[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6314]
Aksiyonel ve konjonktürel değişimi tanımaksızın veya yaşamaksızın içinde bulunan koşulların değişimi için herhangi bir siyasi tez ileri süremezsiniz. Ayrıca bir sürecin siyasal çözümü, siyasal arenada örgütlü güçlerin iktidara hakim bir güce erişimi, onların nesnel taleplerinden bağımsız ve sürece müdahil diğer güçlerin güç pozisyonları ile doğrudan alakalıdır. Siyasal çözümlerin aydın ütopyaları ile çakışması daha çok rastlantısaldır. Çözümler, tarih içinde daha çok sürecin nesnel koşullarına yakın olan siyasal güçleri iktidara getirmiştir.
BBDK siyasi çözüm tezi 1970 lerde var olan ülke koşullara uygun düşen bir perspektifti. Halende K. Kürdistan'ın güney doğu hattında kısmen hala önde duran bir siyasi çözüm paketi olarak görülür. Kürdistan'ın geriye kalan kısmında ve diğer Türkiye coğrafyasına dahil olan Kürtler için ise bu çözüm geri planda bir çözüm olarak görülür. Günümüzde hakim görüş, Kuzey Kürtlerinin milli meselelerini çok milletli bir federasyon çatısı altında milletlerin eşit koşullarda halli yönündeki siyasi çözüm modelidir.
Bu çözümün BBDK tezini arkalaması, bizlerin bu tezi mutlak olarak savunmamız anlamına gelmez. Bu tezler aksiyonel ve konjonktüreldir. Savunulacak çözüm tezleri var olan siyasi konjonktöre ve egemen siyasi aksiyonlara göre değişir. Esas olan bir milletin özgürlüğüdür. Kürtlerin başka milletler ile birliği ön görmesi tüm insanlık için bir kazançtır.
Gerçi Kürtlerin özgürlükleri için belli bir siyasi modeli tam olarak savundukları ve bu tezde kendi aralarında anlaştıkları da söylenemez. Fakat var olan eğilimin federasyon modeli olduğunu ileri sürebilirim. “Kollektif haklar olmaksızın mesele çözülmez“, “Kürtler ve Türkler eşit haklara sahip olmalı“, “Federasyon olmalı“ diyenler hepsi aynı kategoride. Yine milli meselede çözüm isteyen kesimlere önderlik eden legal ve illegal güçlerin önde gelenleri de bu perspektifteler. Bu çözüm modeli de BBDK taraftarlarınca reformist bir çözüm olsa da Kürt sorununun birlik içinde çözümlerine karşı olmadıklarını çeşitli biçimlerde dillendirmişlerdir.
Günümüz K.Kürtlerinin bu birlik modeline gelişi incelendiğinde yaşanan şu olayların etkili olduğunu düşünüyorum. Yaşanan otuz yıllık savaş politikasının başarısızlıkları, Güney Kürdistan'da Bölgesel Kürt devleti ile yeni Irak'ın oluşum pratiğinin çekiciliği, AB'nin Helsinki sözleşmeleri, diğer AB yasalarına ve sözleşmelerine Türkiye'nin uyumu dayatmaları, bu dayatmalar ile Türkiye'de Kürtlere yönelik doğan reformist kısmi bir rahatlama sürecinin doğuşu.
Yine bu duruma Kürtlerin son otuz yılda yaşadığı yeni iktisadi, sosyal, etnografik, kültürel entegrasyon şartlarını da katmak gerekir.
Siyasi ve ekonomik nedenler ile şehirlere göç eden Kürtler aşiret, büyük aile, bağlarından hızla koparak daha çok kendisine benzeyen insanların oluşturduğu milli potalara katıldılar. Buralarda daha çok millet, daha çok bir mezhep, daha çok bir köylü vs. olduklarını gördüler.
Yeni üretim alanlarında yer aldılar. Ziraat ve hayvancılıktan hizmet, sanayi ve ticaret alanının çeşitli birimlerinde yer aldılar.
Yeni yerleşim alanlarında yeni bir ahlak edinmeye başladılar. Otuz yıl öncesine kadar kızlarını başka bir Kürt kabilesine vermeye çekinen bu Kürtler her milletle kız-erkek verir, duruma geldi. Ortak aileler oluştu. Nereden.. nereye..!
Her iktisadi kurtuluş dayanışması bu yeni aile tarzları ile yeni ortak kader birliklerine yöneldi. Halklar arasında oluşan yeni sosyal entegrasyon mülk edinme biçimi ile yeni bir şekil kazanması, mülkünü özellikle Batıda oluşturmuş Kürt ailelerde yeni bir mülk koruma iç güdüsü oluşturdu. Artık bu Kürtler için vatan göreceli hale geldi. Kürtler için vaat edilen çözümlerin Batı da ki Kürdün kendi mülkünü de koruyan bir siyasi çözüme bu nedenle yönelmesi gerektiğini ortaya çıkardı. -Bu çözüm arayışını özellikle Avrupa'da yaşayan Kürt aileler daha iyi bilir. Mevcut sayımlara göre Bu nüfus azımsanmayacak bir nüfusa değil. K. Kürtlerinin %60 bu durumda.
Ne yapmalı sorusuna cevabım, Özgürlüklerin gelişimini sağlayan her politikanın desteklenmesidir. Örgütlü taleplere karşılık bu dönemde Kürdistan'da federasyon ve Türkiye'de yaşayan Kürtlere kanton hakların verilmesi politikasıdır. Bu gün bu birlik politikası içinde olmak kaçınılmaz. Yarına, yarının Kürtleri karar versin. Onların siyasal tercihlerine amborgo koyamayız.[/url]
MİLLİ MESELE/İBRAHİM KAYPAKKAYA