Bugün Kürdler tarihi bir karar ile karşıyalar.
Ya sömürgecilerin eline bakan, onların merhametine kalan, başkalarının devletinde ve onların bayrağı altında 21.yüzyılın köleleri olarak kalacaklar, yada Kürdistan’ın bir parçasında da olsa Bağımsız Kürdistan’ı ilan edecekler.
Kürdistan’ın tüm parçalarını düşündüğümüz zaman tarihte ilk defa bu kadar büyük bir Kürd kitlesinin ayakta olduğunu görüyoruz ve Kürdistan devletini kurmak için de tarihi bir momenti yakalamışız.
İşte tam da bu tarihi anda Kürdistan’ın farklı alanlarında büyük halk kitlelerini etkiyelen Abdullah Öcalan’ın başında bulunduğu PKK, açık bir şekilde federal yada bağımsız Kürdistan devletine karşı tavır alarak uluslararası hukukta hiç bir kiymeti harbiyesi olmayan „demokratik özerklik“, „kanton“ yada „ekolojik“ ninilerle Kürdleri sömürgeci devletlerin dilenciliğine mahkum etmeye çalışyor.
Bu çevreler Kürdlere devleti haram, Türk, Arap ve Farslara devleti helal görüyorlar.
Bu tarihsel momente Bağımsız Kürdistan’ın ilan edilmesi konusunda PKK’den fazla bir şey beklemek doğru değildir. Fakat, şu noktanın altını çizmek istiyorum, PKK’nin çevresinde ve magnetik alanı dahilinde bulunan bir çok kesim onun anti Kürd devleti politikalarından rahatsızlar. Zaten son dönemlerde „Bağımsız Kürdistan’ı çöpe attık“, „devlet köleliktir“ gibi peş peş gelen açıklamalar bir yanıyla da bu kitlelere mesajdır. Fakat, Türk devletini tanıyıp Kürd devletini çöpe attıklarında, Türk devletinde yaşıyıp Kürd devletinde yaşamayı kölelik olarak gördüklerinden inandırıcı olamıyorlar.
Bugün Güney Kürdistan bağımsızlığın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Güney Kürdistan halkı ve aydınları bağımsız Kürdistan’ı istiyor. Bazı Kürd siyasal parti yöneticileri yaptıkları bağımsızlık dışı konuşmalar kitlelerin gösterdikleri tepkilerden dolayı geri adım atmak zorunda kalıyorlar..
Kitle baskısı çok önemlidir..
Kürdistan’ın diğer parçalarında ve diasporada bulunan PKK dışındaki Kürdler Kürdistan’a ilişkin farklı talepleri olmalarına rağmen Güney Kürdistan’ın bağımsızlığını açık bir şekilde destekliyorlar.
Bu çevreler, Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı için yer yer kampanyalar başlattılar ve yeni kampanyalar açma çabaları içindeler.
„Bağımsız Kürdistan için Kampanyalar“ bir yandan Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı için uluslararası destek sağlayacak, Kürd ve Kürdistan meselesini tartıştıracak; diğer yandan Güney Kürdistan’da bağımsızlıkçı güçlere destek ve cesaret verecek ve aynı zamanda bağımsızlığı sadece kart olarak kullanan kesimler yada kararsızlık gösteren çevreler üzerine baskı aracı olacaktır.
Kürdlerin uğruna jenosidlere, zorunlu göçlere ve katliamlara uğradığı Bağımsız Kürdistan’ın kurulması için, Güney Kürdistanlı siyasal partilerin ulusal bir strateji temelinde birliği ve ortak iradeleri conditio sine qua non dur...
2003 yılında parti çıkarları Kürdistan çıkarlarının önünde tutulduğundan dolayı Kerkük meselesi büyük bir açmaz ile karşı karşıya bırakıldı. KDP ile YNK arasındaki antlaşmaya göre ikisi birlikte Kerkük’e gireceklerdi, fakat YNK yanlış yaparak KDP’den bir kaç saat önce Kerkük’e girdi. Kürdistan Başkanı Kek Mesud Barzani o dönem yaptığı bir açıklama ile YNK’den „hemen Kerkük’ü terketmesini“ istedi. Sonuçta olan Kerkük ve Kürdlere oldu.... Kerkük Meselesini hal etmek için hiç bir yasa tanımıyan Araplara havale edildi...
IŞİD’in son saldırısı ile birlikte Kürdler için tarihi bir an doğdu ve Kürdler bu momenti kullarak Kerkük ve Xaniqin gibi tarihi Kürd şehirlerini kontrol altına aldılar.
Bağımsız Kürdistan’ı ilan etmek için çeşitli oyunlarla Kürdistan’ın dışında bırakılan bu bölgelerin yeniden Kürdistan topraklarına katılması tarihsel bir adımdır.
Fakat, ne yazık ki, onlarca yıllardan beri Kürdistan Hükümeti, Kürdistan Parlamentosu ve Kürdistan Başkanlığı olmasına rağmen Kürdler partilerden uzak ulusal bir ordu kuramadılar. Hala askeri güçler partilerin denetimi altındadır.
Komelay İslami Kurdistan’ın Bağdat Parlamentosu Milletvekili Zana Rostayi 21 Temmuz’da Awêne gazetesine verdiği röportajda KDP ve YNK ilişkilerine değinirken “biri ulusların kendi kaderini tayin hakkından ve referandumdan söz ederken diğeri zamanı değildir diyor, biri İŞİD ile sıcak çatışmalar içindedir, diğerinin bölgesinde böyle bir şey yok, biri Nuri Maliki’yi istemiyoruz diyor, diğeri bizim kimseye karşı kırmızı çizgimiz yok” diyor. ,Sayin Zana Rostayi “Kürdlerin Bağdat’a karşı ortak bir stratejileri yok” diyor. Rostayi Kürdistani bir stratejinin oluşturulması için Kürd kitlelerinin ve Kürd medyasının partiler üzerine baskı kurmasını istiyor.
Sayin Zana Rostayi geçen Cuma günü Peşmergeler tarafından Kerkük petrol rafinerlerinin elegeçirilmesini de gündeme getiriyor ve şöyle diyor: “Kürdler her hangi bir adımı atarken, Kürd siyasi önderliği kendi araların bir birleriyle danışmalılar. O zaman o adım stratejik bir adım olur ve sağlamlaşır. Eğer birileri tek başına bir karar alırsa ve diğerlerinden yardım isterse o zaman sorunlar doğuyor. KDP o kararı aldığı zaman YNK’nin görüşünü almalıydı. Kürdistan Hükümetinin önde gelen ortağı ve Kerkük vilayetinde oy çoğunluğunu sahibidir.” diyor.
Bu rafineri meselesi YNK saflarında rahatsızlıklara neden olduğu biliniyor. Ama yapılması gereken, 2003 yılındaki Kerkük’e ilişkin yapılan hatanın tekrarlanmamasıdır. Bu tip gelişmelere baktığımız zaman Kürdlerin yanlışlıklarından ders çıkarmadıkları bir nevi Learning resistance/lernresistenz oldukları insanları düşündürmeye itiyor. Umut ediyorum, ki Kürd partileri var olan sorunları çözer, rafineri vb alanları partilere bağlı olmayan Kürdistani askeri güçlerine bırakırlar..
Gelinen yerde Kürdler için, Güney Kürdistan devletini kurmak için tarihsel bir şans doğmuştur. İsrail Başkanın ve İsrail Dışişler Bakanı’nın ABD’li yetkililerle “Bağımsız Kürdistanı destekleme” meselesini gündeme getirmeleri önemlidir. İsrail araştırmacılardan Profesör Ofra Bengio İsrail devlet yetkilililerin bu açıklamalarını Kürdistan Başkanı ve Başbakanından bağımsız yapılmış olmadığını düşünüyor. Ona göre İsrail yetkilileri Kürdistan’a zarar vermek istemezler. İsrail devletinin Güney Kürdistan petrollerinin satın alması tüm dünyaya Güney Kürdistan devletini desteklediklerine dair açık bir mesajdır.
Kürdistan Başkanı Kek Mesud “ABD Kürdistan devletini desteklemiyor, fakat karşı da değildir” diyor.
Amerika’nın Kürd devletine karşı olmaması dahi önemldir.
Prof. Amatzia Baram Gulan gazetesine verdiği bir röportaj da Amerika İsrail devletinin ilan edilmesine razı değildi. Fakat, İsrail devletini ilan ettiği zaman ilk tanıyan ABD dönem başkanıydı.
Sonuç olarak Kürdler bu tarihsel momenti ciddi bir şekilde değerlendirmeliler. Kürdlerin tarihsel rüyası olan Kürdistan devletini Kürdistan’ın bir parçasında da olsa kurmak için tarihsel an kapımıza gelmiştir. Bunun için tek bir ulusal şiar ve diskurs gereklidir.
Bu konuda Güney Kürdlerine tarihsel bir görev düşüyor.