'Bask örneği Türkiye'deki Kürtlere yetmeyecek'
08:35 / 11 Temmuz 2011
İSTANBUL - 1998-2000 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanlığı'nda görev yapan Henri J. Barkey 12 Haziran seçimlerinin galibinin AKP ve BDP olduğunu söyledi.
Arap Baharı'nın Kürtler üzerindeki etkisinin büyük olduğunu anlatan Berkey ‘’Meclis'e girerse, AKP'ye asıl muhalefet BDP olacak’’ diyor.
‘’ABD'de birisi bana 'Bask örneği Türkiye'deki Kürtlere yetmeyecek, Türkiye'deki Kürtler daha ileri gitmeyi düşünüyorlar' diye bir yorum yaptı’’ diyen Berkey’e göre ‘Güneydoğu'da kendi kendine çalışan bir organizma var ve bu organizma devamlı gelişip, değişiyor.
Akşam gazetesinden Şenay Yıldız’ın sorularını yanıtlayan Barkey’in görüşleri özetle şöyle:
MUAZZAM BİR ORGANİZASYON ‘’Bu seçimlerin bir galibi daha var: BDP. Çünkü, Türkiye'nin mevcut sisteminde bu kadar bağımsız milletvekili çıkartılması için sadece oy almak değil, kimin hangi oyu kime vereceği gibi muazzam bir organizasyon da gerekiyor. Seçimlerden çok güçlenerek çıkmış bir BDP var karşımızda ve artık Kürt sorununu çözme açısından adresin kim olduğu konusunda şüphe yok. Bu sonuç, BDP'yi de meşrulaştırdı.
Kürtler açısından bu seçimler çok önemliydi. Herkes 'Yeni anayasa yapılacak, Kürt sorununun çözümünde adım atılacak' diye bekliyordu. Şimdi bu yaşananlar durumu daha gerginleştirdi. Hatip Dicle'ye giden halk oylarının gasp edilmesi söz konusu. Daha önce de DTP kapatıldı, HADEP kapatıldı... Aynı filmin tekrarı gibi görünüyor onlara. Dolayısıyla, 'Demokratik çözüm arıyoruz ama devlet yine önümüzü kapatmaya çalışıyor' diye düşünüyorlar. Muazzam kızgınlık ve bıkkınlık var Kürtlerde.
DİYARBAKIR’DA TOPLANMA BDP’nin Diyarbakır'da toplanma meselesi kurumsallaşmanın getirdiği özgüvenle verilen bir mesaj. Şunu diyorlar: 'Bakın artık size yalvarmayacağız. Denklem değişti, sizin de bize gelmeniz lazım. Bizim elimizde de kozlar var.' Ve o kozların içinde en önemlisi uzun zamandır BDP'nin bahsettiği sivil itaatsizlik.
BİR SÜRÜ YENİ YÖNTEM BULACAKLAR Arap ilkbaharının da Kürtler arasında önemli etkisi olduğunu unutmamak lazım. Bu bile Güneydoğu konusunda onlara farklı fikirler veriyor. Aslında sivil itaatsizlik mevhumu, Arap ilkbaharından çok daha önce konuşuluyordu Türkiye'de. Bence bir sürü yeni yöntem bulacaklar. Kürt meselesinde roller ve konumlar yavaş yavaş değişiyor.
ÇOK KURUMSALLAŞMIŞ, İLERİ GİDEN BİR YAPI Yavaş yavaş, toplumsal bir güce ulaştıklarını hissediyorlar. Kürtler kim olduklarını biliyorlar, güçlerinin farkındalar, kendi kurumlarını kuruyorlar aslında bir süredir. KCK davasındaki iddianameyi incelerseniz, orada bir çeşit anayasaları var. Çok kurumsallaşmış, biraz ileri giden bir yapı var. Güneydoğu'da belediyeler bir süredir BDP'nin elinde olduğu için orada bir kurumsallaşma gerçekleşti. O kurumsallaşma, yeni bir devlet değil, ama bir dereceye kadar devlete paralel bir algı oluşturdu. 'Bundan sonrasında bu mesele nereye gidecek?' diye düşünmeye başlamamız lazım. Artık Güneydoğu'da kendi kendine çalışan bir organizma var ve bu organizma devamlı gelişip, değişiyor.
BASK MODELİ YETMEZ Geçenlerde ABD'de birisi bana 'Bask örneği Türkiye'deki Kürtlere yetmeyecek, Türkiye'deki Kürtler daha ileri gitmeyi düşünüyorlar' diye bir yorum yaptı. Ben hiç kani değilim buna. Fakat şu var ki, 10 yıl önce Bask Modeli'ni Türkiye Kürtlere önerseydi öpüp, başlarına koyarlardı. Gidişat böyle sürerse AKP veya Türkiye yeni açılımdan da bir şey çıkaramazsa... Her bir ön çalışmayla şartlar değişiyor... Türkiye'de olduğu gibi, Güneydoğu'da da şartlar değişiyor. Çok daha fazla şeyler isteniyor.
MİTTERAND’IN YAPTIĞI Demokratik Özerklik ile 'Biz Güneydoğu'da bazı kararları kendimiz alacağız. Sırf merkez karar vermeyecek' diyorlar. Bu, bahsettiğim 'paralel kurumsallaşmanın' bir parçası...
Şu anda kimse buna federasyon demeyecek. Türkiye her zaman Fransa'yı model aldı ama Mitterand'ın yaptığı gibi ademi merkeziyet yapmadı.
Entegrasyon önemli olabilir ama Türkiye'de mobilizasyon arttı. Bırak, orayı en iyi bilen insanlar yönetsin! En iyi bilen insanlar, oranın insanları. Federasyon tartışmasından önce, Güneydoğu'da bu değişimin aslında herkes için yararlı olduğunu görmek gerek.’’