Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 8 November 2011

BDP; Uluslararası siyaset alanına!

Genel seçimlerden bu yana yaklaşık olarak beş ay geçti. Seçim sürecinde Erdoğan'nın „idam" uslubu ve YSK'nın hak ihlallerine rağmen seçimlerden sonra yeni anayasa çalışmalarına başlanması beklentisi Türkiye'de geniş çevrelerde 'yeni' bir sürece girme umudunu diri tutmuştu.

Bu umut mevcut toplumsal ve siyasi sorunların demokratik, katılımcı ve barışçıl yöntemlerle ele alınabileceği anlamına geliyordu ve en acil/temel mesele olarak da Kürd-Türk çatışmasının barışçıl ve siyasi bir çözüme evrilebileceğini ifade ediyordu!

Özellikle liberal Türk kesimleri, sivil toplum örgütleri ve köşe yazarları, BDP'ye YSK kararına karşı protesto tutumundan vazgeçmesi ve Türk meclisine dönmesini çağrısında bulunurken bu umuda dayanmıştı. Bazı Kürd sivil toplum örgütleri ve şahsiyetleri de Türkiye'den gelen bu çağrılara eşlik etmişti.

Nihayetinde BDP'li milletvekilleri bir kez daha uğradıkları haksızlıkları, seçim sürecinde Bismil'de polis kurşunu ile yitirdiği Kürd genci İbrahim Halil'in acısını da yüreğine gömerek, 'yeni' süreçten umutlu olan çağrıcılara yanıt vererek Türk meclisine geri döndü ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda „koşulsuz ve şartsız" yer aldı; „1921 anayasasının ruhunu taşıyan bir anayasa" umudu ile! (Yeni bir model arayışı içinde iken, doksan yıl geriye kilitlenmenin talihsizliği de ayrı bir tartışma konusu)

Ancak tüm bu olup bitenlerden sonra bugün Kürdistan'da yaşananlar 'yeni'ye dair bütün umutları yeniden gömerken, Kürdleri başka bir 'yeni' süreçle karşı karşıya bırakıyor.

Başta BDP olmak üzere, sivil Kürd muhalefetine karşı yargısal operasyonlar genişleyerek sürerken, meydanlarda toplanan Kürd kitlelerine karşı polis saldırıları artarken, askeri harekatlar yeniden savaş kurallarını ve uluslararası hukuku da çiğneyerek Kürdistan'ın Güneyi'ne kadar uzanıyor.

Türk devlet yöneticilerinin „idam" ile başlayan ve „intikam" söylemleri ile devam eden uslupları ve uygulamaları artık Kürd dinamiklerine karşı uzun vadeli ve çok yönlü bir konsepte dönüşmüş durumda.

Bir yandan PKK'ye karşı nihai bir askeri zafer hedeflenirken, diğer yandan sivil Kürd siyasetinin hareket marjını daraltarak, Kürdleri en cılız ve güçten düşürülmüş halleri ile vaad edilen 'yeni' sürece dahil etme hesabı yapılıyor.

Kürdlere karşı yıllardır uygulanan inkar ve imha politikasının yeni tanımlanması ise; ''Kürd siyasi dinamiklerinin belini kırmak'' olarak beliriyor! Türk stratejler bu hesabı; ''PKK güçlü iken müzakere edilmez'' diye formüle ediyor!

Bu konseptin ne kadar hayat bulacağı tartışma götürürken, böylesi bir ortamda demokratik ve çoğulcu bir yeni anayasa umudu beslemek „acı bir ironiden" de öteye gittikçe Kürd kamuoyunda AKP'nin Kürd siyasi dinamiklerini zamana yayarak tasfiye etme politikasına hizmet ettiği düşüncesine yol açıyor.

BDP zaman kaybetmeden, AKP'nin bu politikasını hem Türkiye, hem de dünya kamuoyunda teşhir etmeli ve şu anda mağduriyet durumundan dolayı elde ettiği sempatiyi siyasi desteğe çevirmeli.

Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na henüz yer almaya devam ederken Kürtlerin vazgeçilmez hak taleplerini net olarak sesli ifade etmeli ve AKP'nin anayasa değişikliği üzerinden Kürtlere dayatmacı siyasetine sonsuz kredi vermeyeceğini deklare etmelidir.

Aynı zamanda BDP hem Kürd davasının uluslararası boyutunun, hem de Türkiye'nin ‚Arap Baharı' sonrası uluslararası siyasetteki yeni rolünün bilinci ile uluslararası siyaset alanına ağırlık vermelidir. Kürdlere karşı uygulanan askeri, polisiye ve yargısal operasyonların derhal durdurulması için diplomasi kanallarını da etkin bir şekilde kullanmalıdır. Dünya politik merkezlerinin Türkiye'yi yakın takibe aldığı bu konjöktörde ortaya çıkan fırsattan yararlanılmalıdır. AKP'nin Kürt siyasi dinamiklerini tasfiye çabalarını engellemek için enternasyonal destek bulmanın yolları aranmalıdır!

Bu bağlamda dikkate alınabilecek ilk adres olarak akla Avrupa Birliği geliyor. Her ne kadar AB şu günlerde kendi iç krizleri ile meşgul ise de Avrupa Komisyonu'nun 12 Ekim'de sunduğu Türkiye İlerleme Raporu ve Genişleme Stratejisi Belgesi, BDP'nin bu alanda bir parça elini güçlendiriyor.

Türkiye ve Kürdistan meydanlarında her gün Türk güvenlik güçlerinin saldırılarına maruz kalan BDP milletvekilleri buna karşılık eylem ve taleplerini uluslararası siyaset alanlarına taşımalı ve Ankara'ya bağlılık ilkesinin ‚zorlayıcı bağlılığına' bu denli mecbur olmadıklarını anlamalı!

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.