Şeyh Rıza Talabani(1831-1910) -1-
Şeyh Rıza Talabani, klasik Kürd şairleri içinde Kürd edebiyat tarihçileri tarafından üzerine en çok tartışılan ve nereye konulması gerektiği noktasında farklı düşüncelerin olduğu ender kişiliklerinden biridir. Şeyh Rıza var olan klasik Kürd şairleri içinde “aykırı duruşuyla” hem Osmanlı devletinin ileri gelenleri ve hem de o dönem Kürdistan toplumunun ileri gelenlerine karşı hicivleriyle, erotik şiirleriyle ve o dönem(hatta günümüzde de) var olan etik ve ahlaki sınırların ötesinde bir şairdi. Bundan dolayı Kürd edebiyat tarihçileri uzun süre Şeyh Rıza Talabani’yi görmezlikten geldiler. Hatta geçen yüzyılın yetmişli yıllarında Suleymaniye Yazarlar Birliğinin bir toplantısında tanınan Kürd yazarı Şakir Fetah, Şeyh Rıza Talabani’ye yönelik bir dizi saldırıda bulunarak “onun var olan Şiir Diwanı’nın hiç bir kamu ve şahsi kutuphane’de bulunmaması gerektiğini” söyleyebiliyordu.(Prof. Dr. İzeddin Mustafa Resul, Şêx Riza Talabani, Çapxaney Ela, Bağdat, sayfa 35) Hatta Şeyh Rıza Talabani’nin yakın akrabalarından olan Dr. Mukarem Talabani 2001 yılında Hewlêr’de Aras Yayınları tarafından basılan “ Şêx Riza Talabani, Jiyani Perwerdey Bîrûbaweri û Şîirî” adlı eserinde ve son 2009 yılında Rodar dergisinin 53. Sayısında Şeyh Rıza hakkında yazdığı makalesinde Şeyh Rıza Talabani’nin elde ettiği tüm şiirlerini yayınladığını ve Şeyh Riza’nın saldırılarına hedef olan Kürd şahsiyetlerinin ailelerinden de özür diliyor. Sayın Mukarem Talabani Şeyh Riza Talabani’nin şiirlerini hiciv şiirleri olarak hoş görülmesi gerektiğini, sadece başkaları hakkında değil “dayısı Şeyh Gafur, abisi Şeyh Ali, kardeşi oğlu Şeyh Muhamed Ali hakkındada hiciv şiirleri yazmıştır” diyor. Dr. Mukarem Talabani bunların içinde “benim öz dedem de var” diyor. Şeyh Rıza Talabani’nin ölümü üzerine tam 100 yıl geçmesine rağmen onun şiirleri hâlâ özürler eşliğinden yayınlanıyor. Şeyh Rıza Talabani Yaşamı Şeyh Rıza Talabani’nin yaşamı hakkında yaptığım kısmi kaynak taramasında onun doğum tarihi hakkında ortak bir görüş yoktur. Aladdin Secadi, 1952 yılında Bağdat’ta yayınladığı “Mêjûy Edebi Kurdî” adlı eserinde Şeyh Rıza Talabani’nin “1835 ve 1909 yılları arasında yaşadığını” söylüyor. Dr. Maruf Xaznedar Rodar dergisine Şêx Riza hakkında yazdığı makalede onun “ 1837 ve 1910 yılları arasında “ yaşadığını dile getiriyor. Omid Kakereş 2005 yılında yayınladığı “Diwani Şêx Riza Talabani” adlı eserinde Şeyh Riza’nın doğum ve ölüm tarihlerini “1831 ve 1910” olarak veriyor. C.J Edmons “1840-1909 arası süreci” Şeyh Rıza Talabani’nin doğum ve ölüm yılları olarak veriyor.(akt, İzeddin Mustafa Resul, age, sayfa 9) Kuzey Kürdlerinden Mehmet Bayrak “Sözlü ve Yazılı Kürd Edebiyatı” adlı makalesinde “ 1835 ve 1910 yılları doğum ve ölüm tarihleri olarak” not ediyor. Selim Temo ise “Kürt Şiiri Antolojisi” adlı eserinde Şeyh Rıza Talabani’nin doğum ve ölüm tarihleri hakkında “1842-1910 yıllarını” veriyor. 1910 yılı Şeyh Rıza Talabani’nin ölüm tarihi olarak alındığı zaman A. Secadi’ye göre Şeyh Riza 75, Maruf Xaznedar’a göre 73, Edmons’a göre 69, M. Bayrak’a göre 75 ve Selim Temo’ya göre 68 yaşındayken yaşama veda etmiş olması gerekir. Bu konuya dair daha başka kaynaklarda verilebilinir. Fakat, isimlerini verdiğim tüm bu kaynaklar ve daha başka kaynaklarda Şeyh Rıza Talabani’nin doğum tarihi hakkında verilen tarihler konusunda Omid Kakereş hariç beni ikna edecek veriler sunmuyorlar. Hatta bu yazarların bir çoğu sadece tarih vermekle yetinmişler, hiç bir açıklamaya veya gerekçelendirmeye gitmemişler. Omid Kakereş Şeyh Riza Talabani’nin Diwan’ında onun doğum tarihini araştırmaya girişmekle doğru bir yöntemi uygulamıştır. Şeyh Riza Talabani bir şiirinde şöyle diyor: “Emrim geyî be Heşta, kêrim be kar hêşta” Yani Şeyh Riza’nın bu dizesini Türkçeye aktarırsak onun 80 yaşına vardığını görüyoruz. “Ömrüm 80’e vardı, Penisim işten ayrıldı” gibi......!!!! Yukarıda alıntı yaptığım kaynaklar en çok Şeyh Riza Talabani’ye 75 yaş biçmişlerdi. Bu dize de görüldüğü gibi o 80 yaşını doldurmuştu. Yine Omid Kakereş tezini güçlendirmek için Şeyh Riza’nın şiirlerinden bir başka alıntı yapıyor. Şeyh Riza şöyle diyor: “Ke Abdullah Paşa leşkeri wali Siney şerkird Reza ew wexte , umri penc û şeş tifili debistan bû” Abdullah Paşa Baban ile Sine valisi Reza Qulixan arasındaki savaş birincisi tarafından 14 temmuz 1842 yılında kazanılıyor. Omid Kakereş bu şiirde geçen “5 ve 6 yaş” meselesini Şeyh Riza Talabani’nin arkadaşlarından olan Mela Abdullah Reşekan söylemine dayanarak savaş esnasında Şeyh Riza’nın 11 yaşında olduğunu tespit ediyor. Yani 1842-11= 1831... Omid Kakereş’e göre Şeyh Riza Talabani miladi takvimine göre 79 ve hicri takvimine göre 81 yaşındayken yaşama veda ediyor.( Daha detaylı bilgiler için Omid Kakereş, age, sayfa 32-44 bakınız) Şeyh Rıza Talabani, 1831 yılında Çemçemal’a bağlı Qiriç köyünde doğdu. Babasının ismi Şeyh Abdulrahman, dedesinin ismi Şeyh Ahmed Talabani ve büyük dedesinin ismi Mela Mahmud Zengene dir. Burada şu hususa dikkat çekmek istiyorum. Aslında Talabaniler Zengene aşiretine bağlılar. Talaban diye bir köyleri var.. O dönemler Qiriç köyü Bazyan bölgesine bağlıydı. Şeyh Riza Talabani şiire başladığı ilk dönemler “Lamih” rumuzunu kullamiştı. Daha sonra şiirlerini gerçek ismiyle ya “Reza” yada “Şêx Reza” isimleriyle yazmıştır. Şeyh Riza Talabani, ilk eğitimini babası Şeyh Abdulrahman’ın yanında Qiriç köyünde başladı. Dayısı Şêx Xafur’da o dönem ona Arapça dilini ve islami ilimleri derslerini vermiştir. Şeyh Riza cami medresesinde ilk eğitimini tamamladıktan sonra Güney Kürdistan’ın Koyî(Koysancak) şehrine gidiyor ve Mela Esadi Celizade’nin yanında Feqilik dönemini tamamlıyor. Bu esnada Şeyh Riza daha sonra büyük bir Kürd şairi olacak Keyfî Ciwanroyî ile tanışıor. Aslında ikiside Mela Esadi Celizade’nin yanında Feqilik eğitimini alıyorlar.(Celizadeler çok entresan bir araştırma konusu olabilir.. Melayê Gewre, Mesud Muhamed gibi büyük Kürd şahsiyetleri bu aileden geliyorlar) Daha sonra Şeyh Riza Suleymaniye’ye gidiyor ve eğitimini oradaki “Mizgefti Gewre” (Büyük Cami’de) devam ediyor. Devam edecek