Paradoks!
Halis Açar
Kürdistan ve Türkiyede önemli gelişmeler oluyor.DTP `nin imralı patentli neye ve kime hizmet ettiği belli olmayan garip çıkışları .
PKK `nin silah bırakma tartışmaları ,
Ateşkes ilan ettim , savunma halindeyim deyip 9 Türk askerini öldürmesi .
Ve ilginç bir tesadüf(!) sonucu TSK ve "Ergenekonun" başı general Başbuğun Demokratik hiç bir temayyüle sığamayan basın toplantısına denk gelen bu savunma amaçlı eylem(9 Türk askerinin öldürülmesi)
Barış , kardeşlik ve siyasal cözüm naraları atanların bir türlü bu üçlüyü oturtabilecek bir nirengi noktası bulamaması.
Bostancı eylemi ve eylemde yaşamını yitiren Orhan Yılmazkaya ile ilgili yazılıp çizilenler.
Türkiye yurtseverliği , Türkiyelilik ,mevcut TC yi Demokratikleştirme(!) naraları. bunu dillendiren imralinin sosyalistliği (!).''Türk solundan' miras kalan Kemalizm ve Sosyalizm bağlasikliği,
Türkiyede kim kemalistse o hatırlı bir sosyalist oluyor Kemalist olmadan Sosyalist olunmaz denklemi. (ki bu sosyalizme ihanettir.).
Ortadoğu konfedarasyonu gibi önerenin bile hakim olamadığı , ne dediğini anlayamadığı garip bir ütopyanın savunuculuğundaki dayanılmaz hafiflik.
Siyasetin reel döngüsüyle hiç bir zaman barışık ve bağlasik olmayan imralı hikayeleri ve onu savunmak durumunda olan hatırı sayılır geniş bir kitle ve kitle örgütleri.
yukarıda kısa başlıklarla vermeye çalıştığım fotoğrafın benzeri ne yazıkki Muhalif olduğunu iddia eden çevrelerdede üç aşağı beş yukarı aynıdır.
Garip bir çelişkiler yumağı.
Biz dahil hatırı sayılır çok sayıda siyasete bulaşan ve yazanların kafası alabildiğince karışık.
Kafası karışık "elit" kitleden elbette Kürd halkını ayrı tutuyorum. Bu gün Amed`de açlık grevi yapan ,
dün Çolemerik'te 23 Nisan dolayısıyla polisle çatışan ,
önceki gün Halfeti`de "Kürd önderinin" doğum günü dolayısıyla çatışan ve yaşamını yitirenler ,
Son seçimlerde DTP ve diğer Kürd partilerine oy veren Kürd halkını elbette bu kafası karışık "elit" kesimden yada diğer bir deyimle siyasal öncülerden ayrı tutuyorum.
Bu "öncülerinin" karışık kafaları doğal olarak mazlum Kürd halkını dumura uğratmış durumda . Her şeye rağmen Kürd halkı mazlum kaderine başkaldırısını ve bu kaderi değiştirme yönünde üzerine düşeni yerine getirme çabasını, bütün manipülasyonlara , yanlış yönlendirmelere, imralı teslimiyeti ve onun izdüşümü Neokemalist yönlendiricilerin bütün makyajlarına rağmen ezilen halk olmanın ve o halkın özgürlük , Demokrasi istemlerini haykırmanın fedakarlığı içindedir.
Altını çizerek belirtmeliyizki Çolemerikte yada Halfeti`de Sömürgeci işgalcilere karşı koymanın altında yatan yegane neden özgürlük istemidir.
Yukarıdada belirttiğimiz gibi kafası karışık iç tutarlılığı olmayan ve siyaseti vesayet altında götüren biz "öncü"lerin karışık kafası kitlelerde güven erozyonu oluşturmakta ve tabiidırkı Neokemalist Kürdler geçmiş emeklerinde verdiği mirasla bu kitleyi ne yazıkki kontrolü altında tutmaktadır.
Bostancıda yaşamını yitiren Orhan Yılmazkaya ile ilgili yazılanlar aslında Kürd çevrelerinin ne durumda olduğunun ipuçlarını veriyor.
PKK yada Apo muhalifi internet siteleri "Devrimci karargah" adlı örgütün önemli bir üyesi olan , PKK gerilla güçleri içinde eğitilen Orhan Yılmazkaya ile ilgili bir çok muhalif Kürd yazarı yazdı, yazıyor , tartışıyor.yazılanların büyük bir çoğunluğunda netlik yok , bir üst paragrafta Yılmazkaya direnen bir kahraman ,
sonraki paragrafta ise PKK ile ilişkilendirildiği için "Ergenekon" üyesi.
Değerlendirmeler garip bir hal almış durumda.Apo ve PKK muhalifleri işi öyle bir noktaya getirdiki PKK ile ilişkili olan herkes potansiyel Ergenekon üyesidir!.
Bostancı direnisinde ise durum farklılaşıyor işin içinde 6 saat süren bir çatışma ve çatışmada yaşamını yitiren biri olduğu için bu kez utangaç bir şekilde Ergenekon`dan söz ediliyor.
Yani sözün kısası eğer Bostancıda o 6 saatlik direniş olmasaydı ve orada yaşamını yitiren "devrimci karargah" üyesi Yılmazkaya sağ ele geçirilse idi yandı gülüm keten helva .
Utangaçlık ortadan kalkacak ve Ergenekon ile ilgili kesin bağlantı sağlanacaktı.
Hatırlanacağı gibi adı geçen örgütün daha önce istanbulda bir kışlaya yaptığı havan saldırısı söz konusu olmuştu , saldırının ilk anlarında durum muhalif çevreler başta olmak üzere iyimserlikle değerlendirilmiş , düşmana yönelik bir eylem olarak sempetik görülmüstü ancak çok kısa bir süre sonra Qandil eylemi yapan örgütü selamladığı için tepkiler değişmiş ve kesin teşhis Ergenekon olmuştu.
Maazallah o kışla saldırısındada bir direniş vs olsaydı bizler yine şapkalarımızı önümüze koyacak ve papatya falı açacaktık.Ergenekon eylemimi , devrimci saldırı ve direnismi..
öncelikle sanıyoruzki bu Ergenekon meselesi iyice cıvıdı.
Bizim Ergenekon meselesinde tavrımız baştan beri nettir o netliğimizide sürdürmeye kararlıyız.bir kez daha kısaca vurgulamakta yarar görüyoruz.
Ergenekon Devletin ta kendisidir.Başında TSK `nın olduğu Ergenekon sömürgeci statüsünü korumaktadır .
Sürmekte olan mevcut dava ise sömürgeci faşist sistemin kendi iç temizliği ve güçler dengesinin dönemsel el değiştirmesidir. ancak dikkat edilmesi gereken husus şudurkı sistem bir biçimde kendisine muhalif olanlara uzun süre uğraşacağı ve enerjisini sarfedeceği bir lakirdi bırakmıştır bunun yanısıra muhalefettte bir ayrışma ve güçten düsürme amacı güdülmektedir.
Dikkat edilirse sistemin bize armağan(!) ettiği Ergenekon terimini bizler anında kabul ettik , kabul etmekle kalmadık sahiplendik ve bizim dışımızda kim ve ne varsa Ergenekon üyesi yaptık.dolayısıyla bazende Bostancı eyleminde olduğu gibi
deyim yerindeyse çuvalladık.anlı şanlı muhalif yazarlarımız Bostancı eylemini ve eylemciyi nereye koyacağını şaşırdı.
Duygularımız akıl ve mantığın önüne geçme savaşı veriyor.değilmiki 6 saatlık direniş söz konusudur ve orada direnen devrimcinin polis telsizinden ölümü vakur bir şekilde karşılaması söz konusudur o halde serçavan.yasasın aşk ve devrim. bunu yaparkende aynı makalemizde iki satır aşağıda yine acabalarla dolu cümleler yazdık.
yanı karar veremiyoruz. değilmiki işin içinde PKK var o halde hayırlı değil!.
Muhalif bir Kürd sitesinde anlı- şanlı vede Fetullahçı bir Kürd yazar ise işi öyle bir noktaya getirdiki neymiş efendim ölmeye ve öldürmeye karşıymış.
şiddet insanı değil vs dedi. Fetullahçı olmayan uçan kuşun bile neredeyse Ergenekoncu olduğunu yazan bu Kürd yazar.
Bostancı eylemi ve direnişi dolayısıyla şiddetti redederken . Sempatizani olduğu ABD finans çevrelerinin piyonu ve özellikle Kürdistanda Beyaz katliamın en büyük uygulayıcısı olan Fetullah Gülen ve müridlerinede toz kondurmuyor.
Bostancıda şiddet uygulayan bir devrimciyi en modern silahlarla tarayan katleden Polis ordusunun Fetullah Gülen bağlaşıklığını gözardı ediyor.
Kürdistanda Türkleştirme , Gerici ırkçı Türk islam sentezi uygulayıcısı beyaz katliam sahiplerini meşru gösteren bu anlayışıların insan ve yaşam sevicilikleri ise başka bir olgudur.
Bostancıda direnen Orhan Yılmazkaya`nın eylem amacı taşımadığı, Fetullah mekteplerinden gelme polis teslikatının izlemesi yada malum çevrelerden gelen ihbar sonucu yapılan operasyonda doğal savunma amacı içinde olduğu ortadayken Fetullah sempatizani bu Kürd yazarın hemde hatırı sayılır bir kürd sitesinde Ergenekon ilişkisi araması ve sonuç olarak insan yaşamını kutsaması , şiddeti; savunma durumunda olan Devrimci karargah üyesi nezdinde kınaması buna mukabil katil Türk polisinin uyguladığı şiddetten söz etmemesi manidardır.
Bir kez daha belirtmeliyizki Ergenekon tartışmaları ve davasından en karlı çıkan bu ırkçı, Türkcü Amerikan sermayesi ile beslenen Fatullah ve ekibidir.
Bu noktada Kürd muhalif çevrelerinin büyük bir kısmıda ne yazıkki farkında olmadan Fetullah grubuyla kolkola bir görünüm arzetmektedir.konu ile ilgili dikkat çeken diğer bir nokta ise ne yazıkki bir çok Kürd çevresi internet sayfalarını bu ırkçı, gerici Türk -islam sentezcisi grühun yayın organlarının tanıtımını yapmakta onları hatırı sayılır kaynak olarakpompalamaktadır.
Ergenekon aleyhtarı bütün yayınların büyük bölümü bu çevrenin pompalamasıdır ve kaynak olarak değer bulmaktadırö ciddi bir bilgi kirliliği at izi ile it izinin birbirine karışması sağlanmaktadır.
Nacizane baksımız şudurki biz Orhan Yılmazkay'anin ne üyesi olursa olsun yarattığı direnişin ezilenler nezdinde saygın bir yeri olduğu inancındayız.belki evet bizde duygusal yaklaşıyoruz belki geçmiş devrimci direnişlerden önemli izler taşıdığı ve bir mirası bize anımsattığı için sempatimizi artıyor.
Haddimiz olmayarak bir iki anlı şanlı yazarımızada hatırlatırızkı , Demokratik cözümden,TC `nin Demokratikleşmesinden yana şiddet ve ölümlerden yana değilseniz bu çizginizi her halükarda muhafaza ediniz.bu çizgide Orhan Yılmazkaya`ya methiyeler dizmek bir çelişkidir.Yok eğer bizim gibi sömürgeci , işgalcilerin kolluk kuvvetleri başta olmak üzere onların uygulayıcılarına karşı yapılan her
eylem öfkemizi okşuyor ve düşmana vurulmuş bir darbedir diyorsanız o halde 'romantık devrimci' duruşunu terkediniz.devrimin ve özgürleşmenin romantizmi onun silahlı ayağındadır.
Konu ile ilgili Nasname`de Salar Renkli arkadaşın yazdıkları bizce doyurucu ve yerindedir.
Sistemin kendi iç çelişkilerinin dışa vurumundan yararlanmak kuşkusuz önemlidir ve görevdir ancak özelde biz Kürd`ler genelde sol muhalif çevreler bu iç
çelişkilerde taraf olmak gibi bir yanılgının içinde olmamalıyız.
Aynı şey PKK / Apo muhalifleri içinde geçerlidir, öncelikle eksik gördügümüz şey sudurkı muhalefet olarak kendimizi konumlandırdığımız noktada farklılığımızı ve bu noktadaki siyasal politikamızıda(Starateji , Taktik, plan , program vs)
netleştirmek zorundayız.
Siyaset yapan bu konuda yazan çizen her birey kuşkusuz sorumluluk sahibidir ve öncüdür o halde öncüler hedef ve stratejilerini, farklılıklarını kitlelere net bir şekilde aktarmalıdır.Kürdistan'da şu yada bu şekilde önemli bir güç olan
Kitle bağları güçlü olan bir hareketi ve onun liderini sürekli aynı argümanla nitelemek ve buna mukabil kitlelere somut hiçbir politik önermede bulunamamak akla Apo prototıplerini getiriyor doğal olarak.
Evet mevcut hareket ıdeolojik duruşu ve uygulamalarıyla neokemalısttır ve Kürdıstani değildir.En azından son otuz yıllık mirasa sadık kalmamış onu güdük ne olduğu bilinmeyen ımralıdaki zatın ruh haline göre sürekli değişen ve kendi içinde çelişik ve büyük oranda Kemalist statükocuların kontrolünde gelişen ucube bir durum var ortada ancak bu muhalefetin ne istediği yönlü bır engel olmamalıdır.ve temel soru konjüktür ve konsept Kürdler lehıne bu kadar uygunken neokemalistler dışındaki Kürdler nerdedir ve ne istiyorlar ?
Bu soruya netlikle ve cesaretle yanıt vermek gerekiyor.
Belirli nitelikli çıkışların varlığı elbette söz konusudur ancak bunlarda ne yazıkki bu ırade dışında gelişen vesayeti aşamıyorlar. Apo ve PKK! siz çözüm olmaz söylemi bu nedenle son günlerde çokça vurgulanır oldu.
Bu gün hatırı sayılır geniş bir Kürd çevresi politika ve hedefleri ve cözüm önerileriyle PKK yada DTP den çokta farklı şeyler söylemiyor.
Siyasal Demokratik , Barışçıl cözüm olarak özetlenen talep nerde nasıl farklılaşıyor, hemen hemen bütün Kürd çevreleri aynı seyi söylüyor.küçük bir kaç nüans farklılığı ve İmralı vesayetinin varlığı dışında farklı ne olduğu konusunda elimizde hiç bir veri yok.
Özerklik ve Federasyon önermelerine sahip olanların bu önermelerin altını dolduramadığı bir gerçeklik , ki altı boş olan bu önermelerin bile kitlelere aktarılması ve kitlelerin ikna olması konusunda ciddi hiç bir kazanım söz konusu değil.
PKK nin geçmiş dönemde kan pahasına elde ettiği devasa bir emek değerin mirası üzerinde manipüle ettiği ve dolayısıyla dumura uğrattığı kitlelerin sorusuda iste bu noktada yoğunlaşıyor.en basit halk deyimiyle "onlar ellerinde silahları ile direniyorlar ya siz"(...) "sizlerin onlardan farklı önermeniz , plan projeniz varmidir"?
Yanıt ........ ........
Siyasal Demokratik Çözüm , peki bu nedir..?
kimle nasıl hangi kanallar zorlanarak bu cözümü dayatacağız..?
........
Dolayısıyla diyoruzki siyaset sadece Apo ve dolayısıyla bize Armağan edilen(!) Ergenekon lakırdısıyla olmaz olmayacak.
Hatta daha ileri giderek diyebilirizki TSK ile elele oluşturulan bu konseptte muhalefet Apo ve TSK nin istediği şeydir.?
Dönem dönem Apo yandaşları muhalif çevrelere yönelik sindirme amaçlı saldırsada sonuç olarak bunlarda mevcut konseptin uygulamasıdır.
Xalis Acar
03.05.2009
[email protected]
Not: Newroz.com'dan bize hoşgeldin diyen saygıdeğer arkadaşlara ve tüm newkurd okurlarına ve çalışanlarına selam ve teşekkürler.
Newkurd önemsediğimiz ve tabiiki saygı duyduğumuz bir sitedir. daha döğrusu bir siteden ziyade Kürdistanda değerler yatramış önemli bir geleneğin sahibidir ve biz bu geleneğe ait sayfada yazmaktan elbette onur duyarız.
yazılarımızın bir çoğu içın newkurd forum sayfası bizim içın ışık olmuştur orada yazan saygıdeğer yurtseverlerin yazdıkları, düsünceleri bir çok yazımızın çıkış kaynağı olmuştur.önemli ve öğretici yığınla yazı ve yorum okuduğumuz newkurd bizim için değerlidir.
Arkadaşların beni bağışlamasını dilerim`ki ben forum sayfasında bire bir kimseye yanıt veremiyorum.prensip olarak ikili polemiklerden kaçınıyorum ancak kuşku yokkı değerli arkadaşların eleştiri ve önerilerini dikkate alıyorum.
Ayrıca bir çok arkadaşla birebir görüsüyor ve öneri ve eleştirilerini elbette dikate alıyor sorularına yanıt olmaya çalışıyorum.
selam ve saygılar.
Halis ya su senı dovenler meselesı ne oldu