Skip to main content
Submitted by Hasan H. YILDIRIM on 23 May 2013

Qamışlo Katliamı, tüm dünya basınında yer alırken; Suriye devleti kendi devlet sınırları içinde başka bir devlet tarafından gerçekleştirilmesine rağmen, formalite dahi olsa ne protesto etme gereğini duydu, ne de kendi kamuoyuna duyurdu. Ulusal basınında hiç sözü edilmedi. Sanki böylesine vahşiyane bir katliam olmamış gibi davrandı. Zaten öyle davranmaması eşyanın doğasına aykırıydı.

Kendilerinin yapması gerekeni Türk devleti; onların yerine yapmış ve hem de onların bilgisi ve onayı dahilinde.

Qamışlo katliamı, her iki sömürgeci devlete de sayısız faydalar sağladı.

Her şeyden önce Türk devleti; tavizsiz, kararlı anti-sömürgeci Kürd millet evlatlarını fiziki olarak yok etmenin yanısıra Apocu örgütün yolunu açtı.

Suriye sömürgecileri de, Bekaa Vadisi ve Şam’da kümelenen Kuzeyli diğer kesimleri daha fazla teslim almak için bu olayı bir gözdağı olarak kullanma fırsatını yakaladı.

Anlı şanlı sekreterler ve MK üyeleri Hafız Esat'ın kapısındaydı ve ikbal arayışındaydılar.

Çıkardıkları bildiri ve broşürlerle, Hafız Esad'ın doğum ve iktidara geliş gününün zaferini kutluyorlardı.

Devrimin mütefiki payeleri biçiliyor, Kürd dostu ilan ediliyordu. Kürd dostları ise düşman ilan ediliyor ve Kürdlere dayatılıyordu. Tam bir ihanet süreciydi yaşanan. İhanetin ismi; “devrimcilik,“ “yurtseverlik,“ “sosyalistlik“ oluyordu.

KAWA'cıların tüm uyarılarına rağmen; “ne yapalım, sizin akibetinize mi uğrıyalım?“ diyerek, teslimiyetlerini ilan ediyorlardı. Fakat onlar yanılıyordu.

Büyük insan Ho Şi Mihn’in dediği gibi:

Dara azadîyê bi xwîn û xwîdan dihat avdan!“ (Bağımsızlık ve özgürlük ağacı kan ve terle sulanır’dı.)

KAWA'cılar; sömürgeci Suriye devletinin ilişki kurma istemlerini reddetmesinin bedellini, elbette canlarıyla ödediler. Hafız Esad diktatörlüğünün her türlü dayatmalarını, hayatları pahasına reddeden KAWA'cılar, uğruna kavgaya girdikleri Kürdistan'ın bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinden asla taviz vermeyerek, sömürgecilerin sunmak istedikleri kırıntılara hiç bir zaman tenezzül dahi etmediler.

Onlar, Kürdistan devriminin şahinleri olarak hep yükseklerde uçtu ve Kürdistan halkının kalbinde yer edindiler.

Devrim; uğrunda ölenlerin emek, çaba ve kanları üzerinde yükselir.

Esaret altında olan bir millet, uğrunda ölen varsa kurtulur.

12 Aralık 1980 tarihinde, Güney-Batı Kürdistan’nın Qamışlo, Cırnık köyünde KAWA Örgütü’nün 15 üye ve taraftarının katledilişi, buradan anlamını bulur.

Onların anlamadığı veya anlamak istemediği de buydu.

Sorun bu kadar açık ve net olarak ortadayken; kimi güçler, bilerek veya bilmiyerek Qamışlo katliamına ilişkin şayia ve spekülasyon yarattıyordu. Bunlardan biri de, Necmettin Büyükkaya idi. Olaya ilişkin bir iddiası bulunmaktaydı. Bu iddiaya göre:

KAWA'cılar, İran-Komelasından yüklü bir para aldıkları ve bu parayı kendi aralarında paylaşmadıklarından dolayı birbirlerini öldürdükleri...“ şeklindeydi.

Bu iddiayı, örgüt arkadaşlarına gönderdiği bir mektupta belirtiyordu. Bu mektup daha sonra “Kalemimden Sayfalar” adlı kitabından da verildi.

Necmettin, bu “duyumu“ nereden almıştı? Yoksa bu, kendi uydurması mıydı? Bilinmiyor.

Bu öğrenildiğinde, Necmettin’in o dönem KAWA Örgütü’ne yaklaşımına yorumlandı ve pekte ciddiye alınmadı. Çünkü sözkonusu iddianın gerçekle uzaktan yakından hiç bir alakası yoktu. Sanırım Necmettin, bizi kendileriyle karıştırdı. Hani Bulgaristan'dan alınan silahların satılması ve kendi aralarında paylaşamadıkları ortalıkta dolaşıyordu. Hatta kimi Muhterem Biçimli'nin geçirdiği trafik kazası sonucu ölümü bile buna bağlıyordu.

KAWA Örgütü, katliamın hemen akibinde, TC devleti ve ihanetin ortak eylemi olduğunu yayınladıkları bir bildiriyle kamuoyuna duyurmuştu.

Mağdurların, şahitlerin ve tanıkların iddiaları ve katliamda rol alan katillerin gerek sözlü, gerek yazılı açıklamaları da söylenenleri doğrular mahiyetteydi. Katliam timinin şefi Cem Ersever'in açıklamaları bunun örneğiydi.

Bu kadar açık ve seçik olan bu katliamı, KAWA Örgütü’nün iflah olmaz düşmanları öküz altında buzağı ararcasına: “KAWA’cılar para yüzünden birbirini öldürdü,“ şayiasını yaymaları bu çevrelerin kime hizmet ettiklerini de, ortaya koymaktaydı.

Bu katliamda rol alan askeri unsurlar, isim ve rütbeleriyle bilinmektedir. Katliamda tetikçilik yapan ihanetçilerde bilinmektedir.

Qamışlo katliamının bilinmeyen hiçbir yanı yoktur. Spekülasyona yer bırakmayacak kadar açık ve nettir.

Bu duruma uygun çok güzel bir Afrika atasözü vardır.

Aslanlar, kendi tarihlerini yazana dek; hikayeler, hep avcıların kahramanlıkarı üzerine olacaktır.“

Bu olayın kahramanı da, saldırıda vücuduna 13 kurşun ve sayısız şarapnel parçası almasına rağmen sağ kurtulmayı başaran Heybet Açıkgöz'dür.

Yıllar sonra Heybet’tle katliam gecesi, öncesi ve sonrası hakkında Newroz Com adına yapılan bir söyleyişi ile hakikat tüm boyutlariyla aydınlığa kavuşmuştur.

.

.

((Buraya Heybet ile yapılan röportaj konulmuş. Defalarca yayınladığı için şimdilik vermeyi gereksiz gördüm. Okumak isteyen Newroz Com arşivinde bulabilir.))

***

Qamışlo şehitleri, arkalarında lekesiz ve tertemiz bir sayfa bırakarak göçtüler. Onurlu bir davanın vereni oldular. Niye mücadele ettiklerini, son nefeslerinde haykırdıkları sloganlarla dile getirdiler.

Onlar, Bağımsız Birleşik ve Demokratik bir Kürdistan uğruna katledildiler. Bu mücadelede şehit düştüler.

Uğrunda şehit oldukları rüya, bu gün Kürdistan'ın Güneyi'nde gerçeğe dönüştü. Diğer parçalarda da, mücadele sürmektedir. Bu parçalarda da, gerçekliğe dönüşecektir.

Onlar, yüce ve onurlu bir mücadelenin sahipleriydiler. İhanetin amansız düşmanıydılar.

Sömürgeciye karşı mücadelenin uzlaşmaz neferleriydiler. Dik başlıydılar. Onların farkı bura-daydı.

Bu, KAWA örgüt hattının farklılığıydı.

...

...

...

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.