Skip to main content

HDK, Biz bu Filmi daha öncede görmüştük! / Hozan Bawer

Bu yazıma başlarken HDK´yi (Halkların Demokratik Kongresi´ni) hangi Pencereden görmem gerektiği noktasında önce kendime bir hat çizdim ve buna bağlı olarakta bir Kürd ve Kürdistanlı olmamım getirdiği sorumlulukla HDK´yı Kurdistan penceresinden görmek, ama birazda empati yapmak adına Türk penceresindende incelemeyi gözardı etmedim. Sorumluluk gereği HDK´nın Genel Kurul Sonuç Bildirgesini özenle inceledim.

Nede olsa zorla, işgalle bir arada yaşayan iki ayri Ulusuz ve iki ayri Taleple karşı karşıyayız. Onların Demokratik talepleri,bizim Ulusal taleplerimiz var. Onların Toplumsal/Sınıfsal özgürlük, bizim Bağımsızlık ve Özgürlük taleplerimiz var.

Bu taleplere nereye kadar cevap verilmis diye merak ettim desem yalan olur. Çünkü ben HDK´nın mimarlarının ideolojik çizgisinin misaki milliyi aşamıyacak kadar dar olduğunu çok iyi biliyorum. Ancak 70´li yıllardan farklı neyi savunduklarını merak ettim. Gördüğüm manzara: “eski hamam, eski tas”, Sosyalizm adına Demokrat, Aydın,Özgürlükcü geçinen Türk Solu, Kürdler adina değisen hiçbir şey yok, yok, yok.

Ama haksızlık etmeyelim 1 (bir konuda) çok önemli bir değişiklik olmuş.. “Ekolojik” atılım yapılmış.

Ekolojik, Demokratik kavramlarla bizi nerdeyse tabiati ve hayvanları koruyanlar derneğinin üyeleri gibi görmeye başlamışlar. Sanki Kurdistan botanik bahçe olamamanın zorluğundan bu hale gelmiş.. Sanki varlık sorunumuz çözülmüşte birtek Ekolojik yaşam eksiğimiz kalmış…El insaf.

HDK, Kokuşmuş, marjinalleşmis, birlik olamayan, halktan kopuk Türk Solunun, kendisinin beceremediği ama Öcalanda yeniden keşfettigi Türkiyelilik sevdasıdır. 70´li Yillarda Kürd Ulusal Hareketinin zar zor sırtından attıgı Türk Solunun, yeniden abilik görevine getirilmesidir. Nihayetinde HDK, TC´nin beceriksizliğine reçete olacak TC´ci bir konseptir. Sisteme daha aktif entegre olma konseptidir.
HDK´nın ne Kürd nede Kurdistan derdi vardır.

Kürdlere yeni bir hamallık alanı açmışlar. Lazı, Çerkezi, Arnavutu, kısacası TC´de azınlık statüsünde olan bütün azınlıkları getirip bir Halk olan Kürd´lerle aynı kefeye koymuşlar. Hayvanları koruma dernegiyle, Kürd Halkının talepleri aynılasmış. Bireysel özgürlükler sorununa, dolayısıyla demokrasi sorununa baglayıp işi bitirmişler.

Üstüne üstlük kürdlere düsman olan ve tarihte Kürd katliamlarının hepsinde Osmanlı ve TC´ye ortak olan bu azınlıkların haklarını savunmayı Kürdlerin sırtına yüklemişler. Böylece Kürdlerde bu azınlıkların statüsü üzerinden demokratik taleplere entegre edilip „Şehitlerimiz onurumuzdur“ şiarıyla ne için ve kim için Şehit olduğunu bile anlayamadan „Kardes Halk“, kendini inkar etme ve sistemin parçası olma politikasının aracı edilmişlerdir.
Bu azınlıklarki, Türk´ten çok Türk´çü, Kraldan çok Kralcı olacak kadar anti Kürd ve anti Kürdistancıdırlar.

Bazıları Devrimcilik, Demokratlık veya Aydın olma adına şirin görünmek için bu ifadelerime hemen saldırmanın çabasına gireceklerdir, biliyorum ve hiçmi hiç takmıyorum. Benim şirin görünmek gibi bir derdim yok.
Apo´cu hareketin Türkiyecilik sevdası, varlığının sebeplerinden biridir.

Siz hiç Apo´cu hareketin herhangi bir Kürd örgütü veya Partisiyle birlikte hareket ettiğini duyup veya gördünüzmü? Veya siz hiç Apo´cu hareketin kendi dışında hain, ajan, işbirlikci, ihanetçi diye tanımlamadığı herhangi bir Kürd şahsiyet veya Kürd Hareketi veya Partisi tanıyormusunuz? Şêx Said ´ten tutun Barzani ve Talabaniye, Geçmişteki Kürd Ulusal hareketlerinden tutun ta bu günlere kadar uzanan mücadeleler içinde ajanlık ve işbirlikçilikle suçlamadığı bir Kürd yapılanması veya Ulusal şahsiyeti tanıyormusunuz?

Otonomi istiyenlere ilkel Feodaller, Federasyon istiyenlere Emperyalizm´in uşakları, Bağımsızlık istiyenlere Ulusalcı ilkel milliyetçiler suçlamaları yıllardır dillerinden düşmez bu zatların gözünde: Kürd´ün olan, Ulusal hak olan her talep, ya Ajanlık, ya Milliyetçilik, yada işbirlikçiliktir. Şöyle oturup düşünün bir kere : Eger bu zatlar bu suçlamaları Sosyalizm´den hareketle yapıyorlarsa, kılıfına uydurun beyler demek gerekmezmi?

-Sosyalizm, Leninizm Halkların kendi kaderini tayin hakkına karşı değildir, aksine Ulusal Kurtuluş Mücadelelerini destekler

-Sosyalizm bağımsızlık mücadelesi veren Ulusal Hareketlerin meşruluğunu savunur ve önlerinde Milli Demokratik Devrim görevleri oldugunu vurgular

“Ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesi, yalnızca devlet kurma hakkı değildir. Lenin bunu mahvetti. Lenin ve Stalin’in bunu aşırı bir şekilde devlet kurma ilkesi olarak ele almaları tarihi felaketler getirdi“. (A.Öcalan, Demokratik konfederalizm yazilarindan)

Sosyalist kılıfa uymadı.

„Birleşmis Milletler Antlaşmasındaki 55. Madde: “Uluslar arasında halkların hak eşitliği ve kendi yazgılarını kendilerinin belirlemesi ilkesine saygı üzerine kurulmuş barışçı ve dostça ilişkiler sağlanması için gerekli istikrar ve refah koşullarını yaratmak üzere Birleşmiş Milletler….“ Diye devam eder.

Emperyalist kılıfada uymadı.!

Geriye ne kaldı.. kendi uyduracakları kafa karıştırma teorileri.

Eğer savundukları ideolojik çizgi Antonio Gramsci veya Murray Bookchin´in Komünalizmi olsaydı, oturur iki beyefendininde yazılarını bir daha okur, ilkel miliyetciliğimizi birazcıkta olsa cağdaşlaştırmaya, modernite etmeye çalışırdık. Ama gelgörki ne Gramsci´nin nede Murray´ın savundukları, bunların Kürd ve Kurdistan politikalarına denk düşüyor. Aslında Kürd ve Kurdistan politikaları demek bile bu durumda tam bir acizlik sayılır. içinde Kürdün ve Kurdistan Ulusal Konseptinin olmadığı bir düsüncenin Kürd´lerle zaten bir iliskişi yoktur. Bu demagojik saptırma bilincli olarak Kürdlerin köle ilişkisini idame ettirmektir.

Hedef saptırmanın, kafa karıştırmanın tavan yaptığı bu düzmece teoriler, anlamını bilmeyenler üzerinde çok etkili olabilir. Ancak aklı başında ilimden ve bilimden nasibini alan kesim için, olsa olsa yüzyılın fıkrası ödülünü alır. Kürd Halkını bu kadar aptal yerine koymak, ona Türkiyeliliği empoze edebilmek için yedi dereden su getirmek, Kürd Halkının bütün enerjisini TC´nin demokrasi mücadelesine yönlendirmek, hamallığını yaptırtmak, hatta onları bu hayali saçmalıklar için ölümlere sürmek takdir edersinizki Kurdistan Siyaseti değildir ve olamazda.

Arabin, Farsin ve Türk´ün ortaçag zihniyetli antidemokratik yasam biçimini degiştirmek Kürdlerin görevi olamaz ve degildir.

Bu noktada Caxsorli Elo´dan bahsetmeden geçemiyeceğim. Kendisi hemşerim olur, okur yazması yoktur ama çarpıcı espileriyle meşhurdur. Geçenlerde telefonda görüşüyorduk, bana HDK´yi sordu

Abe bu HDK ne istiyi ?

  • -Türkiyeye Demokrasi, Özgürlük, Ekolojik çevrecilik vs istiyor, dedim
  • -Ekolojik ne abe?
  • -Tabiata, dolayisiyla Hayvanlara, bitkilere icin daha dikkatli ve duyarlı olmak, korumak gibi..örneğin diyarbakırın taklacı güvercinlerinin soyunun devam etmesini sağlamak, Doğayı korumak vs
  • -Heee, peki Kürdler için ne istiyi?
  • -Türkiyede yaşayan herkes için Eşitlik, Demokrasi, Özgürlük, Anayasal güvence, .. istiyor
  • -Heeee, yox abe, biz bu filmi daha öncede görmüştük, roj baş…

Roj Baş

Hozan Bawer 20.05.2012

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.