Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 6 April 2009

[img]http://www.kurdistan-post.com/images/sections/bildirici.jpg[/img]

[b]PKK ile ilişkilerim

5 Nisan 2009 Pazar[/b]

Dün İsviçre'de, PKK'nin düzenlemiş olduğu kapalı salonda Newroz kutlaması vardı. Ben de gittim. Seçimlerde kazanılan Kürdistan zaferinin coşkusunu sürgündeki halkımla birlikte kutlamak istiyordum. Benden e-mail ve telefon yoluyla kitap isteyen arkadaşlar vardı; hem onlara hem de isteyen diğer arkadaşlara verebilme umuduyla bir miktar kitapla gitmiştim. Geceyi düzenleyen PKK sorumlusundan, kocaman salonda yan yana dizilmiş sergi masaların birinin ucundan kitap için yer istedim. Vermedi. Önceden baş vurman gerekirdi dedi.

Ben de kendisine, böyle bir iş için önceden başvurmak gerekmediğini, bir şirket veya bir yayınevi olmadığımı, isteyen arkadaşlara birkaç kitap vereceğimi söyledim. Bu ara kendimi de tanıttım. İmalı bir şekilde beni çok iyi tanıdığını söyledi, fakat yer veremeyeceğini belirtti.

Salonda görevli olan PKK'li diğer arkadaşlarla da konuştum. Onlar da aynı katı tavrı sergilediler. Bu tavır üzerine bir kenara çekildim ve düşündüm. Önceden başvuru yapma mazereti bana inandırıcı gelmedi. Çünkü PKK'li dostlardan, yine PKK'li olan birkaç kişinin benimle uğraştığını ve dikkatli olmam gerektiğini öğrenmiştim. Ayrıca önceden başvuru yapsaydım bile, beni bir şekilde ret edeceklerini de biliyordum. Bunun geçmişte bir çok örneğini yaşamıştım.

Salonda durmak içimden gelmedi. Dışarı çıktım. Beni ret eden PKK kadrosu, kapı önünde bir bayanla geziyordu. Ona, bu tavrının doğru olmadığını, böyle bir kültür gecesinde Kürdistanlı bir yazarı ret etmenin kendilerine yakışmadığını söyledim. Bana hakaret etti. PKK ve Öcalan düşmanı olduğumu söyledi. Bir daha da PKK gecelerine gelmememi bildirdi. Yüzüne baktım. Acımasız bir nefret ve düşmanlık gördüm yüzünde. Biz tartışırken, esmer bir genç bana saldırmaya kalktı. Saldırı karşısında yıllardır tanıdığım Kürt yurtseverleri beni koruma altına aldılar:

“Bırakın şu önderlik ve PKK düşmanını dövelim,“ diyordu.

Beni ret eden ve PKK düşmanı olduğumu söyleyen asıl sorumlu ise, şöyle diyordu:

“Karışma Heval! Onun amacı da kendisini dövdürüp meşhur olmak!“

Her ikisine bir daha baktım, bu acımasızlıkları ve hoyratlıkları karşısında utandım.

Ben ki, yıllardır, Kürdistan'a dönsem bile, can güvenliğimi dağlardan şehirlere inip yasal silahlı güç statüsü kazanmış PKK gerillalarına teslim etmek isteyen bir insandım. Sürgünde, ve bir Newroz gecesinde, kendisine PKK sorumlusuyum diyen kişilerin saldırı ve küfürlerine maruz kalıyordum.

Beni Öcalan ve PKK düşmanlığıyla suçlayanların saldırıları karşısında gözlerim ıslak bir şekilde oradan ayrıldım. İki Kürt yurtseveriyle birlikte kahve içmek için girdiğimiz salon yakınındaki restoranda bu olay üzerine biraz konuştuk. Onlar bu olaydan dolayı utandıklarını ve PKK taraftarları olarak bana karşı mahcup olduklarını söylediler.

Bu yazıyı yazmadan önce, bana hakaret eden PKK kadrosuna bir arkadaş aracılığıyla bir haber gönderdim. O kişinin Newroz günü bana yönelik tavrının bir PKK tavrı olup olmadığını bildirmesini istedim... Gelen cevap boş, muğlak, tatminsizdi.

Bense boş, tatminsiz ve muğlak konuşmalardan bıkmıştım.

Kendisine PKK kadrosuyum diyen kişinin hakaret, saldırı ve küfürlerine bakarak PKK ve Öcalan hakkındaki görüş ve rotamı değiştirmem. Ben PKK'yi, Kürdistan Ulusal Mücadelesinin meşru bir partisi, Öcalan'ı da Kürtlerin sahiplenmesi gereken bir lider olarak görüyorum. Bunun dışında bir PKK ve Öcalan tarifim yoktur.

Ama burada konuşulması gereken başka şeyler vardır. Bana saldıran bu PKK kadrosu, beni başkalarıyla karıştırıyor. Benim iki küfür ve tehditle sineceğimi sanıyor. Ya da beni PKK ve Öcalan düşmanlığına iterek, Kürt yurtseverliği içindeki yerimi karşıt kutupluğa itmek istiyor. İki konuda da yanılıyor. PKK adına anlımın ortasına bir şarjör mermi boşaltsa benim PKK hakkındaki düşüncelerimi değiştiremez. Bu bir... İkincisi, bu tür tehdit ve saldırılar beni bulunduğum çizgiden milim oynatmaz.

Onun böyle bir amacının olduğunu sezdim. Çünkü zayıf ve karanlık kişilikler, bir halk ve mücadele değerinin en hassas noktalarına sığınarak vurmak isterler. Öcalan ve PKK karşıtı dedin mi, on yıllardır PKK ve Öcalan için en değerli varlıklarını vermiş Kürtler elbette bir an için duraksarlar... Hatta tanımayanlar, gözünü kırpmadan insana vururlar.

Evet ben bu aralar tedirgindim. Türk devletinden ve faşistlerden tehdit alıyordum. PKK karşıtları da, benim iflah olmaz bir Öcalan ve PKK taraftarı olduğum üzerine yazılar yazıyorlardı. Fakat saldırı ve hakaret İsviçre sorumlusu PKK kadrolarından geldi.

Benim bu konuda son olarak diyeceğim şey şu: İster merkezi olsun ister yerel, bir PKK kadrosunun kendi kafasından uydurduğu sıfat, niteleme ve suçlamalarının altında ezilmem. Gizlenmem. Bir yerlere sığınmam. Yiğitlik, sadece sömürgeci güçlere karşı olmaz; yiğitlik aynı zamanda ulusal kurtuluş zemininde bu halkın değer ve simgelerine saygılı bir aydın olarak direnmek ve Kürt yurtseverliğini tehdit eden kişilere karşı mücadele etmekle de olur.

Üstelik bu alanda mirasımız çok güçlüdür. PKK'yi desteklemekten dolayı öldürülen 17 bin sivil direnişçimizden ölüm karşısında tek bir itirafçı ve teslim olmuş kimse çıkmamıştır. Bu şehitlerin bir kısmını Özgür Gündem gazetesinin yayın sorumlusuyken tanıdım. Yolları İstanbul'a düştüğünde bir şekilde gazeteye uğrarlardı. Direncimi ve ışığımı onların inançlı bakışlarından almışım ben. Kürdistan dağlarındaki Kürt direnişçilerle çok alanlarda karşılaşmışım.

Benim halen bu alandaki niyetimi sorgulayacak veya öğrenmek isteyecek diğer PKK'li arkadaşlara çok net şekilde şunu söylemek istiyorum.

Ben, iflah olmaz bir Kürt kurtuluşçusuyum

Kanım, Fırat ve Dicle gibi gür akar.

Düşlerim, Zagros ve Kandil dorukları kadar erişilmezdir...

Bu nedenle benden hiç kimse Kürtler arası karşıtlık çıkaramaz.

Bana “PKK düşmanlığı“ sıfatını takan PKK'li kadroya, “PKK ve Öcalan düşmanlığı“ sıfatı ile Kürt yurtseverliğine yönelik nefretini iade ediyorum...

[b]Hasan Bildirici[/b]
[email][email protected][/email]

[url=http://www.kurdistan-post.com/modules.php?name=Niviskar&op=viewarticle&…İSTAN POST[/url]

Kenan Fani Doğan (not verified)

Mon, 2009-04-06 12:15

Yukarıdaki yazıyı başka hiçbir nedenle değil, Öcalan'ın iflah olmaz teslimiyetine makul eleştiriler yönelttiği için ölümle tehdit edilen Bilim Adamı İsmail Beşikçi'nin hatırına saygı nedeniyle ve dikkatini çekeceği umuduyla aktardım. Türk asıllı Hasan Bildirici Efendi, Kürdistan Post'ta yayınladığı yazısında bakın ne diyor: [i]"Ben PKK'yi, Kürdistan Ulusal Mücadelesinin meşru bir partisi, Öcalan'ı da Kürtlerin sahiplenmesi gereken bir lider olarak görüyorum. Bunun dışında bir PKK ve Öcalan tarifim yoktur..."[/i] Bu cümleye ilişkin, kendisi bir türk olan Hasan Efendi'nin PKK'yi yeni gelinin sopaya sarıldığı gibi sarmalayan türk genelkurmayının türkleriyle aynı çizgiye düşmesinden tutunuz, Öcalan tarafından haşat edilmiş akli fonksiyonları ve yerle bir edilmiş haysiyetinin hezeyanı olarak nitelemeye varıncaya kadar çok şey söylenebilir ve söylenecektir. Bizim sertçe ve sigaya çekerek söylediklerimiz İsmail Beşikçi Hoca'nın PKK'nin bugünkü işbirlikçi konumu ve liderinin türkizasyon hizmetine amade niteliği üzerine söylediklerinden içerik olarak farklı değildir. Esas sormak istediğimiz su katılmadık bilim adamı olmaklığı kadar tartışmasız bir dava adamı olan İsmail Beşikçi Hoca'nın PKK artığı ve yüreği PKK'ye ipotekli bu zübüklerin sayfasında ve bunların editörlüğü altında ne aradığıdır? Saygıdeğer Hocamızın anlamakta olduğu ve hoşgörüyle karşılayacağı inancıyla.. 5 Nisan 2009 Kenan Fani Doğan

Merhaba Kenan Kisa olmakla birlikte, cok sik yaziyorum foruma; mesajlarimin hep pozitif yonlerine isaret ediyorsun; sagol, varol, ictenligini anliyorum, hem de inanarak.Bu arada hatali yonlerim, dusuncelerimide belirtmeni bekliyorum, hep duzgun ve tutarli yazamayiz, biliyorsun. Benden elestirini, gordugun an, esirgememeni bekliyorum. Hasan Bildirici arkadasimizi bir ara takibetmistim; yazilarinda kendisine Kurd diyemedigini farkettim( belki yaniliyorum, bana oylesi sinyaller gelmisti satiraralarindan) Sonuncusunda dayanamayip, arka arkaya iki adet mesaji , sirf Hasan Bildirici'ye yonelik elestirel bakisla Peyamaazadi'ye gondermistim. Simdi, Hasan Bildirici Kurdistan davasinda zulum gormus, emek vermis, mucadele etmis, cile cekmis bir arkadas. Saygi duyariz. Kurdistan siyasasinda hatiri sayilir bir aydin sifatini edinmis durumda. Ote yandan,ortalikta PKK'yi alenen savunanlarin kalibre dusuklugune goz attigimizda, Hasan'in politik guzergahina, elinde bulundurdugu Kurdistan-Post'un etkili konumunuda ilistirdigimizde, cok iri elestirilere muhatap olmasinin kacinilmaz oldugunu dusunuyordum, yalniz degilmisim. Hasan Bildirici'yi, Apo-PKK hususunda bu denli politik miyopluga iten faktor-ler ne olabilir diye dusunmedim degil... Bana kalirsa Duran Kalkan'i dagda hangi birincil faktor Apo'ya uhu gibi yapistirilmis emir eri mahiyetinde tutuyorsa, Avrupa'nin ozgurlugunden hafif tertip etkilenip bazi sorulari PKK'ya yoneltme cesaretinde bulunabilen Hasan Bildirici'yi de ayni faktor etkiliyor. Yanlis olabilirim elbette, nihayetinde yazilanlara gore yorumlar yapip, onlarin uzerine bazan hipotezler, iddialar insa ediyor, salvolar atiyorum, isim kolay benim bizzat cile cekmis arkadaslarima gore... Hasan, kendisine bir turlu Kurd diyemiyor; kendisini Kurd hissetmiyordu son zamanlara kadar; mesela elestirime konu olan bir makalesinde "ben bir Kurd insani olarak" gibi, kendisini bir turlu Kurdluge yakistiramadigini hissettiren; kavramin sagindan solundan teget gecen, ama ozune sahip cikamiyan veya cikmayan bir gorunum arzediyordu-ki, annesi- kendi ifadesine gore- Kurd oldugu halde ! Kurd kani tasiyan, Kurdistan davasinda cok ileri derecede politik bir sima, savundugu ve cilesini cektigi , adini ulkesine vermis halk Kurd'un oz suyunu kabullenemiyor; gerekceside, hain patronunun ki...Ustalar evrenselmis ! Duran Kalkan'in goruntusu daha da berrak bana gore; Duran zaten Kurd degil; buda kendisine, Kurdlukle kel alaka pire torbasi patronuna tam gaz sadakati dayatiyor, partinin ideolojisine tam bir uyumu, serokun ossurdugu her teraneyi kabullenmesine yariyor. Dagda bana kalirsa en buyuk Apo'cu, kesinkes Duran'dir... Hasan, kotu fena bir samar yemis, oyle gorunuyor; aslinda az birazcik toleransli yaklasimlar umuyor; ama Apo'cu bu toleransi kavrayacak akil-idrak eksenine sahip degilki ? Daha evvel kendisi neyi ne kadar idrak edebildiyse, su an ortalikta gezinen magandalar da o kadarini halihazirda pratik ediyorlar. Hasan'a aciyorum, Hasanlarin hepsine...Ote yandan da kizmiyor degilim, yalanmi soyleyeyim simdi ! Ismail Hocamiz ise, hakli olarak eski dostlariyla birlikte olmayi dusunmus olabilir. Kendisi hic bir ortami tinlamadan, Kurd'un menfaatine yonelik dusundugunu yazabilen, mesajlarini verebilen biri.Ne bileyim, buyuk , eli opulesi insan yahu ! saygi ve selam kardesime Canbek

Canbek Hocam, Öcalan'ı hiç değilse bu forumda tarife gerek yok. Hepimizin çok iyi bildiğimiz Öcalan'ı dahası bugün genelkurmayın piyonu olmaktan öte bir özelliği kalmamış PKK'yi kürtlerin meşru örgütü olarak dayatmak kendine kurtuluşçu diyen birinin şahsında son derece haysiyetsizce bir yaklaşımı temsil eder. Zaten genelkurmayın, türkün itinin-mitinin, hariciyesinin, solunun, akademisyeninin, türk cenahında şans arayan kürt siyaset bezirganlarının dayatması da bu değilmidir? Hasan Bildirici, Aysel Tuğluk kişiliğini bugüne kadar edebi yeteneğine sarmalayarak saklayabilmiş demekki. Tabii benden senden saklayabilmiş değildi. Bu benim Hasan Bildirici'ye ilk salvom değil. 17 bin kişinin infaz edildiğini bilen Hasan Bildirici, mübalağasız 10 bine yakın kürt militanın ve sayısız kürt siyasetçisinin Öcalan tarafından özel emirlerle, düzmece isnatlar ve düzmece yargılamalarla, sonu önceden tesbit edilmiş çoğu düşmanla danışıklı tezgahlanmış çatışmalara sürmekle katledildiğini en iyi bilenlerdendir. Devletin 17 bin kürdü infaz ettiğini söyleyebilen Bildirici, Öcalan'ın infazlarına sıra gelince küçük dilinimi yutuyor? Bütün bu olup bitenler onun yol arkadaşlarının mukadderatıdır. Hasan Bildirici'nin çevresinde cereyan etmiştir, hatta birçoğunun içindedir. Böylesine vahim ve kabuledilemez hadiselere birinci dereceden tanık konumunda birinin Öcalan'ı ve devlete endeksli örgütünü kürtlerin meşru örgütü olarak dayatmaya kalkışması aslında çok daha farklı terimlerle karşılanması gereken olgulara tekabül ediyor. Ben en hafifinden haysiyetsiz derken onu bir nevi haddim olmayarak onare etmiş bulundum. Affoluna. Değerli Hocam, Daha bir kaç hafta önce gerçekten eli öpülesi bir şehsiyet olan Saygıdeğer Beşikçi Hocamıza aynı merkezden tehdit yöneltilmişken kendi sitesini onurlandıran bu değerli bilim adamını boşa çıkarırcasına (buna amiyane tabirle "kör-kör çubuğum gözüne" yaklaşımı demek gerekir) Öcalan işbirlikçisini kürtlere meşru lider olarak "atayan" Hasan Bildirici'ye birilerinin artk yakamızdan düş demesi gerekir. Bu ülke bizim. Hasan Bildirici türk asıllı. Kürt değil. Duran Kalkan'ın okur-yazar versiyonu. Onun türk asıllı olduğunu belirtmem yakıştırma değildi. İşin gerçeği bu. Şüphesiz İsmail Hoca'nın nerede yazacağı kendisinin bileceği iştir. Ona akıl vermek benim haddim değildir. Ancak onun bir ömür haserederek büyük fedakarlıklarla geliştirmek istediklerini tersinden bir aksiyonla boşa çıkarmaya çalışan bu tür haysiyetsiz kişiliklerin koltuk değneği haline gelmesini de İsmail Hoca'nın büyüklüğüyle bağdaştıramıyorum. İsmail Hoca'nın dostumuyum? Evet, İsmail Hoca'nın düşüncelerinin ve yılmaz kişiliğinin dostu ve takipçisiyim. Hasan Bildirici Efendiye değil, İsmail Hoca'ya yanıyorum. Eli öpülecek insan diyorsun al benden de o kadar. Samimi düşüncelerimi açıklamama hoşgörü ortamı sunduğun için müteşekkirim. Selam ve saygılarımla.

Anonymous (not verified)

Mon, 2009-04-06 04:38

hasan, apoculuk fahiseliktir senin ole yakin durmaya calisman yurtseverim felan ayaklarin apoculari tatmin etmemis tokadi yemissin sukru gulmus dovulurken sitende tek kelime yoktu halis acar dovulurken sesini cikarmadin kani yilmaz oldurulurken ses cikarmadin sira sende simdi otur agla

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.