Hewlêr' de ''Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak'' adı altında yaptığı toplantı, gerek Kürt ve gerekse Türk kesimi tarafından çok tartışılacak ve tartılmalıdır.Bu tür toplantıların hedef ve amaçları tartışılmalıdır ki, Güney Kurdistan üzerinde oynanılmak istenilen gerçek senaryo gözler önüne serilsin. Bu tartışılmadan, Güney Kurdistan kim ve kimler tarafından kuşatıldığı gerçekliği ortaya çıkarılamaz, Güney Kurdistan' daki siyasi önderlikliğinin gözü kapalı bir şekilde TC ile diplamatik ilişki kurma hayalinin ne riskler taşıdığı gerçekliği açığa çıkarılamaz. Kimi Kürt tarafı; Türk aydınları, Güney Kurdistan realitesini kabul ediyor değerlendirmesinden hareketle iyimser değerlendirmelerde bulunabilirler. Bundan hareketler yanlış değerlendirmelerle, Özelliklede Güney Kurdistan' da İktidara yakın aydın ve analistler aracılığı Kürt halkının TC' ye olan güvensizliği, yanıltıcı güvene dönüşebilir. Bu Güney Kurdistan' ın geleceği açısında olduğu gibi, Güney-Kuzey parçalarının ilişkileri açısında da negatif bir tablo ortaya çıkartabilir.
Güney Kurdistan siyasi önderliğinin başta Irak devletbaşkanı sayın Mam Celal olmak üzere, Kurdistan bölge başbakanı sayın Neçirvan Barzani' nin Türkiye ile ilişkleri düzeltmek için göstediği efor, Güney Kurdistan' da yaşanılan sorunlar ve defalarca verilen söze rağmen halen birleştirilemeyen 3 temel bakanlığın birleştirmesi için gösterseler daha hayırlı ve yararlı bir iş yapacaklar. Güney Kurdistan önderliğinin bu yaklaşımı yanlış ve hatalı olduğu kadar, Kurdistan' ın kuzey parçasına da zarar vermektedir. Türk devletinin Kürt ve Kurdistan sorununa yaklaşımı açık ve nettir, Güney Kurdistan önderliğinin bunu net bir şekilde görmesi gerekir. Türk devletinin 2003 yılından Saddam rejiminin yıkılması ardında izlediği sopa politikasını değiştirip havuç politikasını izlediği, bu alanda politika değişikliğine gittiği görülmelidir.
Türk devleti, Güney Kurdistan hükümetine karşı uygulamaya çalıştığı sopa politikasının ulusal ve uluslararası alanda gösterilen tepkiler karşısında başarısızlığa uğramasından sonra politika değişikliğine gitmeye zorlanılmıştır. Sopa politikasından vazgeçen Türk devleti, Güney Kurdistan bölgesinin kazanımlarını agari düzeye indirmek ve Kerkuk referandumunu önce ertelemek sonra rafa kaldırmak için yoğun siyasi, diplomatik ve ekonomik faaliyetleri hızlandırmıştır. 23 Haziran 2008 yılında Irak parlamentosunda Kerkuk'ın yeniden anayasal olarak işgalı, Arap şövenistlerinin olduğu kadar Türk devletinin başarı hanesine yazmak gerekir. 23 Haz,ran 2008 yılında Araplar birleşerek açık bir şekilde Kurdistan kazanımlarına karşı anayasal bir darbe yapmıştır ve üzücü nokta da parlamentoda Kürt halkını temsil edenler, işgal taslağının içeriğine itiraz etmeyip te oylamanın açık oyla mı yoksa gizli oyla mi yapılsın şekline itiraz etmiştir.
Türk devleti, bir yanda Şövenist Arapları örgütlerken, diğer yandan Türkmen karti ve sahte yumuşadım sinyalleri Güney Kurdistanı ekonomik ve kültürel alanda kuşatıp işgal etme planlarını uygulamaya geçirmiştir. Kurdistan Kültürel alanda işgal edilme ihalesi Fetullahçlara verilmiştır. Fetullah Gülenciler, Kemalistleri de aşarak Osmanlının işgal ettiği eski alanların yeniden Türk-İslam sentezi adı altında '' Türkiye'ye'' bağımlı kılarak yeni güçlü emperyal bir Türkiye kurmak hayali peşindedirler. Aklı başında siyaset ve politika bilen herkes, Fetullah Gülencilerin TC' ye rağmen Kurdistan' da aktif bir faaliyet yürütemiyeceğini idrak ederler. TC, bir yanda sahte yumuşama sinyalleri verirken esas olarak Kurdistan'ın kuzeyini yeniden TC' ye entegre etme ve Kurdistan' ın güneyini işgal etme görevini Fetullah Gülencilere havale etmiştir. Kürt aydınları bu gerçekliği görmek, soruna bu açıdan yaklaşmak zorundadırlar.Abant toplantılar serisinin halkalarına Hewlêr halkasının eklenmesi, Fetullah Gülercilerin Hewlêr, Süleymaniye, Kerkuk ve Duhok' ta açacakları okullar dizisinin birleştirilip Kürt kamuoyunu bir takım Kürt etiketli aydınlar ve Güney Kurdistan yönetimini de bu temelde kullanıp misyonlarına meşru bir zemin kazandırmadır. İttiraf etmek gerekir ki TC bu alanda başarılı olmuş, Gülencilerin aracılığı ile Kurdistan' ın güneyinde Kültürel bir işgal başlatıp, kendilerine bağımlı elit bir yönetici kadrosu oluşturma yönünde önemli bir mesafe katedilmiştir. Türk devletinin Musul konsolosunun toplantıda konuşması, Fetullah Gülen efendi hazretlerinin mesaj göndermesi niyetlerini gizlemeden vermek istedikleri mesajları vermıştır.
Fetullah Gülenin ekibin göz diktiği ve okullarında Türk kültürü ile eğittiği öğrenciler, PDK, YNK ve Güney Kurdistan elit tabakasının çocukları olup, gelecekte, Güney Kurdistan yönetiminde yer alacak kadrolardır.Yarın Güney Kurdistan yönetim kadrosunda Düzgün türkçe konuşan bir bakan, bir bürokrat yada herhangi bir yönetici ile karşılaşırsanız şaşırmayın ve bunun Fetullah Gülenin okullarında eğitilen bir öğrenci olduğunu da unutmayın. Bundan dolayı Abant-Hewlêr toplantısının getireceği duygusal ve psikolojik rahatlamadan ziyade, Güney Kurdistan' ın başına örülecek çorapları ve Güney-Kuzey Kurdistan arasına ekeceği tohumların niteliğine bakmak gerekir. Diğer temel amaçlardan birisi de Türk devletinin ırkçı-sömürgeci karekterini uluslararası arenada şirin göstermektir.
Öz itibarı ile Hewlêr-Abant toplantı yada toplant dizlerinin temel amacı Kurdistan halkını manipüle etme, TC' yi şirin gösterme manevraları olup, Güney Kurdistan kazanımlarını kuşa çevirme, Kuzey Kurdistan'ı TC'ye entegre etmek misyonudur. Bu görev Fetullah Gülen ve yandaşlarına verilmiştir. Hangi bariş ve hangi gelecek? sormazlar mı Filistin halkına gösterdiğiniz ve istediğiniz hakları Kuzey Kurdistan halkına istediniz mi?
Fethullah Gülen kimdir