Skip to main content
Submitted by hasanyildirim on 3 March 2008

Bush-Erdoğan, Bush-Gül görüşmesi sonrası Kürdistan'nın Güneyinin Türk ordusu tarafından işgal edilmesi çoğu çevrelerce ABD-Kürd ilişkilerinin sonu mu? ABD-Türk ilişkilerinin yeniden rayına oturtulması mı? Kürdler bir kez daha mı ABD'nin ihanetine uğradı? Ve benzeri sorular sorulmaya başlandı.
Kimi de 'biz söylememiştik' bilinen dar görüşlülüklerini pazarlamıştı.
Oysa hiç biriside değildi.
ABD, Türklere “sınır ötesi operasyonu“na yeşil ışık yakmasını bir şartla izin verdiği bilinen bir olaydı. Bu şartında PKK'ye karşı savaş meselesiydi. Fakat Türklerin amacı PKK'ye karşı savaşmaktan öte Kürdistan'ın güneyindeki Kürd kazanımlarıydı. PKK burada sadece bir bahaneydi. Tüm dünya alem bunu biliyordu. Bunu tersyüz eden veya etmeye çalışanlar sadece beynini Erkenekon üyesi A. Öcalan ve örgütüne rehin bırakanlardı.
İşgal hareketiyle birlikte Güney Kürd hükümeti başta ABD olmak üzere ilgili tüm çevrelere karşı tutumunu net olarak ortaya koydu. Başkan Barzani'nin işgal alanına gelmesi ve ülkeyi Türklere karşı savunmaya hazırlanın mesajını vermesi, Hewler'de ABD bayraklarının indirilmesi Kürd kararlılığının göstergesiydi.
Bu kararlılık karşısında ABD ve Türkler, geri adım atmak zorunda kaldı. İşgala son verdirildi. İşin gülünç tarafı bu kararda kendine Türk Başbakanı diyen zatın haberinin olmaması iddi. Bu zatın Kasımpaşa kaymakamı kadar bir rolünün olmadığını gösterdi.
Her kes, dahası Türk cenah ta, 'ne olduda durduk yerde birden bire işgale son verildi?' sorusunu sormaktadır. Aslında soruyu soranların bunun nedenini bilmemesi doğru değildir. Her zaman olduğu gibi bir kez daha çokta güvendikleri orduları hakkında yanıldıklarıdır. Onların göremediğini ordu gördü. Onların görmediği, ordularının gördükleri ikinci çuval olayının yakında başlarına gelecekleriydi.
Bu gelişmelerle birlikte Türk ordusunun, artık eskiden olduğu kadar istediği gibi hareket edemeyeceği açığa çıktı. Ordu bunu görsede onun dışındaki resmi ve sivil kesimlerin bunu görmesi zor gibi görülüyor. Ordu, işgale son verdiğini karar verdiği saatlerde sözde Türk Başbakanı olan zatın 'ulusa sesleniş' için hazırladığı metinde “sonuna kadar gidileceği“ düşüncesi kursağında kaldı.
Sorun sadece sözde Başbakan denilen etkisiz, yetkisiz, gereksiz zatın bilmediğinden çok boyutludur. Türklerin Kürdlerin varlığıyla olan problemleridir. Savaş bu iki güç arasındadır.
Kürdler, tarih sahnesine bağımsız devlet olarak çıkmak istemektedir. Türkler, bunu kendilerinin sonu olarak algılamaktadır. Güneydeki Kürd kazanımlarını yok etmek için güç denemesi hamlesini yaptı. Hamle kendisini vurdu.
ABD, hem Türklere hamla izni verdi, hemde yarıda kesmesinde etkileyici oldu.
ABD, Kürdler ile Türkler arasında zorlanıyor. Ya Türklerden, ya da Kürdlerden yana tavrını koyamıyor. Her ikisini birlikte idare etmeye çalışyor. Fakat bunun koşulları günbe gün tükenmektedir.
Şuna dikkat edilmesi gerekir. ABD'nin tercih edeceği güç kazanacaktır. Bu nedenle ABD'nin ortadoğuda çıkarı neyi öngörmektedir onu doğru tespit edilmesi gerekir. BOP baz alındığında bunda başarı olmanın bir yolu Kürd millet desteği almasından geçtiğini görmek gerekir. Kürdlerin ABD'ye karşı kullanacağı en büyük kozu budur. Bu da kendini dayatmakla olur. Kendi milli politıkasında ısrarcı olmakla olur. Bunda ısrarcı olmadığınız müddetçe kaybeden taraf olursunuz.
Fakat Türklerde boş durmuyor. Kendini dayatıyor. ABD-Kürd yakınlaşmasını bozmak için elinden geleni yapıyor. Hatta son işgale ABD'nin yeşil ışık yakmasını bir bayram havasından kutladılar. Ama bunun yanılsamalı olduğu görüldü. Bush'un işgale son verin ültomatomu hiçte Türklerin dedikleri gibi olmadığı görüldü.
Bu böyle olmakla birlikte kimi Kürd çevrelerin obsayıta düşerek durduk yerde Türklerin oyununa gelerek anti-ABD'ci, anti-İsrail'ci bir konuma düşmeleri tam da, Türklerin istediği bir şeydi. Buna dikkat edilirse, Kürdlerin çıkarına olur.
Türk-ABD ilişkileri, ABD'nin izlediği BOP ile büyük bir darbe yediğini herkes ittifakla kabul etmektedir. Kriz derindir ve aşılmasıda mümkün değildir. Sorun her iki devletin çıkarlarının farklı politıkalarda saklı olmasıdır.
Türkler, ABD'nin BOP'nı “Türkiye'nin varlığı, milli egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik tehdit“ olarak algılamaktadır. Bunu yaşamsal bir tehdit olarak görmektedir. Korku Irak'ın siyasi ve toprak olarak bölüneceği ve sıranın kendilerine geleceğidir. Algılama budur ve bunu her fırsata dilendiriyorlar. Bu konuda korkularında haklıdırlar. Sovyet sisteminin yıkılmasıyla SSCB, Yoguslavya ve Çekoslovakya'nın parçalanması ve en son olarak Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesi, onları ciddi ciddi düşündürmeye sevketmiştir.
Kim ne derse desin ABD Irak'ta kaybetmemiştir. Kazanan olmuştur. Onlarla birlikte Kürd milletide kazanmıştır. Irak işgaliyle suni olarak oluşturulan “Irak'ın siyasi ve toprak bütünlüğü“nün parçalanmasının alt yapısı oluşturulmuştur. Bu işgale birlikte Kürdistan'nın Güneyinde bağımsız Kürd devletinin kurulmasının hukuksal, siyasal, ekonomik ve askeri boyutu oluşturulmuş ve eski statükoda çıkarı olanların dışında desteklenmişti.
Bu bir aşamaydı, yaşandı ama, süreç yaşanıyor.
Sorun gelip başta Kerkük olmak üzere işgal altındaki Kürdistan toprakları için yapılması düşünülen referandum meselesine dayanmıştır.
Hiç kimse, Kerkük sorununun nasıl sonuçlanacağını tahmin edemiyor. Her kes kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa, onu dilendiriyor.
Kürdler, “Kerkük Kürdistan'ın kalbidir“ diyor. Kerkük'süz bir Kürdistan'ı düşünmüyorlar.
Kürd millet düşmanları da, büyük Kürdistan'a giden yolun önemli duraklarından biri olan Kerkük'ün Kürdistan'a katılımını engelemek için her yol ve yönteme baş vurdu/vuruyor.
Kürdistan'nın şu an ki statükosunu Saddam, zaten kabulendiğini defalarca deklere etmişti. Güney Kürd önderliği, Kerkük'süz bir Kürdistan düşünülemiyeceğinden hareketle savaşa devam demişti.
Kerkük için, Halepçeler, Enfaller, sürgünler yaşandı.
Bu gün de, sorun yine gelip Kerkük'e takılıp kalmış durumdadır.
Her ne kadar Irak Anayasasının 140. Maddesi gereği referandumla çözülecek deniliyorsa da, bunun o kadar kolay olmayacağı gelişmeler gösteriyor.
Aralık'2007 de düşünülen referandum ertelendi. Haziran'2008 de yapılması öngörülüyor. Bunun garantiside yok.
Ezeli Kürd millet düşmanları, Kerkük'ün Kürdistan'a katılmaması için tüm kozlarını oynuyor. Bu şer cephesinin öncülüğünü Türkler çekiyor.
Görünüşe bakılırsa; Kürdleride, Türkleride kaybetmek istemiyor. İki tarafı nasıl idare edeceği konusunda zorlanıyor. Burada ABD çıkarları neyi gerekiyorsa onu yapacaktır. ABD ile çatışan güç kaybedecektir. Kürdler, bunu bilerek hareket etmek zorundadırlar.
Fakat kendi güçlerinin farkına varmalarıda kazanmalarına yol açar. Türklerin son işgal hareketine karşı takındıkları tavır Kürd milletinin zaferine yol açtı.
Nice zaferlere...

02 Mart 2008

نەناسراو (not verified)

Mon, 2008-03-03 15:31

hüseyın arkadaş yaptığın tespitlerın çoğuna katılmamak mümkün değil.ancak bazı saplantılarına katılmakta doğru değil.evet abd sız sonuca giddilmez ancak esas zafere götürecek yolun ulusal birlik temelinde işgalcilere karşı birlikte direnıştır.İşte bu noktada yanlış tesbitlere bulunuyorsun hiçbir ulusal güç bu direnişte yer almamış nerdeyse amacı güney kürdistanın kazanımlarını ber taraf edıp kürdün ve kürdistanın geleceğını tümden karartmak amacıyla işgale yeltenen tc sömürgecilerine sesız kalararak onay vermıştır. bu durumda tek başına gerçekten kahramanca direnıp işgalciyi bozguna uğratan pkk gerilasının kahramanlığını görmemek sizın gıbi katı bir yurtsever için büyük bir zaaftır.apo nun olumsuz dduruşundan etkilendığını biliyorum ancak bilinmesı gereken ciddiye alınması gereken birşey daha var gerilanın kahramanca direnışı kürdistanidır .fiili olarak anti sömürgecidir bağımsızlığın sembuludur ,halkımızda bunu böyle görüyor .bunu birazda sörece bırakmak gerekiyor enınde sonunda apo nun zaaflı duruşu anlaşılacaktır .apo ya saplanıp gerilanın kahramanlığını görmemek doğru değildır.Ulusal birliğe büyük ihtiyac var,olmak yada olmamak noktasındayız ulusal birlik adına gerilanın direnışıne sahip çıkalım ,pire için lütfen yorganı yakmayalım.saygılar selamlar

Sevgili arkadaş, Gerilla için söylediklerinden zere kadar bir yanlışlık yok. Sözüm Gerilladan ötedir. Fakat gündemi belirliyen değildir. Belirliyenler Genelkurmay ve Öcalan olduğunu bilmen gerekir. Gerilla burada sadece bir figürdür, kullanılandır. Bunu ne zaman görür, billemen. Zamanla diyorsun ama zaman izafidir. Temenim bunun kısa süreli olması diyeceğim ama, bu sadece iyi niyet yüklüdür. Bu savaş ne kadar Kürdistan'ın Güneyinin kazanımlarına yönelikse, bir o kadar da; ne kadar Kürd Gerillayı öldürürsem o kadar kardır hesabı üzerine oturtulmuştur. Bunu her zaman dile getirmişimdir. Bir de şunu: Katledilen her Gerilla kanı o dediğin zat'a güç katıyor. Bunu da görmeniz gerekiyor. Ulusal birlik ama, hangi amaç ve kiminle sorusuna bir cevabın vardır sanırım. Son işgal ve apar topar geri dönüşü anlamak için yeterli veri hem var, hem yok. Geri dönüşü sadece Gerillanın direnişine bağlıyorsan-ki saygıya değer bir direnişti- yanılıyorsun. İkinci çuval geçirilmesi an meselesiydi. Bunu gözardı etmemelisin. Dahası Güney siyasal önderliğin tavrı belirliyendi. Bunu unutmamak gerekir. Kim Türklerin yenilgisine neden olursa olsun kazanan Gerilla olmuştur ama sonuçta kar o zatın hanesine yazılmıştır. Üzücü olan budur. Görülmeyen budur. Kimi de, görüp te; diyemediği budur. Bunu dilendirmek niye ulusal birliğe zarar veriyora yorumlamak anlıyamadığım şeydir. Umarım iyi niyetin galebe çalar. Sevgi ve saygılarımla...

İnsanlığın kucağında bir hasta var. Saldırgan mı saldırgan, kudurgan mı kudurgan. Teşhis; Paranoyak. Halk arasında kuduz da denilir. Tedavisi yok. Fakat korkuya da gerek yok. Bu kuduzun dişleri çekilmiş. Havlasa da, hırlasa da kimseyi ısıracak mecali kalmamış. Siz onun havlayıp hırlamasına bakmayın. Baksanıza. İşgal bitti. İşgal sırasında Türkler habire kaç Kürd öldürdüklerinin hesabını yapıyordu. Rakamlar birbirini tutmasada olsun bir eksik, bir fazla öldürdükleri Kürd'ü. Bu da onları mutlu kılıyordu. Fakat günler günleri kovaladıkça görüldü ki mesele hiç te, onların bildikleri gibi dağilmiş. Meğer verdikleri rakamı katbekat aşan Türk olmasa da, kendilerine Türk'üm diyen öldürülmüş. Düşürülen helikopter işin çerezi. Milyon para işin bir başka boyutu. Bir de dünyaya rezil olmak ta yok mu? Bu, başka bir kriz nedeni. Bu adamlar gerçekten rezil herifler. Yüzüne tükürsen yağmur yağdığına yorumluyorlar. Bu aşağılık heriflerin yüzüne tükürmek bile gereksiz. En iyisi onları çuvalcıya havale etmektir.

Sevdili arkadaş!! TC'nin son işgal operaszonu PKK'ye karşı yapılan bir opresyon değildi.. TC'nin bu işgal operesyonu G Kürdıstan kazanımlarını yok etmek ve alt-yapıyı tahrip etmekti. bunu bilmiyende yok Zaten. hal buyken bizler neden bilerek yada bilmiyerek PKK'nın propagandasını yapıyoruz??? Siz APO'nun olumsuz duruşundan bahs ediyorsunuz! Olumsuz duruş yerine ihanetini dile getırsek daha doğru olmaz(mı) Bazen bizler öküz altında buzağı arıyoruz nedendır acaba? Şimdi gerilla'nın direnişini ele alırsak durumun daha çok farklı olduğunu görürüz!!!! Tc sömürgecileri PKK direnişinden dolayı geri çekimedi bu sizde biliyorsunuz. Yaşar Büyükkatır Peşmerge direnişine karşı koyamadı ve geri kaçmak zorunda kaldı. Ama bu direniş bir çok çevre tarafında bilinçli olarak PKK'ye mal edıliyor zira bazıları bundan rant sağlıyor. Saygılar selamlar Hebun YEKBUN

Rêzan A (not verified)

Tue, 2008-03-04 00:09

Bu saat´ten sonra Pkk´yi savunmak daha doğrusu PKK direnişinden dem vurmak gerçeği yansıtmıyor. Bunu söylerken'de gerilanın emeğine saygısızlık yaptığımız algılanmasın sakın. Ne yaz'ki gerilanın şehit düşmesi APO zattı'nın düşüncesine hizmet ediyor ve bu zatı gündemde tutuyor. Dolayısıyla eleştirilerimizi yaparken gerilaya düşman olduğumuz iddiasında bulunmasın kimse. Ben bunuda belirteyimki H H YILDIRIMIN tezlerine Yüzde yüz katılıyorum ve destekliyorum........ Hoşça kal

bervarto (not verified)

Tue, 2008-03-04 04:15

Dema te xwesh' Dest xwesh kek Usên. Bi rasti nivisek delal e ya ku te li ser erisa Tirka hevalbenden wî yên Kemalist nivîsîye. Bira halê me kurda nine ku em dijiyatiya abd\Israile bikin.Berjewendi ewe ku em bikaribin dostên xwe zede bikin,dijmine gele kurda ji be hevî bikin. Mixabin lîstiken xwînwar yên Roma Res gelek in. Parcheyek welatê me bervê azadîye diche.Dibe ku her welatparezek anji hizben din arikariyê bike ne xeleti u dijminayetiye. Lê em dixwinin buyaren rojeve u axftinen imraliye. Imralizade ebdillah..dewlet naxwaze u diji basur her tim erishkariye tine ziman. Gelo ku tu dewletbune naxwazi ma chima xorta ji bo chi didi kushtin.Armanca xweya tari chima bi xortan dishopini. Dibe ku kurd bibejin edi bese evdillah.Mesen xwe ji bo vi tishte bi kar bin e/ Li chiyaye me ewren resh hina wek mij girtiye. êzdanê dilowan me biparize ji qeda u belayen kemalist u durityan... Ya sabur, ya êzdan tu me helak neki. Ya ewliyaê sirê peyva pirika mina delal bu.Wê digot; "Tu keda me nekî para xêrnexwaza,dema ku gamêsqiranê dest pê dikir. Wellahi huvdemal û gamêsqiranê de, alif ji nema jîyan jî nema û siyaset tew nema. êzdanê dilovan me ji tawanbariya kemalistan biparize. Silav û rêz

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.