Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 27 May 2012

Kara Beyaz da düşünbiliriz.
Fakat, Kürdlerin gündemini belirleyen Kürdler değil..
Türkler, Araplar ve Farslar gündemi belirliyorlar
Kürdler ise reaksiyon göstererek işin içine giriyorlar..
Reaksiyon ve tepki bizim ulusal özelliklerimiz haline gelmiş durumdadır..
Keşke olmasayıd..
Biz plan ve projelerimizi hazırlayıp uygulamaya koysaydık başkaları bizi tartışmış olsaydı..
Sonuçta millet olarak fazla yitirecek bir şeyimiz yok..
Fakat, bilim, teknoloji ve genel kültür konusunda zayıf olunca söylenenlere tepki göstermek en kolay olanıdır.
Bizde bunu yapıyoruz..

Sadece sorunumuz bu değil.

1)Kuzey Kürdistan'da Kürd kadrosunun ciddi bir kesimi örgütsüz ve atomize olmuş durumda bu kadro kendisini ifade edemiyor.. Tek nedeni ise dağınık ve örgütsüz oluşu.
Bu kadro nostalji ile yaşıyor.. Hak ve emekleri yenilmiş duygusundadır.. Bu kadro hiç kimsenin kontroluna gelmez..Bu kadro yapılanması kendilerini hapsettikleri eski prangaları aşarlarsa çok şey yaparalar... (sadece bir temeni)

2)PKK çevresi alternatif kaldığından dolayı hergün bir şey söylüyorlar.. Alternatif olmayınca hiç bir sınırı tanımıyorlar. Eğer bu çevreyi kısmen zorlayan bir kesim olsaydıö söyledikleri şeylere dikkat ederlerdi.. İnanmasaydılar dahi bu kadar karman çorman olmazlardı..

3)Kürd basını uyduruk.... Arap, Fars ve Türk basının devşiirme ürünleri... Sanki bu ülkerlerin basının bize
empoze temek için/yeniden okutmak için iş yapan taşroncular gibiler. Bugüne kadar Mesut Barzani ile Celal Talabani ile yaptıkları bir söyleşi daha yok...

4)Burada sadece Kürd basınına değil, Kürd liderlerine de büyük görev düşüyor.. Onlar, Türk Arap, ve Fras basınından her hangi bir gazeteciyi baş tacı yapıyorlar.. Kürdleri de adam yerine dahi koymuyorlar... Aslında onlarda haksız değiller ya.... Para alan, maaş alan ve yaltaklanan kesimlerin memuriyet görevi var.. Ez beni başlıyıp yazanları kim d,iinler?? Hele bir yolsuzluk ve hırsızları yazsalar nasıl ciddi ye alındıklarını görürler.. O günler çok zor görürüz... Birileri en küçük eleştitiyi yapsa hepsi üzerine çullanırlar..

5) Türk devleti yıllardan beri Kürd diyasporasına el atmaya çalışıyor. Son dönemlerde "Türkiyenin Büyük Çatısı" altında birleştirmeye çalışıyor.. Bazı Kürd arkadaşlarımz buna tepki gösteriyorlar.. Fakat, o kadar gizli toplantılar yapıldıkı kimse yazmadı... Son denemlerde PKK dışında bazı çavreleride katmaya çalıştılar... Bu sefer tepki gösteriliyor? Kürdler hakkında her şey alta ve karanlık odalarda pişiriliyor.. Birilerin cesareti varsa karanlıklarda yapılanlara el atsın....

Belki devam edecek

Hürmetler

Robin. (not verified)

Mon, 2012-05-28 00:04

6)  Türklerin  örgütlediği   bu toplantıya  çağrılanlardan bazılarıa  sorularlar  sorduğumda,  cahil kaldığımı bir dizi  toplantının yapıldığını  söylüyorlar...  Bizde gidelim    bakalım  ne var ne yok diye    söyleniyorlar...  Fazla   soracak  bir şey kalmıyor.. 7)  Kürdistan başkanı   ikide  bir  Bağımsız  Kürdistanı gündeme getiriyor..  Ben   böyle  bir girişimi  sonuna    kadar  destekliyorum..  Ama,   Kürdistan  başkanına    bağımsızlıktan önce  Kürdistanı birleştir  sorunu  sormak istiyorum...  İki hükümeti, İki başlılığa  ve    iki istibarata  son ver...

Robin. (not verified)

Mon, 2012-05-28 00:07

  Cumartesi, 26 Mayıs 2012 08:41 Rojev- Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Derneği (Ekopolitik) adlı Türk düşünce kuruluşunun Almanya'nın Köln kentinde Kürt diasporasını hedefleyen ve ''Türkiye'nin Büyük Çatısı / Almanya Çalıştayı'' adı altında yapılan toplantıya katılacaklar arasında adı geçen Alman Sol Parti eski milletvekili Hamide Akbayır, ''Kürtlere ve halklar mozaiğine ters düşen bu toplantıya benim de katılmam mümküm değil'' dedi.  Hamide Akbayır'ın Rojeva Kurdistan'a gönderdiği açıklama şöyle:   ''Kamuoyuna! Bu toplantının gerçek amaçlarının ne olduğunu, neye hizmet ettiğini ve müzakere konularini anlamış değilim. Türkiye´nin Mozaik yapısını; Kürtleri, Ermenileri, Lazları, Çerkezleri, Asuri ve Süryanileri "Türkiye´nin Büyük Çatısı" na dahil etmeyen Türkiye Cumhuriyeti ve AKP Hükümeti´nin savunucuları, nedense Almanya´da Kürtler ile birlikte hareket etmek istemektedir. Bu ne kadar inandırıcı olabilir? Ayrıca toplantının hazırlık komitesinde yer alan isimler Kürtlerin yokluğu üzerine çalışan ve bunu Almanya ve Diasporada da sürdüren kişilerdir. İşte Kürt medyasının bu toplantıya hiç yer vermemesi bununla bağlantılıdir. Biz Kürt kökenli siyasetçiler, yazarlar ve gazeteciler AKP hükümeti ve Erdoğan´nin Kürtler üzerinde estirdiği kirli politikaları yakından takip etmekteyiz. Diaspora´da yaşayan Kürtlerin büyük bir coğunluğu da bu kirli politikalar sonucu göç etmek zorunda birakılmışlardır. Günümüzde de insanlik onurunun ayaklar altına alındığı bir Türkiye ile karşı karşıyayız. 30.12.2011 tarihinde insanligin bittiği, 34 genc insanın katledildiği Roboski´de idik. Aradan 150 gün gecmesine rağmen halen hükümetten hic bir ses yok. Hapishaneler tıklım tıklım! Türkiye´de tek ulus, tek din ve tek bayrak ta ısrar eden zihniyet devam ettikçe , Almanya´da Kürt diasporasını hedefleyen toplantılar da o zihniyete hizmet ettiği için, gerçekleri bilen Kürt siyasetçileri, Türk aydın ve demokratları tarafindan destek almayacağı bilinmelidir. Bundan böyle, Kürtlere ve halklar mozaiğine ters düşen bu toplantıya benim de katilmam mümküm değil. Hamide Akbayır'' rojevakurdistan'dan aktarma

Robin. (not verified)

Mon, 2012-05-28 00:11

Hamide Akbayır''in açıklaması  güzel,ama...      Türkleri  bu lesteleri  hazırlarken    Linke'ler  hala  NRW'in   parlamentosundaydılar.. Zaten   Linke'lerin   listesinde    3  Kürd adayını da çağırmışılardı.. Eğer  Türkler  listeyi bugün hazırlasaydılar  bu arkadaşları  çağırırmıydı? Bilmiyorum..

FemKurd (not verified)

Mon, 2012-05-28 02:22

Merhaba Robin, sen kara, kara düsünürken, ben kirmizi görmüs bir bogaya dönüsmüs durumdayim! Almanya'nin Köln sehrinde düzenlenen "Türkiye'nin Büyük Catisi" hepimizin ayibi.Kirli, Kürdlere karsi suc islemis adamlarin Almanya'da bile toplanti yapmalarina izin verdik. "O kadar cok gizli toplanti yapiliyor ki, bu gizli toplantilara karsi kimse yazi yazmadi... Birilerin cesareti varsa karanlıklarda yapılanlara el atsın...."diyorsun. Bu söylemin ile "gizli" olmayan bu toplantiya karsi cikan ciliz tepkileri kücümserken, "asil girisimi de" "birilerine" havale ediyorsun. "Birilerini" daha cooook bekleriz, hem de kara kara düsünerek. Istersen kendin al bu meseleyi eline, bildigin bütün gizli ve acik lanetli toplantilari yaz, aktar.  Bu acik toplantiya adi gecen kürd davetlilerine her gün yeniden su sorulari yönelt: Neden aldiginiz davetiyeye karsi acik tavir sergilemiyorsunuz? Hey davetli  Kürdler, bu toplantiya karsi neden bir araya gelerek ortak bir tavir segilemiyorsunuz? Bu toplantiyi neden kürd kamuoyu ile paylasmiyorsunuz? Toplantiya hangi nedenlerle katilmadiniz?  Baska isiniz mi vardi? Burnunuz mu akiyordu, Basiniz mi agriyordu? Yoksa Türkiye büyük catisinin altinda olmak mi istemediniz? Türk asker ve ülkücülerle ayni masada mi oturmak istemediniz? Kendinizi Türk vatandasi olarak mi görmediniz? Eger acik lanetli toplantilara karsi bile tepkiler bu kadar ciliz kalirsa, üstelik bu ciliz tepkiler bir de kücümsenirse, gizli lanetli toplantilara karsi kim tavir sergileyecek? Sunun da altini cizeyim: "Acik" toplantilar "gizli" toplantilardan daha mahsumane degiller. Gizli olanin en azindan mesruiyet sorunu var, ama acik lanetli toplantilara karsi sessiz kaliyorsak mesruiyet de tanimis oluyoruz! Avrupa'da (Diaspora?) Türk girisimlerine karsi, Kürd tepki ve girisimlerini örgütleyebilecek bir olusuma ihtiyacimiz var... En azindan ben bu ihtiyaci duyuyorum...Baska birileri daha var mi? Selamlar...Öfkeli oldugumu biliyorsun...

HeK-not (not verified)

Mon, 2012-05-28 04:10

gene eski bir tez gene tekrar kurdlerde her cenahta  turklerin onlari MUHATTAB almasi icin canhiras bir caba vardir Ocalan bunu utanmadan asikar bicimde ifade eden bir liderdir beni niye muhattab almiyorsunuz ! lideri bu bicimde bicimlenen ahalinin aydin diye ortada dolasani da  bir turk gazeteci gorunce eli ayagina dolasir TV sine hic dayanamaz bu kulturun onune bir davetiye dustugu anda bu adamlar kendilerini kaybederler bu tayfadan protesto mu cikacak Bb nin gargalari guluyor tabii bu cati mati nedir? alti ustu bir workshop degil mi? bu kadar ortada dolanan kurd var isileri de kurd siyaseti vs  bir workshop duzenlemek bu kadar mi zor galiba kurdler icin zor veselam fizigi kimyayi ekolojiyi apo ya birakip ben mi duzenlemeye kalksam workshop sittin sene isi gucu siyaset olan kurdlerin yuzune vururum bu ayiplarini fakat benimkisi kuru bir hayal unlu olmayan bir adamin davetine uc tane kurd avdet eder dorduncuyu bulamazsiniz kurdlerle okey e dorduncu bile bulmak zor galiba devlet ten vazgectim ulusal kongre den de yahu bir basit workshop ile kurdlerin kafa karsiliginin tartisalacagi kaosa karsi soyle yeni fikirlerin boy verecegi bir workshop duzenlenebilse ortun da artik oleyim diyecegim mutluluktan

Reşbîn (not verified)

Mon, 2012-05-28 12:41

TBÇ ALMANYA ÇALIŞTAYI   Share on facebook Share on twitter Share on google Share on live Share on myspace Share on favorites Türkiye’nin Büyük Çatısı Almanya Çalıştayı Mayıs 2012   KAVRAMSAL ÇERÇEVE Türkiye’nin, küreselleşme ve bölgeselleşmenin getirdiği unsurlarla birlikte, son 10 yıldır içinden geçmekte olduğu değişim süreci, henüz kesin sonuçlarını vermiş olmasa da, geçmiş ile birlikte ortak gelecek tasarımını oluşturma ihtiyacını  ve benzeri alanlarda sorgulama -tasarlama imkanını da beraberinde getirmiştir. Bu anlamda en esaslı alanlardan birini teşkil eden kimlik ve aidiyet meselesi de bu bağlamda değerlendirilmelidir. “Açılım Süreci” olarak adlandırılan gelişmelerin, bir kimlik meselesi olarak Kürt Sorunu’nun çok farklı boyutlarda ve ulusal-uluslar arası çapta ve diaspora ekseninde değerlendirilmesine zemin hazırladığı da kabul edilmelidir. Türkiye’deki gelişmelerle birlikte bölgesel düzeyde ve Avrupa çapında yaşananlar, mevcut sorunların yeni dönemde farklı yansımalarla karşımıza çıkabileceğini bize göstermektedir. Ortadoğu siyasasının yeniden düzenlendiği hissini uyandıran bölgesel gelişmelerin, artan bir ivmeyle dinamizm ve bilinç kazanan Kürt kimliğini ve bu kimliğin taleplerini de etkilediği açıktır. Ulusal ve uluslar arası süreçlerin arasındaki yakın ilişki ve etkileşim ile birlikte oluşmakta olan diaspora da hesaba katıldığında, Kürt Sorunu’na yönelik, Türkiye dışında da karşılığı olan ve benimsenebilir STK çalışmalarının yapılması elzem hale gelmektedir. Türkiye’nin sorunlarını çözme adına attığı adımların, kendi sınırları içerisinde olduğu kadar, bölgesel planda ve oluşmakta olan Kürt Diasporası’nda karşılık bulması gerekmektedir. Özelde Kürt Sorunu’na yönelik yapılan çalışmalar, Türkiye’nin ötesinde, Kürtlerin tamamını muhatap alan, anlamaya çalışan ve mümkünse kuşatan özellikler taşımalıdır. Dinamizmi artan Kürt kimliği üzerinden oluşturulacak diaspora ve benzeri çalışmaların orta ve uzun vadede doğuracağı sonuçların tahmin, tespit ve tahlilleri hayati bir önem arz etmektedir. Bu bağlamda gerçekleşecek, “İkinci Kanal Diplomasi” olarak adlandırılan sivil girişimler de önemli bir role sahiptir. Ekopolitik’in “Türkiye’nin Büyük Çatısı” başlığı altında gerçekleştirdiği çalıştayların, Kürt Sorunu’nda diyalogun ön plana çıkarılmasına yaptığı katkı ile beraber, Erbil’de düzenlenen Irak Çalıştayı ve benzeri girişimlerin, sorunun Türkiye sınırları dışındaki boyutunun kavranmasında önemli bir rol oynadığı ve süreç başlattığı kanısındayız. Bölgesel ve Diaspora perspektifinden yoksun çözüm arayışlarının bir noktadan sonra gerçekçiliğini kaybedeceği düşünülürse, benzer çalışmalara olan ihtiyaç daha da belirgin hale gelmektedir. Türkiye’deki siyasal süreçlerin istikrarı göz önünde bulundurulduğunda, sivil toplum çalışmalarının desteği ve yaşanan kesintilerde inisiyatif alması önemli bir noktayı teşkil etmektedir. Kürt Sorunu’nun bölge dışı unsurları arasında Avrupa’da yaşayan Kürt kökenli Türk vatandaşları da değerlendirilmelidir. Avrupa’ya göçün, kendi doğası gereği, içinde yaşanılan topluma entegrasyonu zorlaştıran yanlarına ek olarak, Türkiye’den miras olarak götürülen kimlik sorunları da toplumsal sonuçlar doğurmakta ve beraberinde “Kürt Diasporası” olarak tanımlanabilecek realiteyi meydana getirmektedir. Önceki tecrübelerden de faydalanarak Ekopolitik, Almanya örneği üzerinden, Kürt Sorunu’nun Avrupa’daki yansımalarını tespit edebilmek ve yaşanan sorunlara çözüm arayışı için elverişli zemini hazırlamak amacıyla, “Büyük Çatı” çalışmalarını “Almanya Çalıştayı” ile devam ettirmeyi planlamaktadır. Almanya’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından, farklı etnik kökenlilerin birbirleri arasındaki kimlik ve aidiyet ilişkisinin devamının ve içinde yaşadığı topluma entegrasyonunun sağlanmasına, oluşmakta olan Kürt Diasporası’nın saik ve amaçlarının anlaşılmasına, kendi kültürlerine yönelik asimilasyonun önlenmesine ve bu yönde ortak bir bilincin oluşumuna katkıda bulunmak ta çalıştayın temel gayelerinden biridir. YÖNTEM: Planlanan çalıştayın kavramsal çerçevesinin, hazırlık toplantıları ile birlikte belirlenmesi, sürecin ilk aşamasını oluşturmuştur Kısacası, ekopolitik daha önceki çalışmalarından getirdiği gayri-resmi diplomasi tecrübesi ve Prof.Vamık Volkan'ın Ağaç Modeli'nden  yola çıkılarak esinlenen diyalog projesi kapsamında, başta Türkiye'den göç eden Kürt Diasporası üyeleri olmak üzere farklı kesimlerden çeşitli grup mensupları ile bağımsız-özgün bir ikinci kanal diplomasi örneği sergilemeyi planlamaktadır. Bu toplantı sonunda da hem diasporanın hem de diğer vatandaşların tutum, talep, duygu, düşünce ve çözüm önerileri anlaşılmaya çalışılacaktır. Bu çalıştaya, Ekopolitik’in çalışmalarında bulunmuş, yöntemi tanıyan “Çekirdek Ekip” adı altında organize ettiği yaklaşık  aydınların yanı sıra, Avrupa’da Türkiye’den giden göçmen grupları temsil kabiliyetine sahip sivil toplum kuruşları temsilcileri ile aydınların katılması amaçlanmıştır. 2009 yılından itibaren Ekopolitik’in düzenlediği, uluslar arası Kıbrıs ve K.Irak çalıştayları ile beraber 30’a yakın toplantının kazandırmış olduğu tecrübe ve birikim, hem kavramsal çerçevenin belirlenmesi hem de çalıştay sürecinde izlenecek yol haritasının oluşturulmasında belirleyici ve yönlendirici olacaktır. Ekopolitik’in daha önce düzenlediği organizasyonların format olarak esas alınacağı toplantıda, Almanya’da yaşayan Türk ve Kürtlerin, toplumsal düzeyde,  birbiriyle olan ilişkileri, içinde yaşadıkları ve yabancısı oldukları toplumla kurdukları ilişkileri ile beraber tüm bunların Türkiye’de yaşanan süreçler ile etkileşimi ana gündemi oluşturacaktır. Göç ve göçün yarattığı sorunlara ek olarak, Türkiye’deki siyasalın ve kimlik meselelerinin getirdiği sonuçların etkilerinin tartışılması ve değerlendirilmesi, çalıştayın en önemli amacını teşkil etmektedir. Toplantı başı medya bilgilendirme çekimleri ve son günü basın bildirisi hariç,müzakerelerimiz  dışa kapalı U veya Yuvarlak masa formatında gerçekleştirilecektir.Katılımcı ve Gözlemcilerden oluşacak kişiler politik tavırdan uzak samimi insani duyguları ve düşüncelerini ifade edeceklerdir.Öğleden sonra ise müzakere konularına ilişkin “reçete” dediğimiz önerilerini paylaşacaklardır.   MÜZAKERE   KONULARI • Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşları kendi aralarında yaşadıkları aidiyet ve kimlik sorunlarını tanımlarken neleri önceliyor? • Farklı unsurlar arasında müşterek bir kimlik algısı var mı? • Kendi kültürel kimliklerinin devamı konusunda müşterek çabaları yeterli mi? • Türkiye’de yaşanan siyasal gelişme ve süreçler Avrupa’daki Türk vatandaşlarını nasıl etkiliyor? • Avrupa’daki grupların içinde yaşadıkları yabancı toplumla kurduğu ilişkilerde Türkiye’den miras kalan sorunların rolü nedir? • Farklı bir perspektifle, Türkiye dışında yaşayanların kimlik sorunlarına yaklaşımı ve çözüm önerileri nelerdir? • İçinde yaşadıkları Alman toplumuna sağlıklı bir entegrasyon için Almanya ve Türkiye devletlerinden beklentileri neler olabilir? • Ortak vatanları olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, kendi ve sonraki kuşaklarının gelecek tasarımındaki yeri nedir?   HAZIRLIK KOMİTESİ: Prof. Dr. Vamık Volkan A.Tarık Çelenk Musa Serdar Çelebi Şefik Kantar Meryem Mudara ÇALIŞTAY  DAVETLİLERİ ALMANYA   Ahmet Külahçı (Gazeteci / Hürriyet Berlin) Ahmet Özay (Gazeteci) Ahmet Ünalan (Hür Türk Gen. Bşk. Yrd.) Alaattin Diker (Sosyolog) Ali Atalan (Eski Milletvekili / Sol Parti) Ali Kılıçarslan (Gazeteci) Ali Kızılkaya (Almanya İslam Konseyi Bşk.) Alişan Hızlı (Almanya Alevi İslam Birliği Bşk.) Anter Anter (Musa Anter’in Oğlu) Arif Ünal (Yeşiller Partisi NRW milletvekili) Ayten Kılıçarslan (Müslüman Kadınlar Birliği) Cem Özdemir  (Yeşiller Partisi Eşbaşkanı) Dr. Askim Müller Bozkurt (Araştırmacı) Erdal Tekin (Sos. Demokrat  Halk Dernekleri Fed.) Erhan Kocalar (Duisburg Bel. Bşk. Yrd.) Günay Arslan (Gazeteci ) Hamide Akbayır (Eski Milletvekili / Sol Parti) Hasan Özdoğan (Avrupalı Türk Demokratlar Birliği Bşk.) İzzet Çiftçi (Avrupa Türk İslam Birliği) Kenan Kolat  (Avrupa Türk Toplumu Bşk.) Mahmut Aşkar (ATİB/Gazeteci – Yazar) Mahmut Çebi (Gazeteci / Zaman) Mahmut Şakar (Uluslar arası Hukuk ve Demokrasi Derneği) Mehmet Ali Ölmez (Sosyal Danışman) Mehmet Ece (Yazar) Mehmet Şahin (Barış Meclisi Üyesi) Metin Bozdağ (Araştırmacı) Metin İncesu (NAVEND Bşk.) Metin Özsınmaz (Eğitimci) Muhsin Ceylan (Gazeteci – Yazar) Murat Soycengiz (İş Adamı-Ekopolitik Danışmanı) Musa Serdar Çelebi (ATİB Kurucu Gen. Bşk.) Nidal Hawari (Araştırmacı) Nijat Bakış (Dersim Cemaati Bşk.) Oğuz Üçüncü (İslam Toplumu Milli Görüş Gen. Sek.) Orhan Aras (Yazar) Osman Okkan (Gazeteci) Özlem Demirel (Eski Milletvekili / Sol Parti) Prof. Dr. Hacı Usluca (Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı) Prof. Dr. Recep Keskin (Avrupalı Türk İşadamları Derneği Bşk.) Prof.Dr. Ali Dere (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Bşk.) Rüstem Polat (Seyit Rıza’nın Torunu) Sabriye Supçun (Almanya Türk Toplumu / Sosyal Demokrat) Salih Altınışık (Avrupalı Türk Demokratlar Birliği Gen. Sek.) Selahattin Çakırgil (Yazar) Serdar Yüksel (Milletvekili / SPD) Songül Toprak (Gazeteci) Şefik Kantar (Gazeteci-Yazar) Şengül Şenol (Gazeteci / Zaman – Politikacı / Sol Parti) Tayfun Keltek (LAGA -Yabancılar Meclisleri Birliği- Bşk. / Sosyal Demokrat) Yaşar Bilgin (RTS-Almanya Türk Vatandaşlar Konseyi Bşk.) Ziya Pir (Gazeteci-Yazar) TÜRKİYE A.Tarık Çelenk (Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği-Ekopolitik) Cevat Öneş (Emekli Bürokrat-Yazar) Dr. Gamze Kona (Akademisyen) Kadri Gürsel (Gazeteci-Yazar-Milliyet) Şirin Payzın (Gazeteci-Cnn Türk) Ezgi Başaran (Gazeteci-Yazar-Radikal) Namık Kemal Durukan (Gazeteci-Milliyet) Şenay Yıldız (Gazeteci-Akşam) Çetiner Çetin (Gazeteci –Y.Şafak) Turan Sarıtemur (Liberal Kürt Ayd.Pltf.Bşk.) Sedat Yurttaş (DEP Eski milletvekili) Bayram Bozyel (HAK-PAR Gen. Bşk.) Meryem Mudara (Bilkent Dr. Öğr.-Ekopolitik -Araştırmacı) Uğur Serhan Özcan (Ekopolitik-Araştırmacı) Yasir Enes Aykanat (Ekopolitik-Araştırmacı) Esra Çimen (Ekopolitik-Araştırmacı) Gizem Şenyurt (Ekopolitik-Araştırmacı) Takvim ve Çalışma Planı 25 Mayıs Cuma 13.00   İstanbul S.Gökçen’den Düsseldorf’a hareket 15.00   Heyetin Düsseldorf’a varışı 16.30   Köln NH Otele varış 16.30 - 18.00  Otele yerleşme ve dinlenme 19.00 – 21.00  Akşam yemeği ve program detaylarının gözden geçirilmesi   26 Mayıs Cumartesi 7.30 – 8.30      Kahvaltı 9.00 -10.00      Kayıt işlemleri ve salona giriş 10.00 – 13.30  Katılımcıların tanışması    Programın takdimi    Ön oturum 14.00 – 15.30  Öğle yemeği 16.00 – 18.30  Ana oturum 19.30 – 21.00  Akşam yemeği 21.00 – 24.00  Müzikli serbest program Paralel: 21.00 – 24.00  Seçilen kişilerin sonuç bildirgesini hazırlamaları   27 Mayıs Pazar 8.00 – 9.00   Basın mensupları ile kahvaltı 9.30 – 11.00  Basın toplantısı ve basınla sohbet 11.00 – 13.00  Basına kapalı genel değerlendirme    Sonuç oturumu 14.00 Öğle yemeği 16.30 S.Gökçen’e hareket Akşam Gazetesi  

Reşbîn (not verified)

Mon, 2012-05-28 12:45

TBÇ : ALMANYA ÇALIŞTAYI   Share on facebook Share on twitter Share on google Share on live Share on myspace Share on favorites 2008 yılından bu yana, Türkiye'deki kimlik sorunlarına ilişkin çeşitli gayri-resmi diplomasi toplantıları yürüten Ekopolitik, bu toplantıların ilk Avrupa ayağını "Türkiye'nin Büyük Çatısı: Avrupa-Almanya Durağı" adı altında, 26 Mayıs 2012'de Almanya'nın Köln şehrinde gerçekleştirdi. NH Mediapark'taki toplantıda, farklı kimlik gruplarına mensup Türkiye'den 16, Avrupa'dan ise 31 olmak üzere toplamda 46 katılımcı yer aldı. Toplantıda, Avrupa'da yaşayan T.C. kökenli vatandaşların kimlik, aidiyet ve entegrasyon başta olmak üzere çeşitli sorunları, Alman ve Türk hükümetlerinden beklentileri, özellikle Kürt Sorunu başta olmak üzere, etnik veya dinsel kimlikle alakalı sorunlara Avrupa'daki vatandaşların yaklaşımları, Avrupa'da bu sorun çerçevesindeki örgütlenmelerin Türkiye'deki çatışma ortamı ile olan etkileşimi gibi konular masaya yatırıldı. Genel olarak toplantıda öne çıkan temaların başında hem Avrupa'daki T.C. kökenli vatandaşların gittikleri ülkelerde hem de T.C.'deki farklı kimlik gruplarına ait vatandaşların ülkemizde karşılaştıkları "asimilasyon/entegrasyon" politikaları ve bu grupların birbirlerini anlamaya yönelik empati kurmalarının gerekliliği yer alıyordu. Buna ek olarak, yakın siyasi-tarihi süreçlerde yaşanan travmalar ve bunların etkileri, "misafir işçi" statüsü ile gelen ve artık üçüncü nesille birlikte Avrupa'da kalıcı bir hayat kuran vatandaşların politik/hukuksal düzlemlerde karşılaştıkları sorunlarla, bundan farklı olarak 1980 sonrası Türkiye'deki siyasi durum çerçevesinde Avrupa ülkelerine göç etmiş, politize olmuş vatandaşların sorunlarının benzerlik ve farklılıkları üzerinde duruldu. Kürt sorununa ilişkin olarak Türkiye ile olan duygusal bağın ya yaşanan travmalar çerçevesinde kopması ya da hâlâ devam etmesi durumlarının yarattığı olumlu veya olumsuz etkiler ve özellikle sorunun çözümü için gerekli olan diyalogun sağlanmasına ve toplantıların devam ettirilmesine yönelik temenniler toplantı süresince sıklıkla dile getirildi. Prof. Dr. Vamık Volkan'ın ağaç modeli temel alınarak yapılan bu çalışmada, ilk kısımda Avrupa ülkelerine göç etmiş farklı gruplardan vatandaşların sorunları konuşuldu. Daha sonraki kısımlarda ise başta Kürt diasporası olmak üzere, Kürt sorununa ilişkin muhatap kabul edilebilecek grupların hangileri olduğundan ve bunlara ilişkin ne tür çalışmaların yapılması gerektiğinden bahsedildi. Toplantıya BDP kanadından ve diasporada silahlı mücadeleden yana olan gruplardan temsilcilerin katılmamış olmalarının toplantının temsil gücünün yeterliliği konusunda bazı katılımcılarda yarattığı çekincelere rağmen genel olarak toplantının hedeflenen gündem maddeleri çerçevesinde çeşitli konularda farklı grupları temsil gücü de bulunan katılımcılarla verimli geçtiği toplantının farklı grupların ortak bir çözüm için diyalog adına bir araya gelmelerine ön ayak olduğu ve sürdürülebilirliğinin elzem görüldüğü sıklıkla dile getirildi. Toplantıda farklı konulara ilişkin çeşitli çözüm önerileri de konuşuldu. Diyalogun gelişmesi, karşılıklı önyargıların kırılması için toplantıların diğer Avrupa ayaklarının İsveç, Fransa ve Belçika'da gerçekleştirilmesi, benzer toplantıların genç jenerasyonlar ile yeniden yapılması, Avrupa'da bu toplantıların sürdürülebilirliğine yönelik bir çekirdek ekibin oluşturulması ve eş zamanlı olarak bu sorunların Türkiye'de de, örneğin Diyarbakır'da da durum ne olursa olsun, silahlar susmasa da, konuşulmaya devam edilmesi önerileri sunuldu. Hak ve özgürlüklerin demokrasi çerçevesince hukuk tarafından güvenceye alınmasının öneminden sıklıkla bahsedildi. Özellikle, bir grubun hak ve özgürlükleri tartışılırken bunun genel demokratikleşme konusunda herkese eşit uzaklıkta politikalar oluşturacak şekilde ele alınmasının, örneğin, Kürt sorunu tartışılırken, farklı konularda yaptıkları protestolarda tutuklanan genç öğrenci eylemcilerin de durumlarının değerlendirilip tartışılmasının gerekliliği vurgulandı. Alman ve Türk devletlerinin Avrupa'da yaşayan T.C. kökenli vatandaşların durumlarına ilişkin, kendi aralarında şeffaf bilgi alışverişinin sağlanması, yurtdışında yaşayan Kürtler ve Alevilere ilişkin Türkiye'den ilgili bakanlıkların yetki alanlarının tahsis edilerek, Avrupa'da göç ettikleri ülkelerin hükümetlerine karşı kültürel hakları başta olmak üzere haklarının korunması konuları da öneriler arasındaydı. Çifte vatandaşlığın tanınmasına yönelik temennilerin yanı sıra, anayasa tartışmalarından çıkacak sonuçların önemi üzerinde de sıklıkla duruldu. Genel olarak, demokratikleşme ve açılım süreçlerinin yeniden değerlendirilmesi ve barışçıl çözüm önerilerinin tekrar konuşulmaya başlanmasının gerekliliğinden bahsedildi. Ek olarak, yöntemsel anlamda bir katkı olarak, temsil edilen grupların içerisine devlet, hükümet, polis akademisi gibi tarafların da alınarak toplantıların genişletilmesi de Ekopolitik'in değerlendirmesine sunuldu. Toplantıya katılanların listesi aşağıdaki gibidir: Aşkım MÜLLER-BOZKUT Turgut GÜNGÖR Cevat ÖNEŞ Sedat YURTDAŞ Murat SOYCENGIZ Namık DURUKAN Mehmet ÇELEBİ Musa Serdar ÇELEBİ Ziver ERMİŞ Gamze KONA Mesut TANYEL Sırrı KAMANCA Bayram BOZYEL Seyda CAN Orhan ARAS Şenay YILDIZ Ezgi BAŞARAN Ozan DEMİRCAN Turan SARITEMUR Zekeriya ALTUĞ Sedat ŞİMŞEK Mustafa ÇÖZMEZ Kadri GÜRSEL Mahmut AŞKAR Ziya PİR Çetiner ÇETİN Songül TOPRAK Zeynel Abidin KIZILYAPRAK Serif ISSI Bülent GÜVEN Sacit DİZMAN Mehmet ECE Hasan ÖZDOĞAN Mehmet Ali ÖLMEZ Mustafa DURAN Levent TAŞKIRAN Sirin PAYZIN Ahmet ÖZAY Resit GÜNER Abdurrahman DİRMAN Arif ÜNAL Ahmet EDİZ Muharrem AYALP Mazlum AYALP Ahmet ÜNALAN

Reşbîn (not verified)

Mon, 2012-05-28 12:51

Kürt sorunu Köln'de masaya yatırıldı Ekopolitik'in Avrupa'da yaşayan Türk ve Kürt toplumu temsilcilerini buluştuğu toplantı İmralı'dan vize alamayan Kürt STK'lar katılmayınca arzu edilen düzeye ulaşamadı. ÇETİNER ÇETİN / KÖLN Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği Ekopolitik'in 'Türkiye'nin Büyük Çatısı: Avrupa-Almanya Durağı' adlı toplantısı Almanya'nın Köln kentinde yapıldı. Avrupa'daki Türk ve Kürt toplumu temsilcilerini bir araya getirerek, Kürt Sorunu'nu gurbetçi ekseninde tartışmayı hedefleyen toplantıya Avrupa'nın önde gelen Kürt STK'ları katılmadı. Kürt derneklerinin tutumunu eleştiren Ekopolitik Başkanı Tarık Çelenk 'Gülten Kışanak bizzat aradı ve katılmalarını tavsiye etti. Ama sorun BDP'nin insiyatifinde olan bir durum değil' sözleriyle Kandil'den vize çıkmadığına işaret etti. PERVER'DEN DESTEK MESAJI Toplantıya programı olduğu için katılamayan şarkıcı Şivan Perver siyasi danışmanı Ziya Pir'in aracılığıyla gönderdiği mesajında 'Her kim tarafından ülkemizde toplumsal barışa destek verecek bir hizmet veriliyorsa, benim gibi halka mal olmuş bir sanatçının bunu desteklemesi çok olağan olmalıdır" dedi. Perver, Türkiye Cumhuriyeti'ni farklı etnisitelerin birlikte kurduğunu ancak bazı etnisitelerin hakkının gaspedildiğin görüşünü ifade ederek, "O zaman devlet babanın bu hakkı iade etmesi ve Türk toplumunun da bunu kabullenmesi gerekmektedir. Biz hiçbir annenin ağlamasına dayanamayan bir coğrafyanın evlatlarıyız. Arzum bu gibi organizasyonlara katkınız annelerin gözyaşlarını dindirmeye yönelik olsun' ifadelerini kullandı. GENÇ NESİL RADİKALLEŞİYOR Bernama Kurdi Radyosu'ndan Seydo Can da Kürt grupların toplantıya katılmamasını "PKK'nın onaylanmadığı sürece gelip, burada konuşamıyor olabilirler" diye açıkladı. Gurbetçi genç neslin radikalleştiğini ifade eden Can, "Eskiden olduğu gibi, 'biz kardeşiz, birlikte yaşamalıyız' söylemi yok. Ama Türkiye'de çözüm gelişirse buradaki mesele de ortadan kalkar" dedi. Diyarbakır cezaevi eski mahkumlarından, yazar Mehmet Ece de PKK'nın zeminin ortadan kaldırması gerektiğine vurgu yaptı. GURBETÇİLERDE AYRIŞMA VAR Avrupa Türk Caferiler Birliği Yöneticisi Orhan Aras ise Kürtler ve Türkler arasında bir ayrışmanın yaşandığını ancak Avrupa'da dışlanmışlığı hissedince hepsinin göçmen kimliğine büründüğünü ifade etti. Ford Fabrikasında sendika temsilciliği yapan Mustafa Sönmez de gurbetçilerin yan yana geldiğinde hemen 'Alevi misin, Sunni misin?' diye sorgulandığına dikkat çekerek, "Hiçbir Alman birbirine sen Protestan mısın, Katolik misin diye sormaz' dedi.

HeK-not (not verified)

Mon, 2012-05-28 13:27

su cumleye cok guldum "Mustafa Sönmez de gurbetçilerin yan yana geldiğinde hemen 'Alevi misin, Sunni misin?' diye sorgulandığına dikkat çekerek, "Hiçbir Alman birbirine sen Protestan mısın, Katolik misin diye sormaz' dedi. sormaz tabii henri IV protestanliktan katoliklige gecisini mazur gostermek icin sarfettigi soylenen lafi hatirladim "paris vaut bien une messe", St bartholomew gunu katliaminin (katoliklerin on binlerce protestano oldurdugu yaklasik 1570 lerdeki mezhep catismasi) son noktasidir bu. bundan sonra avrupa da bu olcekte buyuk mezhep cekismesi olmadigi icin bugun alman vatandasi sen proetsatn misin kataolik misin diye sormaz tabii. bizde ise sivas maras eli kulaginda kosede bekleyen alevi dusmanligi cap canli. ben de alevi olsam daima sorarim. ne olur ne olmaz. Huguenot lar gibi yatagimda olume yakalanmak istemem. once meseleyi haledeceksin ki adam sorasin sunni misin , nacagin nerde? diye. meraklisina soyliyeyim anasi babasi sunni olup sunnilikle uzaktan yakindan alakasi olmayan biriyim. alevi lerin tedirginligine yuzde yuz hak veren biriyirm. alevilerin tc  ye ozelikle kemalizme yapmaktan bikmadiklari hosiklikten de tiksinen biriyim. Bu hususta Turk alevilerini anlamak mumkun, kemalzimi azgin turk suniligine karsi bir siginak savunma hatti olarak gormelerinde hakli noktalar var. peki ala Kurd alevilerine ozellikle dersim alevilerine ne diyecegiz? neyse su sirada dersim sendromunu acmamak lazim. su dagitma huyumdan vazgecemedim gitti! hurmetler HeK

kamo (not verified)

Mon, 2012-05-28 16:25

hoca bak bende otomatik savunma sistemi devreye giriyor sen dersim diyince konu güzel o mindalda durmak daha iyi. bu dagitma isinde bugünlügüne vazgec surda ne güzel zikre durmusken bu yapilmaz ki

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.