Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 2 January 2012

 
1943 yılında Van nın Özalp ilçesinde kaçakçılık yaptıkları gerekçesi ile 33 Kürt
köylüsü Faşist-sömürgeci Türk devletinin ordusunda orgeneral olan Mustafa Muğlalı
tarafından topluca imha edilerek soykırımcılık yapıldığından,Ahmet Arif, 33 Kurşun
başlıklı şirinde;”Pasaporta ısınmamış içimiz,budur katlimize sebep suçumuz”
demekteydi.Türk tarihindeki genel ve lokal soykırımlar devletin merkezi politikası
ve resmi ideolojisinin bir sonucu olduğundan,Orgeneral Mustafa Muğlalı nın insanlık
suçu oluşturan eylemine rağmen, isminin kışlalara ve işhanlarına verilerek
sahiplenildiği bilinmektedir.Kürdistanlıların içlerinin pasaporta ısınmamasının
sömürgecilikten kaynaklanan iki temel nedeni vardır.Birincisi;Kürdistanlıların
Ülkesi Kürdistan, kendi halkının rızası dışında bölünüp çevredeki işbirlikçi
sömürgeci devletlere paylaştırıldığından,Kürdistan ulusu pasaporta
ısınamamaktadır.Kürdistan ulusuna; ülkesinin bir yerinden değer biri yerine
geçerken,pasaport kullanmak durumunda bırakılmak tuhaf gelmektedir.Sömürgeci Türk
devleti için” kaçakçılık olan eylem”,Kürdistan köylüsü için Ülkesi Kürdistan nın bir
yöresinden, diğer bir yöresine giderek alışveriş yapmak
algısıdır.İkincisi;Kürdistanlılar,sömürgecilerin kaçakçılık olarak nitelendirildiği
alışveriş eylemlerinin sonucunda hapis,para cezası ve katıl edilebileceklerini
öngörmesine rağmen,ülkelerini gasp etmiş sömürgeci devletlerin sömürge ekonomisinin
doğurduğu zorunluluk sonucunda,50 bin lira kazanmak için bu risklerin tümünü
üstlenmeye mecbur duruma da sokulmuş bulunmaktadır.Sömürgeci Devletlerin
metropollerindeki zenginlik,Kürdistan nın yoksullaştırılmasının
ürünüdür.Kürdistan,sömürgeci devletlerin mal ve sermaye ihraç ederek yan bir Pazar
olarak kullandıkları,yer altı yer üstü zenginliklerini kendilerine
taşıdıkları,emekçilerinin emeğini en ucuz şekilde sömürge ekonomisine artı değer
transferi yaptıkları için,bütün zenginliklerine rağmen ulusu ile birlikte
yoksullaştırılmış bir ülke durumundadır.Türkiye, bu nedenler ile sömürgeci bir
devlet iken,Kürdistan günümüzde dahi klasik sömürge durumundadır.Klasik
sömürgecilik; soykırım yapmaksızın kurulamaz ve soykırımlara devam etmeksizin
sürdürülemez.Sömürgeciliğin doğurduğu ağır yoksulluk,Kürdistanlıların eli bin lira
için yaşamını verme riskini üstlenmesine yol açmaktadır.İşte sömürgeciliğin
doğurduğu bu sonuç nedeni ile 2011 yılının son günlerinde,büyük çoğunluğu çocuk
yaşta bulunan 36 Kürt köylüsü de soykırım eylemine maruz bırakılmış
bulunmaktadır.Türk devletinin genel kurmay başkanın ve başbakanlarının basın
açıklamalarına bakıldığında ise,şekli bir pişmanlık veya özür deyimi dahi
görülmemektedir.Türk devleti yaklaşık yüzyıldır, Kürt köylüsünün bu alışverişi
yaptığını,bütün geçiş noktaları ile bilmektedir.Bu durumda eylem bilinçlidir.
 
Faşist, sömürgeci ve emperyalist Türkiye nin 2011 yılının son günlerinde Mustafa
Muğlalı türünden diğer bir lokal soykırımı gerçekleştirmesinin politik nedenleri
bulunmaktadır.Türk devleti,Kürdistan nın Güneyini ve Suriye nin sömürgeciliği
altında bulunan Batısını işgal etme ve bir tampon bölge oluşturma hazırlığı
içerensindedir.Türk devletinin işgal ile tampon bölge oluşturmadaki amacı, Suriye ye
yönelik bir eylemde bulunmak değildir.Türk devleti Kürdistan’ın ve Kürdistanlıların
önünü almaya yönelmektedir.Güney Kürdistan dan sonra,Suriye nin çözülmesi ile
birlikte Batı Kürdistan da da bir Kürt iktidarının ortaya çıkmasının küvetle
muhtemel olması,ikisinin birleştirilmesi veya Doğu Kürdistan nın  da aynı süreci
izlemesi karşısında,sömürgeci devletlerinin Kürt çemberi denilecek bir kuşatma
altına girerek,  kendi egemenliği altındaki Kürtleri dahi kontrol edemez duruma
düşeceğini hesapladıklarından,müdahale etmek istemektedirler.Batı Kürdistanlıların
Suriye nin çözülüşü ile birlikte,karakollara önce girerek silahları toplamaları ve
kimseyi alana sokmamaları gerekmektedir.Aksi takdirde Suriye Başçılarının yerine
iktidara gelebilecek bugünkü Arap muhalefetinin de aynı sömürgeci zihniyet ve
pratikle kendilerine yaklaşacaklarını ve hiçbir şey elde edemeyeceklerini bilmek
zorundadırlar.Sömürgeci Türkiye de, bir taraftan sahte “açılım” söylemleri ayyuka
çıkartılırken, diğer taraftan da Demokratik Cumhuriyetçilere yönelik olarak yapılan
operasyonlar tüm hızıyla birlikte sürdürülmektedir.Ortadoğu nun ve Balkanların
merkezinde bulunacağı bölgesel savaşların çıkması kesin iken,bu bölgesel savaşlarda
ABD,İngiltere,Fransa,Kanada,İsrail merkezli ittifaka  karşılık olarak;Rusya ve Çin
nin istedikleri taviz ve güvenceleri almamaları durumunda; İran ve Suriye gibi
devletlerin yanında savaşa dahil olmaları üzerine,üçüncü dünya savaşının da çıkması
da küvetle muhtemeldir.İşte asgari düzeyi  bölgesel bir savaş olan ve azami düzeyi
de 3. dünya savaşı olabilecek bir uluslararası çatışmanın kapıda durduğu,Kürdistan
da operasyonlara hız verilmiş bulunduğu,sömürgeci Türk devletinin Kürdistan nın
batısına ve güneyine  yayılarak işgalci bir güç olarak tampon bölge kurmaya
yöneldiği bu süreçte,Kürdistan nın Kuzeyinde halk kitlelerinin bütün kesimleri ile
sindirilerek teslim alınabilmesi için, Uludere soykırımı gerçekleştirilmiştir.Ayrıca
Faşist Sömürgeci Türkiye,bugüne kadar “siyasi suç” diye nitelendirdiği eylemler
dışındaki eylemlerin peşine  düşmeyen, yada düşemeyen bir devlet durumunda iken,36
Kürt köylüsünü savaş uçakları ile topluca imha ederek,Kürdistan nın Kuzeyindeki her
türden eylemin peşine düşeceğini göstererek,esasen bütün alanlarda iktidarını
alternatifsiz olarak yeniden yerleştirme ve göstermeye başlayarak,siyasi çalışma
içerisinde bulunmayan Kürdistanlılar da dahil olmak üzere bütün kesimleri sindirerek
teslim almaya yöneldiğini ilan etmiş bulunmaktadır.Sömürgeci ve faşist Türk
devletinde bir yanı ile iktidardan indirilmiş olmalarına rağmen, devletinin
içerisinde iktidar mücadelesine devam eden İttihatçı-Kemalist kanada tabi
kontraların, ittifak ilişkisi içresinde bulundukları İran molalarının ve Suriye Baas
rejiminin kontraları ile birlikte,söz konusu toplu imha eylemini bir provokasyon
çerçevesinde gerçekleştirerek,yada gerçekleşmesine yol açarak Türk ordusu
aracılığıyla yeniden iktidar olmak açısından gerekli ortamı yaratmayı hedeflemiş
olmaları da ihtimal dahilindedir.
 
Sonuç itibari ile nerden bakılırsa bakılsın, yüzyıla yakın bir zamandır Türk
devletinin bilgisi dahilinde yapılan alışveriş olayını termal kameraları,insansız
hava araçları ve muhbirleri ile izlemekte oldukları aşikardır.Bu durumda 40 köylü
ile önlerinde yol alan 70 yük hayvanlarını görebilecek öküzlerin bile,Kürdistan nın
doğusundan Kuzeyine doğru gerillaların geçiş yapmakta olduğu sanısına kapılmayacağı
da aşikardır.Faşist sömürgeci devletin,bütün sınır boylarını ve güzergahları kontrol
etmek için soykırım yaparak,alışveriş ilişkisine son vermek istediği,sosyo ekonomik
ilişkiyi ortadan kaldırmaya yöneldiği aşikardır.Türk genelkurmayının ve başbakanının
basın açıklamalarına bakıldığında da, en ufak çerçevede ve şekli dahi olsa herhangi
bir pişmanlık veya özür deyimine de rastlanmamış olduğu, askerlerinin reflekslerini
kontrol etmek istemedikleri anlaşılabilmektedir.Yani toplu imha eylemi;bir kaza
neticesinde ortaya çıkmış değildir.Bilinçlidir,kasıtlıdır,özetlediğimiz politik
nedenler ile gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.Nerden bakılırsa bakılsın,36
insanımızın Şırnak Uludere de toplu imha sürecinden geçirilmiş bulunması,1948
yılında Birleşmiş Milletlerde kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve
Cezalandırılması İçin Uluslararası Soykırım Sözleşmesinin 2 ve 3. maddelerine göre
soykırımdır,insanlık suçudur.Yerel ve uluslararası palanda da olay bu çerçevede
ortaya konulmalı ve bütün sorumluların bu insanlık sucundan cezalandırılarak teşhir
edilmeleri sağlanmalıdır.31 12 2011
 
                                                         Devrimci Demokrat Avukatlar
Grubu Sözcüsü Avukat Medeni
Ayhan

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.