Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi. on 31 January 2010

[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6321]

İşginç bir olay. Tam Kurdewari yada a la Kurdica...

Kürdistan Başkanı sayın Mesud Barzani'nin Amerika'daki görüşmeleri üzerine bir şeyler yazmak istiyordum.

Kuzey Kürdlerine ait internet sitelerine bir tür atıp gelişmeleri hakkında bazı bilgiler toplayacaktım.

Fakat ne yazık ki tek bir makale ile karşılaşmadım.

Bazı haberler vardı. Bunların hepsi ya Peyamner'den alınmış yada Türk basınından.

Kürdistan Başkanı sayın Mesud Barzani 25 Ocak'tan beri ABD'de bir dizi görüşmeler yapıyor.

Fakat Kuzey Kürdistanlılardan tek bir reaksiyon yok.

Başka ülkelerin bir yetkilisi Amerika'ya gittiği zaman haftalar öncesi bu ülkenin basın ve yayın organları bu beklenen görüşme hakkında yazmaya başlıyorlar.

Var olan sorunlar ve beklentileri hakkında araştırma kurumları yetkilileri kendilerine göre tablolar çizerler.

Yazılı basının köşe yazarları Amerikan Devlet Başkanı ile yapılacak görüşmeyi farklı yönleriyle irdelemeye çalışırlar.

Basın çevreleri öne çıkardıkları sorunlar, istemler ve beklentiler bir kamuoyuda oluşturur.

Oluşan bu kamuoyu görüşmelere katılan insanlarıda şu veya bu oranda baskı altına alır. Bir anlamda keyfi bir şekilde davranmanın yolunuda tıkar.

ABD Başkanı ile görüşme/zirve gerçekleştiği zamanda tüm basın bu olaya kilitlenir.

Daha önceki beklentileri ile zirvede konuşulanların bir muhasebesini yaparlar.

Bizde ise tam tersi. Hiç bir Kuzey Kürdistanlı yazar/politikacı yada gazeteci bu görüşmeye ilgi duymuyor ve tek bir satır karalamıyor.

Sanki Mesud Barzani kişisel bir tatile çıkmış..(başka ülkelerde kişisel tatil de olsa takibe alınır)

Sanki Güney Kürdistan bizim ülkemiz değil miş gibi bir tavır var.

Sanki orada yaşanan gelişmeler başka bir gezegende yaşanıyor.

Kürdistan Başkanı sayın Mesud Barzani 25 Ocak'tan beri Amerika'da yaptığı tüm görüşmeler ve toplantılar esnasında ve sonrasında tek bir cümleyi ısrarla tekrarlıyor:

Sayın Barzani “biz federal Irak'ın Anayasasına bağlıyız. Anayasa'dan herhangi bir geriye dönüş ve diktatorluğe kayan bir Irak'la birlikte olamayız“ diye özetleyebileceğimiz cümleyi ısrarla tekrarlıyor.

Niçin Sayın Barzani Kürdistan adına bu kadar Anayasa'ya ısrarla bağlılığını vurguluyor?

Bilindiği gibi Irak Daimi Anayasası halk oylaması neticesinden kabul edildi.

Bu Anayasa'da Kürdlerin belli temel hakları yer almıştı.

5 yıldan beri bu Anayasa yürürlüktedir.

Fakat Kürdlerin, Peşmergelerin geleceği, bütçe, Kürdistan Bölgesi ile Bağdat ilişkileri, Kerkük ve diğer işgal altındaki bölgelerin sorunu ve petrol yasası gibi temel sorunlarına hiç bir çözüm getirilmiş değil.

Irak Arapları her seferinde bir bahane ile Kürdlerin bu Anayasal haklarını tatbik etmekten kaçınıyor ve aktüel olarakta açık bir şekilde Anayasayı değişmek istiyorlar.

Onlara göre bu Anayasa “Kürdlere fazla ve kabul edilemez haklar vermiş“....

Arapların, Kürdistan ile Bağdat merkezi hükümeti arasında var olan tüm bu sorunları sürekli ertelenmeye çalışmaları bir yana, onlar bir kaç ay önce gündeme gelen Irak Parlamentosu Seçim Yasası ile Kürdleri etkisiz kılmaya çalıştılar.

İşte tam bu noktada sorunlar çıkmaya başladı.

Bilindiği gibi Irak Parlamentosu 275 milletvekiliden oluşuyor. Son olarak seçim yasası güncelleştirilirken parlamenter sayısı 323'e çıkarıldı.

Bu yasa ile her şehrin milletvekili sayısı artırılacaktı.

Yasa'da Kürdistan Hükümetinin denetiminde olan Suleymaniye'ye hiç bir milletvekili verilmezken Hewlêr'e bir ve Duhok'a 2 artı milletvekili öngürüldü.

Sadece Musul ek 12 milletvekili verildi. Basra, Bağdat ve diğer Arap şehirleride aslan payını alıyorlardı.

Sanki 5 yıl içinde Kürdistan'ın bu 3 şehrinde seçmen yaşına gelmiş hiç kimse yoktur gibi hareket edildi.

Ayrıca Araplar Kürdleri daha da zor duruma sokmak için Kerkük'e özel bir statü kazandırmaya ve Kerkük seçimlerini Irak'ın diğer şehirlerindeki seçimlerden ayırmaya çalıştılar.

Sadece bununla yetinmediler.

Hazırladıkları seçim yasasında Türkmenlere ve Arapların her birine artı birer milletvekili vermeyide kararlaştırmışlardı.

Daha da açık ifade etmek gerekirse Kerkük'ün toplan 9 milletvekili var.

Seçim dışında Türkmen ve Araplara 2 sandalye verildiği zaman geriye 7 sandalye kalıyor. Eğer seçimlerde Kürdler çoğunluğu sağlarsa ve 4 milletvekili alırsa geriye kalan 3 milletvekili Arap ve Türkmenlere giderdi.

O zaman Arap ve Türkmenlerin Kerkük milletvekillerinin sayısı 5, Kürdlerin ise 4 olacaktı.

O zaman Kürdler Kerkük'te azınlık durumuna sokulacaktı.

Eski seçim yasasında 275 milletvekiliden 45 milletvekili azınlıklara ve ülke dışında yaşıyan seçmenlere ayrılmıştı.

Bu sefer 45 sayısı 15 indirildi. Bunlardan 7'si yurtdışı seçmenlerine 8'i ise azınlıklara gidiyordu.

Bilindiği gibi büyük bir Kürd kitlesi yurtdışında yaşıyor.

Bu seçim yasasına ilişkin tartışmaların yoğun bir şekilde yapıldığı bir ortamda Kürdistan Başkanı Mesud Barzani yaptığı bir açıklamada “Kürdlerin bu yasayı kabul edemeyeeceğini ve Kerkük'e tanınmak istenen statüye karşı olduklarını ve eğer yeni bir düzenlemeye gidilmese seçimleri boykot edeceklerini“ deklere etti.

Bu arada Kürd ve Arap delegasyonları arasında bir dizi görüşmeler yapıldı, fakat olumlu bir sonuç çıkmıyordu. .

Amerika'nın çok istediği Irak genel seçimleri çıkmaza girmişti. Bu arada Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden Kürdistan Başkanı Mesud Barzani ile bir telefon görüşmesi yaptı, ama olumlu bir sonuç alınmadı.

Kürdler ve Araplar arasında doğan bu krize bağlı olarak Aralık 2009 ve Ocak 2010 aylarında Amerikan yetkilileri ile Kürdlerin açık ve kapalı ilişkileri en üst seviyeye vardı. Hemen hemen tüm alanlarda ve kademelerde kesintisiz görüşmeler yapıldı.

Kürdistan Parlamentosu ve Bağdat'taki Kürd Parlamenterler gurubunun Arap listeleriyle görüşmeleri sürdürdükleri 5 Aralık 2009 günü ilk önce Amerikan Başkan yardımcısı Joe Biden ve ardından Amerikan Başkanı Obama Kürdistan Başkanı ile birer telefon görüşmeleri yaptılar.

Kürdistan Başkanı Amerikan yetkililerine Kürdlerin sahip olduğu pozisyonu aktarıyor. Başkan Obama “Irak Anayasasını bağlı olduklarını ve 140.maddenin uygulanmasına destek verdiklerini“ söylüyor.

Kürdistan Başkanı Obama'dan Beyaz Saray'ın bu konuda yazılı bir açıklama yapması gerektiğini söylüyor.(Kürdistan Başkanı'nın seçim yasasının kabulundan sonra yaptığı açıklamaya bakınız)

Çünkü son yıllarda Güney Kürdlerin saflarında Amerika'ya ve Amerikan yetkililerinin verdikleri sözlere karşı ciddi bir güvensizlik oluşmuş durumdadır.

Tam aynı dönemde Nawşirwan Mustafa'nın başında bulunduğu “Goran Hareketinin“ resmi gazetesi olan “Rojname“ anasayfasının manşetinde büyük puntolarla şöyle yazıyordu:

“Kürd liderleri Kürdlerin kaderini Amerikalıların sonu belli olmayan sözlerine bağlamışlar“

Goran Hareketinin liderlerinden Muhamed Tofiq yaptığı bir açıklamada “ Amerikan yetkilileri geçmişte Kerkük meselesi dahil olmak üzere Kürdlere çok söz verdiler. Fakat, bunların hepsi laftı ve hiç biri pratiğe aktarılmadı“ diyor.

Zaten Kürdistan İslami hareketler Amerika'ya ve politikalarına fazla sıcak bakmıyorlar.

Yıllardan beri Amerikan politikalarını destkleyen bir çok Kürd partisinin saflarında Amerika'ya karşı hoşnutsuzluk büyüyor.

Amerika, Kürdler ve Araplar arasında yapılan görüşmeler neticesinden Kerkük'e ilişkin “özel statü“ devre dışı bırakıldı ve Kerkük diğer şehirler gibi seçimlere katılacak.

Fakat Kürdistan milletvekili sayısında ve yurtdışı milletvekilleri sayısında bir değişiklik olmadı. Kürdistan'ın 3 şehri için toplam 43 milletvekili kabul edildi. Bu 43 milletvekiline Kerkük, Musul, Diyala ve Bağdat Kürd milletvekilleri dahil değildir.

Kürd yönetiminin Araplar ve Amerikalılarla vardığı bu antlaşma bazı Kürd çevrelerince ve özellikte muhalefet tarafından eleştirilmeye başlandı. Bu çevrelere göre bugün Irak Parlamentosunda Kürd milletvekillerinin oranı %21 cıvarındadır. Önümüzdeki seçimlerden sonra bu oran %17 cıvarına düşecek. Kürd milletvekillerinin oranında yaşanacak bu düşüş ister istemez Kürdlerin hükümet oluşumunda, Parlamento Başkanı, Cumhurbaşkanı seçiminde ve yasaların çıkarılması meselesinde ağırlığını kaybetmesine ve bugüne kadar sahip oldukları kilit konumlarını yitirmelerine neden olacak..

Kürdistan Başkanı Mesud Barzani'de seçim Yasasının kabul edilmesinden sonra yaptığı konuşmada “şimdi bana sorsalar bu yasa sizin gönlünüze

göre mi? Hayır diye cevap veririm. Bu yasa tamamiyla gönlüme göre değil. Fakat, bu mesele müzakerelerin neticesidir, daha fazlası da elimizden gelmedi“ diyerek farklı bir biçimde var olan reel duruma dikkat çekiyor.(Xebat gazetesi, 11.12.2009)

Bu arada Beyaz Saray'ın basın sözcüsü o meşhur basın açıklamasını yaptı.

Devam edecek...

Aso Zagrosi

[/url]

Anonymous (not verified)

Sun, 2010-01-31 03:12

Biz Kürtlerin en belirgin özelliği,ulusal duyarlılığımızın zayıflığıdır.Kurdistannın her hangi bir parçasındaki kazanımlara,sevinç ve acılara ortak olma refleksimiz çok geridir.Nasılki dörde parçalamışlarsa,beynimizide 50 parçaya ayırmışlar. Mesut barzaninin abd ye gidişi nasılki kuzey basını tarafından işlenmemişse,kuzeydeki pek çok sorunda güney medyasının gündemine girmemiştir. En basitinden geçenlerde katledilen ceylan onkol ile ilgili haber güney medyasında yer almamıştır.Buna benzer,kuzey kurtlerinin önemli gündemleride buna dahildir.Bir taraf gazetesi gibi ne olduğu belli olmayan takım bile bunu haber yapmıştır. Tabi şuda var.Kürtlerin her parçadaki sorunu o kadar ağırdırki,ancak kendi gündemini yakalamaya çalışıyor.Kürt siyasetinin içinde yer alanlar boğulacak düzeyde sorunları vardır. Kürt belediye başkanlarının zincirlenerek tutuklanması güney medyasında gündeme geldimi?Ben hatırlamıyorum.Yabancı basın bunu daha fazla işledi. Kerkük ve güney sınırlarının durumu kuzey medyasında ne kadar gündeme geldiyse,kuzeydeki acılı durumlar güney medyasında o kadar gündeme geldi.Bu konuda al birini vur ötekine.. Doğu kurdistanda ise ses soluk yok.Sanki orda, kurdistanın bir parçası yok.Bana göre en zayıf mucadele alanı doğu kurdistandır. Saygılar.

Îsmaîl Girikî (not verified)

Sun, 2010-01-31 16:09

Aso Tu rast dibêjî, berê dema Serokê Kurdistan derdiket welatên ewropa bi dehan car min ev isyane dikir ku gelo cima Kurd vê seredanê nabînin û bi dahan nivîsan liser nanivîsin digot. Lê, îro jî ev rewse capemeniya Kurd bi teybetili Bakûrê Kurdistan ne hatiye huhartin. Bi baweriya min di roja mede gelê Kurd yek ûmîda heyî ew jî rêzdar Serok Mesûd Barzanî ye. Di siyasetekî bi îstîkrar de rolê vehonandina danû standinan pêktîne. Bi wê xebata dîr û dirêj û bê westan,mafê gelê Kurd yê xwezayî bi berdewamiya peywendiyên wî hêjayî bêne daxwazkirin bo dahatiya Me Kurdên Bakur jî rêya basdibe. Serok Mesûd Barzanî liser xala ku dibêjit, bila Kurdên Bakûr pistgiriya vekirina Serok wezîr T.Erdogan bikin. Lê Serok Barzanî bas divê bizanit ku Kurdên buyin Kemalst û rêya Imralî girtîn ne livê dinyayê de dijîn, belku di derya Imralîde dijîn. Ev hate têgehestin. Siyasetekî musterek liseranserê cîhanê cima rêzdar Serok Mesûd Barzanî bi navê Gelê Kurd(her car parcan) bo Kurdistanekî serbixwe neke? îsmîl Girikî 31.01.2010

Sayin X Köy sakinini Dogu Kurdistanla ilgili söylediklerine bir kac cümle ile ilgili ekler yapmak gerekirse; PDK 90 li yillarda güclü bir partiydi. Kurdistanda sehirler özgürlestiriliyordu. Bu güclü partinin en büyük mimari Abdurahman Qasimlo idi. Sekiz dil bilen ve Fransada ögretim görevlisi olan Qasimlo önderligindeki PDK neredeyse Dogu Kurdistanin her yerinden ses getiriyordu. Bunun bilincinde olan Iran devleti Qasimloyu bir oyunla Avusturyanin viyana sehrinde arkadaslariyla beraber katletti. Qasimlonun yerine gecen Qasimlo kadar yetenekli Nükler Profesör ü Serefkandi yine Iran ajanlarinca Almanyada arkadaslariyla birlikte öldürüldü. Artik PDK siradan liderlere teslimdi ve kisa sürede güc kaybederek bugünkü gücsüz durumuna düsürüldü. Siradan liderlere Kuzey Kürdistan oldukca asina. Hic bir yetenegi olmayan liderler bugün kuzeyin en büyük partilerini idare ediyor. èniversite mezunu olmayip liseyi zarzor bitiren iki lider bugün iki partiyi ve bizleri idare ediyor. Cevrelerinide kendi bilinclerine göre idare ediyorlar. Aydinlari ve kendilerinden ileri olanlari sevmezler ve kata onlari ortadan kaldirirlar. Qasimlo ve serefkandi gibi liderler malasef Kuzeyde yok. Bizim lise mezunlarindan devletinde memnun oldugunu söylemek zor olmasa gerek.

Siradan liderlere Kuzey Kurdistan oldukca asina. Hic bir yetenegi olmayan liderler bugün kuzeyin iki partisini deare ediyor. èniversite mezunu olmayan ve liseyi zarzor bitiren bu iki lider bizleri ve milyonlari yönetiyor. Bu liderlik anlayisina aykiri bir durumdur. Bu insanlarin en cok nefret etikleri sey birilerinin onlarin önüne cikmasidir. Bir sekilde ya ekarte ederler, yada ortadan kaldirirlar. Taraftarlarinca alkislanan sanatciya bile dis bilerler. Kuzeyde Qasimlo ve Serefkandi gibi liderler olmadigi icin halimiz ortada. Doguda Qasimlo ve Serefkandi ortadan kaldirildigi icinda PDK bugun ivmesiz durumda.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.