Birlesmis Milletler, Irak Anayasasinin bir milyon nushasini Kürdce basacak...
21.yüzyilin ilk yillarinda dünya capina yayilmis Ortadogunun en büyük ve dünyanin sayisal olarak en kabarik ve devletsiz halki Kürdler, Kadafi’nin söylemiyle „günes altindaki“ yerlerin ariyorlar..
Kürdlerin aritmetik sayisi 40 yada 50 milyon mu bilinmiyen ve bilinmesine izin verilmeyen „asirlarin gizemi“ olarak varligini hâlâ koruyor...
Ama artik, Kürdler ve Kürdistan her yerde. Yüzyillarin lanetlileri nerede bosluk görürlerse, sömürgecilerin inkâr, imha,soykirim ve zorunlu göclerine ragmen, R. Luxemburg’un „vardik, variz ve var olacagiz“ diyerek celladlara ve onlarin bölgesel, uluslararasi destekcilere inat, yeniden tarih sahnesine cikarak, haykirarak kendisini dayatiyorlar...
Evet, Kürdler ve Kürdistan tarihin canli bir realitesi olarak, hem dünya imparatorlugu ABD’nin Beyaz Sarayinda ve hemde Birlesmis Milletlerin kürsüsünde dünyaya seslendiler...
„Tüm dünya Kürdleri o gün BM“ deydi... Tüm dünya Kürdleri o gün Beyaz Saraydaydi...
Pandora Kutusu acilmis ve „Kürd kötülügü“ sadece Kürdistana ve sömürgeci güclerin merkezlerine yayilmakla kalmamis, tüm dünyanin en üst karar mekanizmalarinin merkezlerinde salonfähig olmustur.
Ajans France Press’in bugün gectigi bir haberde „Irak Anayasasi BM’ye teslim edilmis ve BM basacagi 5 milyon Anayasanin bir milyon nushasini Kürdce basacak"“diyor.
Nereden nereye....
Bu Birlesmis Milletler ve onu olusturan tüm devletler, Kürdlere uygulanan Enfallere, Halebce’deki kimyasal gazlar neticesinde yasanan kiyimlara karsi sessiz kalmakla yetinmemis, Baas rejimine bu insanliga karsi islenen suclarda her türlü destegi sunmuslardi..
Ve bugün Kürd celladi Saddam ve yandaslari, Halebce, Enfal ve Kürdlerin soykirimi icin mahkemeye cikma günlerini bekliyorlar..
Halkimizin celladlarinin tarihe, insanliga ve Kürdlere yaptiklari kiyimlarinin hesabini vermek icin hazirlandiklari bir ortamda, Irak’in tepesinde ve onlarin idam kararlarinin imzalama yetkisine sahip bir Kürd bulunmaktadir... Iste buna „tarihin cilvesi“ deniliyor..
„Tüm dünya Kürderinin sahip oldugu tek kazanim Güney Kürdistandaki kazanimlar“(Felakedin Kakayi) olmasina ragmen, tüm diger parcalarinin ve dünya Kürdleri „sessiz bir volkan“ gibi patlama anlarini bekliyorlar..
Bati ve Dogu Kürdistan büyük Serhildanlari, tüm sömürgeci güclere Kürd halkinin de facto durumunu ve istemlerini ortaya koymustu..
Bundan dolayi Türk sömürgecileri, „derin devleti“ ve „derin basini“ panik icine girmis bulunmaktadir. Agzi salyali kuduz köpekler gibi ulusal istemlerini seslendiren Kürdlere saldirarak, Kürdleri yeniden TC’ye monte etmeye calisiyorlar..
Arti cok gec... Kürd meselesi dönülmez bir sürece girmistir...
Fikret Bila gibi derin devletin adami bugünkü Milliyet gazetesindeki makalesinde Avrupa Birligine ve gecmisteki Kürd politikasina verip veristirirken al cocuktan haberi misali: „Bu sürec Türkiye’de etnik nitelikli siyasi ayrisma yaratmis“ diyor...
Evet, Kürdler ve Türkler „etnik olarak ayrismis“ ve bu gercegi „derin devletin“ adami Bila söylüyor..
Bundan dolayidir ki, Taha Akyol gibi devetin kiralik kalemleri panik icindeler... Kürdlerin yeniden dogusunu ve kendi ulusal istemlerine sahip cikislarini „ahmaklik“la, „aptallik“la suclamaya kalkiyorlar...
Bundan dolayidir ki, Irak’taki Sünni ve Sii catismasini, Bosna ve Hersek savaslarini örnek göstererek Kürdleri tehdit etmektedirler.
Kürdler ayakta ve tüm dünya haklari gibi özgür ve bagimsiz olmak istiyor..
Birakalim itler ürümeye devam etsin... Adlari Taha, Bila yada Eksi olsada, hepsi tek bir merkezde basilan dügmenin neticesinde ortaliktalar.Kürd özgürlük kervani yürüyor.. Bize yeni ve Kürd halkinin ulusal istemlerine denk düsen bir önderlik gerekiyor..