بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 20 February 2010

basligi gorunce
kopurenler olacaktir
her yazi icerdigi fikirleri tartismanin yanisira ufak bir deney de sayilabilir.
bakalim kurdler arasinda bagimsizlik uzerine neleri nerye kadar yazabilecegiz.

bagimsizlik denilen her neyse once insana birey olarak da lazim ise
sakin olmayi becremek bagimsiz kalabilmeyi becermenin on kosulu olabilir.
bu yaziyi sakin sakin okumayi becerenlerin birinci asamayi gecmis oldugunu varsayabilirz.

kurdler bagimsiz olmali mi?
sacma bir soru olabilir
amam sormamaktan daha sacma olmaz.

herkes birey aile mahalle sehir devlet ulus
her birim becerebildigi kadar elbette bagimsiz olmali.

bundan daha istenir bir sey olamaz
ancak nedir bu bagimsizlik ve sinirlari nerde baslar nerde biter?
zaman icinde nasil evrilir
kim kimden ne olcude bagimsiz olmali
ne olcude birbirine muhtac kalmali
hangi olcude birbirini kontrol etmeyi surdurmeli?

butun bunlar cok genis mevzular
buralara girersek cikmak aylari bulur
bu vakit fukaraliginda bu derin mevzulara elbette giremeyecegiz
her zamanki gibi gene yuzeysel kalacagiz
yuzeyseligi kucumsemek lazim
insan uygarliginda gundelik yasama hakimdir yuzeysellik
ancak uzun vadede hayati gene de derine inen esasi bulan dinamikler belirler
hulasa yuzeysellik insana derine dalinabilecek adresleri gosterdigi surece bayagi da faydali sayilabilir vs vs vs

bagimsizliga donelim
once bireyin bagimsizligina deginecegim
bazi mevzularin analojiler ile kavranmasi daha kolay olabilir.
analojiler
daha karmasik daha az somutu
daha berrak daha somut bir mevzunun cercevesinde kurulursa faydali olabilir.

bir birey once ebeveynlerinden bagimsiz olmak durumunda
bu isin sinirlarina ilk itirazlar elbette
bagimsizlikta heycan duyan ve fayda goren
(dikkat heyecan ilk sirada fayda ikinci sirada)
evlattan gelmez.
ebeveyn-evlat iliskisi gibi taraflarin cogunlukla karsilikli cikarlarini daha fazla kollayabildikleri iliskilerde bagimsizlik sinirlari daha gevsek olabilir.

kurdlerin ulusal bagimsizlik isteginin ebeveyn-evlat ilisksine benzer bir ortam da gelismedigi
daha cok
sahip-kole
koca -kari
patron-isci iliskilerindeki
asimetrik durumlara benzedigi asikar
ancak gene de
zaman icinde sahip kole derkesindeki bir iliskinin
bazi hatlari neredeyse ebeveyn-evlat modeline yaklastigi dusunulebilir
(yok mu turkleri baba bulan kurdler?
-bakin son apoist tezlere basip DTP de coreklen akliselim goruntulu ambalaja burunmus aciklamalara, orda TC devlet baba figurune burunmus bicimdedir. kurd talepleri nihayetinde guclu turkiye (guclu aile-guclu baba) nihai hedefi gosterilerek savunulmakta. bunu sadece apdoistler degil, apo karsitlari da(mesela istanbulda tasinmaz mal sahibi olmak ile bagimsizlik talebini karsikarsiya getiren, adi neydi su meshur trockist kurd aydinimizin formulasyonlarida bu ebeveyn.evlat modeline uygun ornektir).

gene laflari dolastirdik birbirine ama esansi anlayan mevzuyu kavradi.
bagimsizlik istemeden once neden bagimsiz olacagimizi iyi bellemek lazim.
ebeveynden mi
sahipten mi
agzi kokan dayak atan iktidarsin bir kocadan mi
(yakislikli iktidarli ama gene de dayak atan bir koca modeli de olabilir nihayetinde)
yoksa bunlarin marazi bir karisimindan mi?

konu agirlasiyor hafifletelim.
burya kadar sahipten veya bize heycani-kendi basimiza deneyim edinmeyi riskli bulan ebeveynden bagimsiz olmanin gerektigine dair implisit mesajimizi verdik.
yani bagimsizlik cogu durumda-ebeveyn mdelinde bile- guzledir hostur gereklidir.

simdi bu isin oteki yanlarina bakalim

bagimsizlik herzaman cikarimiza olur mu?
ebeveyn orneginde bizim kizi verecegim
evde hazir yemek var
camasirlar yikanir
odasi temiz
git gel ozel bir caba gerekmez
bazi sorumluklari yerne getirdikten sonra tatli bir hayat
bu durumda
bagimsizligin getirecegi bazi serbetsiler ve heyecan in karsisinda
bir suru angaraya gorunur
bir suru is-sorumluluk kendini gosterir
boyle durumlarda aniden bagimsizlik ufaktan cekicilgini yitirebilir.
gene de yan cepte gerektiginde kullanilabilecek bir hak olarak durmalidir.
her an kullanilabilecek bir hak olarak.

sahip-kole modelinde ise bu avantajlar elbette yoktur
onun yerine bagimsizliga temyul edince baska riskler kendini gosterir
kendi ayaklari uzerinde kalmak icin
enerji-kaynak-para pul lazimdir
kole
koleligin ona verdigi ozeliklerden oturu
bazi asgari servisleri bile kendi basina saglamayi goze alamaya bilir
goze alsa bile bu isler oyle sanildigi kadar ha deyince olacak seyler degildir
sahip
koledeki kipirdamalari sezip kendi cikarini uzatmak isteyecek zekaya ve ongoruye sahipse
kolenin subabini hafiften gevsetir
boyle durumlarda kole de rahatlar
hulyalardan ve risklere atilmaktan vazgecebilir
bu analojiye uyan kurdler yok mu?
var

peki biz ne yapalim?
kendi adimiza konusmak kolay
ancak ULUS deyince
isin icine tomar tomar kitleler giriyor
aslani kaplani ile birlikte
hatta onlardan sayica daha cok
carigi curugi hirlisi hirsizi korkagi gevsegi de isin icinde
--yok bizim ulus sade aslan kaplan ve kartallardan ibarettir
veya boyle olsun
diyenler
bir ali bir veli uc kisi kaliverir
demek ki
ulus deyince
ortalamanin kivamina ve haletiruhuyesinden cikan talebe de BAGIMLI hale geldik demektir
bagimsizlik isterken kimlere ve neylere BAGIMLI oldugumuzu da farketmekte fayda var.

kuzey uzerine konusuyorum
guneyi bilmem
ama gene de tahmini yorum ile yuzeysel gozlemlerimizi yazmakta sakinca yok
orda kitlesel tempo
veya haydi kitle deyip isi gereginden fazla genisletmeyelim
siyasi kulturu
siyasi tempoyu
ve ulusun kapasitelerini belirleyen
kesimlerin temposu kulturu kavrayisi
bagimsizligi kaldirabilecek durumda mi?
benim cevabim kesinlikle evet yonundedir
guneyin psikolji bazi kuzeyliler begenmese de kuzeyden daha uygun grunuyor BAGIMSIZLIGA
siyasi odaklarin yaptiklari belkide bize pek bagimsizliga munasip gorunmese de
olan biten bu yoldadir.
bu dunyada bu zamanlarda olunabilecek kadar bagimsiz olmaya dorgu hizla ilerlemektedirler.

kuzey de durum boyle degil.
mesele siyasi kadrolarin esip gurlemesi degil
ahalinin gundelik yasaminin nasil bicimlendigidir
kuzey de caw sor lar disinda
turklerle kopruleri atabilecek ne psikolji
ne de ekonomi var (ikincisi birinciyi hizla uretebilir ve daha oncelikli ama bizde birincisi olgunlasmaya daha yakin oysa ekonomik alt yapi bu psikojiyi tasimaktan cok uzak).

hal boyle olunca
kuzey de kitlenin ardiniza takilmazsi icin (siyasi caydiricilik edinmenin baska yolu yok)
onlara BAGIMSIZLIK propagandasi ile gitmek
gercekci bir yol olarak gorunmuyor.
kurnazligi tiyniyetsizligi integrite yoklugu ile at basi giden apo
bu durumu cok iyi farketmis durumda
bu bosuga oyayip duruyor.

bagimsizligi bir hak olarak goren
ancak bunu mitlestirip onune pratik engel yapmadan ilerlemeyi bilen siyasi yontem
kitleyi abdoist pragmatiklerin elinden yavas yavas da olsa alabilir.
aksi halde bu kivamdaki ahaliye bu kosullarda BAGIMSIZLIK siari ile gitmek
onurlu gururlu havaciva olarak omur curutmekten baska bir manasi olmayan bir istir.

ulasilmak istenen hedefler
o hedefleri tam olarak tarif etmekten uzak adlar verip
zamanin dinamik hayatin esnekligini yitiren
bagimsizlik diye yirtnsa da kirintisina bile ulasamaz.

kurdler had safhada siyasi kalarak
her dakika sade suya siyaset kurdistan kurdistan tartisarak
gundelik yasamin basit ama temel ihtiyaclarini adreslemeken hep geride kaliyorlar

daha dun PKK nin en onemli destekcisi olan ailelerin
cocuklari bugun hizla fetulahcilarin
grasroot tarzi ile orgutlenmelerinin icine cekilyor.
cunku bu ekip
cocuklara
hem de avrupanin gobeginde
sosyal kulupler kurup
ana babanin yetmedigi yerlerde dersine yardim ettiriyor
munasip zamanlarda elektronik oyunlar oynamasini saglayacak imkanlar veriyor
hem eglendiriyor
munasip bicimde yuzme kursundan tutun da
yasanan ulkenin muzelerini gezdirip kulturunu de ogretiyorlar
hemde sikmadan
kuran kursu da yandan kosden verilyir
fetullah teranesi filan da ogretiyor
ana dan babadan yarali avrupanin irkci diskriminatif ortaminda ezik dusen cocuk
oralarda kendini bulup donaip disariya daha guclu cikiyor.
bu cocuklar bu cematte sevgiyle baglaniyrlar
cunku onlarin baz cikarlarini sagliyor bu ekip

bizim kurdler de sabah aksam bagimsizlik veya apo mapo
--ne yapalim kaynak yok para yok
diyenlere de fetullahin bu ise bir yerden basladiginda para basan darphanesi olmadigini da hatirlatayim

nasil yapilir nasil edilir?
bunun bir recetesi yok elbette
ancak gorunen o ki
sivri sloganlar veya hayati daraltan ilkeler ile olmuyor bu isler.
ayaklarin altindaki hali cekiliveriyor vessealam.

bu yazi tamamen yuzeysel bir denemedir

kutsal hic bir kavram onumuzde engel olmasin
once zihinler serbest olsun
oteki serbestiler daha saglam daha munasip bicimde yerli yerine otursun.

tabii bu islerin birde
hava durumu ruzgar sideeti konjukturu
komsulari, belediye servisi, destegi, donanimi da var ki

baska katilimcilar da buralari yazarsa iy olur. ben de ileride olur da bagimszi oluverirsek, kursuler talebeler bosh kalmasin alan in yalan yanlis anti-emperyalist-enerji hikayelerini bilgi sanmasin diye pseudo-bilgiyi derdest edecek seyleri derleyecek zaman bulayim.

hurmetler
HeK

Aslinda baslik itibari ile gercekten bircok tartismayi kendisi ile birlikte getirecek.Kürtler bagimsizliktan ne anliyor bunu görmek gerek,ama kanimca ulus olarak bize yabaci bir kelime cünkü:[code] [/code] Bagimsizliktan amacin ne oldugunu ve nasil ulasilmasi gerktigi bir kavram ama bizlere yabanci,[code] [/code] Malesef bu yabanci kavramin ne anlama geldigini cogunlugu kirsal alanda yasayan ama kavramin iceriginden uzak kesimle yapilmasi gerekmiyor asil konunu sahipleri ,Kürt aydin kesiminin tartismasi gerekir,[code] [/code] Ben bagimsilik kavramindan sunu ilketapta algilarim.[code] [/code] Ülkesinin sinirlari belirlenmis yönetimin kendi yasama organlari ve anayasasi ile devletin bütün kurumlarini bir bütün olarak icerisinde bulunduran bagimsiz ulus toplulugu akla gelir.[code] [/code] Tabii olarak bunun yaninda bircok soru isaretinide birlikte getirir.Bagimsiliktan kastimiz ülkenin tamami ile o ulusun cikar ve menfatlerini herseyin üstünde tutmak ve yeralti ve yerüstü zengnlikerini ulusun cikar ve mefatleri dogrultusunda uluas adil bir bölüsüm hakkini dogurmalidir.Tabiki kendi ordusu ile daha güclü koruma ve dis güclere karsi daha güclü bir sistemle dis güclerin tehdidine karsi bir ulsun hayati önemdeki organlarina yapilacak saldirilara karsilik vermelidr.[code] [/code] Asil itibari ile bagimsiz ulusun [code] [/code] Dilive kültürü[code] [/code] Aayasasi[code] [/code] savunma gücleri[code] [/code] yönetim sekli[code] [/code] vatandasin özgür bireyler oldugunu[code] [/code] Meclisinin halkin özgür ifadesi ile secilmislerin [code] [/code] dinin seklini ve diger dinlerin özgür yasayabilmesi icin tölerans ve baskidan uzak kendini gelistirmesi ve ifade etmesi gerekir[code] [/code] Aslinda bunu genis bir yelpazede ele alip tartisilmasi gerek bizler bunu hukuki boyutunu hukukcuklara ve diger birimler üzerinde belirtecekleri kriterler üzerinde BAGIMSIZLIK KAVRAMINI tartismak gerkir diye düsünüyorum[code] [/code] saygilar

Bence bağımsızlık tek kelimeyle bir halkın (ULUSUN) askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel olarak tamamiylen bağımsız olması demektir. Örneğin Avupa'nın bir çok devleti ve ABD nasılsa Kürdistan'da aynen öyle olmalı, kendi ayakları üzerinde durmalıdır. Burada anlaşılmayacak bir şey yoktur. Esas olan bağımsızlık için gerekli olan kurum ve kuruluşları yaratmaktır. Bütün zorluklara rağmen özgürlükçü demokratik sistemin dayandığı evrensel insan hakları ve hukuku, sivil ve demokratik örgütlülük değerleri ve kurallarının oluşmaya başladığı Güney Kürdistan'daki sistemi şu an Orta Doğu'da bir önçülük rolü üstlenmiş durumdadır. İleriki aşamalarda Kürdistan'ın diğer parçalarıda bu konuma gelmek zorundadır, çünkü Kürdler başka türlü hep böyle sömürge altında mı yaşayacak? Bazı sözde Kürdlerin kendi insanına hakaret etmekten o insanların kafasını bulandırmaktan başka zaten yaptıkları hiçbir şeyleri yoktur. Bu tür insanların bunu yapmaların da çıkarları nedir onuda anlamış değilim.

Kizmak yok Hek.Bagimsizligi tartismaya acmaniz konu bulma sikintisindan olmasin? Hani en iyi Kurd olu Kurtur,diyen fasist Turkleri sevindiriyorsun! Kurtler birsey bilmiyor diyecekler kahkahalarla,ya da niye savasiyor Kurtler?Sorusuna mantik yoracaklar.Oyle ya, whisky cesitlerini,football ekiplerini taniyanlar bagimsizligi veya luzumlu olup olmadigini bilmiyorlar.Kizmaca yok Hek,sizce biz bosuna yasamisiz desene.Karni acliktan zil calan birine,yemek istermisiniz efendim demek veya tartismak kolayi olmasa gerek.Afrikadan-Asyaya kadar bir cok ulkenin ekonomisi ve nufusu Kurdlerin eline su dokmezken,Kurdler icin lzumsuzluk bir Tanri buyrugu olmazsa gerek.Yine kizmamanizi rica edecegim,pazarda domates secimi gibi olmus sunus biciminiz.

Hewler Gençlik Derneğinin Başkent Hewler'de yaptığı bir ankette Hewler halkı'nın %84'ü Kürdistan'ın bağımsızlığını ilan etmesini istedi. Hewler'de yapılan ankete 1483 kişi katıldı.Ankete katılanların %68'i üniversite öğrencisi, %14'ü memur,%13'ü esnaf,%5'ide işisiz olan kişilerden oluşuyordu. Katılımcıların %90'nın 18-35 yaş aralığında oldukları belirttildi. “Kürdistan'ın Bağısızlığını İlan etmesini İstiyormusunuz“ sorusuna Katılımcıların %84'ü evet cevabını verdi Katılımcıların %74'ü yapılacak olan Irak genel seçimlerine katılım göstereceklerini belirtmiş. Katılımcılara sorulan “ Acaba Hewler'de seçime katılan Listelerin hangisi seçeceksiniz“ sorusuna katılımcıların %45'i Kürdistan İtifakı Listesi derken %49 bilmediğini diğerleriyse bu soruyu boş bırakmış Katılımcıların %69' u 7 marta yapılacak olan seçimlerin başarılı bir seçim olacağını düşünüyor. Ankete katılanların % 65'i Irak'ta sistemin tewafuk(anlaşmalı) olmasını doğru bulurken %35 çoğunluğun oyunu alan listenin iktidar olmasını doğru buluyor. 18 Şubat 010-Peyamner-PNA Aktarıcının notu: Güney'de bağımsızlık tartişmaları en aktüel bir biçimde tartışılırken bazı post-modernci sözde Kürdlerin, Kürdlerin bağımsızlığının gerekli ama çok zor vs. deyip kafaları bulandırmalarını anlamak lazım, çünkü bu onların görevidir. Türkler kendilerinin olmadığı yere PKK'yi sokar, PKK'nin olmadığı yerede post-modernist Kürdleri sokar. Olay bu kadar basit. Bundan anlamayacak bir şey yoktur.

[img]http://www.peyamaazadi.com/images/authors/big/2.jpg[/img] [color=#FF0000][b][url=http://www.peyamaazadi.com/niviskar/%E2%80%9Cben-kurt-milliyetcisi-degilim%E2%80%9D]“Ben Kürt Milliyetçisi Değilim!“ *NOT; BU YAZI WWW.PEYAMAAZADI.COM SITESINDEN ALINMISTIR. [/url][/b][/color] Son iki –üç ay içinde, Kürtlerle ilgili konuşmalar, tartışmalar yoğunluk kazandı. Tartışmalar, hem yoğunluk kazandı hem derinleşiyor. Kürt açılımı, demokratik açılım, milli birlik projesi, huzur ve güvenlik projesi... Bu konuşmaların, tartışmaların devam edip gitmesi başlı başına bir açılımdır zaten... Televizyonlarda cereyan eden tartışmalarda, basın mensupları, asker kökenli ve çeşitli sivil toplum örgütlerinde çalışan tartışmacılar yanında bir, bazen iki Kürt de görülüyor. Konuşmaların, tartışmaların bir yerinde milliyetçilik gündeme geliyor. Panele katılan Türkler, “Milliyetçiliğe karşıyım, milliyetçiliğin iyisi olmaz. Her türlü milliyetçilik kötüdür“ şeklinde bir görüş ortaya atıyor. Panele katılan Kürtler de, genel olarak, “ben Kürdüm ama Kürt milliyetçisi değilim, milliyetçiliğe karşıyım“ diyor. “Bölücü“ olmadığını vurgulamaya çalışıyor. Bu düşüncenin, bu tutumun biraz irdelenmesi gerektiği kanısındayım. Türk milliyetçiliğine karşı olmak anlaşılır bir durumdur. Çünkü Türk milliyetçiliği çoğu zaman ırkçılığı içermektedir. Örneğin, Kemalist ideolojiyi içselleştirenler Kürtlere hiçbir hak-hukuk tanımak taraflısı değildirler. Kemalistler, Kürtlere, Türk olmaktan, Türklüğü benimsemekten başka bir hak tanımayı düşünmemektedirler. Bu ideolojiye sahip olanlar, Kürleri, dilleriyle, kültürleriyle, tarihleriyle ortadan kaldırabilmek için, Kürtlere, köle muamelesini sürdürebilmek için, her yolun mubah olduğunu düşünmektedirler. Bu milliyetçiliğin ana politikası asimilasyondur. Asimilasyon için de, devletin, okul, din, basın gibi ideolojik baskı araçları, karakol, mahkeme, hapishane gibi zorlayıcı baskı araçları, etkin bir şekilde kullanılıyor. Asimile olmamakta direnenlere karşı yerinden etme, etnik temizlik de, yaygın ve yoğun olarak gündeme getiriliyor, kullanılıyor. Bütün bunlar yetmediği zaman, fiili imha da var. Böyle bir milliyetçiliğe, ırkçılığa, elbette karşı durmak, böyle bir anlayışla mücadele etmek gerekir. Kürt milliyetçiliği derken, kastedilen, düşünülen nedir acaba? Acaba, Türkleri, Arapları, Farsları asimile etmek isteyen, bunun için planlar, projeler geliştirmiş, gerekli mekanizmalarını, ideolojik baskı araçlarını zorlayıcı baskı araçlarını kurmuş bir Kürt yapısı mı var? “Ben Kürdüm ama Kürt milliyetçisi değilim“ diyen kişi, nasıl düşünüyor, nasıl hissediyor? Bu kişi kafasında milliyetçi bir Kürt tahayyül ediyor. Bu kişinin, diyelim A kişinin tahayyül ettiği Kürt, diyelim B kişi, neler düşünüyor, nasıl bir tutum sergiliyor da, A kişi ona milliyetçi diyor, kendisinin, onun yani B kişinin düşüncelerine ve tutumlarına karşı olduğunu söylüyor. Bu konuyu irdelemek için Kürt toplumunun ve Kürdistan'ın koşullarına bakmak gerekir. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, dönemin emperyal devletleri Büyük Britanya, Fransa ve onların Ortadoğu'da işbirliği yaptığı Arap, Fars ve Türk yönetimleri tarafından, bölünmüş, parçalanmış be paylaşılmış bir coğrafya, bölünmüş, parçalanmış ve paylaşılmış bir halk. Ortadoğu'da, 40 milyonu aşkın nüfusu olan, ama, küçücük bir siyasal statüsü olamayan bir halk. Birleşmiş Miletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, İslam Konferansı, NATO gibi, uluslar arası örgütlerde, hak, hukuk, özgürlük denildiği zaman hiç adı geçmeyen, “terör“, “uluslar arası terör“, “mafya“ denildiği zaman adı ilk planda anılan bir halk... Türkiye'de, 20 milyondan fazla bir nüfus, temel hakları, insan olduğu için sahip olduğu hakları, Kürt toplumu olmaktan doğan hakları gasbedilmiş bir halk. Anadili, adı yasaklanmış, doğduğu, büyüdüğü yörelerin isimleri değiştirilmiş, Kürtçe olanlar yasaklanmış bir halk... Dili kültürü inkâr edilen, çocuğuna Kürtçe isimler veremeyen, Q, W, X, Ê harfleriyle hala sorunları olan bir halk... Anadili Kürtçe'yle eğitim alamayan bir halk... Asimilasyon politikaları ve bu politikalar çerçevesinde yerinden edilen, etnik temizliğe tabi tutulan bir halk... Köylerin yakılmasını, yıkılmasını, temel geçim kaynaklarının tahribini, milyonlarca insanın yerini yurdunu terke zorlanmasını... bu politikalar çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Kürtlere yapılan bu baskılar elbette ırkçı baskılardır. Asimilasyon politikaları, ırkçı politikalardır. Kürt milliyetçiliğinin gelişiminde bu baskı politikalarının, uygulamaların çok büyük rolü vardır. Baskı, inkâr, imha, asimilasyon politikaları pek çok Kürt'ün milli bilince ulaşmasını sağlamıştır. Bu durum karşısında bütün Kürtlerin, düşüncesi, tutumu, eylemi, kanımca birbirine benzerdir. Gasbedilmiş Kürt haklarını, Kürtlerin doğal haklarını kazanmak için mücadele etmek. Bu da milliyetçiliktir, milli bilince ulaşmış bütün Kürtlerde görülen bir durumdur. Kaldı ki Kürt sorunu, bundan önce insani bir sorundur, bir vicdan sorunudur. Kürtlerde, “Ne mutlu Kürdüm diyene“, “Bir Kürt dünyaya bedeldir“ diyene rastlanmaz. Kürtlerde, “Türkleri asimile edelim, Türk dilini, Türk kültürünü ortadan kaldıralım“ diyene rastlanmaz. Kürtlerde, “Kürt, öğün, çalı, güven“ diyen birine, “Yüksel Kürt, yüksekliğin senin için hududu yoktur“ diyen birine rastlanmaz. Kürtlerde, “Türkleri etnik temizliğe tabi tutalım, Türkleri yerlerinden yurtlarından sürelim“ diyene rastlanmaz. Kürtlerde, “Kürtler üstün bir ırktır, başka halkları bu arada Türkleri de yönetme hakkına sahiptir“ diyene rastlanmaz. Bütün bunların ötesinde, Kürtlerin, Kürt aydınlarının baskı, zulüm altındaki halkı, Kürtçe'yi baskıdan kurtarmaya çalışmasının, bunun için çaba sarfetmesinin kimseye, Türklere, Araplara, Farslara bir zararı yok ki... Halbuki, Türklerin, Arapların, Farsların, Kürtleri, Kürtçeyi yok etmek, asimile etmek için uyguladıkları politikaların, Kürtlere de aynı zamanda bu halklara da çok büyük zararı var. Mehmet Bayrak, Şark Islahat Planı'nın Kürtlere vurulmuş bir kelepçe olduğunu vurguluyor. Bu şüphesiz öyledir. Ama bu kelepçe sadece Kürtlere vurulmuyor, aynı zamanda, Türklere, Türkiye'ye de vurulmuş bir kelepçe oluyor... Türkiye'nin, inkarcı, imhacı, ırkçı ve asimilasyoncu politikalarının Kürtlerde milli bilincin uyanmasında büyük rol oynadığını ifade etmiştik. Bu durum karşısında, “Kürdüm ama Kürt milliyetçisi değilim“ diyen A kişi de, Kürt milliyetçisi olarak tasavvur edilen B kişi de, aşağı yukarı benzer talepleri dile getirir. Bu taleplerin dile getirilmesi de çok doğaldır. Bu da milliyetçiliktir. Kürtlerde yaşanması gereken de budur. Kaldı ki bunlar milliyetçilikten önce insani bir durumdur, vicdani bir durumdur. O zaman, “Ben Kürdüm ama Kürt milliyetçisi değilim“ sözü ne anlama geliyor? Bu klişe bir sözdür. Bilgi yüklü bir düşünceyi ifade etmek için kullanılan bir söz değildir. Tutum sergilemek için kullanılan bir sözdür, slogandır. Bunu söyleyen kişi, devletten ve Türk aydınlarından onay almak isteyen, bu onaya ihtiyaç duyan bir kişidir. Devletten ve Türk aydınlarından onay almak ihtiyacını duyması çoğu Kürt aydınlarının önemli bir özelliğidir. Devletten gelebilecek bir baskıdan, kuşku duymak, korkmak gerekir. Çünkü resmi görüşe aykırı görüşler, resmi görüşe eleştiriler sürdüğünüz zaman, devletin idari ve cezai yaptırımlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu kuşku, bu korku, anlaşılabilir bir durumdur. Ama Kürt aydınlarının çoğu, Türk aydınlarından da korkuyor. Hatta Türk aydınlarından, devletten korktuğundan daha çok korkuyor. Bu, normal bir durum değildir. Kürt aydınları, Türk aydınları tarafından, milliyetçilik yapmakla suçlanmaktan korkuyor. Aslında milliyetçi olan, hatta ırkçı tavırlar sergileyen Türk aydınlarıdır, Türk aydınlarının önemli bir kısmıdır. Çünkü, inkarcı, imhacı, asimilasyoncu düşünce ve eylemle, Kemalizmle bağını koparamamıştır. “Kürdüm ama Kürt milliyetçisi değilim“ diyen Kürt aydını, Türk aydınının kötü bir kopyası gibidir. Türk aydını kimdir? Bütün ezber bozma girişimlerine rağmen, Türk aydını resmi ideolojiye bağlı bir aydındır. “Milliyetçiliğin iyisi yoktur, her türlü milliyetçilik kütüdür“ anlayışı Türk aydınlarının çoğunda sürmektedir. “Türk olmaktan, Türkleşmekten başka şansınız yok“ deyerek, baskıyı zulmü sistematik bir hale getirenlerle, bu baskıya, zulme karşı durup kendi değerleriyle buluşmaya çalışanların, aynı kefeye konulması, Tük aydınlarının çoğunun ortak düşüncesi, tutumudur. 28 Ekim 1990. İnsan Hakları Derneği'nin Üçüncü Büyük Kongresi Ankara'da toplanıyor. Toplantıda, söz sırası kendine geldiği zaman, İHD'nin, Diyarbakır Şubesi kurucu üyelerinden Vedat Aydın kürsüde, konuşmasını Kürtçe yapıyor. Vedat Aydın Kürtçe konuşmaya başlar başlamaz salonda homurdanmalar yükseliyor. Delegelerin, izleyicilerin bir kısmı Vedat Aydın'ın bu tutumunu protesto etmek için salonu terk ediyor. Vedat Aydın Kürtçe konuşmasını sürdürüyor. Divan başkanlığı, Vedat Aydın'ı uyarıyor. “Konuşmanızı kimse anlamıyor, Türkçe konuşunuz.“ Vedat Aydın, Kürtçe konuşmaya devam ediyor. O sırada Avukat Ahmet Zeki Okçuoğlu kürsüye fırlayıp Vedat Aydın'ın konuşmasını Türkçe'ye çevirmeye başlıyor. Konuşma böyle sürüyor. Vedat Aydın'ı ve Ahmet Zeki Okçuoğlu'nu protesto etmek için başkanlık divanı salonu terk ediyor. O arada salonun yarısı zaten boşalmıştır. Vedat Aydın konuşmasını bu koşullar içinde tamamlıyor, kürsüden iniyor. Salonda olanlar, Vedat Aydın'ı ve Ahmet Zeki Okçuoğlu'nu ayağa kalkarak coşkulu bir şekilde alkışlıyor. Bunlar herhalde çoğunlukla Kürtlerdir, Kürt aydınlarıdır. İçeride yaşanan bu olaylar üzerine, salonun etrafı polis tarafından sarılıyor, Vedat Aydın ve Ahmet Zeki Okçuoğlu gözaltına alınıp emniyete götürülüyor. Emniyetdeki sorgudan sonra, savcılık, mahkeme... Mahkemede her ikisi de tutuklanıp cezaevine konuluyor. Bu olaydan sekiz ay sekiz gün sonra, 5 Temmuz 1991'de, Vedat Aydın, açık-seçik bilinen failler tarafından gece vakti evinden alınıyor, iki gün sonra bir köprü altında işkence edilmiş cesedi bulunuyor. İnsan Hakları Derneği'nin Kongresi. Kürtler, İnsan Hakları Derneği Kongresinde kendi anadillerinde konuşamayacaklar da nerede konuşacaklar? Türk aydınlar, Kürtlerin, Vedat Aydın'ın bu tutumuna neden bu kadar sert tepki gösteriyor, bu tutumu protesto ediyor? Başkanlık divanında kimler var? Başkanlık divanında, 1971 de, idama mahkum edilen gençlerin, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının avukatlığını yapmış avukatlar, “herkesin avukatı“ denen avukatlar var. Bu avukatlar, neden, Kürtlerin kendi anadillerinde konuşmasına tahammül edemiyor? Türk aydınlarının bu protestosu olmasaydı, polis Kürt aydınlarını, kendi anadilerinde konuşuyorlar diye bu kadar kolay ve rahat bir şekilde gözaltına alıp tutuklatabilir, cezaevine gönderebilir miydi?[1] Bu olay ne zaman oluyor? 28 Ekim 1990. Bulgaristan'da, orada yaşayan Türklerin isimlerinin Bulgar isimleriyle değiştirilmeye çalışıldığı dönemden (1985-1988) iki yıl sonra. O zaman devlet, hükümet, üniversite, yargı, basın , aydınlar... Bulgaristan Devletini, hükümetini nasıl eleştiriyordu? İsim değiştirme operasyonuna giren devlet, hükümet, emperyalisttir, çağdışıdır, sömürgecidir, faşisttir vs. Anadil, Türkçe isimler, kutsaldır, bu baskılara, zulme rağmen kararlı bir şekilde savunulacaktır... Tük aydınlarının, Bulgaristan Türklerine ve Kürtlere karşı sergilediği tutumlardaki uzlaşmaz farkı, çelişkiyi görmek gerekir. Burada bir çifte standardın olduğu açık bir şekilde ortada durmaktadır. Çifte standartla hiçbir yere varamazsınız. Çifte standartla ne devrimcilik, ne demokrasi, ne liberalizm olur. Çifte standartla sadece diktatörlük olur. Çifte satandart düşünceyi çürüten bir süreçtir. Bu tutumunuzu, istediğiniz kadar devrimci terminolojiyle, Marksizmin kavramlarıyla süsleyin... burada vicdanlara hitabeden bir olay vardır. Siz bu çifte standardınızla vicdanınızı karartıp, baskının, zulmün yanında yer alıyorsunuz, demektir. 1960'ların sonlarından beri, yani, “Türkiye'de Kürtler vardır, Kürtçe vardır...“ söyleminin günlük basında kullanılır olmasından beri, bu tutum, bir kısım Türk aydını tarafından “ırkçılık“ olarak algılanmıştır. Bu tür saptamalar, ırkçılık olarak algılanınca, Kürtlere, Kürtçeye yapılan baskının, zulmün kavranması, bilince çıkarılması mümkün olmaz. Hem devlerin Kürtlere, Kürtçe'ye yaptığı basıyı, zulmü görmezlikten gelirsiniz, hem de devletinizin bu ırkçı düşünce ve eylemlerini görmezlikten gelirsiniz. Bu söylemi, saptamaları “ırkçılık“ olarak değerlendirmek elbette mümkün değildir. Ama burada amaç daha çok, Kürtleri aşağılamaktır. Kürt aydınlarının, Türk aydınlarının bu tutumlarını eleştirecekleri yerde, “Kürdüm ama Kürt milliyetçisi değilim“ gibi şeyler şöyleyip devletten, aydınlardan onay almaya çalışmaları kabul edilebilir bir süreç değildir. 1990'lardan 2009... Aradan 19 yıl geçmiş. Bu sürede elbette çok büyük değişiklikler oldu. Kürtleri, Kürtçe'yi layıkıyle kavrayan, buna göre tutum sergileyen üniversite hocası, basın yayın elemanı, sivil toplum çalışanı oldu. Ama ana akım etkili bir şekilde ortada durmaktadır. Türkiye gibi bir ülkede aydın kimdir? Türkiye'de resmi ideoloji, düşün hayatını, bilimi, sanatı belirleyen, yönlendiren temel bir kurumdur. Resmi ideoloji Türk siyasal sisteminin, Türk siyasal rejiminin temel bir kurumudur. Resmi ideolojinin herhangi bir ideoloji olmadığının, devletin idari ve cezai yaptırımlarıyla korunan ve kollanan bir ideoloji olduğunu vurgulamak gerekir. Resmi ideolojinin, siyasal sistem üzerinde, siyasal rejim üzerinde, düşün hayatı, bilim ve sanat üzerinde böylesine etkin olduğu, belirleyici ve yönlendirici olduğu bir yapıda aydın kimdir, aydının işlevi nedir? Böyle bir yapıda aydın, resmi ideolojiyi eleştirebilen bir kişidir. Bu eleştiri sürecinde, devletin idari ve cezai yaptırımlarıyla karşı karşıya kalıyorsa, bunu doğru-dürüst göğüsleyebilen bir kişidir. Bugün resmi ideolojiye içeriğini veren esas konunun Kürtler ve Kürt sorunu, Kürdistan sorunu olduğu açıktır. 25-30 yıl öncesine kadar, resmi ideolojinin, komünizme karşı, dinsel akımlara, şeriatçılığa karşı da tavrı vardı.. Bugün devlet, her iki akımı da tehdit olarak algılamıyor. Devlet, her iki akımı da Kürt hareketini frenleyebilmek, engelleyebilmek için kullanabilmektedir. “Milliyetçiliğin iyisi yoktur, her türlü milliyetçilik kötüdür, her türlü milliyetçiliğe karşıyız“ “etnik milliyetçiliğe karşıyız“ “Her etnik gruba bir devlet gerekmez“ sözleri, Kürtler için, Kürtleri, Kürt hareketini durdurmak için icat edilmiş sözlerdir. Filistinliler, 1960'lardan beri, İsrail egemenliğinden kurtulup bağımsız bir Filistin devleti kurmaya çalışıyorlar. Kimse onlara, “milliyetçilik kötüdür, İsrail'den ayrılmayın, Musevilerle birlikte kardeş kardeş yaşayın!“ demiyor. Dememesi gerekir. İsrail egemenliğinden kurtulmak, ayrı bir Filistin Arap Devletine sahip olmak, Filistinlilerin doğal haklarıdır Düşünülen, Yahudi-Arap kardeşliği ancak bu koşullarda kurulabilir. Kıbrıs'ta, Rumların ve Türklerin kardeşliği, ancak, Kuzey Kıbrıs Türk Devleti'nin, Rumlar tarafından ve uluslararası kurumlar tarafından tanınmasıyla mümkün olur. Siyasal eşitlik olmadan kardeşlik olmaz. Kürt sorunun gündeme geldiği zaman Türk aydınları genel olarak bunun emperyalist bir proje olduğunu dile getiriyorlar. Ama Türk aydınları, 1920'lerde, Milletler Cemiyeti döneminde, Kürt coğrafyasının, Kürdistan'ın ve Kürt halkının niçin ve nasıl bölündüğünü, parçalandığını ve paylaşıldığını hiç gündeme getirmiyorlar. Halbuki, en kapsamlı, en kalıcı emperyal politika, böl-yönet-yoket politikası, Ortadoğu'nun ortasında, Kürdistan'da uygulanan bu politikadır. Emperyalizmden şikayet eden Türk aydınlarının bu politikaya, bu uygulamalara hiç dikkat çekmemesi dikkate değer bir konudur. Kürt hareketi yükseldikçe, Türk devleti, Türk aydınları, “Her etnik gruba bir devlet gerekmez“ şeklinde bir görüş de icat ettiler. Kimlere gerekir, bunlara kim karar verir konularına girmediler, ama Kürtlere gerekmediğini, devletin Kürtler için hiç yararlı olmayacağını ısrarla dile getirdiler. “Dünyada onbine yakın etnik grup var. Onbin devlet mi olmalı?“ diyorlar. Ama, Türk aydınlarının büyük bir kısmı, bugün dünyada nüfusu bir milyonun altında olan 40 civarında devlet varken, , Ortadoğu'da nüfusu 40 milyondan fazla olan Kürtlerin hiçbir siyasal statüye sahip olmaması konusunda hiçbir şey söylemiyorlar. Böyle bir konu yokmuş gibi bir tutum sergiliyorlar. 1970'lerde, 1980'lerde, gazetelerde zaman zaman şöyle haberler görülürdü. “ABD'de falanca şehirde bir Kürt Enstitüsü kuruluyor.“ Bu tür haberler üzerine, “İşte emperyal proje budur. Bu haber de bu projenin, bu isteğin kanıtıdır...“ denirdi. Halbuki, temel sorun, Kürt Enstitüsü'nün neden Diyarbakır'da veya İstanbul'da kurulamadığıdır. Sorunun bu boyutuna, örneğin Kürtçe yasaklarına ise, aydınlar hiç dikkat çekmiyorlardı. Bu durumlar karşısında, Kürt aydınlarının, “Milliyetçilik kötüdür, her türlü milliyetçiliğe karşıyız“, “Kürdüm ama Kürt milliyetçisi değilim“, “Bölücü değilim, enternasyonalistim“, “Kürtler zaten devlet istemiyor, devlet olmak zaten başta Kürtler için iyi değildir...“ şeklindeki düşünceleri tekrarlamaları onay almanın yani devletten ve Türk aydınları tarafından onaylanma ihtiyacının da ötesine varmaktadır. Bütün bunlar kendi doğal haklarını, Kürt toplumu olmaktan doğan hakları yok saymak anlamına da gelmektedir. “Ben bölücü değilim, ayrılıkçı değilim“, “Kürtler zaten devlet istemiyor“ gibi sözler tarih bilincinden yoksun sözlerdir. Çünkü bölünen, parçalanan, paylaşılan zaten sensin. Bu tür sözler, bölünmenin, parçalanmanın ve paylaşılmanın bilincine varılmadığını gösterir. Böyle bir bilince ulaşamama, Kürtleri, kendilerine has özelliği olan bir halk yapıyor. Dünyada, 40 milyon olup da küçücük bir siyasal statüye sahip olmayan başka bir halk var mı? Dünyada 40 milyon olup da böylesine bölünmüş, parçalanmış ve paylaşılmış başka bir halk var mı? Dünyada ana hasımlarını “kardeş“ olarak belleyen, ama kendi öz kardeşlerini “ilkel milliyetçi“ diye aşağılayan, onları hiçe sayan başka bir halk var mı? Dünyada, baskıdan, zulümden ve asimilasyon politikalarından dolayı, kendi ana dilinde iki-üç satır konuşamayan, ama “ben milliyetçi değilim“ diyen başka bir halk var mı? 27 Ekim 2009

[b][color=#FF0000][url=http://www.newroz.com/forum/read.php?1,36145,36145#msg-36145]İsmail Beşikçi'nin 'Kürtler Özerklik itemiyor' makalesi üzerine bir kaç not... Gönderen: kurdistan4all (IP Kaydedildi) Tarih: 14 February, 2010 16:15[/url][/color][/b] Kisi olarak bir yaziyi, makaleyi, ongoruyu, dusunceyi elestirirken veya ele alirken, irdelerken hic bir zaman karsimdakinin ozel konumlarini, (varsa) elestirilerimi onlara dayanak noktasi yapma yerine, kisinin makalesinde, yazisinda, ongorulerinde kullandigi argumanlar, methodlari veri olarak alir, gosterdigi kaynaklari da (elestiri ve irdeleme suzgecinden gecirerek) makalenin, yezinin her ne ise temel dayanaklari olarak alir oyle algilar ve irdelemeye calisirim.. Bu anlamda makale yazarinin sacinin sariligi, gozlerinin kahverengi olmasi, topal veya 45numara ayakkabi giymesi teferuatlari (varsa ilgililerine havale ederek), kisinin ozelliklerini tartisma veya satasma islerini onlara birakirim.. ismail besikci bir bilim adamidir, kendiside sik-sik tekrarlamak zorunda kalmistir ve dogru olanda budur. Bilim adami olgulari ele alirken belki de tali plana dusmus, onemsenmemis, ele alinmamis "kucuk teferuatlarin" titizlikle incelenmesi, olguyu kavarmada bilince cikarmada cok temel bir gerceklik olarak kendini dayatir ve bu kucuk teferuatlari irdelememis ele almamissa eksik ve koturum kalan sonuclar algilamalar cikarabilecegimizi hatirlatmistir.. ismail besikci, “Kürtler ’Özerklik' İstemiyor“ baslikli makalesinde A ve G sirketinin yaptirmis oldugu bir anketi degerlendirirken: [b][color=#0033CC]“Kendi memuru, polisi, meclisi olan bir yönetim, bir otonomi istemiyorum“ demek, bugünkü yönetimden, güvenlik güçlerinden, polisten, jandarmadan, JİTEM'den çok memnunum demektir. “Kendi memuru, polisi, meclisi olan bir yönetim, bir otonomi istemiyorum“ demek, Kürtçe'yi yasaklayan, çocuklara Kürtçe isimler vermeyi hala engellemeye çalışan bir yönetimden çok memnunum demektir. “Ben özerklik istemiyorum“ demek, Kürt bölgelerinde, parklara, bahçelere, kamu binalarına, Kürt şairlerinin, Kürt yurtseverlerinin isimlerini verilmesine engel olan bugünkü yönetimden memnunum demektir.[/color][/b] ... ve akabinde de su sorulari soran paragrafa gecmektedir: [b][color=#0033CC]Diyelim Kürtler, “özerklik istemiyoruz“ diyorlar. O zaman, Kürtleri eleştirmek gerekmez mi? Dünyada herkes kendi kendini yönetmenin mücadelesini verirken, Kürtlerin, “bizi ille de başkaları yönetsin. Kardeşimiz yönetsin“ demelerini eleştirmek gerekmez mi? A ve G Araştırma Şirketi'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde benzer bir araştırma yaptığını düşünelim. Orada yaşayan Türkler de “özerklik istemiyoruz“ derler mi? Türk basını bunu, müjde gibi, egemenlere duyurur mu? Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan Türkler, bırakın özerkliği, federasyonu, bağımsızlık istiyorlar. Fiili olarak varolan devletin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, uluslararası kurumlar tarafından, devletler tarafından tanınmasını istiyorlar. Kuzey Kıbrıs'ta diyelim 200 bin Türk yaşıyor. Kuzey Kıbrıs'ta 200 bin Türk bağımsızlık isterken, 20 milyonu aşkın Kürtlerin “özerklik istemiyoruz“ demeleri eleştirilmesi gereken bir anlayış değil midir? Güney Kürdistan'ı düşünelim. Oradaki Kürtlerin, “özerklik falan istemiyoruz, Saddam Hüseyin yönetiminden, Kimyasal Ali'nin operasyonlarından çok memnunuz“ demeleri hoş bir şey mi? Kürtlere, Kürt sorununa yaklaşımda Saddam Hüseyin yönetimiyle Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni aynı kefeye koymak mümkün müdür?[/color][/b] Birinci ve ikinci alinti ile ilgili sunlari soylemek mumkun: 1)Kurdleri kendi cellatlari tarafindan yonetilmelerine iten sebep somurgeci isgalci turk irk devletinin uygulamalarimi? Kurdleri "ben ozerklik dahi istemiyorum" sonucuna getiren olgu ne? adi gecen devletmi? adi gecen arastirmayi yapan kurulus ve onun sahibimi? 3)"ozerklik dahi istemiyorum"derekesine getirilmis halk mi o halki bu duruma getiren siyasal sozum ona onderleri, aydinlari siyasetcilerim? Kurdleri sabahtan aksama kadar elestirmissiniz ne onemi olacakki? Bilim adamiysaniz olgulari butun yanlari ile irdelemek zorundasiniz! "ben ozerklik dahi istemiyorum"durumuna getirilmis bir halk mi elestirilir, yoksa o halka 'çicekli gul tebside ozgur bir vatan topragi armagan' i ile kurdleri ceyrek asir boyunca siyasal ideolojik olarak kandirdiktan sonra, Mustafa Kemal devrimcidir, Kurulacak olan bagimsiz bir Kurdistan devleti turklerin sirtina saplanacak bir hancerdir diyen(ler)mi elestirilir? Bilim adami, elestirirlmesi gereken adresleri es geçip "kurdler ben ozerklik istemiyorum" dedikleri icin elestirilmelidir gibi bilim alaninda POT KIRMAK olarak algilanacak tahliller yapabilirmi? Bilim adamiysaniz, bir butun olarak Kurdlerin kani cani acisi gozyaslari uzerine olusturulumus butun kurumlarinda "maalesef ataturk bugun yasamiyor yasasaydi..."(roj tv nin bir programindan) "pkk eski pkk degil, bizim devletle sorunumuz yok, toprak sorunumuz yok irademiz olan onderimizin deliler adasindaki yasam kosullari duzeltilmelidir..." "Lozan antlasmasini tartismak, turk ulusunun vicdanini yaralar" "canakalede dusmana karsi birlikte sehit dustuk, bu topraklar bu bayrak bu devlet hepimizin" "bagimsiz bir kurdistan hayaldir ve anca bazi IRKÇI KURDLERIN SIIRLERINDE BIR UTOPYADIR" etc.etc.etc. diyen kaynagi elestirmek sizin gorev ve sorumluluk alaniniza duser, bir halki yukarida siraladigim soylem ve siyasi argumanlara sahip olanlarin dusurmus olduklari durumdan sorumlu gorup elestirmek bilim adamligina yakismaz ve dogru da degildir. uçuncu ve son alintiya geçerken.. ismail besikci bu alintida bakin neler soyluyor: [b][color=#0033CC]Bu ilişkiler çerçevesinde Can Dündar'ın Şemdin Sakık'la yaptığı röportajı da değerlendirmekte yarar vardır. Bu röportaj 19-21 Ocak 2010 tarihli Milliyet gazetelerinde yayımlandı. Şemdin Sakık PKK'de başlıbaşına bir fenomendir. Teslimiyetçi duruşu dikkatle analiz gerektiren bir durumdur. Şemdin Sakık ailesini ve örgütünü karalayarak, suçlayarak prim kazanmaya çalışmaktadır. Aile içindeki bazı çatışmalardan, çelişmelerden dolayı gerillaya katıldığını vurgulamaktadır. Başkalarının gerillaya katılmalarında da bu dürtünün önemli bir etken olduğunu anlatmaya çalışmaktadır. Gerillaya katılımının Kürt sorunuyla, özgürlük duygusuyla hiç ilgisi olmadığını anlatmaya özen göstermektedir. 20 sene dağlarda özgürlük mücadelesine katılmış bir gerilla komutanının böylesine teslimiyetçi bir duruş sergilemesi, irdelenmesi gereken aynı zamanda eleştirilmesi gereken ilişkiler içermektedir. Can Dündar, Canlı Gazete tek başına demokrat bir anlayışı temsil edebilir. Ama Kürt sorunu söz konusu olduğu zaman bu tutumu demokratik bir anlayış çerçevesinde değerlendirmek mümkün değildir. Şemdin Sakık'ın teslimiyetçi ilişkilerini gündeme getirmek, bu ilişkileri yaygınlaştırmaya çalışmak, ancak resmi ideoloji çerçevesinde değerlendirilebilecek bir süreçtir.[/color][/b] Semdin Sakikin teslimiyetçi çizgiyi temsil ettigini anlamak icin amarikanin yeniden kesfinin gerekliligimi var?. pkk icinde "ikinci adam" konumundaki FENOMEN! bu fenomen pkk ve gerillaya katilma sebebini aciklarken sistemin resmi ideolojisi cercevesinde degerlendirmek gerek evet! ama.. Pkk icindeki ikinci adam konumundaki teslimiyet iliskilerinde bulunmus ve bulunmakta olan semdin sakikin iliskilerimi irdelenmeli? yoksa pkk icinde hic bir alternatifi ve olmayan ve peygamber derekesine kendini yukseltmis 1numarali sahisin teslimiyet iliskilerimi irdelenmeli? Bu nasi bilim adamligi anlayamiyorum artik! Bir bilim adami olarak teslimiyetin ve kurd ulusunun ulus olmasindan kaynakli butun hak ve hukukunu somurgeci isgalci turk irk sistemine entegrasyonu icin canla basla cabalayan 1 numarami elestirilir? yoksa turk irk devletinin bir sibop (1 numara konumundaki abdullah ocalan a kazara bir sey basina gelirse yedekte tutuklari olan semdin sakik) olarak her zaman yedekte beklettikleri 2.adam semdin sakik mi? Bilim adamligi bir ulkenin baskaninin veya halkinin gozreklerine hayran oldugundan degil bilimin emrettigi neyse onu soylemekle mukelleftirler.. Bunu "bir halkin umut bagladigi lider" "cezaevinde olan bir lider" safsata ve hasiralti yontemlerle gecistiremezsiniz.. Tarih tabiiki ismail besikciyi Kurdistan sorununda bilimin yontemlerinden vazgecmeyen onurlu bir turk olarak yazmistir..ama bu onurlu durus, eger elestiri ve bilimsel yontemleri sorunun kaynagini irdeleyen ortaya cikarmaya calisan bir misyondan ote, 2. 3. 4. bilmem kacinci adamlarin "ihanet icindeki iliskilerinin" irdelenmesi ile gecistirilen bir konum arz ediyorsa, her insanin (bilim adami olmasina gerek kalmadan) elestirmesi ve varsa iyiniyet elestiri ve irdelemeleri sorunun merkezine yonlendirilmesi cagrisi yapmak gibi bir sorumluluklari vardir ve hickimse bu haklarini ellerinden alamaz. Kisi olarak Ismail Besikciyi 1978lerden beri taniyan ve kim oldugunu nelerin basindan gectigini bilen ve sahit olan bir insanim,, ama bu gune kadar ismail besikciden bu kadar muglak olan bir yazi ve makale ne okudum ne gordum ve nede duydum.. Bir Kurd olarak, bilimsel yontemlerin toplumsal olaylara her zaman uygulanmasi gerektigi konusuda israrli olan biriyim. Ama dedigim gibi ismail besikci (sebebini bilmiyorum) son donemlerde sanki birilerini (en azindan) guclu ve gercekci temel dayanaklari olmasina ragmen hep tartisma ve elestiri konusundan uzak tutmaya calisan bir durum sergilemektedir gibime geliyor. Teslimiyet ve ihanet olgularini 1. adam i tartismadan semdin sakik veya baska birinin ailesel celiski ve cakiskilarinin irdelenmesi derekesine dusurmek bir bilim adamina yakismayan uzerinde her Kurdun dusunmesi ve sonuclar cikarmasi gereken bir gerceklik olarak duruyor.. Bilimin genel kuralidir: ucu kime neye dokunursa dokunsun gercekleri gormek istiyorsani, gercekleri anlamak istiyorsaniz, gercegi aramak ve gercegi bulmak ve paylasmak zorundasiniz.. sadece bir operasoynla bilmem kac kurd siyasetcisi kurbanlik koyunlar gibi sira dizilerek somurgecilerin uygulamalarini dile getirmek yetmiyor hocam! Kurbanlik koyunlar gibi sira dizilip elleri kelepcelenen insanlar hangi siyasal formulasyonlarin savunucularidirlar? Turkiyelilik! Peki bu turkiyelilik zirvasinin kaynagi nerde veya kim? iste mesele burda.. gerisi hergun turkler su kadar kurdu kesti, bicti, asiti hapislere atti demek de artik bir islevi olamayan siradan rutin yazilar ve makaleler olmaktan ote bir sey ifade etmiyor olabilirler, somurgeci isgalci turk irk devletinden "tek vatan tek bayrak tek millet" naralari duymak ve bu uygulama bicimlerini hergun hayatin icinde hissetmek ve bunu dillendirmek baska seydir, somurgeci isgalci turk irk devletinin sozum ona karsiti olan ve sizin yakindiginiz "ben ozerklik dahi istemiyorum" diyen halkin siyasal "temsilci"lerinin "tek bayra, tek millet, tek devlet" soylemlerini irdelemek elestirmek ve bilince cikarmak asil olandir..bilim adamliginin emrettigi budur.. gerisi? laf salatasi!

Bağımsızlık şeyi, Kürdlerin algısın da ilk anlaşılan şey halk olarak devlet olma, ayrı olma anlaşılır. Fazla ayrıntı umurlarında değildir. Bu durum doğaldır da her etnik halk bağımsızlığı [i]'çöp olsunda benden oluşan olsun'[/i] mantığıyla bu işe giriştiler. Kürtler bağımsız bir Kürdistan da islam, laik, türban, marksizm, saidi nursi, apoizm, ekonomi, gay, lezbiyen......ve daha nice özgürlük sorunlarının nasıl olacağını düşündüğünü hiç sanmıyorum. Kürdlere bağımsızlık harita ve devlettir. Çok tuhaf ve ironik tarafı ise Kürdler birey olarak koşulları ve mülkleri gereği pek bağımsız tarafında görünmesede-ki bu konuda HeK'in ekonomik şeyi doğru- ama bireyden bağımsız tüzel, kitlesel bilinçalti her daim ayrı devlet olma, Türklerden bağımsız bir statü olma arzusu olacaktır.

Merhaba, bence her şeyden önce bir şeye ulaşmak için o seyi ilkin istemek gerekiyor. Yani burada hedef çok önemlidir ki, o hedef etrafında, o hedefine ulaşmak için gerekli örgütlenmeyi, ekonomi, kurum ve kuruluşları olusturmak gerekiyor. Simdi bağımsızlığı savunan Kürdler hedefini "Bağımsız, Birleşik ve Demokratik Kürdistan!" diye belirliyorlar. Bu hedefteki "Demokratik" kelimesinin altını çizmek gerekiyor, çünkü bağımsızlıkçı Kürdler bununla her şeyden önce demokratik bir toplum hedeflediklerini, demokrasinin ise düşünce, kılık kıyafet, din, dil kültür özğürlüğü, cinsiyet eşitliği olduğu bilinmektedir. Tabii İran gibi bir ülkede bağımsızdır ama orada ne yazık ki despot bir rejim vardır. Kürdler acaba yoksa böylesi bir rejim mi istiyorlar? Eğer Kürdler örneğin İran gibi olmak istiyorlarsa o zaman İran'daki baskıcı bir devletin Orta Cağ hukukuyla yönetildiği bizim de bu nedenle yine karşı duracağı, durması gerektiği bir devlet olur. Şimdi eğer Kürdlerin ülkesi işgal ve ilhak altındaysa, Kürdistan ekonomik, siyasi olarak sömürgecilere göbekten bağlıysa ve bu nedenle gelişemiyorsa o zaman ilkin ülkeyi bu işgal ve ilhaktan, yani sömürgecilikten kurtarmak gerekiyor. Bu Kürdlerin elbette esas hedefidir. Ama bu demek değildir ki, Kürdler bir yandan esas özğürlüğü ve bağımsızlığı için mücadele ederken lezbiyen ve gaylarin hakları için mücadele etmez. Bence burada belirleyici olan sıradan Kürdlerden çok Kürd lezbiyen ve gaylarinin (sadece bir örnek) ne yaptığıdır. Onlarda örneğin bağımsızlık mücadelesine parallel olarak örgütleniyor, kendi kurum ve kuruluşlarını oluşturuyorlar mı? Ben şmdiye kadar herhangi bir Kürd'ün kalkıp bu insanlar hakkında kötü bir şey söylediğini sahsen duymadım. Ama benim esas olarak bu işimdilik sorunum değil ama ben pluralist, toleranslı ve çoğulcu bir toplumdan bahsederken elbette bu tür bir toplum içerşinde bu insanlar da elbette vardır/olacaktır. Başka nasıl olabilir? Ekonomiye gelince: Bence Kürdistan'ın cılızda olsa belli bir zenginler tabakası vardır. Ama ne yazık ki bunlarda ULUSAL BİLİNÇ olmadığı için kendi ülkeleri için çalışmıyorlar. Ben geçenler de bir kadın ile tanıştım. Bu kadının babasının İstanbul ve Paris'te 14 aşkın gökdelini vardır. Yani anlayacağın bu adamın -kızının anlattığına göre- milyonlarca parası da var. Bu adam Kürd ama Kürdlere faydası yoktur. İşte bunun gibi yüzlerce binlerce Kürd vardır. Bir devleti kurmak ve dahası yönetmek için elbette insanın elinde belli bir ekonomi/para olması şarttır ama bence dahada belirleyici olan etken halkın kendisidir. Kim halkın kalbini kazanmışsa o herşeyi kazanmış demektir, çünkü yaratıcı olan halktır. Halkta siyasetten ekonomiye aslında herşey vardır ama iş Kürdlere geldimi maalesef Kürd halkının kendisini işgal ve ilhak altında özğürce ifade etme, eğitme olanağı yoktur. Asıl sorun işte bence budur. Yani bizlerin Kürd halkı içinde kendisini özğürce ifade edecek, kendisini eğitecek, geliştirecek olanaklarını sağlamamız lazım. Peki bu mücadele edilmeden nasıl yapılır? Bana göre bu tür bir mücadele için bizim fazla paraya ihtiyacımız şimdilik yoktur (çünkü para halkta vardır) esas olan halkı aydınlatmaktır. İşte burada bizim şu an yaptığımız tartişmalar vs. bu işin küçük bir parçasıdır. Diğer yandan bağımsızlığı savunan Kürdlerin hiçbiri bu işin buğün veya yarın olacağını söylemiyor. Bin yıllık devlet tecrübesine sahip dört despot ve faşizan devlete karşı başka hiç bir devlete dayanmadan savaşmak herkesin karı değildir. İşte bunu bilince çıkararak bağimsızlık ya da federasyon mücadelesi vermek gerekiyor bence. Varsın bu mücadele ömrümüzü alsın. Burada esas olan bizlerin gelecek nesile ne miras bıraktığımızdır. Ne ekersen onu biçersin. Evet, ileride Kürdler daha birçok kurum ve kuruluşunu, ekonomisini, siyasetçisini vs. yaratacaktır. 20 sene bir devlet için uzun bir süre değildir ve Güney'de 6 milyon insan yaşıyor. O 6 milyon insan içerisinde kim bilir ne zekalı ve çalışkan insanlar vardır. Bence herkes Kürdlerin 30 yıl evveli ve bugün içinde olduğu durumu kıyaslasınlar ne demek istediğimi anlarlar. Selam ve sevgiler İyi akşamlar ...

Kürdler bir ULUS, Kürdistan bir ÜLKEDIR!!! Türkler neden üstüne basa basa Kürd yok diyorlar, Kuzey Kürdistan'a “Dogu“, “Güney Dogu Anadolu Bölgesi“ vs. diyorlar? Onlar Kürd kelimesinden kacinarak, Kürdleri ve ülkesinin isimlerini degistirerek, bir ULUS olan Kürdleri inkar ve imha etmek istiyorlar. Iste onun icindir ki ben sahsen her yerde durmadan Kürdlerin bir ULUS, Kürdistan'in bir ÜLKE oldugunu ve bu ULUSUN, ULKENIN sömürgeciler tarafindan ISGAL ve ILHAK edildigini dile getirenlerdenim, cünkü Kürdlerin belli bir cografyasi, dili, kültürü, diger milletlerden ayri oldugu bir gercegi vardir! Bu gercegi kim inkar ederse etsin sonuc alamiyacaktir. Bana göre her Kürdün dindari, ateisti, sagcisi, solcusu, yesilcisi, hirsizi, yankesicisi bu özgürlük ve bagimsizlik savasinda yerini almalidir, cünkü bizler Kürd kültürüne ait oldugumuz icin sömürgeciler aramizda fark gözetmeksizin bizi eziyor, sömürüyor ve baski uyguluyorlar. Kisacasi Kürdlere karsi topyekün bir IMHA ve INKAR politikasi oldugundan, bizimde onlara karsi savunmadan cok, TOPYEKÜN saldiriya gecip onlari HERSEYIYLE ülkemizden kovmamiz gerekiyor. Bu baglamda, örnegin Kürd arasinda cok cesitlilik, pluralizm, demokrasi olmazsa bizim GÜC toplamamizda zor olur. Düsmana taviz vermeden, onun ile uzlasmadan kendi aramizda, -neyi savunursak savunalim, hangi düsüncede olursak olalim- KÜRD oldugumuz icin ezildigimizden ORTAK noktamiz olan “KÜRDISTANILIK“te BIRLIK, daha dogrusu DAYANISMA ve ITTIFAKTA olmamiz gerekmektedir. Birlik, dayanisma, ittifak demek, baska düsüncede olupta Kürdistan'in bagimsizligini isteyen her Kürd ile KONSENSUS olusturmak demektir. Yukarida da degindigim gibi düsman bize saldirinca sen komünistsin, yok muhafazakarsin, yok atheistsin, ya da safi ve ya sunni, alevisin demiyor. Onlar bir bütün Kürd oldugumuzu ve kendi ülkelerini bölecegimizi düsünüyorlar ve bize saldiriyorlar. Oysa onlar tarafindan bes parcaya bölünen Kürdistan'dir. Son 30 yilda bir Kürd/Türk savasi olmustur. Türkler bu savasin ismini bile koymak istememis, onlara terörist demis, Kürdlerin varligini yine inkar etmistir. Aslinda Türklerin Kürd Ulusal Hareketine “terrörist“, “bölücü“ sifati yapistirmasi bir anlamda Kürdleri ahmak yerine koymak anlaminada geliyor, cünkü sanki Kürdlerin dünyadan haberi yokmus gibi, Kürd Gerillayi/Peshmergeyi tanimiyormus gibi aptalca konusuyorlar. Oysa herkes neyin ne oldugunu biliyor, fakat asil sorun Kürd milliyetci ve komünistleri arasindadir. Bunlar ne yazik ki halende düsmana karsi ITTIFAKA gitmemisler, TOPYEKÜN ÜLKE SAVUNMASI YAPMIYORLAR, ITTIFAGA gidecegede benzemiyorlar. Diger ülkelere bakinca karsimiza söyle bir tablo cikiyor: Almanya'nin, Rusya'nin, ABD'nin ve diger dünyadaki 224 devletin hepsinin komünist ve milliyetcileri ayni parlementoda oturur, ülkenin savunmasi sözkonusu oldugunda herifler sagci-solcu demeden SAVUNMAYA gecerler. Peki Kürdlerde bu neden yok? Bana göre bunun nedeni ULUSAL BILINCIN olmamasindan kaynaklaniyor. PKK, KDP/YNK'yi ayri partilermis gibi ele almak bence körlüktür, cünkü bunlar ile birlikte 30′u askin diger Kürd parti ve örgütleri Kürd tabanli oldugundan KÜRDISTAN'i SAVUNMADA ITTIFAKA GITMEK ZORUNDADIRLAR! Bu simdilik realitede böyle olmasada Kürdler üzerine yazan arkadaslar bunu en azinda düsüncede, yazilarinda savunmali, sikca dile getirmelidirler. ULUSAL ve POLITIK BILINC OLMAZSA OLMAZ!!! bunu bence her Kürd BILINCE cikararak üstünde durmalidir. Benim kisaca BIRLIK, DAYANISMA ve ITTIFAKTA anladigim her kesin aidiyatlariyla olup ORTAK talepler etrafinda TEK YÜREK, TEK YUMRUK olmaktir. Isteyen komünist olur sinifsiz, sömürüsüz, sinirsiz bir dünya icin mücadele eder, isteyen anarsist olur, digeri müslüman, bir baskasi alevi, safi veya zerdüst ... Tüm bunlar ÜLKEMIZI SAVUNMAKTA engel degil, tam tersine bizim KORUMAMIZ gereken ZENGINLIKLERIMIZDIR. Herkes DÜSÜNCEDE ÖZGÜR OLSUN, yasam üzerine rüyasini dile getirsin ama ISGAL ve ILHAK EDILMIS ÜLKESINIDE DÜSMANDAN ILKIN KURTARSIN. Dinciyse birisi, dincimizdir, komünistse birisi komünistimizdir, sagciysa birisi sagcimizdir. Sagci dedimde aklima gercekten “Kürd fasistleri“ geldi. Sahi Kürdistan'da Kürd fasistleri yani Türklerin MHP'si gibi asiri sagci bir parti veya örgüt var mi? Ben tanimiyorum ve bu nedenle Kürd toplumunun Orta Dogu'da DEMOKRASIYE en yakin toplum olarak görüyorum. Yani asil sorun SÖMÜRGECILIKTIR! Sömürgecilige son verilmedikce isterse TC tam demokrasi olsun, hic birsey degismez. Insanlarimiz yine ac susuz, ciplak perspektifsiz sokaklarda dolasacak karin toklugunu orada burada zor sartlar altinda yasamini gecirmek zorunda kalacaktir. Zaten sorun, dil, kültür sorunu degildir. SORUN MILLI BIR SORUNDUR! YANI DEVLET VE TOPRAK SORUNUDUR! Bu nedenle: 1.Birbirimize hakaret ve küfür etmeyelim. (Düsmana ne edilirse o müstahiktir) Hangi görüsü savunursak savunalim birbirimizle ORTAK AMACIMIZ icin her zaman dayanismada olalim. KÜRD KÜRDE DÜSMAN DEGILDIR ve de OLAMAZ! 2.HEDEF: BAGIMSIZ, BIRLESIK VE EN DEMOKRATIK KÜRDISTAN! 3.Düsmana karsi bu hedefe ulasmak icin her yol ve yöntem mesrudur! Alan Lezan, Frankfurt am Main – 23.11.2008 21:29

gagasi b...a olan birinin fikri ne olaki. zikri belli Lüzümsüz birini lüzümden sayanlara yanarim. "kurdler bagimsiz olmali mi?sacma bir soru olabilir amam sormamaktan daha sacma olmaz. bakalim kurdler arasinda bagimsizlik uzerine neleri nerye kadar yazabilecegiz." diyen gereksiz birinin, anlamsiz sorusuna cevap veren degerler, sizler denekmi oluyorsunuz da, o kisi deniyor sizi. fikir fukarasi, "vaktinin azligindan" olacak ki sacmalarken, "bu vakit fukaraliginda bu derin mevzulara elbette giremeyecegiz her zamanki gibi gene yuzeysel kalacagiz"diyen kisiye, siz neden vakit harciyorsunuz ki. illada bir cevap vermek istiyorsanizsa iki satirlik deginin gitsin. biji kürdistan,biji bagimsizi birlesik demokratik kürdistan diyin yeterli. o ebebeylerinden kimi örnek aliyorsa alsin, biz atalarimizi örnek alalim. dar agacina giderken korkusuzca haykiran atalarimizi rehber olsun bize. zülmün,iskencenin en cirkefine direnirken kursun kalemlen siyasi savunma yapan, yüregini ortaya koyan ve düsmanin yüzüne tükürücesine yasasin bagimsiz birlesik demokratik kürdistan diye haykiranlarin o sarsilmaz inanclari örnek olsun bize. bize ne gereksiz birinin lüzümsüz ebebeyilerinden. nasil yetistirilmisse öyledir. hangi anilarlan büyümüsse öyledir. neyi ne icin, kim icin hangi amac icin ne istedigini bilmeyeni kaele almaya degermi. "bagimsizlik isterken kimlere ve neylere BAGIMLI oldugumuzu da farketmekte fayda var."diyen zihniyete söylenecek tek bir sey var. neyi nicin istedigin o kadar belliki, belliki sen bir seylere bagimli olmadan yasiyamiyorsun. halin öylesine bi halki halin hal degil vesselam. "hal boyle olunca kuzey de kitlenin ardiniza takilmazsi icin (siyasi caydiricilik edinmenin baska yolu yok) onlara BAGIMSIZLIK propagandasi ile gitmek gercekci bir yol olarak gorunmuyor. kurnazligi tiyniyetsizligi integrite yoklugu ile at basi giden apo bu durumu cok iyi farketmis durumda bu bosuga oyayip duruyor." peki ya sen kurnazliginla neyi gizliyorsun. o her seyi fark eden dedigin degilmi, kitlesini bir oyana bir buyana sallandirip duran. "kurnazligi tiyniyetsizligi integrite yoklugu ile at basi giden apo bu durumu cok iyi farketmis durumda bu bosuga oyayip duruyo" derken oylese onun neden destekliyicisi,savunucusu olmuyorsun. "bagimsizligi bir hak olarak goren ancak bunu mitlestirip onune pratik engel yapmadan ilerlemeyi bilen siyasi yontem kitleyi abdoist pragmatiklerin elinden yavas yavas da olsa alabilir. aksi halde bu kivamdaki ahaliye bu kosullarda BAGIMSIZLIK siari ile gitmek onurlu gururlu havaciva olarak omur curutmekten baska bir manasi olmayan bir istir."diyen o biri onuru,gururu elden alinan birinden,geriye kalan nedir dersin. "kurnazligi tiyniyetsizligi integrite yoklugu ile at basi giden apo bu durumu cok iyi farketmis durumda bu bosuga oyayip duruyor."derken sen neye oluyorsun,ne diyorsun ben BAGIMSIZ BIRLESIK DEMOKRATIK KÜRDISTAN diyorum.ya sen ne diyorsun

bagimsizlik da yetmiyor birlesik buyuk kurdistan! ben daha fazlasini isterim de nasil becerip yapacagiz onu bulamadim sen hele onden bir davran elde balyoz onun gucunun yetmedigi yerde kafayi kullanirsin maasalah kalin cidarli! butun engelleri parcalayacak sertlikte! dilime dusup iyice kin katmer baglama bana git basimdan! HeK

Bir halkin cocuklari savasir,diplomasiye agirlik verir,kurum kuruluslarini gelistirir...Bu ugurda elinden gelen her seyi yapar.Eger, Kurd tarihinin kilcal ve ana damarlarindindan girip cikarsak gorecegiz bu yigit halk hep kendi bagimsizligi icin can vermis kanini akitmistir.Bu son otuz yil da oyle.Ben bagimsizlik taraftai degilim veya hazir degiliz demek dupeduz somurgecilerin zulmunu kabul etmek demektir.Istemiyenlerin kilif aramalarina gerek yok.Kurtlerin bagimsizliga en yakin oldugu tarihi bir donemdeyiz.Guney Kurdistanin eli kulaginda.Iran da gunler sayili.TC ise politikasini degistirerek Kuzey kurtlerini kullanarak nefes aliyor.Hek in sormak istedigi ve soramadigi soru su olacakti;Bagimsizlikmi yoksa demokratik cumhuriyetmi? Kurtler icin demokratik bir cumhurryet anlami cikmasin.Turkler demokratik olacak,eger Turkler darbeci,askeri olmazsa bazi Kurtler rahatca kahvesini icebilecek!soru,Kurd halkinin bagimsizligimi yoksa Uzatma Turkler(kendilerine biraz Kurd diyenler)icin kahve safasimi.Eger Turk demokratik cumhurryeti olursa uzatma Turkler bireysel hayatlarini yasiyacaklar.Eger bir kisi elli_altmis yaslarinda ise(uzatma Turkler bu yaslardadir)bes _on sene keyif catacak,olmeden once demek istemistim.Hani valizciler vardi ya ayni sinif.En cok on yil rahat yasamak icin,Turkleselim,cati partisi,Turk partisi olusturalim,gurur ve ulusal kisiligimizi atalim ve Turklere karilik yapalim,diyorlar.Gi-ki cikmayan Uzatma Turkler Kurt kadinini ozgurlestirmeye,erkegine dusman etmeye kadar goturuyor.Islamin etkisiyle Araplasanlar ,farsi gazete parcalarini Kuran sanip toplayip openler oldu ya.Bizide bagimsizliga goturecegini soyleyenler,once Ataturke,ardindan Turklestirmeye goturuyor.Uzatmalara en cok on yil lazim,zaruri on yil.Ben O barbarlardan ve uzatmalardan olamam!ister zenci deyin,ister kizilderili ama sakin bana o uzatma vurusunu bulastirmayin.Uzatmalar sabah uyandiklarinda kendilerini Turkmu gorurler,keklikmi bu onlarin sorunu.Bazi duyumlara gore adlarini da degistirecekler,Oguz,Oguzhan,Alpaslan,Thung,Cengizhan gibi.Guzel isimler.Memed han,Emine hatun.Darwin olmeseydi ona su uzatmalar konusunu verseydik ,biraz arastirsaydi,belki konuyu biraz netlestirirdi.Ne ise, bir pazar sabahi kahveniz rahat iciniz,iyi de su uzatma cavus,pardon uzatma Turkler kene gib...Where do you come from ? derse bir yabanci,uzatmalarda cikari geregi ,Kurdistan derseler gelde olme diyecegim.Keske Darwin...

merhaba bak neler yazmissin, uzerine acik acik dusunelim: "Bir halkin cocuklari savasir,diplomasiye agirlik verir,kurum kuruluslarini gelistirir...Bu ugurda elinden gelen her seyi yapar." kim bu halk? beni attin disari uzatma turkler diye garip bir kavramla bir suru ihtiyari da atmissin. senin gencler hidrojen ve oksijen den mi peydahalaniyor? sen de bilyorsun ki halki boyyle karpuz secer gibi secemezsin, bu konglomerayi su soyle bu boyle diye ayirmaya baslayan, yerinde sayar. butun yazdiklarim projeleri, planlari, hatta bazen sloganlari bile bu konglomerayi IYICE TANIYARAK olusturmak gerektigini hatirlatmaktir. bagimsizlik, ozerklik, konfedarsyin ivir zivir bunlar sadece SEYLERE verilen isimler, isimlere degil gerceklere ve ulasinca insanlari olabildigince mutluk huzurlu keyifli kilacak seylere bakmak lazim. "Eger, Kurd tarihinin kilcal ve ana damarlarindindan girip cikarsak gorecegiz bu yigit halk hep kendi bagimsizligi icin can vermis kanini akitmistir." bak seen! sen bu yigit halkin yigit uyesisin benim gibileri de nerden aldigin belli olmayan bir otorite ile curuge cikardin. bu halk neyse o, korkakligi curuklugu ve yigitligi ile bizim halkimiz, yigidine sahip cikip korkagini eyyamcisini saftrigini dislarsa elinde kalanlarin sayisi bir hayli az olur. onu da hatiirlatmak benim isim. senin kendi kendini gaza getirdigin laflar ile hayatin gercekleri de pek uyusmuyor. bu yigit halk seyh saide diyarbekir kalesinin kapisini kapali tuttu. bu yigit halk 1980 oncesi AP ye CHP ye Refah a oy verdi, hala sayica buyuk cogunlugu turk partilerine oy vermekte, halen AK parti en fazla kurd oyunu alan parti. yigitlik kriterinin neresine sokacagiz bunu? ote taraftan burda DTP ye ates puskuren kurdler de var, DTP ye oy veren, meydanlarda apo hicin hancere patlatan lari hangi yigitlik mertebesinde anacagiz? bana degil onlara sor. benim ulusal projem CIKARA dayanir benim CIKAR tanimin bir annenin cocuguna duydugu sevgiyi, onu emziriken aldigi hazi da icerir benim CIKARLARIM surekli iyilestirlmeye acik dinamik cikarlardir bu cikarlar icin bunlarin kollektif halleri icin ULUS projesine yazilmisim. yigitlik? fasit turkler icinde de var yigit ne yapacagiz o zaman? bu kriterin iller tutar yani yok. integrite desen anlarim lidere, ekip baslarina, mahalle bilgelerine , ak sakalilara lazim bir ozellik. halkin icinde bu kriterle dolasilmaz. "Bu son otuz yil da oyle.Ben bagimsizlik taraftai degilim veya hazir degiliz demek dupeduz somurgecilerin zulmunu kabul etmek demektir." 1-senin benim burdai ali nin velinin bagimsizlik taraftari olup olmamasi ona tapinip tapinmamasi hic bir sey ifade etmez 2-kitllenin ekonomik durtuleri (ekonomik durumu bile degil henuz durtuler asamasindayiz) ve baska ogelerle bicimlense de donup dolasip ekonominin etkisiyle tekrar bicimlenecek psikoljisi ve dunyanin bizi de baglayan kosullari-yaslari-imkanlari bagimsizliga henuz uygun degilse, kicimizi yirtsak kurdistani bagimsiz yapamayiz. 3-hak talebi olarak bagimsilik kesinlikle zihinsel olarak savunulmasi ZORUNLU bir taleptir. bunu teorik olarak koyduktan sonra, pratik acidan yukarida soyledigim kosullarla baglantili bicimde formule etmeyeni de kimse ciddiye almaz. kimse dedigim destegi icin onune gidecegin halk denilen koglomer ile-artik ic ice girdigimiz dis dunyanin farkli odaklaridir. bunlari dusunmeden iyice uzerine kafa yormadan senin tarzinda esip gurlemek ancak Deli-kanli tayfayi etkiler ki, bu da normaldir bu da dogaldir. rahmetli tarkovski nin dedigi gibi, ihtiyarlar genclere deneyim aktarma cabasindan vazgecmeli, gencler kendi deneyimlerini burunlarini surte surte kendileri edinmeli- ben bir olcude bu ilkeye inanirim, ama gene de bir gencin "neden bize omuzlarinizda yukselecek bir imkan yaratmadiniz" diye sorma olasigina karsi buralara yazip duruyorum. misyonun bir pracasi da bu. kirmizi sapkali kizi apo kurdu kapmasin diye. bak apo nun BAGIMSIZLIK BAGIMSILIK diye kurdugu cehhenem cenderesinden gecmis ve orda edindigi deneyimlerle resmen harvarda da bile edinilemeyecek bilgeik edinmis harpagos a kulak ver. beni dinleme ona kulak ver. ogrenecegin sonra da mutesekkir olacagin cok sey va ama, amma velakin tarkosvki nin ongordugu yola da girme hakkin var, yasar da bu satirlari hatirlarsan, bizi iyi bicimde hatirlayacaksin. simdilik kizmak koprmek senin gibi genclerin hakki! "Istemiyenlerin kilif aramalarina gerek yok" ooo, senden korktugumuz icin kilif ariyoruz! arkadasim elimize maas mi sayiyorsun? yook tepemizde tehdid misin? yookk o halde neden nicin urkelim de dusunceyi aciklamayalim da kilif milif takalim. ne dusunuyorsak sansursuz yaziyoruz. olmayan seyleri zorlamayla gormeyin veyaa kendi psikoljinisi herkese de mal etmeyin. burda ne agzi acilmadik tabulara degindik-daha da deginecegiz. maksat senin gibi dusunenleri de yazdirip-tum okurlarin her turlu dusunceyi tartismasini izlemesini saglamak. uygaligi dikatomiler uzerinde kuruldugunu soyleyenler var. burda bizimki dikatomi de degil, polykatomi. merak etme kilif milif yok, aki,iza dusen her seyi oldugu gibi aktariyoruz burya. mahlas lar boyle bir hayirli islev icin de sahane ! (gerci meraklilar ic camasirimiza kadar, gercek kimliklerimizi bilyor , veya bulup cikarabilecek sanlari var). "Kurtlerin bagimsizliga en yakin oldugu tarihi bir donemdeyiz" bu guney icin bile temkinli bicimde soylenecek bir idda. ama sade guney icin dogru. kuzey son bagimsizlik trenini feci bicimde kacirdi. sen oteki treni istasyonda bekle. ben yaya yola koyuldum, ne kadar progress o kadar fayda! "Guney Kurdistanin eli kulaginda.Iran da gunler sayili." Iran da gunler sayili! bizim merhum BB nin kargalari gulmekten katildilar. sen muhtemelen buralarda yenisin BB nin kargalari kim? dersen kasarli net kurdleri sana anlatir. acemi komutan savasta cephe genisletir! fokusunu yitirir bekara kari boosamak kolaydir vs ama genclik bunlari yaptirtir-dogaldir-ahmakcadir ama dogaldir ve bir haktir! tepe tepe bu hakki kullan. "TC ise politikasini degistirerek Kuzey kurtlerini kullanarak nefes aliyor.Hek in sormak istedigi ve soramadigi soru su olacakti;Bagimsizlikmi yoksa demokratik cumhuriyetmi? " uydurmussun ki tutacak yer bile kalmamis. yazdiklarim ortada. bagimsizlik hak olarak savunulacak bir sey-okadar. pratik planini bagimsizlik uzerine kurup ahaliye boyle giden ahaliden zerrece destek alamaz. dun bu boyle degildi. pkk sureci ve apo nun zihinsel tasviyesi ile, kurdlerde psikoljik irtifa cok dustu. kuzey deartik ciddiye alinmak isteyen siyasi formulasyon benim yazdigim seyer uzerine iyice dusunmek zoruda. gocunmadan. sen henuz comezsin-yazdiklarindan da kavrayisindan da bu asikar. kizma herkes comezlikten gecer oye ustalasir. merakini da gidereyim akilam dusup de sormak istedigim hic bir soruyu sansurlemem. merakini giderecek varaka da bizat icinde dolastigin ortamin arsivlerinde duruyor. kimden urkupte sorulari sansurleyecegim? senden mi? guldurmeyin kargalari demokratik cumhuriyet, bir tiyniyetsizin uydurdugu, kurdler icin hic bir anlam ifade etmeyen ahmak iluzyonu bir projedir. demokrasi kurdlerin kendilerini bulmalarina yol acacak bir suru fayda saglar. ancak bizim yaratigimiz ve sahiplenebilecegimiz, bize ait bir demokrasi, kusura bakma kahve zirvlarin bana bile fazla geldi(yani tolerans sevyemin yuksek oldugu bu gunlerde-ozel kota kullandin yani!) sunlari tez elden ogrenirsen hayat senin icin daha guzel olur 1-bireysel yasam kalitesi ONEMLIDIR, bu hayatin icinde eger her hangi bir an diyelim ki kahve yudumlarken kendini mutlu rahat huzurlu hissetigin her hangi bir anin bir insan omuru icinde cok cok onemli yeri olabilir. boyle momentleri kaldirisan geride yasam denilen sey kalmaz 2-ihtitarlara respekt gostermeyi ogrenmen gerek. herkesin huzur ve mutluluk tanimi beklentisi farkli olabilir, bunlara da saygi gostermeyi ogrenmen iyi olur. velevki bir ihtiyar kahve yudumlayarak omrunun son 10 yilini huzur icinde gecirmek istioyor(bana sorarsan cok sikci bir plan-kahveden de hic hoslanmam) bunun sana bana zarari nedir? 3-senin uyduruk tabirinle uzatma turkler(kendini kurd hisseden hic bir kismeye hic bir kimsenin sen turksin deme hakki yoktur.bu duepduz terbiyesizliktir, tez elden bu tur elementar adabi edinmek herkes icin faydalidir). insanin politik goruslerini elestirmek, yorumlarini sacma bulmak, bunlarla kiyasiya tartismak ayri, benim adim veli ben kendimi kurd hisediyorum" diyen cebberut bir zihniyetle senin adin deli sen turksun" demek ancak hakli olarak sikayetci oldugumuz ve cesitli bicimlerde mucadele ettigimiz turk sisteminin-kulturunun tavirina benzer. 4-umarim "turklere karilik" yapalim derken vurguyu "kari olmak" uzerine, bunun kotu yanlarina yapmadin. eger oye ise, kari olmanin kotu yanlari nedir? metaforu turklere(kadinlarin) koca olmak halinde yazarsak bir nebze rahatliyor musun? darwini mevzuya karistirma su halinle onu kavrayacak esneklikte degilsin. amam benim talebem olursan seni hizla o mertebeye tasirim. gocunma kurden hoca olmaz diye mi dusunuyorsun? bak burasi mektep ben de senin hocanim itiraz etme! debelenme! oku-ogren- simdilik hircinliga musade var genclerin hircin olmasi lazim ama mektepte disiplin de lazim ders esnasinda labaoratuvarda disiplini bozana acimam ev odevi: yazilanlari tekrar oku tekrar ogrenmenin onemli bir parcasidir zil caldi. hayde tenefuse! HeK alias Dr. Mirabilis in Vain !

Turk divan edebiyatinin son mucidi veya kendini konfucius goren adam,bilmem alias ne.Cevap yazmiyacaktim fakat hakaretlerinin yarattigi tepki sonucu yaziyorum.Herseyden once benden cok uzak dur. Yaslari ellinin uzerinde olan ve Kurd siyasetine yon veren yaslilardan soz ettim.Bunlarin hic birinin dusunce bazinda dik durmadiklarina degindim.Evinde isinde olan buyuklerimizden soz etmiyorum.Kurd siyasi dumenini elinde bulunduran bu kesim,Erdoganin yapacagi bir acilimi dortgozle beklediklerini,Kurd halki icin ici doldurulacak hic bir talep olmadigini vurguladim. Diger halklarinda bu yaslarda siyasi insanlari var,onlar direniyor,al sana Erdogan TSK ya meydan okuyor,Kadafi,Mandella,... Oyle hakaretli,bol kokulu kelimeler agzindan cikiyorki sifonu(chasse_d'eau) ceksende kar etmiyor! Education internationnale ne yapsin!

haydi sen once cinliye layik gordugunu kurdlere de layik gormeyi ogren ve okudugunu anlamadan da yorum yapma. hakareti milletin yasina kahvesine despotik bicimde bulasan edepsizler hakkeder. burasi babanin tekkesi degil ortaya yaziyoruz- meselesi olan tiklamaz gecer gider- ben senin yazdigina degil sen benim yazdigima tikladin. eee sifonmus suymus buymus sok oraya kafani, su haliyle orya uygun! HeK

Yok,senin yerini alamam,orasi sana ait bayim.Kafanimi sokuyorsun ,kendinimi sokuyorsun,senin sorunun.Cok ovundugun ,siradan bir cirak oldugun,o Kutsal Turkcenin kit oldugunu sana hatirlatayim.Ben bu dilide konusuyorum,benim dilim degil,omurumda da degil bu dil.Osmanlica ve Latincenin karisimi bir bulamac. Fakat sen bu dilin ustasi,hocasi gecinirken,ben acemi bir cirak goruyorum.Hani egilince,cirak sirideki"ustam"in gordugu yeri goruyorum.Bazilari ,bazi !yaslilara ermis der.Ben kafasi kalin,..ok derik derim(bazi dedim).Yasamadiklarini son sanyede yasamak isterler!Ciyaklama,kayis atma burdan kaynaklanir.Cocuk sorununa gelince,daha dogrusu bu kelimeyi ezip gecen bir silindir olarak kullanmana gelince;ben yarim asiri solladim mucid.Sorun Armud agaci gibi yaslanmak degil,celik bir yurek sahibi olmaktan gecer.Onlugun giyin,beyaz kolali yakani tak,evebeyinlerini dinle.Gicik olurum su evebeyin mi ne karnakisin kelimeyse,Yoruk Turklerin kullandigi bir kelime.Kahve meselesine takmissin o kart noronlarini,mecazi anlamida tumure ugramis anlasilan.Devrik cumlelerle yine calim atmaya calisacaksin,yazi yetkinsizliginden,anlatim kisirligindan yine parantezlar acip duracaksin,biliyorum;huyundan vaz gececek yetenek ve otokontrol sende yok! Ha sana bir oneride bulunayim;hakaret etme,kisilik baltalama,tum bunlara ragmen saygi da kusur etmem!Fakat ,hakaretlere,cocuk demelere devam edersen;sana lugat-i Turku ciy ciy yediririm.Bak, masana kibarca bir icecek gonderdim...classe olman veya olmaman sana bagli...

soyle bir derin nefes alip su mevzuyu baglayalim: isin gercegi senin derdini anlamadim gitti. ben turkceyi ne zaman mevzu yaptim? neyse devam edelim... arkadas newroz sitesi rizgari gelawej welatparez daha onceleri de henuz bu tartisma formlari kurd ´camiasinda yok iken taa 95 lerde sct de yazdiklarim ortada hayatimin hic bir doneminde turkce ile ilgili iyi yazarim dile hakimim sudur budur yazmadim. tersine madem onlar bizim dili hacamat etmeye kalktilar biz de bu dile mecbruz, ama ozen gostermeye mecbur degiliz yazalim bildigimiz gibi illa turkce kelimler de kullanmayalim dunyada hakim olan baska sozcukleri sokusturalim icine TDK ci lar da kudursun diye en az elli kere buralara yazdim. bak simdi katmerli dusmanin balyoz bile itiraz etse de etkilenip benimsemis gorunuyor bu nazim stilinde noktasiz virgulsuz imlasiz yazim tarzini buralara ben soktum diyecek kadar arsiv kanitim var (gene yapma konficyus benzetmesi onemli bir sey degil ama nett arsivinde sabit) sen kalkmis turkcem soye de boyle parantezler yetersizlik filan diyorsun. istersem dogru duzgun yazamayacagim dan emin misin? ya baska gerekcelerim varsa? benim ki seninkini ezer gecer diyorsun marifte mi bu simdi? bir kurd icin? bu hususta da elli kere yazdim. turkceye mahkumuz mecburi dilimiz ama ona bir turk milyetcisnin gosterdigi saf tutma ozenini gostermek zorunda da degiliz elliyi devirmisin iyi kendi turune supheyle bakiyorsun bu da iyi dik durmuyor egik duruyor bunlar normatif kavramlar insan yatarak da is becerebilir takma kafaya bu dikdi egikti mevzusunu o kadar coguz ki bol bol dikimiz de bulunur egiklerimiz de oluversin (elestiri hakkimizi kullanmayalim demiyorum-amman yanlis anlamayasin- ama bu diklik egiklik ana tema olmasin konuya fokus olalim diyorum) mevzuya gelelim kuzey de bagimsizlik icin kitleyi kendine cekebilecek kadro plan program cekcilik malzme psikolji yok var diyen hayir var der guzel guzel tartisir bak benzo itirazlarini yapti guzel bir ilkeyi de hatirlatti Harpagos da kisa berrak bir ozet gecti Bnezo hakli olarak olgulari kontesktin disina cikartmamak lazim dedi burda onun kasdettigi contexlerden biri zaman di zaaman konusuda hakli. ikinci mevzu da bugunu belirleyen kosullari hatirlatiyor benzo. (gene contexten bagimsiz yorumu elestiriyor) bak burda ben ona katilmiyorum tarihi acidan soyledigi dogru her tarihi vakia yasandig kosullarda deggerlendirilmeli bugunku kosullara gore degil. ancak kurd halki caresiz imkani yok dermani yok beklentileri dusurelim elestirisi iki sekilde yanlis-eksik 1-burda bagimsizlik denilen seyi orta sinif yada kadro adayi olacaklarla onlara uygun bicimde tartismaya cabalayiyoruz. ben boyle yazdim kitlenin bu kavramla henuz organik bir iliski kurdugunu hic sanmiyorum. kurmasi da gerekmez. M. paloyi efendi kosovalida arayip da bulmadigi sey , yanls sey aramaktan ibaret.olmasi gerekmeyen bir sey yani neyse.. ustune ustluk burasi daha cok diasporadan katilim alan bir platform. kosullar diyene insaf demek lazim. 20-30 senedir buralarda burnunun dibinde envai cesit imkanla yasayip hala pastoral kalmakta inad edenler var. biserysel tercih olarak romantiklik olarak hic bir sey soyleme hakkimiz yok ama bu dunyalarini koca ulusal projeye dayatmaya kalktiklarinda birlerinin hod dedik demesi lazim. bu dunya pastiral zhniyetle donanimla ic uretilebilecek br dunya degil bu daha iyidir daha kotudur de dedigim yok. deger yargisini degil olguyu konusyorum. tamam kafani sok surya burya diyerek ayip ettim. ancak sifonu tuvaleti bu zincire ilk sokan kim?. dondum baktim su meshum bagimsizlik luzumsuz(unlemi gorun artik yahu bu da bir dil kurali ustelik turkcenin degil tum dillerin ortak kurali) yazisina verdigin ilk yazi makul bir tonda, taki su ihtiyarlar dik egik durma kahve mevzusuna gelene kadar. kusra bakma ama git on cevabini oku berbat bir yazi. yaadiklarindan ortaya cikan duzeyine hic uygun degil. senin bilecegin is sonunda.¨ elestiri olabildigince somut olmali. bunu ben beceriyorum diye yazmiyorum, biri bana somutluga davetiye gonderirse seve seve bakarim. ilk yazinin icinde cikartilmayacak seyleri cikartmisin. bir portakladan uc tanker su cikartmissin. ben bunlari elestiriyorum sen tarza girdin yetmedi dile grdin tecahul u arif dedik edebiyatci -ozenti filan fistik yaptin bizi. yok turkcen boyle de soylede. ben turkcem sahane mi dedim, olsa ne yazar olmazsa ne yazar. mevzuya bir turlu gelemedik tekrar geliyorum 1-bagimsizlik teorik olarak, bir HAK olarak surekli savunulacak bir seydir (orijinal tekstte aynen var). genisteletim klasik ornektir - evlenen veya birlikte yasayan ciftlerin ayrilma haklarinin medeni kanularda net bicimde olmasi gibi. bu hakkin elde tutulmasini kollayacak her turlu caba mesrudur 2-pratik olarak bagimsizliga ulasabilmek icinde bu isin sartlarina bakmak lazim kosullar (ic ve dis) buna uygun degilse (bunlari tartismadan nasil anlayacagiz?-bir serok bize buyuraak biz e belyece miyiz, sen boyle dusunenlerden olmadigin asikar-orta kademe ihtiyar liderlerin kahvesine kadar indigine gore ;-) soyal yasalar munasip degilse, kazanilmasi imkansiz savasa insanlari surmek SORUMSUZLUK olur. ahali kitle okumamis egitimsiz olabilir ama insan oglu evrimin ona verdigi muhtesem yeteneklerle baz cikarlarini sezgileri veya uzun sureli deneyimle hisseder. BAZ / Temel (crude anlaminda) cikarlarini dedim Rafine cikarlarini demedim. yasamsal gundelik cikarlar baz cikarlardir. bagimsizlik gibi seyler ise toplu rafine cikarlar. neredeyse butun toplumlarin onune rafine cikarlarin cercevesi orta siniflarca kadrolarla konur. ahali baz cikarlari ile mesguldur. eger dis kosullarin baimsizliga uygun oldugu yada bunun tali bir faktor oldugunu dusunen varsa ic kosullara bakmasi gerekir. ben hizli yuzyesel bakis attigimi ve ic kosullarin bu ise uygunsuz oldugunu uydurmak icinde uzun vadeli mi dersin biraz zahmetli mi dersin her ne dersen de kitlenin gundelik yasamina sizmanin gerektigini onerdim. ornek olara da fetulahi sonrada baska bir yazida hizbullahi verdim flistinde hamas da verilebilir 8adim heme fetullahciya cikiverdi- oysa hepsi bilir ki ben tanri tanimaz biriyim) butun yazi buydu bak nerelere girdik simdi de cikmak cok zor cola lar turkcler otekilerin yazdiklarinda: hainlikler kurdlukten afaroz etmeler (papa larimiz da var masallah) benden uzak durlar (bun galiba sen de zikr ettin; burasi internet ve ortak ortam, bizim uzaklik yakinlik kriterimiz olmaz. komsu degiliz, ayni sinifta, ayni mahlle de degiliz-burda yazilar var ve tiklayip tiklamamk ile her sey haloluyor. uzak durma bir tiklama mesafede herkese) ee sence bu iyi mi oldu? asabiyet insan aittir olur boyle seyler katmer katmer kin tutmak da ama bu iyi degildir. bak burda surekli yapilir hepimiz degisik duzeylerde yapariz bir konu acilir kin duydugun adam ise o konuyu birakip daha onceki baska alakasiz mevzulari habire devreye sokarlar belden asagi vurmaïsin icine olmadik paranoyalari katma bunlar sana saglikli bir topluma ait ozelikler gibi geliyrsa istesek de yakin duramayiz gelmiyorsa birbirimize muhtaciz(yani bagismiz degiliz)demektir konu birakilir way sen soylesin de boylesin girdabina gireriz simdi bu asagilara kaymis zincir haliyle ortaya yazilan yazi olmuyacak istatistiki olarak sabit zincirin sonuna kayan yazilar pek okunmaz. yani isteristemez sana ozel oluyor. hala uzak ur benden modunda ise ise yaramayacak ancak ben yapmam gerekeni yapayim da. gocunmadan su sifaon mifon noktasinda ettigim son laftan dolayi senden ozur diliyorum. berbat bir nokta. ancak halen o ilk yazidklarina itirazim sabit. dil paca konularina da hic girmeyelim. burda algilanisim oyle olabilir ama kimseye kendimi begendirmek durtusu ile yazmiyorum. oyle olsa bu ortamin en fazla dusman sahibi en nefret edilen katilimcisi olmazdim. sempati toplayacak yazilari yazmak derd mi; tam aksine cok daha kolay. paranoyaya da dikkatini cekerim, ajanliktan tut mihrakliga kadar ve bunlardan daha hafif olmakla birlikte epey negatif olan UNUSUR luga kadar her trlu bireysel suclamayi uzerime cektim. bu ilk mi? sen nette ne kadar zamandir varsin bilmem ama 95 den buyana en az elli kere oldu boyle seyler. simdi eteklerdeki taslarin buyuk bir bolumunu bitirdik. derin bir nefes alip haralagurele nin disina cikip tartisilacak bir konu var mi yok mu ona bakalim. bence var hem de cok onemli. tarza degil icerige zarfa degil mazrufa lutfen arkaya degil onumuze bakalim cola yi gercekten hic sevmem /ayrani tercih ederim hatirin icin cola nin da iciyorum hurmetler HeK kin yok kizginlik var yalan yok yanlislik var

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.