Skip to main content
Submitted by Rojgar Merdoxi on 9 September 2010

1964 yılında Ahmed Tevfik önderliğinde yapılan bu kongreye ilişkin Doğu Kürdleri arasında ve özellikle İran KPD saflarında bir dizi tartışmalar yaşanmış ve hala da yaşanıyor.

İran KDP'sinin 3. Kongresinde bu kongreye ilişkin bir dizi tartışmalar yapılmış. Dr. Qasimlo Ahmed Tevfik ve ekibi tarafından örgütten atılmıştı.. 1960 ve 1970 yılları arasında Dr. Qasimlo'nun KDP ile resmi bir ilişkisi yok. KDP'nin 3. Kongre'sinde Dr. Qasimlo'nun başını çektiği bir KDP'li „2. Kongre yi KDP'nin tarihinden çıkaralım“ düşüncesindedirlar. Fakat, Kongre'ye katılan delegelerin çoğunluğu „bu kongre'de KDP'nin kongresidir. Fakat, KDP tarihinden bir sapmadır“ diye tavır belirliyorlar. İKDP 3.Kongre'den bu yana ikinci Kongre kararlarına sahip çıkmıyor ve „ Ahmed Tevfik'ide parti şehidi olarak görmüyor“. (Abdullah Hasanzade age, Abdullah Hasanzade, Dimane, 02.05.2004,) Abdullah Hasanzade „Ahmed Tevfik'in İKDP şehidi olmadığını, halk şehidi olduğunu“ söylüyor. Çünkü „öldürüldüğü zaman KDP üyesi değildi“ diyor.

Bu ikinci tavır İran KDP'sinin aktüel olarak ta resmi tavrıdır.

Neden İKDP(İran 3.Kongre'de KDP'nin ismine ekleniyor) 2.Kongre kararlarına ve siyasal duruşuna sahip çıkmıyor?

KDP Kasım 1964 yılında yaptığı 2. kongreden sonra Kürd kamuoyuna kongre de aldıkları kararları bir bildiri ile duyuruyor.

Kongre'nin gidişatı ve yapılış biçimi hakkında bir hayli bilgi veriyor.

Fakat KDP'nin geçmişine eleştiriler ve KDP içinde geçmişte yer alan bazı kadrolara yönelik suçlamalar da var.

Dr. Serdeşti'nin aktardığına göre:

1)2.Kongre'nin açıklamasında Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti döneminde KDP'yi kuran kadroları „siyasi ve sosyal yetersizliklerden, eğitim ve idare konusundaki tecrubesizliklerinden“ ve
partinin devamlılığını sağlamadıklarından dolayı eleştiriyor.

2) Partiye devrimci köylü ordusunun desteğini sağlamadıklarından ve toplumsal temel oluşturmadıklarından dolayı eleştiriyor.

3)Parti yöneticilerini kendilerinden önce Simko ve Qedemxêr gibi Kürd devrimci kahramanlarının tecrübelerinden yararlanmadıkları, Şah rejimine karşı ellerindeki silahları kullanmadıkları ve amaçlara kavuşmak için yalnızca parlamenter yolu seçtiklerinden dolayı eleştiriyor.

4)2.Kongre bildirisinde Sovyetler Birliğini İran yönetiminin verdiği petrol imtiyazları sözünden dolayı Demokratik Kürdistan Cumhuriyetine(Mahabad) verdiği desteği geri çekmesinden dolayı eleştiriyor.

5)Tudeh Partisini Kürd ulusal meselesi karşısındaki sessizliğini ve Dr. Musadiq rejiminin darbe yoluyla yıkılması karşısındaki hareketsizliğini sert bir dil ile eleştiriyor.

6) KDP'sinin Tudeh partisinden siyasi ve örgütsel bağımsız olması gerektiği noktasına dikkat çekiyor ve Kürdlerin „Braman brayeti, girfanman cudayeti“ atasözüne vurgu yapıyor.

7)2. Kongre, İran, Kürdistan ve bölgedeki gelişmelere dikkat çektikten sonra bağımsız ulusal hükümetlerden ve ilerici dünya devletlerinden yardım almak lazımdır diyor.

8)2. Kongre, Şah rejimine karşı anlamsız parlamenter mücadelenin bir kenara bırakılması gerektiğini, Kuba ve Cezayir tecrübelerinden yararlanarak silahlı mücadele ile Şah rejimine karşı mücadeleyi öngörüyor.

9) 2. Kongre Molla Mustafa Barzani'yi KDP'nin Başkanı seçiyor ve yaptığı açıklamada Molla Mustafa Barzani'nin ve Barzanilerin Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti sırasında İngilizlere ve İran Şahına karşı direnişlerine ve diğer mücadelelerine övgü ile sözediyor.

10) 2.Kongre'nin açıklamasında „Komitey Saxkirdinewey Hizbi Demokrati Kurdistan“ ın bazı üyeleri „hain“ olarak olarak değerlendiriliyor. 2.Kongre'de „hain“ olarak değerlendirilenler Said Kawe, Qadir Şerif ve Melle Awaredir.
Dr. Qasimlo ise „hain“ ve „casus“ olarak değerlendiriliyor. Bu kadroların hepsi kongre kararıyla partiden atılıyor.

11)Irak Komunist Partisi Abdulselam Arif ile girdiği ilişkilerden dolayı Kürd milletinin ikinci derecede düşmanı olarak ilan ediliyor..

12)Irak KDP'sinin Politbürosunu Savak ajanlarından İsa Pijman, Serheng Muderisi, Abbas Aram ve Mansurpur ile girdikleri ilişkilerden ve KDP'sinin kadrolarına karşı yaptıkları düşmanlıktan dolayı sert eleştiriyor.(Dr. Serdeşti, Culanewey Salani 1967-1968 le Kurdistani İran, s. 19-21)

Kongre'de alınan başka kararlarda var. Bu kararların hepsini buraya aktarmak zor. Çünkü konumuzu aşıyor.
Bilindiği gibi İran KDP'si resmi olarak bu Kongre'yi „sapma“ ve önderlerini de „lader“ olarak değerlendiriyor.
Abdullah Hasanzade daha önce sözünü ettiğimiz çalışmasında bir dizi KDP kadrosunun konge alanına gittiklerini ve Ahmed Tevfik'in taraftarı olan Peşmergeler tarafıdan geri çevrildiklerini yazıyor.

Fakat, 2. Konge'de yönetime seçilen kadrolara baktığımız zaman Ahmed Tevfik gibi „milliyetci“, batı dünyasına sıcak bakan, Sovyetler Birliğine ve Komunistlere karşı olan insanlar olduğu gibi, solcu ve hatta komunist kadrolarında olduğunu görüyoruz. Bundan dolayı Doğu Kürdistanlı bazı araştırmacılar 2.Kongre'ye katılan delegelerin ve yönetime seçilen kadroların siyasal ve ideolojik kompozisyonunu gözönüne alarak „ikinci Kongre'yi bir cephe“ olarak değerlendiriyorlar.

İran Kürdistan Demokrat Partisi bu kongre'yi „partinin bağımsızlığından bir sapma olduğunu“ söylüyor.

İKDP'nın yazılı edebiyatında sık sık „İKDP'sinin IKDP'sinin bir seksiyonu haline getirildiği“ yönünde eleştirilerde az değil.

Kaldı ki, KDP 2.Kongresinde Molla Mustafa Barzani'yi kendi partilerine Başkan olarak seçiyorlar.

Abdullah Hasanzade 2.Kongre'nin „Molla Mustafa Barzani'yi Başkan seçmesini“ eleştiriyor. Molla Mustafa'nın Irak KDP'sinin Başkan'ı olduğunu ve aynı zamanda „particilikten uzak kaçtığını herkes biliyor“ diye tavır belirliyor. İlginç olan durum, Doğu Kürdistan'da 1946'da KDP kurulduğu zaman tek parça için düşünülmüyor. Xoybun'un kendisini 1946'da lağvetmesi tesadüfi değil..(Ayrı makale konusudur)

Abdullah Hasanzade İran KDP-MK'sinin 3. Kongre'ye sunduğu raporda şu tesp iti aktarıyor:
„2.Kongre'nin aldığı kararlar, onun siyasal seviyesinin düşüklüğünü gösteriyor. Oluşturdukları program siyasal ve kültürel seviyenin düşüklüğü dışında, bizim partimizin ilerici ve demokratik geçmişiyle ilişkisi olmayan milliyetçi ve gerici bir partinin programıydı. Partinin bazı mücadeleci kadroları hakkında aldıkları kararlar ise polisiye yönteminin parti içinde hakim olduğunu gösteriyor“. diyor.(A. Hasanzade, 50 Sal Xebat, s. 192)

Ahmed Tevfik önderliğindeki 2.Kongre'de KDP kurucularına yönelik yukarıda ifade ettiğim ilk 3 madde doğrudan Pêşewa Qazi Muhamed'in önderliğindeki yapıya eleştiridir.

Abdullah Hasanzade 2.Kongre'nin Parti Kurucularına karşı açıklamasından sonra KDP çevresi ve Doğu Kürdlerinden büyük tepkiler geliyor ve 2.Kongre'de seçilen Merkez Komitesi Demokratik Kürdistan Cumhuriyetine ve KDP kurucularına sahip çıkan bir açıklama yapmak zorunda kalıyor diyor.( age, s. 193) Abdullah Hasanzade yapılan açıklanın iyi bir açıklama olduğu, fakat Kongre'de aldıkları kararın günahını temizleyecek boyutta değildi, diyor.

Adullah Hasanzade 2.Kongre'de o dönemler zindanda olan Qani Buluryan, Aziz Yusufi ve Dr. Mewlewi'nin Merkez Komite'sine seçilmelerini eleştiriyor. Onların merkeze seçilmeleri „ onlara yararı değil zararı vardı“ diyor.(age, s 194)

Yukarıda sözünü ettiğim KDP'ye yönelik operasyonlarda Qani Buluryan ve Aziz Yusufi de İran devletinin eline geçmişlerdi.. İkisi idam mahkum olmuştu. İran devleti bu iki Kürd önder kadrosunu idam etmek istiyordu. Fakat, 1958 yılında Abdulkerim Qasım'ın iktidara gelmesiyle ve Molla Mustafa Barzani'nin Bağdat'ta dönüşü idamlarını durdurdu. Çünkü, İran devleti Kürdlerle daha fazla sorun yaşamak istemiyordu..
Bu konuda bir iddia daha var. Son dönemlerde Kürdlerin gündemini bir hayli işgal eden Qaniferd'in eski Savak ajanlarından İsa Pijman ile Şerq el ewset için yaptığı bir söyleşi var.

İsa Pijman, İran devletinin Kürdlerin yurtdışında kendisine karşı yürütükleri faaliyetlerden rahatsız olduğunu ve bu konuda Paris'te yaşıyan Dr. Kamuran Bedirxan ile görüştüğünü söylüyor.

Dr. Kamuran Bedirxan İran'a yönelik faaliyetlerin durdurulması için iki şart koşuyor.

1) İran'da Kürdçe bir dergi,

2)Qani Buluryan ve Aziz Yusufi'nin idamlarını durdurun..

İsa Pijman idamları durdurduklarını ve dergi ile ilgili ve kimlerle görüştüğünü ve nasıl çıkardığını geniş geniş anlatıyor.(sonuçta bu bilgilerin başka kaynaklarla doğrulanması gerekir... İsa Pijman dezinformasiyonda yapabilir)
Qani Buluryan ve Aziz Yusufi 25'er yıl zindanda kaldılar. 1989'da serbest bırakıldılar...

Devam edececek..

[email protected]

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.