HASAN HÜSEYİN YILDIRIM'LA SÖYLEŞİ / alayekiti com
SŞ. Neredeyse Yarıyüzyıldır Kürdistan milli bağımsızlık davasının önder kadrolarından olmanız sebebiyle sormak istiyorum: Geldiğiniz uzun tarihsel deneyimi göz önüne alarak, 21. YY.’da Kürdistanlılar nasıl bir konumlanma ile bağımsızlıklarına kavuşurlar?
Hasan H. YILDIRIM: Öncelikle şuna dikkat çekmek istiyorum. Kürd/Kürdistan sorunu sadece Kürdlerin sorunu değildir. Sorun; Kürdlerin merkezinde yer aldığı Orta Doğu coğrafyası üzerinde hesabı olan yerel ve uluslararası tüm güçlerin sorunudur. Zaten sorunun bugüne kadar çözülmemiş olmasının nedeni de budur. Bu bağlamda sorunun çözümü elbette Kürdlerin konumlanışı ile alakalı olsa da tek başına soruna cevap olmadığı geçmiş tarihi deneyimimiz göstermektedir. Kürdler devletleşmek için çok savaştılar. Ağır bir bedel de ödediler. Tarihte devletleşmek için bunca savaşan ve ağır bedel ödeyen başka bir millet yoktur. Ama kazanamadılar. Sebebi Kürdlerin yaşadığı coğrafyaya verilen statükonun Kürdler dışında bölge üstünde çıkarları olan yerel ve uluslararası güçlerin çıkarına cevap oluyor olmasıdır. Sömürgeci egemenliğe yönelen Kürdler karşılarında sadece yerel sömürgecileri değil, bölge üstünde çıkarı olan tüm uluslararası güçleri karşılarında buldular. Kürdlerin de tek başına tüm bu güçleri yenecek güçleri olmadı. Olması da doğal değildi zaten.
20. yüzyıl Kürdlerin trajedi yüzyılıydı. Fakat şimdi 21. yüzyıldayız. Dünya yeniden şekillenmektedir. Bu şekilleniş Kürdistan’ın merkezinde yer aldığı Orta Doğu’da BOP olarak başlatılmış durumdadır.
BOP gereği Orta Doğu yeniden şekillenirken dünya karar kılıcıları Kürdleri hesaba katmak zorundadır ve katıyorlar da. Kürdler bu projede karlı çıkacak milletlerin başında gelecektir. Kürd millet düşmanı devletler kaybedeceklerdir. Bu, bir nevi 20. yüzyılın rövanşı olacaktır. Kürdler bağımsız devlet olarak tarih sahnesine çıkacaktır. Yaşadığımız 21. yüzyıl Kürd yüzyılı olacaktır dememizin sebebi budur.
Fakat Kürdler çok dikkatli olmak zorundadır. Kürd millet düşmanları boş durmamaktadır. Kürdlerin bağımsız devlet olarak tarih sahnesine çıkmaması için binbir proje ileri sürmektedirler. İleri sürülen tüm projeler Kürdlerin bağımsız devlet olarak tarih sahnesine çıkışını engellemek içindir.
Bunların başında en büyük tuzak olarak “anti-emperyalist” yaftası altında Kürdleri dünya karar kılıcılarına karşı savaştırmak gelmektedir. Bu politika sömürgeci devletlerin derin dehlizlerinde oluşturulmakta, icazetli sol ve Kürdçüleri eliyle icra edilmeye çalışılmaktadır. ABD’nin dün Irak, bugün ihtimal dahilindeki Suriye ve İran’a müdahale edilmesine karşı çıkışlarınının nedeni budur. Ve Kürdler bu çıkmaza itilmeye çalışılmaktadır. Kürdler, bu kurt kapanı siyasetten uzak durmalıdır. Hatta bunun tam tersi bir politikanın uygulayıcısı olmalıdırlar. Sömürgecilerimize kim yönelirse yönelsin Kürdlerin politikası bunların desteklenmesi üzerine inşa edilmelidir.
İkinci büyük tuzak; “halkların kardeşliği ve birliği” olarak lanse edilen yaklaşım gelmektedir. Bunun mimarları da yine devletin “Kürdçüleri,” “solcuları” ve “aydın”ları olmaktadır. Esas amaç Kürdlerin bağımsızlığını engelemek olurken “birlik” adı altında “kardeşlik tesis etme” sosu ile Kürdleri sömürgeci eşikte bağlamak arzusudur. Burada “esas sorumluluk Kürdlere düşmektedir” deyip sanki Kürdlerin lehineymiş gibi bunu Kürdlerin sırtını sıvazlayarak yapmaya çalışmalarıdır. Dikkat edilirse ileri sürülen bu ve benzeri netameli tezleri Kürdlerin eliyle uygulamaya çalışmaktadırlar. Kürdler bu kurt kapanı tuzaktan özelikle kaçınmalıdır. Kürdlerin önündeki görev; başka toplumlarla birlik olmak değil, esas olarak parçalanmış Kürdistan ülkesinin ve Kürd milletinin birliğini sağlamaktır. Kürd milli politikası bu temel üzerine inşa edilmelidir. BOP ile bunun gerçekleşeceği inancındayım.
ŞS- Kürdistan idealinin “ideal” olmaktan artık “fiziki” bir durum haline geldiği Ortadoğu’da bizi bekleyen yakın tehlikeler ve de fırsatları nasıl görüyorsunuz?
Hasan H. YILDIRIM: Aslında bu sorunun cevabı birinci soruya verdiğim cevapta var. Biz bir milletiz. Her milletin en doğal hakkı olan kendi bağımsız milli devletini kurma hakkına Kürdler de sahiptir. Kürdler bunu esas almalı. Fakat şu an Kürd politikasına damga vuran parçacı ve ezen milletlerle birlikte yaşama yaklaşımıdır. Kürdistan milli kurtuluş mücadelesinin en büyük açmazlarından biri budur. Kürdler bunu aşmadığı sürece kaybedecekler. Bir kere bu aşılmalıdır.
Kürd milleti ve ülkesi Kürdistan bölünmüş, paylaşılmış, her bir parçası bir devletin sınırları içinde hapsedilmiş, Kürd millet egemenliği gasp edilmiş. Hatta bunun ötesi Kürd/Kürdistan yok sayılmış. Kürdistan milli kurtuluş zemini budur ve burada çıkış yapacaktır. Kürdler mevcut statükoyu tersine çevirecek politikalar icra etmelidir. Nedir bunun tersi? Tek bölünmez bağımsız Kürdistandır. Kürd millet hedefi bu olmalıdır. Bunun tersi olarak gösterilen her hedef Kürd milli potansiyelini boşa harcamaya yol açıyor. Bu uğursuzluğu yapan çok çevre var. Fakat umut verici olan Kürdistan halkının duruşudur. Türk egemenlik sistemi ve icazetli “sol,” “Kürdçü” ve “aydın”ların tüm çabalarına karşın Kürdistan halkının sokağa çıktığında Türk işgal güçlerine fizik direnişle karşı koyması, “Burası Kürdistandır, defolun” demesidir. Kürd milletinin geleceğini tayin edecek olan bu tutumdur. Bu boyutun bize ait olan kısmıdır.
Bir de bizim dışımızdaki gelişmeler var. Tayin edici bir boyut da budur. Orta Doğu’ya yeniden şekil verilirken dünya karar kılıcıların Kürd milletinin ezeli düşmanlarına yönelmeleri ve bu yönelimde Kürdlere bir rol vermeleridir. Bu çok önemlidir ve Kürdler bunu doğru kavramalı ve buna uygun bir politika oluşturmalı, bu cephede yerini almayı çıkarı gereği olarak kavramalıdır.
Bu bağlamda dünya karar kılıcıların Kürdistan’ı egemenliğinde tutan devletlere yönelmelerini desteklemek gerekir. Irak’ta bunun gereği yapıldı. Kürdistan’ın Güneyi’ndeki şu anki kazanımlar bunun sonucudur. Aynı kazanımları olasılı bir Suriye ve İran müdahalesinden de Kürdistan’ın Güney-Batı ve Doğusunda elde etmek kaçınılmazdır. Ve son operasyon Türkiye’ye yapılacaktır. BOP’nın mantığı budur. Kuşkusuz bu, bugünden yarına ha demekle gerçekleşecek bir durum değildir. Süreç zikzaklı da olsa sürüyor. Sorun Kürdlerin bunu doğru kavraması ve buna uygun olarak kendilerini politikleştirmesidir. Kürdler bunu başarırlarsa kazanmamaları için hiçbir neden yoktur.
SŞ- Birleşik Kürdistan için dünyanın yeni değişimine uygun nasıl bir örgütlenme modeli izlenmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?
Hasan H. YILDIRIM: Bunun yolu bellidir. Bunu sağlayacak Ulusal Kongre‘dir. Fakat Kürd siyasetine hakim olan politik güçlerin parçacı oluşu ve de ezen milletle birlikte yaşama politikaları Ulusal Kongre’nin gerçekleştirilmesinin önünde en büyük engeli oluşturuyor. Bu nedenle şimdiki duruma bakılırsa her parça kendi örgütlülükleri vasıtasıyla kurtarılacaktır. Belki de parçaların kurtarılması arasında uzun yıllar geçecektir. Yine duruma bakıldığında Ulusal Kongre ancak bu süreçlerde kurulma ortamını yakalayabilir ve Kürdistan’ın tüm parçalarını birleştirebilir.
Aslında bu Kürdistan milli kurtuluş mücadelesinin bir çıkmazıdır. Gönül isterdiki merkezi bir örgütlülükle bu başarılabilinsindi. Parçacı anlayış ve ezen milletle birlikte yaşam politikası bunun önünü kesmiştir. Bu aşılırsa KUKM daha da az sancılı olur. Kurtuluş daha kolay olur. Şu an bunu devreye koyacak bir önderlik yok. Şu an KFD bunun öncüsü gibi görünse de izledikleri politikalara bakıldığında bundan çok uzak bir yerde hareket ettiği görülmektedir. Güneydeki çiftbaşlı yönetimi aşamayan bir önderlik Kürdistan’ın diğer parçalarının kaygısını haliyle duymaz ki böylesi bir politikaları da yoktur.
Kürdlerin Napolyon’u, Bismark’ı, Garibaldi’si, Ben Gorionu henüz ufukta yok. Mevcut önderler bu kapasitede görünmüyor. Gerçi tarihte bu role soyunan Kürd önderler oldu. Şeyh Ubeydullah, Kör Mehmet Paşa bu politikanın verenleri oldu. En son AZADİ Örgütü bunun mücadelesini verdi. Yukarıda izah ettiğim gibi bölge üstünde çıkarı olan hem Batılı, hem Doğulu süper güçlerin duvarına çarptı ve başarısız oldu. Bugün durum farklıdır. AZADİ Örgütü felsefesine uygun bir örgütlenme veya her parçadaki politik güçlerin kendini ifade ettikleri Ulusal Kongre çatısı dünyanın bu mevcut koşullarında bu şansı gerçekleştirebilir.
ŞS- Kuzey Kürdistan’da sömürgeci yeni entegrasyonun kırılması için nasıl bir milli duruş sergilenmelidir.
Hasan H. YILDIRIM: Kürdistan’ın Kuzeyinde sömürgeci yeni entegrasyonun kırılmasının pan-zehiri bağımsızlıkçı önderliğin yaratılmasıdır. Hem Türk egemenlik sistemine ve hem de ihanet dahil tüm “Türkiyeci” güçlere karşı topyekün bir mücadelenin başlatılmasıdır. Merkezinde devletleşmenin yer aldığı ve bu hedefe ulaşılması için tüm mücadele araç, yol ve yöntemlerin meşru olduğu bir politika yeni sömürgeci entegrasyonu durdurabilir ve sömürgeci sistemle kopuşu derinleştirebilir.
Kürdistan milli bağımsızlık mücadelesi millet, ülke ve iktidar eksenlidir. Düşmanla ortak payda arayışına karşı cepheden tavır alınmalıdır. Ayrılıklar derinleştirilmelidir. Öyle bir politika izlenmeli ki Türk egemenlik sistemine ait her şey reddedilmelidir. Sömürgeci sistemin Kürdistan’dan tasfiyesi öngörülmelidir. Ve kuşkusuz pratikte bunun gereği yapılmalıdır.
Türk sömürgeciliğini Kürdistan’da tasfiye edilmesi için tüm araçlar, yol ve yöntemler meşrudur. Bir kere Türk egemenlik sisteminin yasaları öngörülerek mücadele etme başından reddedilmelidir. KUKM’nin haklı ve meşruiyeti esas alınmalıdır. Tüm demokratik yollar zorlanmalı, sivil itaatsızlık ve ve diğer meşru yöntemler vazgeçilmez mücadele biçimleridir. Hiçbirisi bir diğerinin alternatifi olmadığı gibi her yöntem yer ve zamanına uygun kullanılmalıdır.
Şunun altını çizerek söylüyorum. Bu iş meşru direniş çizgisi olmadan başarılamaz. Bu araçlara yaslanmayanın iktidarı da olmaz. Nihayetinde karşı karşıya olduğumuz düşman tekçi, ırkçı, esnemez katı bir anlayışa sahip bir devlet. Demokratikleşeceğini hayal etmek bile lüks. Bu nedenle Kürd milletine silah zoruyla boyun eğdirildi ve kurtuluşunda meşru direniş çizgisi büyük bir rol oynayacaktır. Kürdistan halkına ulaşmanın yolu da buradan geçer. Düşmanın anladığı dilden konuşmayanlar halkla buluşamazlar. Ne kadar doğru şeyler savunsanız da sadece doğrusallık olarak kalır ama pratikte bir anlamı olmaz. Halk bir yerde, siz başka bir yerde olursunuz. Halksız da devrim yapamazsınız. Günümüzde bu araçlarla mücadele dönemi bitti diyenler emin olun Kürdlere giydirilmiş sömürgeci gömleğin yırtılıp atılmasını istemeyen Kürd millet düşmanlarıdır veya sınıf çıkarları bunu söylemeyi öngören Kürd çevreleridir.
ŞS- Bağımsızlıkçı güçlerin uluslararası bazı rüzgarları arkalarına almaları için nasıl bir diplomasi yürütmeleri gerektiği konusunda neler ifade etmek istersiniz?
Hasan H. YILDIRIM: Bunun için bir şeyler söylemek için erken. Nedeni bağımsızlıkçı hareketin örgütlü ve mücadele sahasında olmadığıdır. Bir şeyler söyleyebilmek için bağımsızlıkçı hareketin örgütlü olarak mücadele sahasında olması gerekir. Dahası politikasını bilmek gerekir. Siyasi duruş çok önemlidir. Kazanmak isteniliyorsa esen ve kazanan rüzgara oynamak gerekir. Uluslar arası sahada çok rüzgar esmektedir. Bazı bölümünü arkalamak mümkün.
Burada şunu sorabilirsiniz: Kimdir bu bazıları? Kazanma ve kaybetme ihtimali nedir bunların? Kimin bizimle çıkarı nerede başlıyor ve nerede bitiyor?
Bu ve benzeri sorulara cevap aranır ve buna uygun bir politika oluşturulursa çalınacak kapılar bellidir. Kapı çalındığında da esas alınan çıkarlardır. O sana ne verebilir, sen ona ne verebilirsin masaya gelir. Eğer onun istediğini karşılayabilecek imkanın varsa bunun karşılığını alırsın. Yoksa ne öyle bir kapı olur, ne de o kapıda sana bir pay olur.
Bu dediklerimde şu anlaşılmalıdır. Önce örgüt. İkinci aşama mücadele sahasında kendini ispat etmesi. Üçüncüsü, sahip olduğu politikanın dünya sistemiyle uyuşması gerekir.
Bağımsızlıkçı güçlerin uluslararası bazı rüzgarları arkalarına almaları için nasıl bir diplomasi yürütmeleri gerektiği konusunda neler ifade etmek yerine genelde Kürdlerin nasıl bir diplomasi yürütmeleri gerektiği konusunda birkaç şey ifade etmek isterim.
Günümüz uluslararası diplomasi lobiciliğe dayanır. Bunun için de kurumsallaşmak gerekiyor. Kişilere dayalı diplomasi olmaz. Hele partisel diplomasi hiçte devlet diplomasisi yerine geçmez. Kürdler, bu öngörü temelinde kendi aralarında bir konsensus yaratmalı. Tecrübeli, birikimli insanlarını yanyana getirmeli ve kurumlar oluşturmalıdır. Uzun süreli diplomatik bir atak başlatmalıdır. Özelikle de ABD’de güçlü bir diplomasi atağı başlatmalıdırlar.
ABD politikasında etkin olan belli başlı lobiler var. Bunların başında Yahudi, Rum ve Ermeni lobileri gelir. Ermeniler Kürdlere karşı mesafelidir. Fakat doğru bir politikayla Yahudi ve Rum lobileriyle parallellik sağlanabilir. Ortak çıkarlar tespit edilebilir. Dostluklar geliştirilebilinir. Destekleri alınabilir.
Kuşkusuz bu çalışmalar anlık bir mesele değildir. Olay kapıya dayandıktan sonra yapılacak müdahaleler sonuç vermez. Bunun önceli olmalı. Bunun alt yapısı önceden hazırlanmalı.
Sorun kendini dayattığında hangi kapıyı çalmak gerektiğinde teredüte düşmeden çalınabilme imkanı önceden hazırlanmalı. Çalacağın kapının yüzüne açılacağından emin olmalısın. Bu da önceden yapılacak çalışmalara bağlıdır.
ŞS -Eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?
Hasan H. YILDIRIM: Bu sorunuzu önceki sorulara verdiğim cevapların bir özeti olarak cevaplamak istiyorum. Şunu görmek gerekir. Yüzyıldır Kürdistan’a dayatılan statüko bugüne dek Kürdlerin dışında tüm çıkar çevrelerinin ihtiyaçlarına cevap vermekteydi. Dünya çıkar çevreleri, çıkarına cevap veren bu statükoyu korumak için aralarında bir konsensus yaratmışlardı. Kürdler, kendilerini boğan bu statükoya savaş açarken tüm bu güçleri karşılarında buluyordu. Bu da başarmayı engeliyordu. Sovyet Bloğunun dağılması ve ABD’nin bölgemize fiili olarak müdahale etmesiyle yeni bir süreç başladı.
ABD, Ortadoğuya yeni bir çekidüzen vermeye çalışırken Kürdlerin önüne de yeni ufuklar açtı. Bu, bir avantajdır. Fakat buna rağmen Kürd politikasının ana ekseni ABD’nin icazet sınırları ile sınırlı olamaz. Kürd politikasının ana ekseni milletsel ve ülkesel zemini baz alan iktidarlaşma hedefi olmalıdır. Kürdleri bölgesel ve uluslararası alanlara siyasi bir aktör olarak taşıyacak yegane politika millet, ülke ve iktidar olma perspektifidir.
Kürdlerin çıkmazlarının yanısıra sayısız kozları da vardır. Esas açmazları Kürdistan’a dayatılan statükonuyu deyim yerindeyse tüm dünyanın korumaya çalıştığıdır. Kozları ise sayısızdır. Kürdistan’nın jeopolitik konumu, yeraltı-yerüstü zenginlik kaynakları, özelikle petrol ve su zengini bir ülke olması, diri, canlı, dinamik genç bir nüfusa sahip olması vs. Bu kozlar yer ve zamanında iyi kullanılabilirse Kürdlere çoğu kapıyı açacak güçtedirler. Kürdler, kendi gücünün farkına varmalıdır. Buna ulaştıkları andan itibaren siyasi bir aktör olarak kendi haklarının savunucusu ve kabul görenleri olarak kaale alınacaktır. Kürdistan’ın bağımsızlığına ve birliğine giden yol da buradan geçer.
ABD, 21. Yüzyılın projesini coğrafyamızda başlatmıştır. Bunu mevcut statükoyu bozma yönelimi olarak algılamak gerekir. Kürd millet çıkarlarıyla birebir örtüşmenin çabasını vermek gerekir. Bu da parçacı anlayışlarla olmaz. Bir bütün olarak Kürd-Kürdistan sorun ve potansiyeli ile masaya yatırmak gerekir. Sorunum bu, potansiyelim bu demek gerekir. Bunu bir koz olarak dayatmak gerekir. Dahası var. Kürd millet potansiyeli Güney Kürdistan ile sınırlı değildir. Eğer Güney Kürd önderliği bir bütün olarak Kürd millet potansiyeline oynarsa eli daha da güçlenecektir. Bu, birçok gücün işine gelmese de seni kabullenmek zorunda bırakacaktır.
Kürd-ABD ilişkilerini bu temelde ele almak gerekir. ABD’ye bir millet olarak Kürdleri bir bütünselik içinde ele almaları gerektiği perspektifini vermek gerekir. Fakat bunun önceli ilk olarak Kürdlerin bu perspektife sahip olmaları gerekir. Bu günkü Kürd politik önderliği bu yaklaşımdan epey uzaktır. En zayıf noktası da budur. Aslında bu zaaflı damarı keşfedebilse, açmazını aşsa, programını millet, ülke ve iktidar olma üzeri inşa eder ve masaya sürerse eli daha da güçlenecektir.
Kürdlerin ABD’ye ne kadar ihtiyaçları varsa, ABD’nin de o kadar Kürdlere ihtiyacı vardır. Yeterki Kürd önderliği bunun bilincinde olsun. Ama bu da yetmez. Mesele bunun pazarlığında. Kürd önderliği elindeki kozları milli çıkarlarımıza uygun olarak pazarlayabilirse koparmayacağı hiçbir taviz olmaz.
ABD bölgemizde kalıcıdır. Bu günden yarına gidici hayalini görmek isteyenler, sadece sömürgecilerimizdir. Çünkü ABD’nin bölgemizdeki varlığını kendi ulusal güvenlikleri açısından tehlikeli bulmaktadırlar. Sorunun merkezinde de en korktukları Kürd-Kürdistan sorunu vardır. Ve hepsinin ortak görüşü de ABD bu belayı başlarına sardıklarıdır. Bu nedenle ABD karşıtı bir politika sahibidirler.
ABD ile uyumlu çalışan sadece Kürdlerdir. Bu Kürdler açısından büyük bir avantajdır. ABD Kürd desteğini gözardı edemez. Kürdlere düşen de bu desteğin karşılığını istemek ve koparmaktır. Bunun karşılığı sömürgecilerimizin “toprak bütünlüğü” içinde ismi ne olursa olsun alt kimliklerle kalmak değildir. Kürd istemi bunun ötesinde olmalıdır. Bu da tam bağımsızlıktır. Kürd önderliği bu konuda dayatıcı olursa elde edilemeyecek bir hedef değildir.
ABD, olası bir İran ve Suriye saldırısında bu alandaki Kürdler üzerine hesap yapmaktadır. Bu hesabı Güney Kürd önderliği diğer parçalardaki Kürd önderlikleriyle birlikte eşgüdüm halinde niye masaya sürmesin? Bunun karşılığının hesabını niye yapmasın? Bunun önündeki engel ne? Bunu başkaları bize sağlamaz. Bunu sağlayacak olan Kürd siyasal önderliğidir. Bunu sağlayan Kürd önderliği her istediğini elde edemese de kırmızı çizgilerini, hassasiyetlerini bugün ABD’ye yarın bir başka güce kabul ettirme imkan ve şartlarına ulaşır.
Kürd siyasal önderliği büyük oynamalıdır. Bunun hem zemini hem de imkanı vardır. Sorun bu konuda başkalarından öte kendi kendisini ikna etmesidir. Kendini saran korku çemberini kırmasıdır. Gerisi gelir. Bunu tamamlayacak olan diplomasi ve lobiciliktir. Kürd devlet geleneği henüz yeni. Kürd diplomasisi henüz serada. Bunu görmek gerekir. Fakat eksik ve yanlışlarımızı da görmek ve aşmaya çalışmak da bir görev.
ŞS- Değerlendirmeleriniz ve bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz…
Hasan H. YILDIRIM: Ben teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Kaynak: www.alayekiti.com