Makale yazarak “terörist” olunacağını, dahice (!) fikirlerinden tanıdığımız İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’den öğrendik. Geçenlerde, “Bilimsel terör var, Şiir yazarak, makale yazarak, karikatür çizerek,...” dedi ya, herkese parmak ısırttı. Bu tarife göre ben bir teröristim. Buna birazdan döneceğim. Dünyada hala böyle bir suç tanımı var mı, ya da olmuş muydu, bilmiyorum!
Herhalde Hitler, Stalin ve Mussolini zamanında vardı. Bugün de birçok Arap ve Afrika diiktatörlüğünde olduğunu sanıyorum. Anlaşılan İdris Naim Şahin tarihin mahkum ettiği diktatörlerden epey etkilenmiş. Yarın kürsüye çıkıp, “Islık çalarak terör suçu işliyorlar” derse, kimse şaşırmayacak. Bence bu bir marangozluk hatası değil, bir fikirsizlik ve çaresizlik halidir. AKP hakim ve savcıları da onunla aynı kafada. İdam cezası yürürlükte olsa, İran mollaları gibi her gün adam asacaklar. Binlerce siyasetçi ve düşünürü ipe sapa gelmez suçlamaların hedefine koyup hapishanelere kapattılar. Aslında her dosya buna bir örnektir. Kimi avukatlık yaparak, kimi BDP yönetiminde yer alarak, kimi fotoğraf çekerek, kimi gazetecilik yaparak “terörist” olmuş!
Kendimden örnek vereyim. Beni, Gençler Ölmesin Ocaklar Sönmesin “GEOS” adına bir defa gidip görüştüğüm Öcalan’ın kuryesi olmakla suçluyorlar! Bu suçlamayı yaparken herhangi bir delie dayanma ihtiyacı da duymuyorlar. “Bu konuda zerre kadar bir delil varsa gösterin” diyorum, boş boş gözlerime bakıyorlar. Kuryelik hikaye, işin aslı şudur: AKP yönetimi yazdığım makalelerden çok rahatsız oluyordu. Bunu kulislerdeki konuşmalarından biliyorum. Onlar makalelerimden rahatsız olunca savcılar talimatla hemen harekete geçti. Ben deböylece “makale teröristi” oldum. Ama ne acıklı bir hal ki, gizlisi saklısı olmayan o makalelerden başka önüme koyabilecekleri hiç bir şey yok. Ama bir “makale teröristi” olarak hapishaneye atılışım çok iyi oldu. Çünkü Gizli Humeynicilerin keli göründü, onca cafcaflı laflarına rağmen, düşüncenin hala çarmıhta olduğu bir defa daha ortaya çıktı. Peki, KCK adı altında sürdürülen bu operasyonlar AKP’nin murat ettiği sonuçları yaratabilecek mi? Uzak ve yakın tarih bunun mümkün olmadığını söylüyor. Tarih okumak zor geliyorsa, merak edenler Kürtler arasında bir seçim anketi yapsınlar. BDP’deki yükselişi gördüklerinde onlar da şaşırıp kalacaklar.
İstanbul emniyetinde gözaltındayken polis yetkilileri bu operasyonların nasıl bir sonuç doğuracağını sordular bana. “AKP yönetimi düdüklü tencerenin hava deliklerini kapatıp altına kürekler dolusu ateşler atıyor. Böyle giderse tencere patlayacak” dedim. “Seçimden sonra korkunç şeyler olacak” diyerek, televizyonlarda feryat ettim. Ama kimseye sesimi duyuramadım. Ne yazık ki, seçimden bu yana en az 600 genç hayatını kaybetti. Karar vericiler çatışmalarda, operasyonlarda çocuklarını kaybetmişanne ve babalar olsaydı, eminim bu kan bir günde dururdu. O anne ve babalar acılarını yüreklerine gömüp bu kördüğümü çözerdi. Gel gör ki, karar vericiler hükümetler olunca durum değişiyor. Dediğim gibi, AKP hava deliklerini kapattığı tencerenin altına kürekler dolusu ateş atıyor. Bakalım tencerenin çeliği sıkışan gazın basıncına daha ne kadar dayanacak? Böyle sürerse korkarım ki, kötü şeyler olacak! Sonuç olarak, AKP çok tehlikeli bir proje uyguluyor. Sivil siyaset bu kanlı projeyi boşa çıkartacak alternatif projeler yaratma yükümlülüğü altındadır.