Nasıl yorumlarsak yorumlayalım, ne tür eleştirsek eleştirelim AK Parti hükümeti bir döneme damgasını vurdu.
Öyle zaman oldu ki, en baba devrimci, en koyu çevreci, en hızlı ateist, en değme Kürt solcusu ve milliyetçisi AK Parti´nin yanında yer aldı.
Öyle inandırıcı geldi ki hükümet, ülkenin biriken sorunlarını çözebilecek yegâne güç ilan edildi.
C...umhuriyet tarihinde Allah´ın bahşettiği bir nimet addedildi adeta.
Kürtler ayrı, Ermeniler ayrı, Aleviler ayrı, başörtülüler ayrı bir umut bağlarken, cemaat gibi çeşitli çıkar çevreleri de yararlanılacak kapı diye seçtiler.
Kısacası toplumun yüzde 50´si, yani her iki kişiden biri hükümetin varlığını takdir etti, yanında durdu, desteğini sundu.
En büyük dayanışma örneğini de Kürtler gösterdi.
Sadece BDP´de yer alan Kürtler değil, hükümetin kendi içindeki Kürtler de dahil olmak üzere, diğer birçok siyasi parti ve örgütlerde yer alan Kürtlerle, Irak, İran ve Suriye´de, hatta Avrupa´da bulunan Kürt çevreleri de umutvar bir tutum içine girdi.
BDP siyasi varlık gereği belki miting alanlarında eleştirilerini eksik etmedi, ama diğer yandan İmralı, Oslo ve Kandil görüşmelerinde, Federal Kürdistan´la ilişkilerde gördük ki, Kürt siyasi çevreleri ile hükümet arasında belli bir diyalog var.
Ki bu diyalogun sonuçları PKK Lideri Abdullah Öcalan´ın 2013 Newroz´unda yayınladığı mesaja da fazlasıyla yansıdı.
Beklentiler yerini bulmasa da 2014 Newroz´undaki mesaj da ilişkilerin sürmesini arzulayan bir mesaj oldu.
Yani Kürtlerin hükümete karşı beklentileri halen yüksek…
Hükümet ise 11 yıllı aşan döneminin en büyük sıkıntısını yaşıyor son birkaç aydır.
Cemaatle olan çatışma oldukça zor durumda bıraktı hükümeti.
Sular duruldu gibi görünse de, halen fırtınanın tekrar başlayacağı gibi bir kuşku var.
Belki 25 Mart´ta reklâmı yapılan kasetler devreye girmedi ama devamında ne olur bu da bilinmiyor.
Şimdi tüm bu gelişmeler seyrinde yerel seçimler hükümet için adeta bir varlık-yokluk meselesi, alacağı yüzde bile oldukça önemli. Birinci parti olması yetmiyor, yüzde 50´den düşerkenki hız bile hesaplamalarda önemli.
Bunu gören hükümet cemaatle kavgasının şiddetini düşürmeden önce Ergenekon davasında bir yumuşamaya gitti. Birkaç ay sonra KCK tutuklularının da serbest kalacağı türden bir düzenleme yaptı.
Suriye uçağının düşürülme şeklini değişik biçimlerde yorumlasak bile, ama PKK´nin de uzun süredir kestiği silahlı mücadele nedeniyle rehavete kapılan ´milli ruhu´ yeniden uyarma ve kendi etrafında bütünleştirme çabasına girdi.
Yanı sıra 2023 planlarına dair projelerini anlatmaya devam etti. Muhaliflerle boğuşurken, ekonomik hikâyeleri sürekli gündemde tuttu.
En yakıcı sorun olan Kürt sorunu konusunda birkaç ay sonra KCK´lilerin serbest kalacağı hususu tek başına yetmeyecek, bunu en iyi Başbakan Erdoğan biliyor.
Bu konuda daha ciddi adımların atılması gerekiyor, kalıcı ve yasal statü kazanmış adımlar.
Bugün AK Parti´nin Van´da mitingi var.
Başbakan Erdoğan için yerel seçimlerin son konuşması… Kürt sorununa dair ne söyler, herkeste merak konusu.
"Tek vatan, tek millet, tek bayrak" söyleminin artık bu bölgede insanlara dağlara yazılan "ne mutlu türküm diyene" anlamına geldiği bilinciyle mi hareket edecek, yoksa eskiyi tekrar mı edecek, bilmiyoruz.
Ama bugünkü gidişata "yeni bir şey" daha şık durur gibi geliyor.
Taraflardan biri söyleyeceklerinin belki milyonda birini Diyarbakır Newroz´unda söyledi, diğer taraf olan başbakanın da tekrar olmayan bir cümle kurması herkesin beklentisi.
Bakalım, Van mitinginde, TOKİ ve sınır ticareti gibi seçim vaatleri dışında farklı olarak neler konuşulacak hep birlikte göreceğiz.
27.03.2014