Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 7 September 2008

EMİNE DOLMACI
Soğuk bir şubat akşamında eşini alıp sinemaya gitmişti. O gün, her zamanki gibi sıradan bir gündü, yine korumaları yanında yoktu. Oysa bir namlu, ön koltukta, hiçbir şeyden habersiz filmi izleyen başbakanın ensesindeydi. Sinema çıkışında eşinin elini tutup caddeye çıktığında, arka sıradaki tetikçiler de peşine düştü.
İki dakika sonra patlayan silahlar ile kendisi bir tarafa eşi bir tarafa savruldu.

Anlattığımız kişi, 1986 yılında sinema çıkışında öldürülen İsveç Başbakanı Olof Palme'den başkası değil. Bugüne kadar faili meçhul kalan cinayet, hep bazı örgütler ve kişilerle ilişkilendirilmeye çalışıldı. Ancak bu defa durum daha farklı. Olof Palme cinayeti yeni bir iddia ile tekrar gündemde. ’Sırlar Çözülürken' isimli romanında Ergenekon'un adını, savcısından bir yıl önce zikreden Selim Çürükkaya, Olof Palme'nin de Türkiye'deki pek çok siyasi cinayetin de bu örgüt tarafından işlendiğini söylüyor. Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın da yine Ergenekon tarafından PKK içerisine yerleştirilmiş bir ’Truva atı' olduğunu söyleyen Çürükkaya, 1970'li yıllarda Gladio, Özel Harp Dairesi ve Kontrgerilla olarak isimlendiriren yapının lağvedilmesiyle daha geniş ve daha kapsayıcı olan Ergenekon'un ortaya çıktığını düşünüyor. 1993'te yazdığı ’Apo'nun Ayetleri' kitabından sonra Abdullah Öcalan'ın ölüm listesine alınan, bu yüzden de Almanya'nın Hamburg kentinde yaşayan Selim Çürükkaya ile romanı ’Sırlar Çözülürken'de dile getirdiği iddialar, Ergenekon, PKK ve JİTEM ilişkisi üzerine konuştuk.

Kürt sorununa çözüm isteyen kim varsa Ergenekon'un gazabına uğradı

Tarihler, 11 Haziran 2007'yi gösterdiğinde başlayan soruşturma ile Ergenekon bizim gündemimizin baş maddesiydi artık. Aynı yılın mart ayında, ’Sırlar Çözülürken' isimli romanını çıkaran Selim Çürükkaya, bu çalışmasında Ergenekon ismini zikrettiği gibi, Türkiye'de son 40 yılda işlenen politik cinayetleri de bu örgüte mal ediyor. 1986'da bir suikasta kurban giden İsveç Başbakanı Olof Palme'nin de bu örgüt tarafından öldürüldüğünü anlatıyor. Çünkü, Avrupalı liderlerden, Kürt sorununun barışçıl çözümüne en sıcak bakan ve kafa yoran siyasetçiydi. Tıpkı onun gibi Turgut Özal, Cem Ersever ve Eşref Bitlis de barışçıl çözüm istedikleri ve bu yönde adım atmaya hazırlandıkları için öldürüldü. Hem Çürükkaya'ya sorularımızı yönelttik hem de dile getirdiği iddiaları tartışmaya açtık.

Sırlar Çözülürken, Mart 2007'de yayınlandığında siz Ergenekon ismini telaffuz ediyordunuz. Ama Ergenekon dosyası bu isimle Haziran 2007'de açıldı. Önceden bilginiz var mıydı?

Sırlar Çözülürken adlı romanı 2003 yıllarında kafamda tasarlamaya başladım ve bu tarihlerde Türkiye'de derin devlet olarak tabir edilen örgütün adının Ergenekon olduğunu biliyordum. Ben yıllarca Diyarbakır Cezaevi cehennemini yaşadım, zaman içinde onun yöntemlerini ve mantalitesini iyice kavradım. Oradan kurtulunca Kürt cephesine katıldım. Burada Diyarbakır cehenneminin baş zebanisi Esat Oktay Yıldıran'ın Serok Alan'ın gövdesinde saklı olduğunu gördüm. Bütün bu trajedik olay ve eylemler doğru bir biçimde yan yana dizildiğinde, eldeki ipuçları dikkatlice birbirine bağlandığında Ergenekon örgütünün ismi ve resmi net olarak ortaya çıkıyordu.

Çalışmanız örgütün neredeyse 40 yıl öncesine dayandığı ipucunu veriyor. Size göre Ergenekon'un geçmişi nedir, sanıldığı gibi 10-15 yılın örgütlenmesi değil mi?

Bana göre en azından kırk yıl önce kurulmuş ve kırk yıldan beri Türkiye'deki bütün esrarengiz işleri bu örgüt kurgulamıştır. Bilindiği gibi özel harp dairesi, gladio, kontrgerilla olarak isimlendirilen yapı, 1952 yılında NATO tarafından oluşturuldu. 1970'ler öncesi Türkiye, bu örgütü Kıbrıs'ta Rumlara karşı harekete geçirdiği için Amerika ile Türk askerî yetkililer arasında sorunlar çıktı. Amerika, ödediği paraları kesti. Bu aşamada Türkiye'deki askerî yetkililer, özel harp dairesini deşifre ettiler. Yenisini ve daha komplike olanını gizliden kurdular.

Herkes Ergenekon'daki bir numarayı merak etti. Sizin isim listenizin başında da Koray Yaver ismi var. Kimdir bu, Ergenekon'un bir numarası mıdır?

Bu örgüt şimdiye kadar bildiğimiz örgütlerden farklı bir yapıya sahip olabilir. Belki de Ergenekon'un çok sayıda bir numarası vardır. Basını, yargıyı, mafyayı, Jitem'i, sivil toplum örgütlerini, üniversiteleri, orduyu, MİT'i yönlendiren yapılar vardır. Bunların da birer bir numaraları vardır. Bir numaraların da bir numarası var mı diye soracak olursanız evet diyemem. Büyük bir ihtimalle birkaç birden oluşmuş dar bir konsey vardır. Koray Yaver'in kim olduğuna gelince, 1970'lerde Özel Harp Dairesi'nin yöneticilerinden biri, Diyarbakır cehenneminin mimarı, Turgut Özal'ın danışmanlığını yapmış kudretli biridir.

Bu hiyerarşik yapı içinde Serok Alan ismiyle, Abdullah Öcalan'ın ismi de geçiyor. Öcalan, Ergenekon'un bir üyesi ve üst düzey yöneticisi mi?

Evet, kitaba göre Serok Alan Ergenekon'un bir üyesidir. Kırk yıllık pratiğini iyi okuyabilen aklı başında herkes onun, Ergenekon'un başarılı bir yöneticisi olduğu sonucuna varır. Türkiye 1970'lerden sonra tekrar bir Kürt sorunuyla karşı karşıya gelince sorunu demokratik ve barışçıl yollardan çözmeyi düşünmediğinden yönlendirmeye karar vermiştir. Bunun sonucu olarak Serok Alan henüz yeni doğmakta olan Kürt mücadeleci hareketinin başına Doğu Perinçek'in önderlik ettiği bir basın operasyonuyla geçirilmiştir.

İsveç Başbakanı Olof Palme'nin öldürülmesi sizin anlatımınıza göre bu örgütün işi. Palme'yi Ergenekon mu öldürdü?

Evet, İsveç başbakanı Olof Palme'nin öldürülmesi ve Papa Johanes Paul'ün yaralanması olayları Ergenekon'un işidir. Zira Palme'nin katili ile Papa'nın tetikçisi Mehmet Ali Ağca, 12 Eylül öncesi Ankara'da arkadaş ve aynı teşkilatın militanıdırlar. İpekçi olayına adı karışan, Sen Pietro meydanında Ağca ile birlikte bulunan Bey Öz ile Olof Palmenin tetikçisi amca çocuklarıdır. Kitabıma göre Cihan kod adı kullanan Ergenekoncu PKK'nın içine sokulmuş, Serok Alan'ın bilgisi dahilinde Palme olayında bir tetikçi olarak kullanılmıştır.

Ergenekon Palme'yi neden öldürdü peki?

Palme, Kürt sorununun demokratik bir şekilde çözümüne en sıcak bakan Avrupalı liderlerden biriydi. Sorunu BM'ye götürmek yönünde bazı laflar da etmişti. Kürt hareketini Avrupa'da damgalamak ve Kürtlerin lehine adım atabilecek herkesi sindirmek amacını da taşıyordu.

Eşref Bitlis, Cem Ersever ve Turgut Özal, özellikle Kürt sorununun çözümü konusuna yaklaşımlarıyla aynı ekolün insanlarıydı. Onları da aynı güç mü öldürdü?

Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal öldürülmeden önce, Kürt sorununun çözümü konusunda bazı adımları atma hazırlıkları içindeydi. Hatta federasyon konusu bile tartışılabilir demişti. Eşref Bitlis Güney Kürtleri ile ilişki halindeydi. ABD'nin Irak ve Güney Kürtleri ile ilişkilerini iyi izlemişti. Türkiye'nin politikalarının çağın gerçekleri ve bölgenin gerçekleriyle örtüşmediğini görüyor ve söylüyordu. Binbaşı Cem Ersever, Öcalan'ın özel konumunu deşifre etme çabaları içine girmişti.

Bu üçlüyü tavsiye eden güç kim, Gladio mu, Ergenekon mu, yoksa uluslararası bağlantıları olan bir güç mü?

Bu üçlüyü tasfiye eden güç Ergenekon'dur. Kendilerinin kapsamlı bir planı vardı, Özal ve ekibinin söylemleri bu planlarla çelişiyordu, bundan dolayı tasfiye edildiler.

Abdullah Öcalan'ı, PKK'yı artık devlet adına birilerinin kullandığı biliniyor. JİTEM'in kurucularından Emekli Albay Arif Doğan'ın yakalanması, Cem Ersever'in ölümü ile ilgili bilgiler, Abdulkadir Aygan'ın itirafları JİTEM ve PKK arasında ciddi bir bağlantının olduğunu gösteriyor. Bu bağlantının resmini çizebilir misiniz?

Abdullah Öcalan'ın Ergenekon adlı yapının Kürt hareketi içindeki Truva atı olduğu gerçeği artık inkar edilmez bir durumdur. Ergenekon iddianamesinde Savcının ortaya koyduğu belgeler, İmralı'dan dışarı yollanan avukat görüşmeleri adını taşıyan dökümanlar, Ergenekon'un silahlarla Türk halkını ve hükümetini terörize ederek susturmaya çalışması, aynı uygulamaların Öcalan tarikatı aracılığıyla Kürt halkına karşı yapılması gibi gerçekler bize Ergenekon ile Öcalan ortaklığının net resmini göstermeye yetiyor. [email protected]

--------------------------------------------------------------------------------

KÜRTLER ERGENEKON'DA TARAF OLMALI

Bundan sonraki süreç ne olacak. Artık her şey deşifre oldu veya olmaya başladı. PKK nasıl bir yol izleyecek, ona muhalif olanlar nasıl bir yol izleyecek?

Bundan sonraki süreç AKP hükümetinin Ergenekon'un derinliğine inip inmemesine bağlı olarak gelişecek. Bu soruşturma Susurluk gibi, Şemdinli gibi belirli bir noktada durursa, ileride daha korkunç biçimde olaylar patlak verecek ve bunun ilk kurbanı AKP hükümeti olacaktır. Kürt cephesi de Ergenekon davasında kesinlikle taraf olmalıdır. Bunun için Demokratik Toplum Partisi'ne, Katılımcı Demokrasi Partisi'ne, Hak ve Özgürlükler Partisi'ne ve bütün Kürt aydınlarına çağrıda bulunuyorum. Bu karanlık yapının ortaya çıkması için savcıya ve hükümete yardımcı olmanın ötesinde onları zorlayın.

Ergenekon soruşturmasının bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz, ciddi sonuçlara ulaşılabilecek mi?

Savcının Ergenekon adlı gizli, yasadışı ve terörist yapının üzerine gitmesi elbette çok önemlidir. Fakat savcının sadece hükümete dokunan bölümün üzerine gitmesi yetersizdir. Örneğin general Veli Küçük sadece hükümete karşı darbe ortamını hazırlamak suçundan soruşturuluyor. Aynı Küçük, Ergenekon'a bağlı JİTEM askerî örgütünün başındayken binlerce sivil Kürt'ün öldürülmesinden sorumludur. Bana göre asıl soruşturulması gereken burasıdır.

--------------------------------------------------------------------------------

Anonymous (not verified)

Mon, 2008-09-08 10:27

bir kac yil once Sores'in bana gonderdigi kitabi okudugumda verdigi ip uclari gizli buyuk servisleri isaret ediyordu bu kitap uzerinde hic konusulmadi gibi Sores'in arastirmalari epey bir cabayi gerektirmis yaptigi calisma Kurd'luge hizmet Curukkaya Bekaadan kactigi gunden simdiye kadar Kurd'luge degil, kendine kazandirmistir bu kazanim kitaplarindan elde ettigi gelir Gunter Grass la dostluk Angela Merkelle 6 m yukseklikteki (kendi anlatimindan)duvarli odada yedigi yemek olmustur Kurd luk o tarihten bu yana Selimden bisey almamistir Selim'se hep Kurd lukten dem vurup kendine kazandirmistir halende bunun getirisini artirmakla mesgul dedigim gibi Kurdluge degil tabi kendisine dj

Tamemen SAPO ve MIT tarafindan organize edilmis bu siyasi cinayetin Kurtlere mal edilmesini gormeyenlere sunu tekrardan burada belirtiyorum: Olof Palme cinayetinde bir tek Kurt bile kullanilmadi. Tamamen gizli servisler arasi profesyonel ve siyasi bir cinayetti ve gunah kecisi (Kurtler) de cok onceden belirlenmis idi! Bu boyle biline... Gerisi cok kolay anlasilir bir hikayedir.. Kimse kalkip Kurtlerin bu cinayete karismis oldugunu iddia etmesin. Cunku asli ve astari olmayan bir iddiadir. O donem PKK´den ayrilan (basinda SAPO Polis kaynagi A diye adlandirilan) Ali Cetiner bile bunu ispatliyamadi. Sores kimdirki bunu ispatlayabilsin?! Bir bozuk roman yazarina mi kaldi bu is? Dennis senin neren kasiniyor?

kitabi okumadigin belli, yoksa gerinden konusmazdin Olof cinayetini Kurd'lere mal etmeye calisan ben degilim, mal etmeye calisanlara ise, Sores'in arastirma kitabini onerdim Sores ROMAN yazmamis ayrica PKK yi de isaret etmemis, aksine olayi PKK uzerinden Kurd lere mal etmek isteyenlere aksi bir arastirma sunmus okudugum kitapta pek cok tahmin yurutmeyle beraber bu tahminleri kanitlayan ifade, polis tutanak ve kayitlari ile isim ve sahis ismi belirtiliyor ' sahis Kurd degil) her ne hikmetse gorunmez bir guc bu sahis uzerinde muglaklik sagliyor sana tavsiyem once yukarda selimin zaman gazetesine verdigi demeci oku sonra o arastirma kitabini al ve onyargilarini bir kenara birakip akillica oku sonra buraya yazini yaz terbiyeyi elden birakmayarak tamam sukri bal

Selimi savunacak degilim selimin kendisini savunmasina da ihtiyaci yoktur yalniz yigidi öldür hakini yeme diye bir deyim vardir Selim Yüce Serokun Ayetlerini cikardigi Zaman kitap yasadisi ilan edilmisti Egemenler korkuya kapilmislardi korkulari Dahada artmaya Basladi özelikle selim Ergenekonu ortaya Cikarin ca Serokun itirafciligi artmaya basladi ve almanyayi hedef güstermeye kalkisti özelikle su su iylemi Dr sulayman yapti diyerek ihbarda bulundu bununla itirafcilik yasasin da yararlanmaya calistigi tahmi ediliyor sen ne diyorsun

aynen katiliyorum farkli bisey soyledigim de yok zaten Selim bize kiralin ciplak oldugunu ilk soyledi bunda hem fikiriz benim soyledigim farkli bisey isterseniz tekrar edeyim selim curukkaya butun bunlari soylemis olmakla Kurdlugun kazanimina yonelik hic bir gelisme olmamis, aksine her kes Bu Tiranin ne adar irz duskunu ne kadar kolay insan harcayabilen ne kadar megoloman ne kadar korkak, sumuklu, saygisiz gobegini kasiyan vs vs oldugunu ogrenmiste ne olmus aksi bi hareketmi gelistirilmis burada bu hareketi biz birlikte kurduk demeyedir elestiri bu hareket birlikte kuruldu madem hareket nicin yeniden ele alinamadi bunca akilli degerli kurd evladi heder olundu bir tek kisi bunu nasil saglayabildi kizginlik bunadir

Değerli dostlar, İzlediğim kadarıyla tartışan taraflar karşıt görüşlere sahip olmaktan ziyade yakın düşüncelere sahipler. Olof Palme değerli bir politikacıydı. Öldürülmesi sadece İsveç için değil insanlık için bir kayıp oldu. Öldürülmesinin ardındaki sır perdesi henüz aralanabilmiş değil. İsveçte yaşadığım için konuya yakın ilgi gösterdim. Palme'nin katillerinin kürtler dışında aranması gerektiği doğrudur. Öldürülmesinin hemen ardından kuşkular kürtlere yönelmiş ve bazı kürtlerin zanlı olarak tutuklanmasına kadar varmıştı. Bunun dışında yüzlerce kürdün detaylı bir şekilde sorgulandığı, birçoğunun bilgisine başvurulduğu da doğrudur. Baki Karer gibi bazı şahısların bugün Selim Çürükkaya'nın yaptığı gibi Palme'nin katilini kürtler arasında göstermeye yönelik fantezilerini araştırmaya kadar geniş bir soruşturma yürütülmesinin ardından cinayetin kürtlerce işlenmediği sonucuna varılarak serbest bırakıldılar. Sonuçsuz kalan cinayet soruşturmasının elde edebildiği en önemli sonuç bu cinayetin kürtler tarafından işlenmediğiydi. Böylelikle soruşturmada kürtler dışındaki ihtimalleri değerlendirilmesine ağırlık verildi. Aynı iddia tutuklanmasından sonra Öcalan tarafından da öne sürüldü. Kürtlerle ilgili iddiaların düzmece olduğunu soruşturma safhasında açığa çıkaran İsveç resmi kurumları Öcalan'ın asılsız ithamları için "bildiğimiz şeyleri tekrarlıyor, yeni bir bilgi yok ve söylediklerini tümü araştırma konusu yapılmıştır" diyerekten Öcalan'ın kürtlerle ilgili suçlamalarına prim vermedi. Konunun bir diğer ilginç yanı Selim'in Öcalan'ın İmralı'dan Palme cinayeti ile ilgili olarak söylediklerini bir nevi tekrar ediyor oluşudur. Bu konudaki tutumu, Apo'nun Ayetleri adlı kitabının ilk basımında yer verdiği "Resul Altınok ajandı" anlamına gelecek ifadelerinin Öcalan'ın Resul Altınok'la ilgili asılsız ithamlarıyla benzeşmesini anımsatıyor. Öcalan, hergün biraz daha resmi ideolojiye gömülmeye ve çeteci devletin mensuplarını çağrıştırmaya başladı. Selim için böyle bir benzeşme sözkonusu değil. Hiç olmazsa düşmanına benzeşmesi giderek ivme kazanan nitelikte değil. Öcalan'a benzeşmesi aslidir. Selim de dahil PKK'nin eski ileri gelenlerinin her biri Öcalan kopyalarıdırlar. Bir anda tersine dönüşmeleri, niteliklerini tazelemeleri eşyanın doğasına aykırıdır. Değişim tedricidir ve süreci zorunlu kılar. Selim ve Öcalan'ın seyrekte olsa bazen ağız birliği yapıyor görünmeleri bu bakıma son derece doğaldır. Bu her apocu için böyledir. Aponun ve özellikle PKK'ye egemen kılınan şekillenmenin kırılması sanıldığı gibi kolay olacağa benzemiyor. Selim bu konuda kendini en çok gözleyen, değiştirmeye en çok çabalayan başarılı örneklerden biridir. Ergenekon'la ilgili kurgusunda da eksiklik var. Bana haklı olarak iyi düşünülmeden kurgulandığı intibaını verdi. Öcalan'ın da ergenekonla ilgili beyanatları var. Selim'in ergenekonla ilgili kurgusundan Öcalan kısmını silerseniz geriye kalanının fazlaca ayrılık göstermediği herkesçe anlaşılabilir. Olof Palme ve Resul Altınok konusunda da örtüştüler. Örtüşmenin ötesinde en önemli olanı Palme ve Altınok'a dair her ikisinin de piyasaya yanlış bilgiler sürmüş olmalarıdır. Selim ve arkadaşlarının daha sonraları benimseyeceği muhalefet tavrını onlardan çok daha önce ve daha netlikle hatta Selim gibi uygulmada bükülmeden cesaretle sergileyebimiş Resul Altınok'a ajan denmesi hiç bir vicdanda yer bulmaz. Resul'ü ikimiz de çok yakından tanıyoruz ve ne olup-olmadığını biliyoruz. Selim, Resul'e dair yazdıkları için özeleştiri vermeliydi. Yapmadı. Bunlar Selim'in eksileri. Artıları ise Öcalan'ın anlaşılmasında en cesur ve doğru tavrı sergileyebilmiş olmasıdır. Bunu PKK'nin eski mensuplarının bir çoğu yapmadı yada yapamadı, bu halleriyle karakutuya dönüştüler. Selim karakutu olmadı. Öcalan'ı didikleyen bunca odağa rağmen kürt siyasasının neden yeni bir eğilim yaratamadığı tezi yanlıştır. Sadece bu foruma bakmak bile yeterli cevaptır. Ancak giderek gelişen eğilimin neden bir organizasyon yaratmadığı sorusuna verilecek cevaplar bizlerin yetmezliklerimizi daha kapsamlı şekilde görmemizi ve anlamamızı sağlayacaktır. Dağın fare doğurduğunu söyleyeceklerin büyük haklılığı vardır. Hürmetlerimle.

Sayin Kenan Sasmaz kurdistani dusunce tavir ve guzergahinizla bu cok gizemli ve kesmekesli konuda da bize bu aciklamayi yaptiginiz icin size cok tesekkur ediyorum! Olof Palme olayi Kurtlere karsi kaynatilan cadi kazanlarinin ne kadar cok oldugunu cok iyi bir sekilde gostermesine ragmen, biz kurtler bu konuda hala herhangi bir kurdistani bakis noktasi ortaya koymamisiz ne yazikki. Varolun! Sukri Bal

نەناسراو (not verified)

Mon, 2008-09-08 19:10

Sayin Curukkaya, Asagida size ait olan cumleden Ergenekon ismini tam olarak nerden/kimden duydugunuz anlasilmiyor. Lutfen bunu biraz daha acarmisiniz? [i]Sırlar Çözülürken adlı romanı 2003 yıllarında kafamda tasarlamaya başladım ve bu tarihlerde Türkiye'de derin devlet olarak tabir edilen örgütün adının Ergenekon olduğunu biliyordum. Ben yıllarca Diyarbakır Cezaevi cehennemini yaşadım, zaman içinde onun yöntemlerini ve mantalitesini iyice kavradım. Oradan kurtulunca Kürt cephesine katıldım. Burada Diyarbakır cehenneminin baş zebanisi Esat Oktay Yıldıran'ın Serok Alan'ın gövdesinde saklı olduğunu gördüm. Bütün bu trajedik olay ve eylemler doğru bir biçimde yan yana dizildiğinde, eldeki ipuçları dikkatlice birbirine bağlandığında Ergenekon örgütünün ismi ve resmi net olarak ortaya çıkıyordu.[/i] Not yukarda adi gecen kitap ve yazari yazar Sores Resi kitabin adi Olof Palme ve PKK (kitap isvecde yayinlandi saniyorum) Kitabi gordum ama okumadigimdan bir sey soyliyemiyecegim.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.