Cibranlı Xalid Beg’in 1918 yılının başında Dersim’e geçtiğine dair elimizde hiç bir belge yoktur. Eğer bu konuda belge ve kaynak varsa ortaya koymak gerekir. Kürdlerin kendi aralarındaki dinsel ve mezhepsel farklılıkları Kürd düşmanları tarafından sürekli kaçınmaktadır. “Şafi” Kürdlerden Xalid Begê Cibrî’nin Dersim’e hiç bir kan dökülmeden gidişi(1919), CHP’nin başında olduğu Türk devletinin Dersim’de yaptığı katliamlar kadar kollektif hafızadan yer almıyor!!! Belge ve ciddi kaynaklar olmadan Xalid Beg’in 1918 yılının başında Dersim’de olduğunu söylemek, yeni spekülasyonlara zemin hazırlamaktan başka bir şeye yaramıyor.
Şimdilik bu konuyu kapatıyorum.
Şûra meselesine yeniden dönersek iyi olur. Bu konuda Davut arkadaş şöyle yazıyor:
“Doğu ve Batı Dersim adına toplantıya Katılan Alişan ve aliser beyler, Bir araba ve 16 Atlı ile Dersime gitti ve Dersim ileri gelenleri ile bir toplantılar yaptı. Bu toplantılarda Dersimlilerin Şuura hükümetine aktif şekilde katılmas ı kararlaştırıldı ve yapılan seçimlerle Hozat, Polemor, kızılkilise Mazgert ve Plurdan halk temsilcileri seçildi. Bu temsilcilerden ismi bilinenler, Use Seydali, Ağaye Piremed, Memo Loliz,, Ali, ve Çeko dur..Batı Dersimdende Alişan Bey iki Delege ile gelir.”
Aktüel olarak ellimizde Dersim’de seçimlerin yapıldığı ve temsilcilerin seçildiğine dair bir belge yok. Daha önce Muradov Paşa’nın Alişêr ile “Kürdistan ve Ermenistan” meselesinde anlaşmadıklarını kaynaklara dayanarak yazmıştım.
Davut’un burada Doğu ve Batı Dersim delegeleri olarak yazdığı isimler Alişan bey hariç diğerleri Doğu Dersim aşiret reisleri yada ileri gelenleridir.
Doğu Dersim’den Erzincan’a giden bu aşiret reisleride Muradov ile bir anlaşmaya varamıyorlar.
Ayrıca Alişan Bey’in o süreçte Erzincan’a gidip gitmediğine dair hiç bir belge yok. Zaten Alişêr Efendi ilişkilerini koparmış ve Dersim’e çekilmiştir. Alişan Bey niye gitsin?
Alişan Beylerin Erzincan’a gitmeleri yada Şûra’ya katılmaları sorununda tam tersi durumunu doğuracak bazı veriler var ellimizde ...
Alişan ve Haydar Beylerin 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa tarafından Suşehri’nde gözaltına alınmaları meselesi var.
Dr. Nuri Dersimi Alişêr’in Ruslarla ilişkiye girmesi ve Kürdistan uğruna pratik faaliyetler içine girdiği dönem de “Kürd reislerinden Alişan ve Haydarla görüşülüp ve takip edilecek hareket hattı tespit edilerek Dersimlilerle işbirliği meselesi kararlaşmak üzre iken, 3. Ordu kumandanı Vehip Paşa Alişan ve Haydarı ordu merkezine getirterek göz hapsi altına almış ve Dersimle irtibatlarını kesmişti.” diyor.(N. Dersimi, age, s,112)
Alişan ve Haydar Beylerin esir alınmalarından sonra da Alişêr Çarlık Rusya’sının yetkilileriyle görüşmeleri sürdürüyor ve Erzincan’da kalıyor.
Davut arkadaşın Doğu Dersim delegeleri olarak gördüğü kesim, Dr.Nuri Dersimi’nin söylenmiyle Muradovla anlaşamıyorlar ve Dersim’e dmnüyorlar.
Hemen bu süreçte Türk tarafı devreye giriyor.
Dr.Nuri Dersimi’den daha önce aktardığım bir alıntıyı yeniden yayınlama gereğini duyuyorum. Dr. Nuri Dersimi :: “Vehip Paşa fırsattan istifade ederek Dersimlileri Türk görüş noktasına getirmek istiyordu. Alişêr’in Rusyaya iltihakını mazur gördüğünü ilan ederek, mumailehi Ovacık aşiret reisleriyle birlikte Suşehri ordu merkezine davet ve taltiflerde bulundu, ordu merkezinde göz hapsi altında bulundurduğu Koçgirili Alişan ve Haydarı serbest bıraktı. Alişêr, Vehip Paşanın vadlerine emniyet etmedi ve Ovacık mıntıkasına dönerek orada kaldı” diyor.(N. Dersimi, age, sayfa, 115)
Burada çıkan sonuç Alişan ve Haydar Beyler o Şûra kuruluş döneminde Türklerin elinde esir olarak tutuluyorlar. Çünkü, Suşehri toplantısı Kürdlerle Ermeniler arasındaki Erzincan’da yapılan toplantının sonrasına denk geliyor. Vehip Paşa’nın Suşehri’nde Kürd ileri gelenleriyle yaptığı görüşmeden sonra “Alişan ve Haydarı serbest” bırakıyor.
Bu şu anlama geliyor: Alişan Bey Şûra’ya katılmamış ve Batı Dersim delegesi olarak Erzincan’a gitmemiştir.(1918 yılının başında)
Vehip Paşa’nın çağrısı üzerine Suşehri’ne giden Kürd aşiret liderlerinin isimlerini tespit etmek kötü olmayacaktır. Döneme ilişkin daha sağlıklı bir resim elde için de gereklidir. (Atase Arşivinde var)
Acaba Davut’un Doğu Dersim delegesi olarak gördüğü şahsiyetlerden bazıları Vehip Paşa’nın çağrısına uyarak Suşehri’ne gittilermi?
Bu konuda kafama takılan bir soru var.
Mevcut olan verilerden hareketle Ermenilerle Kürd arasında bırakın ortak bir “ŞÛRA”nın kurulması, bazı konularda ortak hareket etme konusunda bir antlaşma olsaydı, en azından bir kaç Kürd aşireti Ermenilerle birlikte Osmanlılara karşı savaşırdı.
Fakat, tam tersi var. Bayburt’tan Erzurum’a kadar Ermeni Birliklerinin geri çekilişi sırasında tüm esas çatışmalar Kürdlerle Ermeniler arasındadır.
Türklerde hem bunu teşvik ediyor ve hemde örgütlemek için bir dizi faaliyet içindeler. Yani kısacası bir taş ile iki kuş vuruyorlar.
Kazim Karabekir Erzincan hareketi’ni örgütlemeye çalıştığı sırada Mustafa adında birileriyle görüşüyor ve ona “Rus belâsından kurtulduktan sonra herhalde bu asırlık Dersim dersinden de kurtulacaklarını söyledim.”(Kazım Karabekir, age, sayfa 45)
Yine Kazım Karabekir ve Vehip Paşa Erzincan hareketi örgütlemek için Dersim ileri gelenlerini kazanmak için her türlü iki yüzlülüğü ve riyakarlığı yapıyorlar.
Fakat, bir arada kaldıkları zamanda Vehip Paşa, Kazım Karabekir’e Dersim için “Burası vahim bir çıbandır, şimdiye kadar sarfolunan paranın ve dökülen kanların had ve hesabı yoktur”diyor.(Kazım Karabekir, age, s 91)
Tamda Dersimlilerle nasıl hesaplaşacaklarını düşündükleri bu ortamda yine Dersim ileri gelenlerine para ve hediyeler gönderiyor ve her zaman olduğu gibi kardeşlik üzerine yalana dayalı söylevler ve nutuklar çekiyorlardı.
Bu süreç içinde bir dizi Kürd ileri gelenleri osmanlılarla birlikte hareket etme kararı alıyor.
Davut’un makalesinde Doğu Dersim delegelerinden biri “Use Seydali” dir. Bu isim Dr. Nuri Dersimi’nin kitabındada geçiyor. Dersimi onun Ezincan görüşmelerine katıldığını ve ondan “ Abbasan kabilesi reisi Seyid Ali Ağa Oğlu Hüseini” diye söz ediyor.
N.Yavuz Atase belgelerine dayanarak Ermenilerle yapılan bir çatışmada “ Seyyid Ali Ağa’nın oğlu Hüseyin Efendi otuz silahlı askeriyle muharebeye katılmış” diyor.(N. Yavuz, age, 352)
İsim benzerliğide olabilir!! Fakat başka bir husus bu konuda kuşkumu daha da artırdı.
Davut makalesinde Erzincan’a giden delegeleri sayarken “Use Seydali, ... Memo Loliz vs” diyor.
Dr. Nuri Dersimi yine Erzincan görüşmesinden söz ederken ““ Abbasan kabilesi reisi Seyid Ali Ağa Oğlu Hüseini ve Lolanlı Mehmet”en söz ediyor.
N.Yavuz Seyyid Ali Ağa’nın oğlu Hüseyin Efendi’den söz ettikten sonra “Lolatlı Mehmet Ağa 30 askeriyle gelip çatışmaya katılmış”diyor(age)( N.Yavuz, Genelkurmay arşivine dayanarak yüzlerce Kürd ismini kıtabında veriyor. Bu tip kaynaklar daha farklı kaynaklarla doğrulanmadığı sürece kuşkuyla yaklaşmak lazım. Aynı durum bu iki Kürd içinde geçerlidir.)
Dr. Nuri Dersimi’nin sözünü ettiği Suşehri’ne giden Vehip Paşa ile görüşen “Ovacık aşiret reisleri” kimler? O görüşmede ne oldu ki, Alişan ve Haydar Beyler serbest kaldılar?
Sözünü ettiğim iki Kürd şahsiyeti ile ilgili benzetme provokatif bir soru olarak alınıp daha derinlemesine o süreç üzerine gidilebilinir. Günü gününe sözkonusu 2 ay içinde yaşanan gelişmeler yeniden inşa edilebilinir.
Devam edecek.