Skip to main content

H.HÜSEYİN YILDIRIM ŞAHSINDA KÜRT AYDIN KATLİAMI!

Türkiye'de 1915 yyılında Ermenilere yönelik gerçekleştirilen katliam zaman zaman
ABD ve Fransa'da gündeme taşınır, Türkiye'den hesap sorulur. Türkiye'nin cevabı her zaman şu olur; Böyle bir katliam asla yaşanmamıştır, Osmanl? döneminde bazı hatalar yapılmışsa da bunun hesabı salt biz o dönemde yaşayanların çocukları olduğumuz için bizden sorulamaz?

Sözü getireceğim konu Hasan Hüseyin Y?ld?r?m'?n Türkiye'nin çabası sonucu
Hollanda devleti tarafından tutuklanması olayıdır.

Türkler 1915 Ermeni katliamından sonra 1919 yılında Samsun'a çıktılar ve o
'onların hesabını bizden soramazsınız' dedikleri Osmanlı'dan, Hasan Hüseyin
Yıldırım'ın da yakınlarının yardımı ile bir Türkiye devleti inşa ettiler. Bu devletin temeli ise fazla değil Ermeni katliamından 5 yıl sonra atıldı. Yani TC kurulmadan 5 yıl önce yapılan katliam Osmanlı'ya sayılıyor şimdi. Türkiye bunu üstüne almıyor. Türkiye kendisinden hesap soranlara da, 'ben başka bir cumhuruyetim, hesap vermem' diyor.

Ama aynı Türkiye Cumhuriyeti, hayatının yarısını cezaevinde geçiren ve sırf
görü?şerini dile getirdiği için 1980 yılından bu yana hedef tahtasına oturtuğu Hasan Hüseyin Yıldırım'dan aradan 25 yıl geçmesine ve bu insan verilen cezayı yatmasına rağmen hala hesap soruyor ve Hollanda'da tutuklatıyor.

Tek bir nedeni var. Hasan Hüseyin Yıldırım, neden hala Kürt olduğunu iddia ediyor?

Türkiye kendisini hep 'hukuk devleti' diye dışarıya pazarlar. Ama Remzi Kartal ve
Hasan Hüseyin Yıldırım'ın da tutuklanma mantıklarında görünen şu ki, kendisine
dokunulduğunda Türkiye için hak, hukuk, adalet vardır, ama başkası sözkonusu
olduğunda hukukun yerini aniden terör yasaları almaktadır.

Hollanda ve benzeri ülkelerin Türkiye'nin oyunlarına iyi dikkat etmesi gerekiyor.

Eğer Türkiye Ermenilerin hesabını veremiyorsa, Kürtleri de tutuklatma hakkına
sahip olmamalıdır. Hele hele Avrupa ülkeleri ezilmişlikleri bugün dünya çapında
tartışma konusu olan ve insanlık ailesine katılmak için varını yoğunu ortaya koyan Kürt aydın ve yazarlarının asla ve asla Türkiye'nin çizmesi ile ezilmesine fırsat vermemelidir.

Avrupa böyle bir Türkiye'yi içine almamalıdır.

Elbetteki yıllarca cezaevinde süründürdüğünüz, konuşma ve yazma hakkı
tanımadığınız, Musa Anter gibi sokak aralarında kurşuna dizdiğiniz insanlar,
Avrupa'ya çıkacak ve seslerini duyurmak için, panel de düzenleyecek, yazı da
yazacak.

Dün küfürlerle karşıladığınız Celal Talabani'yi, ABD'nin baskısı ile şimdi baştacı
ediyorsunuz, edin çok güzel, bunda bir hata da yok. Ama sırf bir devletin üstünüzde baskısı yok diye geriye kalan Kürt aydın ve yazarları üzerinde bu tür baskıları daha fazla sürdüremezsiniz, bu bir hukuk ve insanlık suçudur.

Ben de Kürt halkının nice acılar taşıyan bir bireyi olarak, Avrupa ülkelerini, bir
Osmanlı artığı olan ve aklında hep 'tokat' ile 'oyun' olan Türkiye'ye karşı uyarmak istiyorum. interpolün görevidir denilip, Türkiye'nin her arzusu yerine
getirilmemelidir. Türkiye'nin her arzusunun altında bir çıkar, bir bit yeniği ve bir
yıkım planı vardır.

Türkiye, kendisine zorla düşman yapmaya çalışıyor Kürt halkını, Avrupa ülkelerine
de düşman etme ve Avrupa'da bir Kürt antipatisi yaratmaya çalışyyor. Bu oyunu,
teknoloji çağının en ileri boyutunu yaşadığını ve dünyaya en aydınlık tepeden
baktığını iddia eden Avrupa iyi görmelidir ve Osmanlı torunlarının oyununa alet
olmamalıdır.

Türkiye, Ermenilerden sonra Kürt aydın zümresine yönelik bir katliam konsepti başlatmşıtır. Avrupa bu konsepti gözardı edemez, Kürt aydınının uyarılarını dikkate almamazlık yapamaz.

Hasan Hüseyin Yıldırım'ın dediği tek şey şudur: Kürdüm, insanım, insanca
yaşamak istiyorum.

Hasan Hüseyin Yıldırım'ın demediği ise şudur: Ne mutlu Türküm diyene!

26 ?ubat 2005

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.