Özgünlüĝümüz veya Orjinalitemiz yok mu? (5)

  Tüm bu verilerden sonra bazı ara tespitler yapmak gerekir..

1. Muslumanlık Kürdlerin devletleşmesi önünde engel oldu... Kürdistanı işgal eden iki büyük imparatorluk olan Osmanlı ve Sefevi devletleri asırlar boyunca Kürdlerin dinsel duygularından yararlanıp, Kürdlerin iç tahribine neden oldular..
2. Kürdler, islamdan dolayı kendi devletlerini kurabilecekleri tarihsel momentleri kaçırdılar... Birinci dünya savaşı sırasında takınılan tutum bu yöndeydi.. Yoksa Kürdler, Antep’te, Maraş’ta Urfa‘da Fransızlara karşı savaşmaz, kemalistlere iktidar yolunu açmaz ve kendi iplerini kendi elleriyle çekemezlerdi..
3. Kürdlerin dinsel ve mezhepsel farklılıkları, Kürdlerin bütünleşmesini ve tek bir bayrak altında toplanmasını engelledi... Ermeniler bir bütün olarak hıristiyanlaştıklarından, dinleri onların tek vucut halinde hareket etmelerinin çimentosu oldu... Bu durum yahidiler içinde geçerlidir..

Dinsel ve mezhepsel farklılıklar bir dizi dünya halklarınında birliĝinin önünde engel olmuştur.. Hindistan ve Pakistan’ın iki ayrı devlet olarak ortaya çıkmalarının esas nedeni dindi... Kuzey Irlanda’nın bugünkü parçalanmışlıĝının esas nedeni, mezhepsel parçalanmıslıktır.. Protestanlar , katolik Irlandalılara karşı Ingilizlerle ortak hareket ediyor..Kürdlerin neden devletleşmediĝi meselesi irdelenirken, islamın iç yapımızda neden olduĝu parçalanmışlıĝı görmemek olmaz..Alevi, Sünni, Şii, Kakayi, Feyli, Yahidi, Hıristiyan, Êzidi, El Hak vs... gibi yapıları sömürgeci terör ortamında, dış güçlerin sürekli müdahalesi ortamında bütünleştirmek ve tek bir hedefe kanalize etmek alabildiĝine zordu.. Daha fazla gerilere gitmeye gerek yok... Son Irak ve Kürdistan seçimlerinde bir milyon Kürdün olduĝu Baĝdat’ta(ezici çoĝunluĝu Şii olan Feyli Kürdlerdir) „Kürdistan Listesi“ 20 yada 30 bin cıvarında oy almıştır.. Yüzbine varan Êzidi Kürd, Kürdistan Listesine deĝil, başka bir listeye oy verdi.. Tüm bu parçalanmışlıĝın altında yatan din meselesidir... Yoksa Şii Kürdlerin Saddam’dan gördükleri terör ve yıkım, Sünni Kürdlerden az deĝildi....Kürdlerin musluman olması, „hıristiyan alemi“ içinde Kürdlere karşı tutumları da geliştirdi... Hâtâ bazı Avrupalı Kurdologlar Kürdistan’ın parçalanması ve Kürdlerin devlet kurma girişimlerinin Batının birinci dünya savaşı sırasında galip çıkan güçlerince boşa çıkarılması, „Selahadin’in torunlarından alınan Haçlı seferleri yenilgisinin intikamı“ olduĝunu söylüyorlar..Kürdler, Mısır dahil olmak üzere tüm Arap ülkelerinde, Balkanlarda, Kafkaslarda, Horasan’da hep islam için savaştı ve büyük kayiplar verdi... Kürdlerin islam adına yaptıkları savaşlar, Türklere, Araplara ve Farslara yaradı, onların devlet/devletler kurmalarının önünü açtı... Bu bir realitedir... Acıda olsa kabul edilmesi gerekir.. Kürdlerin son Güney Kürdistan tecrubesi, „şeytanla“ işbirliĝi(ABD) yapması kazandırmıştır..Kürdlerin islam adına verdikleri emek, Kürdlerin ulusal istemlerinin önünü kapatmıştır..Kürd çevrelerinde tartışılan ve sürekli olarak tekrarlanan Kürdlerin devlet olmayışından „iç şartlar mı yoksa dış şartlar mı belirleyici oldu?“ sorununa bir göz atmak gerekir...Birincisi „iç ve dış koşullar“ denildiĝi zaman, mekanik, deĝişmeyen ve tüm süreçlere aynı biçimde damgasını vuran betonlaşmış bir kalıp yok.... Eskiden beri hep“iç koşullar belirleyicidir“ diye tekrarlanır... Eĝer bir halk başarılı olmasa, devletini kurmasa „iç koşulları hazır diĝil“ diye bilinen hazır düşünme kalıbı hemen devreye girer.. ister istemez bu düşünme biçimi, beraberinde o ülke halkının yaşanan sürecin sorumlusu olduĝunu sonucuna götürüyor.. Kürdistan’da bu tezi mekanik bir şekilde savunanlar ise Kürd halkının suçlu olduĝunu ileri sürebiliyorlar.... Bazıları ise daha ileri giderek „Kürdlerin yurtseverlik süreçlerini“ kendileriyle başlatıyorlar..Bugün Güney Kürdistan’da yaşanan Kürd gerçekliĝini ele alalım... Acaba Güney Kürdistan’da baĝımsız bir Kürd devletinin önündeki engel nedir? Dış koşullar mı yoksa iç koşullar mı?Herkes, Güney Kürdistan’da bir devletin sahip olabileceĝi tüm kurumların var olduĝunu biliyor. Başka bir deĝişle Hükümet, Parlamento, yargı ve asayiş güçleriyle tam işlenen bir devlet var ülkemizin bu parçasında.... Engel olan ne? Dış koşullar... Bu, dış koşullar belirleyici mi yoksa etkileyici mi okuyucuya bırakıyorum.... Ama gerçek olan şey Güney Kürdlerinin %98 gibi bir oranı baĝımsızlık istemesine raĝmen Kürdistan hâlâ Irak’ın çerçevesinde kalıyor... Ülkemizin bu parçasında baĝımsız bir devletin önünü kesen ve esas neden diyebileceĝimiz şey dış koşullardır.. Eĝer, bazı güçler Güney Kürdistan hükümetini tanırlarsa Kürdler yarın kendi devletlerini ilan ederler..Aslında Kürdlerin baĝımsız bir devlet kuramamalarının altında yatan gerçeklerden biri ve belkide en önemlisi dış koşullar yada bunun bir biçimi olan dış destek sorunuydu..Dünyada başarıya ulaşan ulusal hareketlerin arkasında dış destek vardı... Viyetnam’dan Cezayir ve diĝer Afrika ulusal kurtuluş hareketleri bunlardan sadece bir kaç tanesidir..Ama son 200 yüzyıl boyunca Kürdlerin baĝımsız bir devlet kurmasının önünde esas engel dış koşullardı.. Dış güçler bırakın Kürdlerin direnişlerini desteklemeyi , Kürdlere karşı tavır aldılar ve var olan statükoyu desteklediler...Şimdi bazıları Kürdlerin tüm Kürdistan genelinde tek bir yapı oluşturarak sürece müdahale etmediĝıni ileri sürebilirler..Burada belirli bir doĝruluk payı olduĝunu varsaysak dahi, dış güçler Araplara 22 devlet kurabildiler... Bu devletlerin ezici çoĝunluĝu dış güçler tarafından empoze edildi ve realite haline geldiler... Hiç kimse bu 22 Arap devletinin bir kaçı hariç kendi iç evrimleşmesi neticesinde oluştuĝunu söyleyemez..Kürdistan’da son iki yüzyıl boyunca yöresel bir dizi Kürd hükümeti yada Kürd Mirliĝi oldu.. Ama bunların hiç biri dış destekle buluşamadı.. Bu Hükümetlerin her biri, yada daha açık bir şekilde Kürd ulusal devlet perspektifine sahip olanlar, aĝer dış desteĝe kavuşmuş olsaydılar.. Bir çok Kürd devleti olurdu..Çünkü Kürdistan büyük bir ülke ve çok geniş yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip daĝlarlarla kaplı bir alandır.... Kürdistan’ın daĝlık bir yapılanmaya sahip olması, hem Kürdleri dış saldırılara karşı korumuş ve hemde parçalı bir toplum haline getirmiştir.Eĝer, gerçeklere biraz daha yaklaşırsak ve daha da somutlaştırmaya çalışırsak, dünyadaki bir çok devlet sayısal olarak bir kaç yüz insanla kuruldu...Bunlardan biri şimdi baĝımsızlıĝını ilan eden Karadaĝdır... Daha şimdiden bir çok devletin desteĝini almış durumdadır. Karadaĝ’ın toplam nüfusu 731,186 kişidir... Eĝer Karadaĝı Kürdistanla kiyaslamaya kalkarsak, Kürdistan’dan Karadaĝ gibi, ama daha zengin 40‘tan daha fazla devlet çıkar.. Katar 885,359 nufüsüyla ; Bahren, 698,585; Luksemburg,474 413; Island, 229 000 nüfusuyla devletleşirken, Monaco, 32.543, Dominik Cumhuriyeti, 69 278; Lichtenstein, 35.000 gibi Kürdistan’ın en küçük kazalarının sahip olduĝu insan topluluĝuyla devlet sahibi olabiliyor... Bu ülkeler gibi onlarcası daha var... Ayrıca ben bu devletlerin bugün sahip oldukları insan kitlesini veriyorum. Yoksa bu devletler kuruldukları zaman gülünç rakamlarla ifade edebileceĝimiz kitleye sahiplerdi..Kürdlerin 20 yüzyıl boyunca geliştirdikleri ulusal hareketler kısmen bilinmektedir... Kürdistan Kralı, Şêx Mahmud hareketinin yenilgisinin esas sebebi ingilizlerdi... Şêx Mahmud, yasama, yürütme, yargı, eĝitim ve saĝlık sorunlarına kadar kurumlaşmaya doĝru giden bir devletin temelini atarken, Britanya’nın napalm silahlarıyla karşı karşıya kaldı...( Suleymaniye’ye yapılan napalm saldırısı, sömürgeler tarihinde bir ilkti) Yoksa suni olarak oluşturulan Irak devletinin Kürdlerle başa çıkma imkanı yoktu... 1975 Eylül Devrimi de dış güçlerin ihaneti sonucu yenilgi aldı... Yoksa 1970-1975 yıları arasında Güney Kürdistan’da bir devletin tum kurum ve kuruluşları oluşmuştu..Sadece 20 yüzyılda deĝil 19.yüzyılda da dış güçler hep Kürdlere ve Kürdlerin ulusal taleplerine tavır aldılar..Önümüzdeki bölümde,örnek olarak 1) Soran, Botan, Êzdanşêr ve Şêx Ebeydullah hareketleri esnasında dış güçlerin anti Kürd tutumlarına deĝinmeye çalışacaĝım..Devam edecek....