Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 6 December 2008

Öcalan avukatlarıyla görüştü. Edinilen bilgiye göre görüşmede yazdığı savunmalara değinen Öcalan, "Savunmalarımı 4 aydır idareye verdim. Bu kadar gecikmesinin nedeni onların da okumaları, kendi önlemlerini aldıktan sonra göndermeleridir. Avrupalılar da okumuşlardır. Çünkü her şeyi ilkelerle savunmamda ortaya koydum. Çok derine inmedim. İlkeler şeklinde belirttim. Önemli olan da budur. Temel ilkeler belirlendikten sonra altını herkes doldurabilir. Aydınlar, siyasetçiler, akademisyenler rahatlıkla altını doldurabilirler. Bunun çok iyi okunması, satır satır, cümle cümle hatta kelime kelime okunup çok iyi anlaşılması gerekir. On iki sorun belirledim her biri için ayrı ayrı çözüm önerileri var, bu çok önemlidir. Kimse beni ucuz değerlendirmesin. Çözüm konusundaki yaklaşımım üzerinden değerlendirip anlamaya çalışsınlar, o şekilde eleştirsinler. Hatta eleştirirken beni yerden yere vurabilirler, ama ilkeler çerçevesinde eleştirebilirler. İlkeleri eleştirtmem. Yoksa kabul etmem. Ucuz eleştirileri de pek dikkate almıyorum."
"Ben Marks'la ilgili düşüncelerimi daha önce açıklamıştım.
Ben Hegel'i inceledim, ilginç sonuçlara ulaştım. Almanya'nın bugünkü koşullarda olmasının bir nedeni de Hegel'i anlamalarıdır. Hegel'i anlamasalardı, bugünkü Almanya olmayacaktı! Almanya'yı Almanya yapan Hegel'dir. Benim düşünce sistematiğim ile Hegel'in düşünce sistematiği arasında büyük benzerlikler var. O kadar zaman olmasına rağmen, onun düşünce ve felsefe anlayışı kent ve üst sınıflar içindir, Marx da Napolyon da Hegel' den etkilenmiştir. Onlar kapitalist modernitenin etkisinde kalmışlardır. Hegel'in felsefesi klasik uygarlık felsefesidir. Benim ki ise, demokratik uygarlık felsefesidir. Felsefenin çok iyi anlaşılması gerekiyor. Türkiye' de felsefeyi bitirdiler. Felsefe olmazsa anlama olmaz, anlama olmazsa; aşk olmaz!"
"Son birkaç gündür radyodan dinledim. Avcılar' da beş kişi tarafından kaçırılarak 5-6 saat tecavüz edilen kadından söz ediyorlar. İşte Türkiye budur, Türkiye'nin her şeyini bu olay gösteriyor. Hem de polis yeleği giyerek yapıyorlar bunu. Zihniyet değişiminden bahsediyorlar. Bu zihniyetin çöküşüdür, insanlığın bittiği noktadır. Türkiye toplumunun getirildiği son nokta budur, bu her şeyi özetliyor.

Benim bahsettiğim aşk anlayışı Nazım Hikmet'in aşk anlayışı gibi sadece kadına olan aşk değildir. Nazım tarzı aşk, aşk değildir. Tanrı aşkından da bahsetmiyorum. Aşk anlamaktır, derinleşmektir. Doğayı, evreni, insanı anlamaktır. Bunları anlamadan aşk olmaz. Bende ki aşk anlayışı anlamadır. Benim için de bir şeyler söylüyorlar, benim kadını yüceltme anlayışım bellidir, bu mücadeleme devam edeceğim."
"Radyodan dinledim. Taraf gazetesinin dünkü sayısının başlığında sadece 33 askerin değil, 27.800 kişinin öldüğünü söylüyor. Doğrudur, otuz bin diyebiliriz. O gün Bakanlar Kurulu'nda genel af tartışılıyormuş. 33 asker otobüse binmek istememiş. ’Biz korumasız ve silahsız gitmeyiz' demişler ama zorla bindirilmişler. Niye bindirdiler, kim bindirdi, kimin adına yapıldı bunlar? PKK adına da Şemdin, bunları Ekrem'e yaptırıyor. Ekrem'e talimat vererek öldürmelerini söylüyor. Defalarca sormama rağmen Şemdin, ne şekilde olduğuna dair her defasında farklı şeyler söylüyordu. Şemdin'e direk Ergenekon'la bağlantılıdır, onların adamıdır demiyorum. Ancak kullanılmıştır. Bu dönemde ateşkes vardı zaten. O ateşkes döneminde nasıl böyle bir şey oldu? Ateşkesi istemeyenler kimlerdi? Bunu anlamak benim için zor oldu. Taraf gazetesi tek yönlü araştırma yapıyor. Bu konuda benzeri yaşanmış olaylar var. Bütün bunların daha iyi anlaşılabilmesi için Adalet ve Hukuk Komisyonu kurulursa biz her şeyi anlatmaya hazırız. Bu komisyon kurulursa bu ve benzeri olaylar açığa çıkacaktır. Bu komisyon araştırma yapar ve görüşlerini belirtir. Devlet mahkemeleri böyle bir araştırma yapamaz. Onların çalışma şekilleri bellidir, yetkileri yok."
"Başbakan bu konuda Meclis'ten Adalet ve Hukuk komisyonu için yetki çıkarabilir. İki-üç ay içerisinde Meclis bu komisyonu kurar, içinde seçkin hukukçular, hocalar, akademisyenler de olabilir, siyasetçiler de yer alabilirler, yargılama yetkisi olmaz, sadece gerçeklerin açığa çıkmasını sağlar. Ben bildiğim her şeyi onlara anlatırım. Onlar da yaptıkları araştırmaları kamuoyuna açıklarlar. Ondan sonra kimin Türkiye'nin iyiliğini isteyip kimin istemediğine, kimin haklı kimin haksız olduğuna, kimin affedilip kimin affedilemeyeceğine kamuoyu vicdanı karar versin. O zaman her şey daha iyi anlaşılır.. Adalet ve Hukuk Komisyonu'nun kurulmasını kabul etsinler. Neden kabul etmiyorlar? Neden kabul etmediklerini açıklasınlar. Adalet Bakanı'nın açıklamalarını dinledim. Bombaları falan bıraksın, diyor. Bu gidişle bombalar bitmez. Zeyno Baran Hindistan'daki gibi patlamalar Taksim'de olabilir dedi. Güngören'de patlayan bombaları, kim yaptı bunları? Adalet Bakanı şantaj yapıyor. Bunlar ciddi değiller. Benim savunma anlayışım öyle kaba saba, silahla, bombayla değildir, düşüncelerim bellidir. Benim anlayışım, yaşam felsefesinin düşüncesini anlamadır."
"Savunmalarımda ilke olarak ortaya koydum. Anlama, düşüncenin dünyalaşmasıdır. Anlama olmadan pratik olamaz. Felsefeyi ve tarihi iyi anlayamazsak bugün gelinen aşamayı çözemeyiz, anlam biçemeyiz. Türkiye'de felsefeyi bitirdiler. O yüzden tecavüzler oluyor. Halac-ı Mansur, Yunus Emre, Mevlana. -ki bu hafta Mevlana Haftası'dır- Yunus Emre de çok önemlidir. Bunların yaptıkları, anlayışları aşktır. Bunlar iyi anlaşılamazsa Anadolu'da birlikte yaşama olanağı kalmaz. Bunlarla birlikte Mustafa Kemal'in de iyi anlaşılması, güncellenmesi, çağa uygun hale getirilmesi gerekiyor. Bana Mustafa Kemal'le ilgili düşüncelerimden dolayı "Kemalist olmuş" diyenler de var. Benim Mustafa Kemal'de önemsediğim bilimdir. İnönü'den önceki Başbakan kimdi? Mustafa Kemal, Serbest Fırkayı kuran Fethi Okyar onların nasıl düşürüldüğünü, kendi etrafını nasıl kuşattıklarını biliyordu. Bu konuda özellikle Yalçın Küçük okunabilir, Mahir Kaynak da kısmen değiniyor. Mustafa Kemal'in ordusu, silahı, ulusu vardı ancak O, bunların hiç birisine güvenmezdi, önemsemezdi, bilimi esas alırdı. Bu nedenle ben Mustafa Kemal'i önemsiyorum. Ama esas aldığı ilim, dönemin pozitivizmidir. Lenin'le ilişkileri de bu bilim temelindedir."
"Şimdilerde bir kitap var "Musa'nın Çocukları" diye. O kitap 1927'de Mustafa Kemal için de yazılmıştı. Mustafa Kemal bunu istemiyordu, bundan rahatsızdı. Günümüzde Tayip Erdoğan için söylüyorlar. AKP bu söyleme dört elle sarılıyor. Bunlar İki yüz yıllık İngiliz oyunları. İngilizler iki yüz yıldır Ortadoğu üzerinde oyun oynuyorlar. Şeyh Sait isyanı ve Seyit Rıza'nın idamı da bu oyunların parçasıdır. Ermenistan-Karabağ, Kıbrıs sorunu, Ortadoğu sorunu İngiliz politikalarının sonuçlarıdır. İngilizler benimle de uğraştılar, uğraşıyorlar. Ben Suriye'deyken çok sık gelip benimle görüşüyorlardı. Ben o zaman anlam veremiyordum, bunlar niye bu kadar sık benimle görüşüyorlar diye düşünüyordum. Asıl niyetlerinin beni denetimlerine almak, bu olmazsa yok etmek olduğunu sonradan anladım. İngilizlerin daha önceki anlayışları ve yaklaşımları ulusalcılık, milliyetçilik ve dincilikti. 1970'lerden bu yana bu ılımlı İslam dedikleri şey, Kenan Evren'le başladı. Ve bu aşamaya geldi. Bu İslamiyet'in Hz. Muhammed'le bir ilgisi yok. Ilımlı İslam, ucube bir şeydir. Buna karşı Hz. Muhammed'in iyi anlaşılması ve bugüne güncellenmesi gerekiyor."
"Ergenekon için bunların birisine Avrasyacı, birisine de Amerikancı diyorum. Ergenekon'da asıl görülmesi gereken bu iki tarafın çatışmasıdır. Yargılanan Avrasyacı Ergenekon'dur. Örgütlenmesinin kökeni 1946'lara kadar gidiyor. Levent Ersöz, Silopi'de bizim insanları kaybedendir. Öyle sıradan biri değildir, çok güçlüler. Şimdi Rusya'da olmasının anlamı, ordunun yarısının Rusya'dan yana olması demektir. JİTEM, kendi bünyesinde iki yüz bin kişiyi istihdam ediyor. Aslında İlker Başbuğ'un yaptığı açıklama Taraf Gazetesi-Ahmet Altan'a yönelik değil, kendi içindekilerine yöneliktir, onlara kızıyor. Ahmet Altan'a kızmıyor. Genelkurmay'ı zor zapt ediyor. Başka bir komutan yaptığı açıklamada 'Rusya, İran, Suriye ittifakından' söz ediyor. Bunların çekişmesi Laik ve ant-i laisizmdir. CHP'nin laiklik anlayışı ilginç olmaya başladı. Kadın ne giyineceğine kendisi karar verir. Kadın kapanacağına veya kapanmayacağına kendi özgür iradesiyle karar vermelidir. Kadının özgürlüğünü savunuyorsanız o zaman kadının siyaset yapmasını, milletvekili, belediye başkanı olmasını desteklemelisiniz. Kuru lafla özgürlük olmaz."
"Benim asıl söylemek istediğim şey, Kürtlerin Lozan'ıdır. Lozan'a gidilirken iki Kürt milletvekili götürülmüştü. Orada 'Türklerin ve Kürtlerin temsilcisi olarak buradayız" denilmişti ama gereği yapılmadı. Türkler açısından Lozan tamamlanmıştır. Kürtler açısından bugün tamamlanması gerekiyor. Ben buna İkinci Lozan veya Lozan'ın Tamamlanması Süreci diyorum. Lozan'ın tamamlanması Cumhuriyet'in demokratikleşmesiyle olacaktır. Ben Konfederalizm derken yanlış yorumlayıp ulus-devletin, üniter devletin parçalanacağını düşünüyorlar. Cumhuriyete de karşı değilim.

Konfederalizmden kastım Suriye, İran, Irak, Türkiye içindir. Suriye dâhil olmasa da Suriyeli Kürtler, İran da bu birlikteliğin içinde olabilir. Konfederalizm, Türkiye'deki Kürtlerin kendi demokratik örgütlenme biçimidir, ayrı bir devlet değildir. Lozan'la Cumhuriyet kuruldu. Konfederalizmle içi doldurulacak, Kürtlerin hakları tanınacak. Böylece Lozan tamamlanacak. Musul ve Kerkük'te misak-ı milliye dâhildi. Konfederalizmle bunları da dâhil ediyorum. Misak-ı Milli önemlidir. Burada Kürtlerin haklarına saygılı olunacağı belirtiliyor. Kürtler ayrılmak istemiyorlardı. Zorla ayırdılar. Benim kastım Kürtlerin haklarıdır. Osmanlı nasıl ki altı yüz yıl boyunca bu bölgede bir güç olarak yönettiyse, eğer böyle bir çözüm geliştirilirse Cumhuriyet de buna öncülük ederek bunu devam ettirebilir."
"Başbakan 9-10 DTP'li milletvekiliyle uğraşıyor, onlara tahammül edemiyor, Meclis'ten attırmaya çalışıyor. Temsilci arıyorlarsa DTP temsilcidir, ben buradayım temsilciyim. Ama burada yapılanların hepsi Başbakan'ın emriyle yapılıyor. Bana radyo vermişler, çalışmıyor. Ya hiç verme ya da vereceksen doğru düzgün çalışanını ver. Bir çay bile veriyorlar, yarı veriyorlar, diğer yarısı tortuyla dolu. Bunu bile pazarlık konusu yapmaya çalışıyorlar. Biraz ciddi olsunlar. Şantaj yapıyorlar. Bu şekilde benim üzerime gelmesinler. Ben bunu devlete de söylüyorum, PKK'ye de söylüyorum; ben, yaşam felsefesinin anlaşılmasıyla ilgileniyorum. Ben sorunun demokratik çözümü ve barış için üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. Daha önceden Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı Gül'e mektup yazmıştım. İstirham ediyorum, bu sorunu çözelim diyorum."
Kaynak Anf

Not : HEK KANIT ISTIYORDU , bu kanit´tan bolca var .

نەناسراو (not verified)

Sat, 2008-12-06 15:54

Bawer benim kanit talebime pozitif bicimde takilmis. harcadigi emek icin tesekkur ediyorum. kanit meselesine devam edeyim once cerceveyi cizelim. bu dunyada bir suru kani ye kanit olmadan da ulasilabilir. bu dusunme sureci acisindan mesru bir yol. yani bazi suphelerin gercek olma ihtimali kanitsiz da yuksek olabilir. bu girsigahdan sonra ne icin kanit gerektigine geceyim. pkk nin ergenekon vari bir yapi tarafindan kurulup yonlendirildigine dair ortada oyle cok malzeme dolaniyor ki, bu durumdan huylanmamak elede degil. zaten karmasik olan bir agi anlayabilmek icin onu daha net zeminlere tasimak lazim. pkk veya baska bir kurd orgutunu kurup daha beter bir kurd orgutunun yukselmesini engelleme niyeti hatta plani hatta ucundan aksiyonu turk devletinin yapmayacagi bir is degil, yaparlar. pkk nin bu bicimde kurulmus olma olasigi da cok absurd degil-bu cografyada bu malzemeyle bu bal gibi olabilecek bir sey. ancak oldu mu olmadi mi? fantaziler komployla dusunmeler dunyasinda kanita belki ihtiyac yok ama bilim hukuk dunyasinda var. ben hala ortada pkk nin turk gizli servisi veya derin devlleti (bu terim insani yaniltici bir terim turk devletinin derin veya sig her yan kurd haklarina karsi durumdadir-derine vurup sanki sigi bir haltmis gibi bir izleniim olusturuldu insanlarin aklinda-bu dogru mu? gecerken bunu da soralim) tarafndan kurulduguna dair bir kanit goremiyorum. henuz aralarinda sosyal bilimci veya yazar cizerlerin eski parti yoneticilerininin bulundugu kurd bireylerin de bulundugu kurdler okumaya usenirken abdo nun imralli zirvalarini okuyup bu adamin tiyniyeti hakkinda final karara vardim. bu sebeple avukat gorusmeleri absalngic pisliginin uzerine ususen bok sinekleri gibi benim icin. yani bu adami tanimak icin ihtiyac fazlasi tefferuat. elbette trajik boyutunun kanli tarafi bir yana koyulursa eglendirici yanlari bile var. ancak bu belgeler bu adamin onun denetimindeki her seyi nasil satisa cikartabilecek bir tiyniyet oldugunu gosteriyor. bunlar karsi tarafin bu adama nasil bakabilecegginin ip cularini da veriyor. buna ragmen halen ortada organik iliskiyi kanitlayan malzeme yok. bu herif muhtemelen ona kedi payi mertebesinde bile olsa bir guc teklifi vermis olsalar idi turklere birakin pkk yi kurdistani satmayi anasini bile satabilecek bir sefih. burya kadar iyi. yani abdo efendinin turk devleti risk faktorunu gozune almis ise(burasi acik degil) onlarin istediklerini uygulamaya dunden gonullu biri olabilecegine dair fazlasiyla ipucu var. ama ote yanda kontrol edilmesi oyle sanildigi gibi kolay olmayan cok degiskenli bir mevzu var: kurd mevzusu ve bunun icinden cikmis pkk. abdullah pkk yi kurd halkinin pencesine dustugu hastaliklari aliskanliklari katkisiyla neredeyse tek basina kontrol edebildigini soylemek mumkun. ancak vurgu BAYAGI da. yani TUMUYLE KONTROL dan soz etmek mumkun degil. nicin degil? dun sukru selim selhadin delil acar hek vs vs gibi ust kadrosundan benim gibi onlara bir mizrak mesafede duran sempatizanllarina kadar fazlasiyla hetorojen malzeme soz konusu olan-dun oldugu gibi bugunde benzeri bir mazleme halen bu partinin hinterlandinda bulunuyor. yani ne kadar cebberut bir hakimiyet kurmus olursa olsun abdo nun ve onun efendilerinin onunde tepkileri akacagi mecra tam olarak kestirilemeyen bir orgut-daha dogrusu orgute eklemlenmis bir konglomera var. boyle bir riski abdo lunatigi belki muhteris kifayetsizliginden oturu alabilir (cahil curetkarligi ile) ama tork devleti elinde patlayabilecek bu tur islere hele hele abdo gibi zir deli biriyle girer mi? benim TAHMINIM girmez. benim iddam (gene kanitsiz) torklar abdo vasitasiyla kurdleri manuple etme duzeyinin otesinde organik-direk bir baglanti kurmmadilar. abdo gibi bir melanet yumagi iyi tanininca torklara zaten mukemmel imkanlar sundu. yani benn pkk nin direk kurgulanip yonledirildigi tezini absurd bulmaktayim. asiri riskli bir muhendisilik projesidir akillara dusmus olsa bile uygulama imkani olamaz-torklar her turlu gerizekaliligi yapacak kapasitede olduklarini defalarca gostermis bir aahali olsa bile-bu proje onlarin becermesi icin cok karmasik- bana gore olan biten bazi elemanlarla pkk yi ve kuzeyi kontrol etmektir. bazi elemanlar kimler? abdo tepede sahene bir imkann sunuyor. bunu farketikten sonra bu herife asagidan yukselebilecek kurd muhalefetini de asagilardan kontrol icin caba sarfetmislerdir- mesela su avukat kizilkurd neydi adi- veya gazatade herkes vesikalik resmini basarken bir daktilo ile temisl edilen karakocan komseri vs vs kurdistan da mese agacindan boldur boyle tiyniyetler-gocunmayalim kabullenelim. vesselam belkide benim talep ettigim kanitlar hic bir zaman ulasilamayacak seyler. bu da benim oortuk hipotezime yollar insani- pkk ile tc arasinda organik bir kurdu ve kontrol etti seklinde senrayoya bakip burda oyalanmak yerine bu sefihlere toplu bir bombardiman gelistirmek. pkk kuzeyin latent enerjisinin urunudur uztu basi bokla sivanmis olsa bile pkk yi bugune tasiyan ana mazleme kurdistanin cogu olmus bir cogu disina dusmus ve bir cogu da bosu bosuna olebilecek cocuklarinin onlarin ardinda duran analarin babalarin kardeslerin enerjisidir. bunu abdo ile abdoistllere yedirtmemek bu isyanin motorunu altyapisinin da turklere kredi olarak vermemek lazim. daha ne diyeyim bilmiyorum. acele yazdim kusura bakmayin-imla yazim hatalarini gormezzden gelin. hurmetler HeK

"Asıl amacım, devrimci bir Kürdistan grubu ortaya çıkarmak" "1975’lerde Kürdistan adına devrimci bir grup kurmak, tarihin seyrini değiştirecektir ve benden başka bu işe el atacak adam yoktur" "Çıkış yapmaya çalışırken devlet adına hareket eden kişilerle ben son derece iyi geçiniyorum. "Kadın dersen kadın, para dersen para! Apartman dersen apartman al; ye, içinde yat! Ben de bu noktada, tam bir paşa oğlu gibi davranıyordum...Burjuvaziyi nasıl çalıştırıyorum? Sonradan o Uğur Mumcu'nun başını götüren, işte açmaya çalıştığım bu ilişki tarzıdır. 1976, 1977 ve 1978 döneminde onları, devleti çalıştırıyorum ve hareket yürüyor." "Ankara'dayız. 1976-77-78’i eğer bunlara dayandırmazsak, sağlam çıkışı yapabilir miyiz?" "Devlet, para ve kadın yoluyla beni tutabileceğine 1977-78 ve 79’un başlarına kadar tam inandı diyebilirim. Bu, devleti yanlış bilgilendirme oluyor. Tarihteki en büyük hatasıdır.." "Ben devlete 1966’dan itibaren maddi olarak dayanmışım ve ancak 1977-1980’lerde kopuşa gideceğiz." "TC şimdi kavramıştır, ama çok geç; artık iş işten geçti. Verdiğimiz görünüm; Ankara'da kalıp grupçuluk yapacağız; bir yayın çıkaracağız, bir de yayın dükkanı kuracağız. Yine bayan (Kesire, Nb) özel ilişkiyle bağlamış. Devlet daha ne istiyor? O, günlük rapor alıyor; ’kucağımızda!’. Kendimi dört dörtlük devlete bağlamış oluyorum. Uğur Mumcu'nun dile getirmek istediği olay biraz da budur: ’Apo'yu MİT mi besledi?’ diye soruyor. İşte biz kendimizi MİT'e böyle beslettirdik. Güvenliğimizi sağlattırdık, paralarıyla grubumuzu finanse ettirdik, evlerinde en önemli toplantılarımızı yaptırdık ve o entellektüel gücünü de biraz kullandık. Bazı ilişkilere öyle uzandık ve zamanında sıyırdık..." "Taktik gerçekten şeytanın bile çok üstündedir. Gidin MİT'e nasıl olduğunu söyleyin, şaşıracaktır. ’Bizi inandırdı’ diyecektir, hatta ’Uyuttu bizi’. İşte üstünlük burada"[18] "Başka türlü hiçbir Kürt partisi oluşamaz...Yöntem değiştiriyorum, taktik yaratıcılık diyorum buna" "Çok ilginç, devletin iki yanını nasıl kullanıyoruz. Sanırım MİT bunları duyduğunda hem kahkahadan patlıyor, hem de öfkesinden boğuluyordur. D... Arkadaş vardı, 1979’daydı galiba, beni yakaladı. Anlattıklarına göre MİT başını dövüyor, ’bu yüzde yüz kucağımızdaydı, biz bunu nasıl kaçırdık’ diyormuş." "Kim kimi yanilttı?... Düşünün, devlete Kürt partisi kurduruyorum. Uğur Mumcu....dedi. Doğrudur, bu da doğrudur. Biz devrimci Kürt partisini (yani PKK'yı) nasıl MİT'e dayandırarak kurduysak, Kürt devletini de (şimdi işte içinde olduğumuz bu Güney'deki devlet) Türk devletine dayandırara k kuracağız. Yazdı adam, başka çaresi yok. Taktik buraya getiriyor. Taktiğin üstünlüğü burada.(....)Pilot ne diyordu: ’Abi sen ne yapıyorsun?’. Günün yirmidört saatinde bilgi istiyordu. Ben de hepsini veriyordum..." "Ankara'yı böyle 1979’a kadar oyalamak büyük bir taktikti. Hem de grubu bütünüyle onların olanaklarına dayandırmak..." *KAYNAK* ABDULLAH OCALAN "DEVRIMIN DILI VE EYLEMI... BURADA HEK HOCAYA SORAMAK LAZIM MADEM O KADAR CIRO LARDAN BAHSEDIYOR: 1970'LERIN 200 TL SI BU GUNUN NE KADAR PARASI DEGERINDEDIR? "ajan iliskisi bilinen Pilot'tan 1978'de 200 bin TL aldigini ilk kez gazetecei Ismet Imset'e 1993'de soyluyordu"*KAYNAK SAYIN HASAN YILDIZ'IN "MUHATAPSIZ SAVAS MUHATAPSIZ BARIS" KITABI

"Benim Mustafa Kemal'de önemsediğim bilimdir. İnönü'den önceki Başbakan kimdi? Mustafa Kemal, Serbest Fırka'yı kuran Fethi Okyar onların nasıl düşürüldüğünü, kendi etrafını nasıl kuşattıklarını biliyordu. Bu konuda özellikle Yalçın Küçük okunabilir, Mahir Kaynak da kısmen değiniyor. Mustafa Kemal'in ordusu, silahı, ulusu vardı ancak O, bunların hiçbirisine güvenmezdi, önemsemezdi, bilimi esas alırdı. Bu nedenle ben Mustafa Kemal'i önemsiyorum" DIYEN KEROKUNUZU NIYE ELESTIREYIMKI EGER "turk" YADA BUTUN DUNYANIN DEYIMIYLE TORK ISEM... "'Benim asıl söylemek istediğim şey, Kürtlerin Lozan'ıdır. Lozan'a gidilirken iki Kürt milletvekili götürülmüştü. Orada 'Türklerin ve Kürtlerin temsilcisi olarak buradayız' denilmişti ama gereği yapılmadı. Türkler açısından Lozan tamamlanmıştır. Kürtler açısından bugün tamamlanması gerekiyor. Ben buna İkinci Lozan veya Lozan'ın Tamamlanması Süreci diyorum. Lozan'ın tamamlanması Cumhuriyet'in demokratikleşmesiyle olacaktır. Ben Konfederalizm derken yanlış yorumlayıp ulus-devletin, üniter devletin parçalanacağını düşünüyorlar. Cumhuriyete de karşı değilim. Konfederalizmden kastım Suriye, İran, Irak, Türkiye içindir. Suriye dahil olmasa da Suriyeli Kürtler, İran da bu birlikteliğin içinde olabilir. Konfederalizm, Türkiye'deki Kürtlerin kendi demokratik örgütlenme biçimidir, ayrı bir devlet değildir. Lozan'la Cumhuriyet kuruldu. Konfederalizmle içi doldurulacak, Kürtlerin hakları tanınacak. Böylece Lozan tamamlanacak. Musul ve Kerkük'te Misak-ı Milli'ye dahildi. Konfederalizmle bunları da dahil ediyorum. Misak-ı Milli önemlidir. Burada Kürtlerin haklarına saygılı olunacağı belirtiliyor. Kürtller ayrılmak istemiyorlardı. Zorla ayırdılar. Benim kastım Kürtlerin haklarıdır. Osmanlı nasıl ki altı yüz yıl boyunca bu bölgeyi bir güç olarak yönettiyse, eğer böyle bir çözüm geliştirilirse Cumhuriyet de buna öncülük ederek bunu devam ettirebilir.“(*Gündemonline-5.12.2008) DIYEN KEROKUNUZU NIYE ELESTIREYIMKI? SIZIN IDDIANIZA GORE "turk" YADA BUTUN DUNYANIN DEYIMI ILE TORK ISEM KEROKUNUZU NIYE ELESTIREYIMKI? SIZIN DEYIMINIZLE "turk" VEYA BUTUN DUNYANIN DEDIGI GIBI TORK ISEMEM KEROKUNUZU SIZIN GIBI YUCELTMEM GEREKIR.. HER "turk" YADA BUTUN DUNYANIN DEYIMI ILE TORK OLAN HERKES KEROKUNUZA SAHIP CIKMALIDIR YUCELTMELIDIR!

istanbuldaki internet café den yazdiginiz butun o kufurulu yazilarinizi goren ve okuyan "demirci kawa" ( siz tenekeci kawa okuyun)'nin yuzu kizardimi acaba? "kardeslerim" le baslayan yazilarindan sonra bu yazilari size yazdirtan en azindan kendinden utanmalidir! Mihemed Şerif (kendisi, babasi, dedesi ve hatta 7 zurriyeti SAF olan kisi)

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.