve Türk kamuoyunda oluşan olumlu beklentileri ve ılımlı havayı da geriyor, krize dönüştürüyor.

Dogmalarla beslenen katı Anayasal sistem Kürt siyasetini de çıkmaza sokmuştur. Kürt siyasetinin içine düştüğü bu acizlik, temsilsiz ve muhatapsız çözüm durumlarını da tartışmayı gerektiriyor.

Her çözümsüzlük bir umutsuzluk yaratır. Umutsuzluk da şiddet eğiliminin güçlenmesine psikolojik zemin hazırlar. Süreç uzadıkça toplum, şiddeti biricik çözüm yöntemi olarak öncel bir veri olarak kabul eder. Öyle ki toplum, bir zaman sonra ölüm ve yıkımı kutsar hale gelir.

Kürdistan'da 30 yıllık çatışmalı dönem sonunda bu belirlemenin tersine döndüğünü görmek de mümkün. Diğer bir anlatımla, uzun süre şiddete maruz kalan ve aynı biçimde şiddet kullanan toplumlarda, özgürlüğün feda edilmesi pahasına da olsa toplum, şiddetten kaçınmaya, zorlanma durumunda da bu şiddeti içe yöneltmeye eğilimli hale gelebiliyor. Bu durum, şiddet yöntemini esas alan Kürt siyasetlerini de ciddi bir biçimde zorlamaktadır. 1991 yılı baharında benzer olaylara Güney Kürdistan'da da tanık oldum.

Öncelikler ve Yöntem

“Politik işlevin doğası gereği politika, politikacıların söylemlerinden öte açıklanmamış bazı hedefleri de içerir. Politikacının gerçek amacını öğrenmek için, politikacının söylemi dışında uzun bir süre eylem çizgisini takip etmek ve olaylar karşısındaki duruşunu izlemek de gerekiyor“. B. Roussell

PKK, 10 yıldır toplumsal sorunlara ilişkin somut bir önerinin sahibi ve takipçisi olmamıştır. Bütün söylem ve eylemleri Abdullah Öcalan'ın hapis koşullarının düzeltilmesine ilişkindir. Abdullah Öcalan da her görüşme notu sonrasında “Ne olacak benim durumum?“ diyerek temel istemi ifade ediyor. 10 yıl kesintisiz olarak bu biçimde işleyen eylem süreci, PKK'nin askeri gücü elinde bulundurma ve şiddet kullanma amacının stratejik düzeyde değiştiğini gösterir. Bu biçimde rota değişikliğine giren PKK'nin Kürt ve Kürdistan sorununa ilişkin bağlayıcı projeler sunmaması/sunamaması olumlu bir durum olarak değerlendirilmelidir.

PKK, Kürt sorununun ürünü olsa da uzun süre bu sorunun taşıyıcı gücü olarak işlev gördüğünden, sorunun bağımsız değişkeni haline gelmiştir. Bu belirleme “PKK faktörü göz ardı edilerek Kürt sorunu çözülemez“ anlamına gelmektedir. Buna karşılık İmralı süreci sonrasında PKK'nin stratejik amacı, öncelikli hedefi ve varlık gerekçesi değiştiğinden Kürt sorunu çözülmeden PKK sorunu çözülebilir! İkinci belirleme, taraflara Kürt ve Kürdistan sorununu dışlama olanağı sunmuyor. Tersine, bir çözüm girişimi durumunda önceliklerin değişebileceğini ve sıralanmasını ifade ediyor.

Psikolojik Engel

Çatışan taraflar bir zaman sonra rakibinin söylediği her şeyin yalan ve hile olduğuna o kadar kendini inandırır ki, karşı tarafın samimi ve dürüst söylemlerine bile zerre kadar itibar etmez“ (Zygmaunt Bauman) Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye'si, Kürtleri 200 yıllık bir ölüm cenderesinde tutmuştur. Her isyan sonrasında binlerce ölü cesedi ve yıkılıp yakılmış evleriyle baş başa kalan Kürtler de, önlerine çıkan ilk fırsatta isyan etmekten geri durmamışlardır. PKK, 1993 yılından bu yana çok sayıda tek taraflı ateşkes ilan etmiştir. Ancak her ateşkese karşılık onlarca operasyon yapılmıştır. Bu durumda hem toplumsal olarak Kürtlerin ve hem de örgütsel olarak PKK'nin Türk devletine güvenmesini gerektiren tek bir olay bile yoktur.

Bu durum taraflar arasında psikolojik bir engel oluşturmaktadır. Bu psikolojiyle donanmış tarafların yüz yüze gelerek bunu aşmaları mümkün olamamaktadır. Her çatışmalı olayda olduğu gibi tarafların güvenebileceği aracıların dahil olması bir zorunluluk olarak görülmektedir.

Taraflar bazen arabulucu istemiyor olabilirler. Böyle bir durumda da tarafların ortak bir çaba ile çatışmasız bir ortam yaratması ve devletin yasal bazı düzenlemelerde bulunması gerekiyor. Psikolojik engel karşılıklı güven adımlarının atılması ile aşılıbilir.

Devlet Cephesi

Kürt ve Kürdistan sorununun iç veya dış sorun olarak algılanması, devletin soruna bakış açısının niteliğini belirler. Bir devletin hükümranlık sınırları içinde belli bir coğrafi alan üzerinde yaşayan nüfusun “öteki olma“ amacıyla yeni bir söylem ve eyleme yönelmesi, amaç gerçekleşinceye kadar devletin iç sorunu olarak kabul edilir. Bununla birlikte bu nüfusun o ülke iktidarını ekamete (kesintiye) uğratarak uluslar arası bir kişilik kazanması durumunda sorun, iç sorun olmaktan çıkar, dış sorun haline gelir. O halde Kürt sorunu devletin iç sorunu, Kürdistan sorunu ise dış sorun olarak değerlendirilmektedir.

Devlet iktidarı, coğrafya ve nüfus üzerinde tam bir hakimiyeti ifade eder. Buna Federasyon yapılanması da dahildir. Devlet işlevi ve kurumsal iş bölümü nedeniyle yetkilerin çeşitli organlar arasında paylaşımı, egemenliğin devri anlamına gelmez. Hal böyle olunca siyasal hareketlerin etkilediği nüfusun talebi ne olursa olsun her devlet bunu bir iç sorun olarak kabul eder ve tutumunu da ona göre düzenler. Kaldı ki Kürt tarafının bağımsızlık isteminin güçlü olmaması, siyasal muhatap sunamaması, devlete politik-diplomatik ve hukuki kolaylık da sağlamaktadır.

Kanaatimce devletin teknik adamları, çözüm yöntemininin formülünü bu biçimde oluşturmuşlardır. Adını Kürt Açılımı koysalar da devlete önerdikleri çözüm, PKK sorununun bir sonuca ulaştırılmasıdır. Ancak hükümetin bu basitliği yeterince kavradığı kanaatinde değilim.

Olası Çözüm

a- PKK'nin aktüel stratejisi Abdullah Öcalan'ın esaret koşullarının düzeltilmesi esası üzerine kurulduğundan, PKK'nin tüm yönetici ve kadrolarının serbestçe politika yapabilecekleri demokratik bir ortamın sağlanması, PKK sorununu çözer. Çağdaş demokratik toplumlarda siyaset yapma engeli olamaz.

b- PKK'nin kabul edebileceği bir biçimde sorununun çözülmesi, Kürt ve Kürdistan sorununun çözülmesinin de maddi koşullarını yaratır. Kürt sorununu çözmekte kararlı bir irade, Anayasa Mahkemesi engelini referandumla aşabilir. Referandum aynı zamanda 3B'nin (başbuğ, baykal, bahçeli) hem elini hem de dilini bağlar.

Sonuç olarak, hukuk tekniği açısından Kürt ve Kürdistan sorunu, muhatap ve temsil gibi teknik sorunlara boğdurulmadan, Doğal Hukuk normları çerçevesinde bir sonuca ulaştırmanın olanaklı olduğu gözardı edilmemelidir.

Bu biçimdeki bir çözüm, hükümete kolaylık sağlar, Kürt siyasetlerinin yetersizliklerini örter. Uzun vadede Kürtlere de manevra olanağı sağlar.

Hüseyin Turhallı
[email protected]

نەناسراو (not verified)

Sun, 2009-09-27 01:33

muhtemelen dogru ve ayni seyleri soyluyordur bu vesile ile okumama gerek varmi onun icin HeK aktardiysa dogrudur okumaya gerek yok nasil olsa iyi seyler soyluyordur ve bu nedenle okumak gerekmez huseyin tUrhalli iydir hepimize hayirli olsun hek beyendi ya mutlaka iyidir bla bla bla uzatayimmi yoksa noktayi koyammi tamam

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.