Perşembe, 04 Eylül 2008 10:32
Kürtlerin ve pek çok Iraklı'nın isteği, Amerika Birleşik Devletleri'nin K.Irak'tan kalıcı olarak çekilmesinin -ki pek çok Kürt hoş karşılayacaktır bunu –Irak'ın kendisiyle ve dünya ile barışık olduğu bir zamanda gerçekleşmesidir. Özgür dünyanın değerlerini yücelten demokratik bir yönetim ve federal bir demokrasi istemektedirler: Tüm vatandaşların eşit olduğu ve haklarını saygı duyulan bir Irak istiyorlar.
Bu rüyâyı gerçeğe dönüştürecek unsurlar mevcut. Pek çok siyasinin yeni Irak'ın köşe taşı olarak gördüğü Anayasa, bu rüyânın ana parçası. Yeni Irak'ın temelleri atıldı ancak projenin yakın gelecekte tamamlanması pek muhtemel değil. Siyasi sürecin halen olgunlaşmaya ihtiyacı var. Proje, dini ve hizbi niteliklerle tanımlanan taraflar arasındaki kota ve fikir birliği ilkesine tutsak.
Bu durum, kimlikleri temsil eden partilere salâhiyet tanıyarak, dini, devletten ayırmayı daha da güçleştirerek ortak ulusal kimliği zayıflatıyor ve toplumdaki hizbi ve kavmi bölünmeyi kuvvetlendiriyor. Aslında dini şahsiyetlerin rolüne ciddi bir şekilde halen bağımlıyız. Önemli pek çok konuda son söz, Ayetullah Ali Sistani'ye aittir.
Iraklılar, bir yandan hakiki demokrasinin Şii çoğunluğun hâkimiyetini icap ettirdiğinin farkındalar; öte yandan da hâkimiyetin bir gruba münhasır olduğu zamanların geçtiğine kâniler. Irak tarihinin ilk 80 yılı, hiçbir grup veya liderin tek başına ülkeyi yönetemeyeceğini açıkça ispatlamaktadır. Azınlıklar için tek teminat, yerel ve bölgesel yönetimlere salâhiyet veren ve Iraklı çeşitli cemaatlere kendi işlerini görme imkanı tanıyan federal bir yapıdır.
Bağdat, federalizm kavramını hazmetmeye hazır görünmüyor. Iraklılar için de yeni bir kavram olmayı halen sürdürüyor. Ülkede federal bir yapı inşa etmek üzere faal bir şekilde çalışan tek halk Kürtler. Ancak federalizm, bir Kürt davası değil Irak davası olmalıdır. Kürt siyasi gözlemcilerden biri geçenlerde, genel olarak Iraklılar için "güçlü merkezlerin ve güçlü liderlerin onlara neler yaptığını unutmuş görünüyorlar" demişti. Kürt Özerk Yönetimi ve Bağdat arasındaki mevcut tartışma, bölgenin federal statüsü ve yeni Irak için federal bir yapı şekillendirilmesi üzerinde ilerlemektedir.
Bağdat'taki bazıları, Bağdat'ın zayıflığından dolayı birkaç yıldan beri Kürtlere tavizler verildiğini düşünüyor ve güvenlik kazanımlarıyla birlikte bu tavizlere artık bir sorun verilmesini istiyorlar. Basitçe söylemek gerekirse, alınacak yanlış bir tavırdır bu. Güç, Bağdat'tan bölgesel yönetimlere intikal etmelidir. Ülke, bir merkezin sahiplenmesinin aksine herkesin ülkesi olacaktır böylece.
Kürtler, Bağdat'ta güven kazanmak için biraz zamana ihtiyaç duyacaklar. Petrol sözleşmeleri için yapılan görüşmeler, bütçeden düşen pay ve peşmerge güçlerinin statüsü gibi meseleler halledildiğinde Kürtler rahatlayacak ve eski kötü günlerin bir daha yaşanmayacağından emin olacaklar. Örneğin, petrol sözleşmeleri üzerindeki ihtilaf, Kürtlerin almak istediği gelirlerin büyüklüğü ile ilgili değildir. Kürtler nazarında Kürt bölgesinin Irak'ın petrol sanayisinin gelişmesinden daha çok fayda elde etmesini sağlayacak olan ulusal petrol politikasıdır; merkezi bir politika değil.
Kürtler, Bağdat'la evlenmek durumunda olduklarını ve boşanma diye bir seçenek olmadığını fark ediyorlar. Aynı zamanda müttefiklerinden ve de Anayasa'ya karşı imza atanlardan hayal kırıklığı da duyuyorlar. Ve Bağdat'a karşı mükellefiyetlerini yerine getirdiklerine inanıyorlar. Bir Kürt siyasetçi Bağdat'la görüşmeler sırasında şöyle demişti geçenlerde: "Teröristlerle savaşmak için bize ihtiyaç duyduklarında onların ortağıyız ama haklarımız hakkında karar vermemize gelince hasımları oluveriyoruz."
Bağdat'la farklılıkların giderilmesi ve ilişkilerin işlerlik kazanması biraz zaman gerektirecektir. ABD'nin yardım ve mevcudiyeti, meselelerin çözümünde hayâtidir. Federal bir yapı, kalkınma ve iyi yönetim adına daha geniş bir saha açacak ve fakat yolsuzluk ve diğer tarafı suçlama adına daha az saha tanıyacaktır. Iraklılar halen önceki rejimin, terör kampanyasının ve iç savaşın neden olduğu enkazı kaldırmakla meşguller. Böylesi hallerde genelde suçlayacak kimseler aranır. Ancak insanlar kendi bölgelerini inşa etmekle meşgulken inşa edenin Şii mi yoksa Sünni mi, Kürt mü ya da Arap mı olduğuyla ilgilenmezler. Bu işi yapabilirler mi? Test, bu'dur. Yolsuzluk ve kötü yönetim elbette söz konusu olabilir ancak yolsuzluğu önleme kurumlarının mevcut olması ve politize olmamaları şartı kaydıyla bunlarla bölgesel düzeyde mücadele etmek, ulusal düzeyde mücadele etmekten daha kolaydır.
Kürtler, gelecekleri için iç düzenlemeleri önemserken genel olarak Irak'ın ve özelde ise Özerk Kürt Yönetim bölgesinin geleceğini belirleyen bölgesel dinamikler hakkında da özenliler. İran ve uluslararası camia arasındaki kavgayı dikkatle izliyorlar. Şayet İran bu durumu atlatmayı becerebilirse Irak ve Ortadoğunun geleceği üzerinde büyük bir karar verme gücü olacaktır.
Kürtler, komşuları Türkiye'nin de öneminin farkındalar. Türkiye'nin, sınırındaki federal Kürt yönetimiyle barış içinde olması Barışçıl bir geleceğin anahtarıdır. Benzer şekilde Kürtler, Türkiye'yi tehdit etmeyeceklerine dair teminat vermek zorundalar. Türkiye'ye karşı sıkıntı değil istikrar unsuru olacaklarını kanıtlamalılar.
En nihayet tüm bunlar başarısızlıkla sonuçlanırsa, Kürtlerin özgür dünya ile tek bağlantıları Türkiye olacaktır.
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul
Re: Irak Kürtleri ne istiyor?